ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kıymetli Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Dışişleri Bakanlığımızın sayın bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse yıldırımı alsınlar, yapıversinler." diyen ve bugün yine grubumuzda Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in dediği gibi "Bana insanüstü bir doğuş yakıştırmaya kalkmayınız, doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir." diyen Türk'ün Ulu Başbuğ'u, cumhuriyetimizin banisi, Türk istiklalinin hamisi büyük Türk milliyetçisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete intikalinin 84'üncü yılında rahmet, minnet ve özlemle anarak sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Bakanım, ülkemizin gönül coğrafyamız içinde bulunan birçok ülkeyle tarihî ve güçlü bağları bulunmaktadır. Tüm dünya ülkeleri gibi biz de Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bağımsızlığımızı korumak için güçlü ve başarılı bir dış politika yürütmekte ve bunu her alanda tüm dünyaya kabul ettirmekteyiz. Bunun için kıymetli hemşehrimiz Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu nezdinde tüm bakanlık mensuplarına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Kadim Türk devletinin dış politikasının emin ellerde olduğunu son dönemdeki başarılı çalışmalarıyla daha da fazla hissettiğimizi burada ifade etmek isterim. Ülkemizin gerek jeopolitik gerekse stratejik konumunun tüm dünya için ne kadar önemli olduğu, Azerbaycan-Ermenistan savaşında Türkiye'nin Türk coğrafyasındaki gücü, stratejisi ve ahde vefası tüm dünyaya bir kez daha ilan edilmiştir. 1992 yılında kundakta analarının kucağında ağlayarak yurtlarını terk eden balalar yirmi sekiz yıl sonra gidip Karabağ'ı alarak analarının ve kendilerinin gözyaşlarını dindirmişlerdir. Bu vesileyle Karabağ Zaferi'nin 2'nci yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle anıyorum.

Sayın Bakanım, Afrika'dan Latin Amerika'ya, Balkanlardan Kafkasya'ya tüm mazlum milletlerin umudu hâline gelmiş olan Türk devleti "beklenen olma" düşüncesini hiçbir zaman karşılıksız bırakmamıştır. 11-13 tarihleri arasında Antalya'mızda Diplomasi Forumu'nda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba'yı bir araya getirip savaşı durdurma adına ilk çabayı sizin ev sahipliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin göstermiş olması tüm dünyaya bir diplomasi dersi olmuştur. Bu toplantıya Antalya Milletvekili olarak sizinle birlikte katılmaktan onur duyduğumu da burada ifade etmek istiyorum. Hem Türkiye'nin dış politikasından ödün vermenizi hem de Antalya'mızın sorunlarını yakından takip ettiğinizi yakinen görmekte ve şahit olmaktayız, bunun için de Antalyalı hemşehrilerimiz adına teşekkürlerimi de bu kürsüde bir kez daha ifade etmek istiyorum. Maalesef ki ülkemizde kendi memleketini haksız yere kötü duruma düşürmeye çalışan siyasetçi ve sivil toplum örgütü mensuplarını da görmekten en hafif tabiriyle rahatsız olduğumu da üzülerek ifade ediyorum. Biz siyasetçilerin en önemli görevi ülkelerini büyütmek, geliştirmek, muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak ve gelecek nesillere daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye bırakmak olmalıdır. Ordusu güçlü, milleti devletinin yanında ve geleceğe daha güvenle bakabilen bir Türkiye her zaman dosta güven, düşmana ise korku olacaktır. Bu minvalde Türk dış politikası diplomasinin bütün enstrümanlarını kullanarak barış içinde yaşama iradesi üzerine kurgulanmıştır. Yedi gün yirmi dört saat mantığıyla çalışan başta siz Sayın Bakanımıza, Bakan Yardımcılarımıza, büyükelçilerimiz ve Dışişleri bürokratlarımıza şükranlarımızı sunuyor, bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.