| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .11.2022 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimiz ve tabii, bugün bütçesini görüştüğümüz Dışişleri Bakanlığımızın Değerli Bakanı, ilgili, bağlı kuruluşları ve çok kıymetli bürokratlarımız, Bakanlığımızın diplomatları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben öncelikle bütçeye falan da girmeden sözüme Sayın Bakana bir teşekkür etmekle başlamak istiyorum. Bugüne kadarki bütçe görüşmelerinde ilk defa bir Bakanımızın Sayıştay raporları konusunda bir yorum ve değerlendirme yapması ve bunların üzerine gideceğini belirten bir ifade kullanması gerçekten önemliydi. O nedenle rapordaki vurgulara geçmeyeceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buna ben de Başkan olarak teşekkür ediyorum, sağ olsun.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sadece şu konuya bir kez de ben dikkatinizi çekmek istiyorum Sayın Bakanım. "Diğer bulgular" başlığı altında, 7 no.lu bulguda "Yurt dışı temsilciliklerde görev ifa eden Bakanlık personeli ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin tedavi giderlerinin ödenmesinde mevcut mevzuatın uygulamadaki sorunları gidermede yetersiz kaldığı görülmüştür..." Bunun çözülmesi elçiliklerimiz ve konsolosluklarımızdaki bütün çalışanlarımızın refahı, huzuru için önemli diye düşünüyorum.
Şimdi, tabii, bütçeyi de inceledim, bütçe hakkında da birkaç şey söyleyeyim. Dikkatimi çeken bir başka konu da Dışişleri Bakanlığı bütçemiz her ne kadar merkezî yönetim bütçesinin altında kalan bir artış oranına sahip olsa da dolar bazında, dolara endeksleyerek baktığımda, yıllar itibarıyla çok büyük bir değişiklik olmadığını, en azından geriye gidişin olmadığını görebildim. Ancak bu kadar büyükelçilik, temsilcilik var iken ve bunların yükleri de gittikçe artarak büyürken bütçemizin biraz daha büyümesi gerektiği anlaşılıyor, görülüyor. Bunu da not etmek isterim.
Şimdi, Sayın Bakanım, ben, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak tanımladığınız, bizim, işte daha otoriter, bir "tek adamı rejimi" olarak çoğu zaman ifade ettiğimiz bu yeni yönetim sisteminde, Cumhurbaşkanlığının 1 no.lu Kararnamesi'yle ilgili daha o yıl size bir soru yöneltmiştim, o soruyu tekrar yöneltmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığının 1 no.lu Kararnamesi'nde bir kurul oluşturuldu, Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu. Bu Kurulun görev ve yetkileri içerisinde, bakın; Türkiye'nin uluslararası ilişkilerine yönelik politika önerileri oluşturmak, bölgesel etkinliği artırmaya yönelik politika önerileri oluşturmak, bölgesel sorunlara çözüm önerileri geliştirmek, küresel gelişmeleri analiz ederek raporlamak, Türkiye'nin göç, politika ve stratejilerini belirlemek gibi maddeleri olan bir Kurul. Bu, Politika Kurulları içerisinde yer alan bir Kurul. Sayın Cumhurbaşkanının Başkanlığında toplanıyor, kimi zaman da vekil olarak Sayın İbrahim Kalın'ın Başkanlığında toplanıyor. Zannediyorum, siz bulunmadınız bu Kurullarda Dışişleri Bakanı olarak veya Bakanlığınızın bir -belki olmuş olabilir, onu bilemiyorum- temsilcisi. Sizin, dış politika stratejilerini ve politikalarınızı belirlerken bu Kurulla çakışan önerileriniz oldu mu? Bu Kurul gerçekten ne iş yapar, neler üretmiştir? Bunlara ben hâlâ bir soru işareti olarak yanıt arıyorum.
Dış politikanın millî bir politika olması gerektiğini bütün arkadaşlarımız ifade ediyor, bir devlet politikası olması gerektiğini. Her ne kadar millî menfaatlerimizin öncelikli olması gerektiğini söylüyorsak da aynı zamanda ilişkilerde de karşılıklı diplomatik saygı düzeyini de korumak gerekir. Sizin nezdinizde bu saygının olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ancak bir siyasi partinin de ideolojik uygulama alanının olmaması gerektiğini, dış politikamızı iç politikamıza alet edecek olursak -ki kimi zaman bu aracın kullanıldığını görüyoruz- millî meselelerimizde birlik ve beraberlikten itici, muhalefeti veya siyasi ideolojik karşıtlıktan itici bir siyasal anlayış ve politikaları tetikler ki bunun ne bize ne milletimize ne de bu vatana bir faydasının olmayacağını düşünüyorum. Sonuçta, bu vatan hepimizin, bu devlet hepimizin, bu bayrak hepimizin; bu millet hepimiziz.
Türkiye'mizin demokratik karar alma süreçlerinden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak tanımlanan bu otoriter, otokratik sistemin bir sonucu olarak gittikçe büyüyen dış politika sorunlarımızın, komşularımızla, uluslararası topluluklarla, hatta üyesi bulunduğumuz NATO, Avrupa Konseyi ve benzeri yapılarla sorunları da büyüterek beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz.
Şu sorunun da yanıtını gerçekten çok merak ediyorum: Sayın Cumhurbaşkanının kişisel aklıyla şekillenen bir dış politika mı yürütüyoruz yoksa Sayın Cumhurbaşkanı devletimizin başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere, ilgili kişi ve kurumların ortak aklıyla belirlenen bir dış politikanın sözcüsü müdür? Tabii, kimi yerde ifadelerinizde "Lider diplomasisi" ifadesini de kullanıyorsunuz. Bu da bir dış politik, diplomatik bir tanımdır, terminolojidir; olabilir ancak bunda baskın olan durum nedir? Bunu da merak ediyorum.
Zira, kanımca, bu kişisel akıl ile kişisel duygular, kişisel hırs ve ihtiras ile hiçbir stratejik plan, politika, proje, program sürdürülemez, böyle bir dış politika sürdürülemez. Nereye varacağı, hangi hedeflere götüreceğini öngörebilmek de pek mümkün olmayacaktır.
Bir başka sorum da şu: Dış politikamız, Bakanlığınız önderliğinde liyakatli, ehil kadroların, millî aklın bir ürünü olarak mı belirlenmektedir yoksa 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle kurulan -az önce bahsettiğim- Cumhurbaşkanlığı Dış Politika ve Güvenlik Kurulunca mı?
Ayrıca, öyle görünüyor ki dış politikamızda, diplomaside uzlaşı kültürümüzün yerini, askerî anlamda caydırıcılığın öncül alındığı bir duruma, bir anlayışa gittikçe evriliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız "Dünya 5'ten büyüktür." diyor ya belki bunun da ülkemiz için karşılığı "Türkiye de 1'den büyüktür." demek lazım.
Sayın Bakanım, kimi zaman Sayın Cumhurbaşkanının sert ve varsa belki de sorunu kimi zaman büyüten, diplomatik anlamda ilişkileri daha da zora sokan, zedeleyen üslubu sonrasında sizin -bunu da samimiyetle ve içtenlikle söylüyorum- iyi polis gibi bir rol üstlenmenizin ve söylemlerinizin, daha uzlaşıcı söylemlerinizin yüreğimize su serptiğini belirtmek isterim.
Bu konuda, son olarak, Bakanlığınızdaki siyasi atamaların da oldukça dikkat çekici olduğuna vurgu yaparak sözlerimi sonlandırmak istiyorum.
Dışişleri Bakanlığımızın bir siyasi partinin kadrolaştığı, ehliyet ve liyakat sahibi kişilerden uzaklaştığı, gerek yurt dışında gerekse yurt içindeki kadrolarınıza büyükelçi, müşavir, ateşe sıfatıyla yapılan atamalar da ki son birkaç yılda 25 eski siyasetçinin bu anlamda önemli misyonlarda büyükelçi olarak atanmışlığı... Şunu da söylemek istemiyorum: Tabii, bu kişilerin -her ne kadar millî, objektif, tutarlı olmaya çalışsalar da bu kişiler- önceden bağlı bulundukları siyasi partiye karşı sorumluluk hissetmeleri de büyük bir olasılık dâhilindedir. Bunların, dış politikamızda sürdürülebilir, tutarlı ve millî bir dış politikanın uygulanmasında sorunlar yaratabileceğini gördüğümü belirtmek istiyorum.
Bir başka sözüm: Sayın Rauf Denktaş'ın mezarıyla ilgili Sayın Özgür Karabat'ın bir sözü olmuştu. Ben 1985 yılında, askerliğimi yedek subay olarak, bir asteğmen olarak Kıbrıs'ta yaptım, göğsümü kabartarak gururla bu görevimi ifa ettim. Kıbrıs Adası'nda Yavuz Çıkarma Plajı'nı çok iyi bilirim, orada özel bir anıt da yapıldı geçen yıllar içerisinde. O Yavuz Çıkarma Plajı'nda, Kuzey Kıbrıs'ta çok şehit verdik biz çıkarma esnasında. O çıkarma plajının bir beach club'a dönüşmüş olması gerçekten benim yüreğimi yaraladı, beni rahatsız etti.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu bağlamda, aslında söylenecek çok şey var ama zannediyorum zamanım yetmeyecek. Tekrar, Bakanlığınız nezdinde siz Sayın Bakanımıza ve tüm diğer kurumlarımıza, misyonlarımıza görevlerinde başarılar diliyorum. NATO PA toplantılarına gidip geldiğimizde, büyükelçilerimizle elçilik ve konsolosluk çalışanlarımızla bir araya geliyoruz göğsümüz kabarıyor, gurur duyuyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu anlamda, size bu 2023 yılı bütçe yılında başarılar diliyorum, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.