KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Bakan konuşmasında bir yerde demiş ki: "Rahatsız oldular yani daha önceki projelerimizden ve şimdiki sosyal konut projelerimizden rahatsız oldular." Bu "Rahatsız oldular"dan neyi kastediyorsunuz Bakanım, muhalefet etmeyi mi? Biraz önce konuşan arkadaşımız da aynı şey... Ya, muhalefet edeceğiz arkadaşlar, bizim işimiz bu, Anayasa bize vermiş. Siz icraat yapacaksınız, biz yanlışları göreceğiz, burada söyleyeceğiz, siz de "Bu öyle değildir, şöyle." diyeceksiniz. Niye bundan rahatsız... Eskiden böyle değildiniz siz ya, gerçekten ne olduğunu ben anlamıyorum.

Sayın Bakanım, TOKİ'den söz etmişsiniz, işte, çalışmalarınızdan söz ediyorsunuz ve yirmi senede 1 milyon 170 bin konut yaptığınızı ifade ediyorsunuz. "Geleceğe güvenle bakan 5 milyon vatandaş var." dediniz; ne güzel.

Peki, gene sizin açıklamalarınız var. 7 milyon çürük ve kaçak bina var bu ülkede ve bu binaların 1,5 milyonunun acil bir şekilde dönüşmesi gerekiyor, bunların 300 bini İstanbul'da, Bakanın şeyleri... İmar affı çıkararak bu 7 milyon çürük -bir kısmı çürük diyelim en azından- konutu meşrulaştırdınız, hiçbir muayene yapılmadan bunları yasallaştırdınız.

Başka bir şey daha Sayın Bakanım, bu ülkede kendi evinde oturanların sayısı giderek azalıyor, en son insanların yüzde 43'ünün kiracı olduğu belirtiliyor. Bu kadar ihtiyaç ve insan var ve siz de yirmi yılda bunları yapmışsınız; ne güzel.

Peki, 2019'da da bir proje ilan etmişsiniz -biraz sonra onun ayrıntılarını vereceğim- ve bu proje şu anda sayfalarda bile yok, uçmuş gitmiş. "100 bin konutlu" diye filan anlattınız, 300 bin de özel sektör yapacaktı; bunlar yok. 1 trilyon 317 milyar harcamış TOKİ, bir de arsalar falan bedava, onları saymıyoruz ve neticede ne oldu; hâlâ ne kadar ihtiyaç var? Şimdi, 900 milyarlık bir projeden, hatta 2 trilyon katma değer yapacak bir projeden söz ediyoruz.

Sayın Bakanım, bunları yaptınız bu ülkede ve dün akşam Bursa Yıldırım'da 8 çocuk ve anneleri boğularak, yanarak -tam da belli değil neyle boğulduğu; o da belli değil- öldü. "Sobadan çıktı." diyorsunuz. Bakın, hani "Güvende dediniz." ya, insanlar konutlarında, evlerinde güvende değil sizin zamanınızda; insanlar, çocuklar yandı Sayın Bakan.

Peki, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanın söylediklerinin hepsi doğru mu; bunlara bir göz atalım. Siz gerçekten iki yılda 250 bin konut yapabilir misiniz, yapamaz mısınız? Tabii, yaptıklarınıza bakarak buna karar vereceğiz. 2019'da, yine, böyle büyük törenlerle bir proje ilan etmiştiniz: 81 ilde 100 bin konut. Önce "50" dediniz, sonra "100" olarak ilan ettiniz, işte, metrekarelerini, fiyatlarını, ne kadar taksit ödeneceğini söylediniz; 2+1, 3+1 sosyal konutlar için 894 lira, işte, 1.222 lira... İnsanlar geldi, büyük bir talep oldu Sayın Bakanım. Ne oldu bu proje? Bu projeyle ilgili bir şey söyler misiniz yani bu proje bitti mi, devam ediyor mu? Niye sayfalarınızdan bu projeyi kaldırdınız? Şimdi, böyle bir ortamda -unuttuk ha- Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, anlattı; kıyamet koptu ülkede, o zaman da seçime gidiyorduk.

Bakın, siz, TOKİ vasıtasıyla... Kimse üzerine alınmasın, kişisel olarak kimseyi kastetmiyorum -Ömer Bey benim hemşehrim- size de asla kişisel olarak bir şey söylemiyorum ama "TOKİ" dediğimiz şey öyle sosyal konut filan yapan yer değil, başta öyle kuruldu ama öyle bir yer değil. Siz, öyle bir noktaya geldi ki ülkede devlet gücünü kullanarak arsa ve bina ürettiniz ve bunlardan rant elde edip bu rantları dağıttınız. Zaten sizin anlayışınızda artık konut bir ihtiyaç falan değil; bir piyasa enstrümanı, bir rant aracı olarak görülüyor, o şeyler ortadan kalktı değerli arkadaşlarım.

Bakın, TOKİ aslında 12 Eylül ürünüdür, 1980'de paşalar yaptılar ve ilk şeyde kooperatifleri, işte, OYAK moyak oraları desteklediler, sonra Özal geldi. Özal, tabii, biraz sizin kafanıza uygun bir şekilde dedi ki: "Bu gecekonduları, bu çarpık çurpuk binaları piyasaya, paraya tahvil edeceğiz." Bu şekilde düzenlemeler yaptılar. Ta, sizin zamanınıza kadar böyle geldi ama sizin zamanınızda, gerçekten, ülkedeki kupon arsaları tespit edip bunların üzerinde zenginlere ev yapan bir yapıya dönüştünüz. Başta, TOKİ finans sağlayacaktı, böyle bir yapıydı ama sonra Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığını kurdunuz ve hepsini de TOKİ'yi de onları da Sayıştay denetiminden çıkardınız. Bakın, devlet parasıyla devlet arsaları üzerinden işler yapıyorsunuz, Emlak Konut üzerinden kâr paylaşımı, gelir paylaşımıyla zenginlere konut yapıyorsunuz; büyük paralar dönüyor, sadece onlar değil, büyük rantlar.

Değerli arkadaşlarım, 2009 yılında İstanbul'da biz bir çalışma yaptık. O zaman, ben, İstanbul'da belediye başkanı adayıydım Saadet Partisinin. O zamana kadar 200 milyar dolarlık rant üretilip dağıtıldığını tespit ettik, hadi 150 milyar... Nasıl rant üretilip dağıtılıyordu, biliyor musunuz? Şimdi, bu işi siz yapıyorsunuz yıllardan beri. Bakın, bir arsa var, diyelim ki bin lira değeri var. Niye? Çünkü orada 10 tane şey oluyor. Orada bir imar değişikliği yapıyorsunuz, 10 tane daire yerine 20 daire için çıkıyorsunuz; yüzde 100 orada bir artış, imar rantı. Daha sonra bir kanun çıkardınız bu imar rantı, ona bağlı da bir yönetmelikle "Bunu paylaştıralım." falan diye. Şimdi, bakıyorum, 2020'den bu yana iki senede sadece 800 milyon lira devlete, belediyelere falan akmış, diğerleri ne olmuş belli değil.

Sayın Bakanım, bu Emlak Konut nasıl bir yapıdır? Niye denetimden kaçırdınız? Nasıl denetimden kaçırdınız? Hisselerin yüzde 51'ini halka açarak denetimden kaçırdınız. Bakın, hemşehrimiz orada oturuyor, TOKİ Başkanı. TOKİ milyar milyar -bak, 2 katrilyon, eski hesapla söz ediyoruz- milletin parasını kullanıyor, arsasını kullanıyor ve hiçbir şekilde bu Meclis bunların hesabını soramıyor. İç denetimi de yok; varsa gelsin, söylesin, iç denetimi de yok. Bu kent rantları nereye gidiyor, bu milyar milyar liralar nereye akıyor, bunun şeyi yok. İmar afları Özallı günlerden bu yana gelişigüzel bir şekilde kullanılıyor; rant yani para yapsın. Sosyal konut falan yapmıyorsunuz, sadece seçim zamanlarında aklınıza geliyor bu insanlar, bir kampanya başlatıyorsunuz; başlattığınız en büyük kampanyanız da yattı. Peki, Sayın Çelebi, git, bak, aç Bakanlığın şeylerini, 2019'da ilan ettiğiniz, alkışladığınız Cumhurbaşkanının sunduğu projeler nerede? Onu bir söyleyin, bir anlatın.

Bakın, değerli arkadaşlarım, çevreyi konuşmaya zaman kalmadı. Bir tane örnek vereyim; İyidere'de liman yapılıyor. Çevrede 10 tane taş ocağı varken inat ettiler, bir inat uğruna -yani Oflu Bakan kardeşimiz inat etti, Çevre ve Şehircilik Bakanı da onunla iş birliği yaptı- yeni bir taş ocağı yaptılar ve güzelim bir vadiyi, benekli alabalıkların olduğu güzelim bir vadiyi gözümüzün önünde yıktılar. Hiç acımaları yok; yeter ki rant gelsin, yeter ki o 5'li büyüklere para aksın, hiçbir şekilde acımıyorlar.

Değerli arkadaşlarım, "dönüşüm dönüşüm" dediniz ya, bir tane örnek vereyim: Ayder'i -çok övündü Sayın Bakan- bozdular, Ayder'i gerçekten tam rantın, büyük sermayenin aracı hâline getirdiler. Orada insanlar kendi elleriyle bir kültür üretmişlerdi, bir gelenek üretmişlerdi, o şekilde yenilenebilirdi ama yok, büyük oteller...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...yaptı, binalar yaptı. Oradaki insanlar ne oldu biliyor musunuz, orada elli senedir, seksen senedir küçük küçük kendi geleneklerini üreten? Ya, bir tane Fatma abla vardı, çorba yapardı çorba, mercimek çorbası; ta şeyden kalkar giderdik. Onların hepsini dağıttınız, çocukları gitti, şimdi onlar o büyük zincir otellerin, oradaki mağaza... "Gelin, burada mağaza kiralayın." diyorlar Fatma ablaya. Nasıl kiralasın ya? Kiralar acayip... AVM kiraları geldi. Nasıl kiralayacak? Böyle bir şey var mı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, son cümlenizi alayım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çelebi'ye verdin yarım dakika, bana da ver.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yarım dakika vermedim de o aldı yani ben vermedim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kiralaması mümkün değil. Sizin kentsel dönüşümdeki anlayışınız bütünüyle para, paradan başka hiçbir şey görmüyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çelebi, görüyorsunuz değil mi? Ya, bu bir ibret olsun artık.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başka şeyler... Mesela ben "gelenek" diyorum. Orada, yüz senede, oralı insanların, o Hemşinlilerin üretmiş olduğu geleneği, kültürü başka bir yerde üretmeniz mümkün değil; siz onu katlediyorsunuz. Niye katlediyorsunuz? Para için katlediyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyorum; yarım dakikayı da zaten geçtiniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Paradan başka hiçbir değeriniz yok; kusura bakmayın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkürler Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Uyguladığınız politikalar böyle, uyguladığınız politikalar.