KOMİSYON KONUŞMASI

AYDIN ÖZER (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Antalya'dan iki meseleye dikkat çekmek istiyorum.

İlki, Kurşunlu Şelalesi'ni besleyen Sarıkavak Deresi'ndeki kirlilik meselesi. Geçen haziran ayında çevredeki bazı tohum ve fide firmalarının kimyasal atıklarını dereye dökmeleri nedeniyle kirlilik yaşandığı, gri ve bulanık renkli derenin tarımsal sulamada ya da hayvancılıkta kullanılamadığı, balıkların ölmesine neden olan pisliğin Kurşunlu Şelalesi'ni tehdit ettiği, Tarım ve Orman Bakanlığının incelemesinde kirliliğin gözlendiği ancak Bakanlığınızın incelemesinde sonucun temiz çıktığı iddialarına ilişkin size bir önerge vermiştik. Çünkü deredeki kirlilik çekilen görüntülerde açıkça görülebiliyordu. Ağustosta sizden yanıt geldi; il müdürlüğü personeli tarafından söz konusu dere ve civarındaki tesislerde gerekli denetimlerin yapıldığı ama derede su akışı olmadığı için dereden numune alınamadığı, işletmelerin dereye herhangi bir atık bıraktığı yönünde bir bulguya rastlanmadığı ifade edildi. Ayrıca, Bakanlığınızın görev yetkilerinin kapsamında il müdürlüğünüzce denetimlere devam edileceği, ilgili yönetmeliklere aykırı bir durum tespit edilirse idari işlem uygulanacağı belirtildi.

Sayın Bakan, Bakanlığınızın görev ve yetkileri kapsamında Sarıkavak Deresi'nde denetimlere devam ettiniz mi? Dereden numune alınabilecek su akışına denk gelinmiş midir? Eğer dere civarındaki tesislerin dereye atık bıraktığı yönünde bir ize rastlanmadıysa denetim yapan personeliniz deredeki kirliliğin oluşumu nedeniyle ilgili herhangi bir rapor hazırlamış mıdır, böyle bir rapor varsa durum nedir?

Ayrıca, Sayın Bakan, Antalya'da son birkaç yılda kaç tesis çevreye, doğaya, canlılara zarar verdiği nedeniyle denetime tabi tutulmuştur? Kaç tesiste Çevre Kanunu ve ilgili yönetmeliklere aykırı bir husus tespit edilerek idari para cezası uygulanmıştır? Bu tesisler hangileridir, cezaları, gerekçeleri, hususları nelerdir? Denetimler ve cezalar sonucu kaç tesis mevzuata uygun hâle getirilmiştir?

İkinci mesele ise, Manavgat'taki yangın mağdurlarına yapılan evlerle ilgili. Nitekim sunumunuzda da var; bir iki fotoğraf paylaşmışsınız, belli ki gururlusunuz. "Yeni yuvalarına kavuşan milletimizin mutluluklarına şahit olmanızı dilerim." diyorsunuz. Sayın Bakan, bizde de bir iki fotoğraf var, birazdan göstereceğim, biraz da detay vermek isteriz. Evet, Bakanlığınız yangında evlerini, ahırlarını, depolarını kaybedenler için yeni yapıların yapılması yönünde TOKİ'yi devreye soktu. Sayılarda yanlışlık varsa lütfen düzeltin, Sayın Bakan, toplamda 1.192 yapı için bir yılda tamamlama sözü verildi, 255 kişiyle sözleşme imzalandı ve yangının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen evlerin yüzde 177'si sahiplerine teslim edildi. Bölgedeki köylülerin söylediğine göre mallarını, hayvanlarını kaybeden bu insanlar TOKİ'ye en az 200 bin lirayla 700 bin lira arasında borçlandırıldı yani hiçbir şey bedelsiz yapılmadı.

Şimdi Sayın Bakan, öğrendiğimize göre bu evlerdeki işçilik ve kullanım malzemeleri kötü. Örneğin, kapıların pervazı yerinden sökülecek ve çıkacak kadar kalitesiz; eksikliklere ve kötü işçiliğe rağmen evlerin teslim edildiğine dair vatandaşlar imza atıyor. Vatandaş, eksikleri kendi çabası ve imkânıyla tamamlıyor. Yamaç arazide inşa edilen evlerin önlerine istinat perdeleri dahi yapılmadan teslim edilmiş, yani bir toprak kaymasında evler, insanlar risk altında. Sayın Bakan, sanırım, insanlar sizin söylediğiniz kadar mutlu değil. Sayın Bakan, sizin de evlerin sağlamlığı konusunda verdiğiniz garanti nedir? Evlerde herhangi bir hasar gerçekleşmesi durumunda Bakanlığınız sorumluluk üstlenecek mi?

Başka bir yönü de, önemli nokta ise, yangından ders çıkarıldı mı? Yaz aylarında sıcaklığın 40 ile 50 derece arasında seyrettiği bölgede ve benzeri yerlerde olası yangınlara yönelik neler yapılması gerektiği konusunda Çevre Bakanlığı olarak, ilgili diğer kurumlarla ortaklaşa bir plan yaptınız mı? Örneğin, Manavgat'ta yangın anında elektrikler kesilmişti. Buna yönelik önlem olarak su vanaları, jeneratör kuruldu mu veya köylere yangın söndürme istasyonları kuruldu mu; yangın göletleri sayısı artırıldı mı; birçok köy yolu dar olduğu için, söndürme araçlarının ulaşımında sorun yaşanmıştı, bunlarla ilgili bir çalışma oldu mu ya da köylülere yangın söndürme eğitimleri verildi mi?

Son olarak ise, Sayın Bakan, çevre mühendisleri diyor ki: Son dört yılda kamu kurumlarına yapılan merkezî atamalarda bölümümüze ait kadro sayısı sadece 75 oldu. Takdir edersiniz ki bu sayı çok az. Her dönem merkezî alımlarda çevre mühendislerine ayrılan kontenjan sayıları düşerken KPSS'ye girip yüksek puan alarak atanmayı bekleyen sayı artıyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Özer toparlar mısınız lütfen.

AYDIN ÖZER (Antalya) - Üstelik kurumlarda merkezî atama yerine açıktan alımların yapılması yüksek KPSS puanına sahip olanların atanmasını daha da zorlaştırıyor. Yaşanan bu mağduriyetler endişe verici oluyor, umutsuzluğa sevk ediyor. Özetle, çevre mühendisleri çevre ile insan yaşamını doğrudan ilgilendiren kamusal hizmetlerin gerçekleşmesi noktasında süreçlere daha hızlı, daha fazla dâhil edilmek, sürdürülebilir çevre politikalarına katkıda bulunmak istiyor.

Bu makul talebi seslendirmiş olalım.