| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ç)İklim Değişikliği Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .11.2022 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, Bakanlığınızın temel görevlerinden biri barınma sorununu çözmek ve ülkemiz bir barınma krizi yaşıyor. Sizin Bakanlığınızda bence Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en derin barınma krizi yaşanıyor. Bu sorunun çözümünü siz konut inşa etmekte görüyorsunuz ama meseleye makro çerçevede bakmıyorsunuz yani yalnızca konut üreterek mi bu sorun çözülür, yoksa başka araçlar da kullanılabilir mi; bence bununla ilgili gerekli bir çalışma yapmıyorsunuz ve duyurmuyorsunuz. Hatta, ben de bürokratlarınızla, sabahtan beri, memlekette kaç konut var diye rakamını bulmaya çalışıyorum. Memlekette kaç bağımsız birim konut var Sayın Bakan? Bunun gerçekten rakamını ben sabahtan beri bulamadım.
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANI MURAT KURUM - 28,6 milyon.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 28,6 milyon, siz şimdi söylemiş oldunuz.
Peki, bunun kaçı dolu, kaçı boş Sayın Bakan? Bakın, gördünüz mü, bir tespit yok. Ben iddiayla söylüyorum, milyonlarca boş konut var şu anda memlekette yani kimsenin oturmadığı milyonlarca konut var ama bir de konut krizimiz var. Şimdi, dünya bu meseleyi nasıl çözmüş? Regülasyonlarla çözmüş Sayın Bakanım, değil mi? Mesela Avrupa'da da barınma krizi var, bu konuda regülasyonlar getiriyor. Mesela, diyelim ki Avrupa'da bir konutu bir yıl boş bırakırsan ikinci yıl emlak vergin 2 katına çıkıyor, üçüncü yıl 5 katına çıkıyor, dördüncü yıl 10 katına çıkıyor; böylece, konutları boş bırakmanın önüne geçiliyor ve konut krizini bu çerçevede çözebiliyoruz.
İkinci bir yol daha var Sayın Bakan, bakın, size söyleyeyim. 28,6 milyon konutun milyonlarcası boş, onunla ilgili bir çalışmanız yok. İkinci bir mesele var, bu 28,6 milyon konutun çok ciddi bölümü zenginlerin elinde. Yani 1 evi olanlar elbette barınmak için alıyorlar ama biliyorsunuz, memlekette şu anda altından çok gayrimenkule yatırım yapıyor millet. Niye? Çünkü Sayın Bakanımızın epistemolojik, nörolojik, heterodoks politikaları sonucunda Sayın Bakan, biliyorsunuz, enflasyon yüzde 180, faiz yüzde 10; millet de parayı ne yapıyor? Alıyor, konuta yatırıyor. Ya, geçtiğimiz yıl 300-500 bin lira olan evler 2 milyona, 3 milyona çıktı, herhâlde farkındasınızdır, siz de "sahibinden.com"a bakıyorsunuzdur mutlaka; 2 milyon, 3 milyon, 5 milyon, 10 milyon... Bakın, memleketteki en büyük hayal nedir? 1 ev almak, 1 araba almak. Epistemolojik politikalar ev alma hayalini bitirdi, araba alma hayalini de bitirdi. Yurttaşlarımız konuta ulaşamadıkları için, ulaşma şansları olmadığı için Sosyal Konut Projesi'ne 8 milyon başvuru var. Bak, memlekette bir Millî Piyango vardı, değil mi? Şans kuşu, ya konarsa diye garibanlar, milyonlarcası toto oynuyor, loto oynuyor bilmem ne, gençler Sayısal oynuyor, şunu oynuyor, bunu oynuyor. Şimdi bir loto daha çıkardınız siz, büyük piyango; konut piyangosu çıkardınız. Umut fakirin ekmeğiydi, siz fakire bir umut daha verdiniz, 8 milyon başvuru, üreteceğiniz konut 100 bin. Yani seksen yılda 8 milyon garibanın umudunu karşılama şansınız var Sayın Bakan, bu anlamda, umut satmış oldunuz.
Sayın Bakan, Batı regülasyon için ne yapıyor başka, biliyor musunuz? İlk konutunu alandan, icabında, vergi almıyor yani emlak vergisi almıyor ama 2'nci konutunu alandan yüzde 5 alıyor emlak vergisini; böylece, 2'nci konut almayı caydırıyor. 3'üncü konutu alandan yüzde 10 alıyor. Başka yöntemler de var, 30 yaşın altında evlenen bir gençten alım satım vergisi almıyor mesela belli ülkeler. Sosyal devlet değil miyiz biz? 30 yaşın altında, evlenmek üzere olan bir genç ev alıyorsa "Ben sana destek için senden alım satım vergisi almıyorum." diyor. Vicdanlı ülkelerin yürütmeleri ve vicdanlı ülkelerin meclisleri böyle yasalar çıkarıyorlar. Ama 2'nci evi almaya kalkıyorsa "Senden yüzde 5 vergi alırım." diyor, 3'üncü evi alana "Yüzde 10." diyor; böylece, 2'nci ve 3'üncü evi almayı caydırıyor. Kim yüzde 10 vergi verir bugün? Ancak çok çok lüks bir ev alacak, çok zengin olacak, yüzde 10 vergi verir, yüzde 15 vergi verir. Böylece caydırıyor. Bizde bu caydırıcılık var mı? Ya, bir sürü gariban ev peşinde koşuyor, bakıyorsunuz, serveti... Bin tapusu olan insan var bu ülkede, biliyor musunuz? Bin tane gayrimenkul, ev tapusu olan var; böyle bir şey kabul edilir mi? 1 evi olan da binde 2 vergi veriyor, bin tane evi olan da binde 2 vergi veriyor; böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan?
Siz yalnızca ev fiyatlarını mı uçurdunuz? Hayır. Kiraları da uçurdunuz ya. Allah'ınızı severseniz -siz geziyor musunuz, bilmiyorum sahibinden'e bari bakın- İstanbul'da 5 bin liranın altında kümes kalmadı. Asgari ücret 5.500 lira. Yurttaş 5 bin lirayı kiraya verirse, 500 liraya her gün makarna yese hayatta kalamaz. E, doğal gaz, elektrik, su faturaları da var. Nasıl çözeceğiz bunu? Bak, Batı, sosyal devletler ne yapıyor, onu söyleyeyim: Kamu elinde belli bir oranda stok tutuyor, kamunun malı olarak elinde stok tutuyor; onu garibanlara tahsis ediyor, tahsis, ömrü boyunca tahsis ediyor veya gelire ulaşıncaya kadar tahsis ediyor yani geliri belli bir seviyenin üzerine çıkıncaya kadar tahsis ediyor. Biz bu boş konutların bir bölümünü niye kamuda tutmuyoruz? TOKİ'nin ürettiği bütün evleri niye satmak zorundasınız ya? Niye? Niye hepsini satıyorsunuz? Tahsis etsek ne olacak? Kamunun elinde 2 milyon stok olsa ve en garibandan başlayarak yurttaşlarımıza bunları tahsis etsek. İlla, borçlandırmamız mı gerekiyor? Yok. Sosyal devlet değil miyiz biz? En garibanından başlayarak, fakir fukaranın yanında olarak bunları tahsis etsek ücretsiz olarak, elektriği, suyu, doğal gazı da bizden olarak bunları tahsis etsek. Böyle bir sosyal konut projesine ne dersiniz Sayın Bakan? Ama böyle bir derdiniz yok. Tek derdiniz var, TOKİ başkanıydınız, maalesef, TOKİ başkanı olarak devam ediyorsunuz "Konut üreteceğim ben; 50 bin, 100 bin, 200 bin konut üreteceğim." diyorsunuz. Yahu, yalnızca konut üreterek bu mesele çözülmez, regülasyonlar gerekiyor Sayın Bakan. Bu regülasyonlarla ilgili beraber çalışalım, ülkenin Meclisiyle birlikte bu regülasyonları çıkarırsak bakın, görürüsünüz, memlekette konut sorunu bitecek, kiralar düşecek, konut fiyatları düşecek; millet evlere ulaşabilecek, kiraları ödeyebilecek. Ya, Allah'ınızı severseniz, millet birbirini öldürüyor, farkında mısınız Sayın Bakan? Bir yasa gönderdiniz buraya "yüzde 25 zam" diye, kaç kişi birbirini öldürdü, her gün birbirini öldürenler var. Mal sahibi kiracının üzerine odunla saldırıyor "Çıkacaksın.", "Çıkmam." birbirlerini öldürüyorlar. 4 bin lira olan kiraya şimdi 20 bin lira istiyor mal sahibi, niye? Yabancı gelmiş bin doları verebiliyor; Ahmet, Mehmet, Agop, Fatma bunları ödeyemiyorlar Sayın Bakan. Bakın, Batı ne yapmış yabancılarla ilgili konut alış satışında? Yabancılarda alım satım vergilerini yükseltmiş. Siz "Üstüne vatandaşlık veriyorum." diyorsunuz, bırakın alım satım vergilerini yükseltmeyi. Bakın, Kanada şu anda yabancılarla ilgili regülasyonlar yaptı. Elbette yabancı da gelsin buraya ama bu kadar fiyatları yükselterek bu işler nasıl yürüyecek Sayın Bakan?
Bakın, şu anda deprem bekliyoruz Sayın Bakan ve bu haritayı siz çok iyi biliyorsunuz öyle değil mi? Deprem haritası. Ya, yurttaşlarımızın yaklaşık yarısından fazlası bu haritanın olduğu yerde yaşıyor ve milyonlarca yurttaşımız tabut evlerde yaşıyor. Bakın "kamu" dediğimiz şey bir bütündür değil mi yerel yönetim ve merkezî yönetim olmak üzere? Siz, maalesef yerel yönetimlerle bir rekabet içindesiniz. Ya, İstanbul ve İzmir Belediyesiyle birlikte niye çalışmıyorsunuz? Birbirinizin rakibi değilsiniz ya, burada milyonlarca insan tabut evlerde ölümü bekliyor, iş birliği içinde çalışmak varken siz bir rekabet içindesiniz, birbirinizi baltalamaya çalışıyorsunuz. Yerel yönetimleri de bu anlamda suçlayabilirim, sizi de suçluyorum; başta sizi suçluyorum. Gelin, yerel yönetimlerle birlikte çalışalım, milyonlarca yurttaşımız tabut evlerde yaşıyor ve o yurttaşlarımıza "kentsel dönüşüm" adında borçlandırma teklif ediyorsunuz, yerinde dönüşüm teklif etmiyorsunuz. Tozkoparan'da yurttaşlarımızın nasıl sokağa atıldığını görmediniz mi ya, vicdanınız sızlamadı mı o görüntüleri gördüğünüzde? 10 bin lira kiraya yer yok. Yurttaşımıza kaç para destek veriyorsunuz, aldım bilgiyi ilgili bürokrattan? Mal sahibi olana 1.500 lira; kiracı olana en fazla 3 bin lira. 3 bin liraya ev var mı İstanbul'da Sayın Bakan ya, 3 bin lira kira desteği veriyorsunuz? O yurttaşımızın mahallesinde 10 bin lira kira. O mahallede kira kaç paraysa o kadar destek olmanız lazım. O yurttaşı kapının önüne atıyorsunuz, garibanları görmediniz mi Sayın Bakan? "Ben nereye gideyim oğlum, 3 bin liraya ev mi var?" diyor, duymuyor musunuz o feryatları Sayın Bakan? Boşalttığınız bir mahallede kira rayici neyse o rakamdan kira desteği yapmanız lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 3 bin liraya şu anda Tozkoparan'da kiralık ev mi var? Gidip bakıyor musunuz, o gariban anamızı, bacımızı, kardeşlerimizi sokağa attığınız zaman? Bakıyor musunuz Sayın Bakan? Bakmıyorsunuz, kapının önüne koyuyorsunuz.
O açıdan, yapmanız gereken, kentsel dönüşümü yerinde yapmanız, yurttaşlarımızı borçlandırmamanız. Gücü yetmeyene "Hadi, sen git buradan, daha başka mahallede yaşa." diyemezsiniz; elli yıl o mahallede yaşamış, hatırası var, hafızası var. O borçların altından kalkma şansı yok; insanların gücüne göre davranmanız lazım, fakir fukarayı, garibanı da sokağa atmamanız lazım Sayın Bakan bu kentsel dönüşüm süreçlerinde.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, sürenizi aştınız, bir iki cümleyle bağlayın lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bakın, sizden önceki Bakan ne dedi biliyor musunuz? "Kader diyemeyiz depreme." dedi, siz de bunu demelisiniz. Bu deprem konusunda gerçekten bir dönüşüme ihtiyaç var ama bu dönüşümü halkla birlikte, halkın rızasıyla, halkın gücüne göre, sosyal bir devlet anlayışıyla yerinde yapmamız gerekir. Aksi takdirde vebal altına giriyorsunuz ve milyonlarca yurttaşımız şu anda deprem riskiyle karşı karşıya. Gelin, bu meseleyi çözmek için, yasa gerekiyorsa yasa, regülasyon gerekiyorsa regülasyon, beraberce yapalım ama kimsenin ahını almayalım.