KOMİSYON KONUŞMASI

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Şimdi, öncelikli olarak çocuk gelinler bizim toplumumuz açısından kanayan bir yara. Türkiye'de hâlâ daha 5,5 milyon çocuk gelin olduğu tespit edilmiş durumda ve buradaki en önemli sorun küçük yaşlardaki evliliklerin hâlâ toplum olarak normal kabul edilebilir olması.

BAŞKAN - Bu veriyi nereden aldınız, çok özür dilerim, 5,5 milyon çok büyük bir rakam?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bu sivil toplum örgütlerinden edinilmiş istatistiksel bir veri, aynı zamanda daha önce TÜİK de açıklamış.

Şimdi, şöyle bir sıkıntı var: Geçmişte bu konuyla ilgili bir komisyon kurulmuştur ve bu konuyla ilgili bir araştırma da yapılmıştır. Ancak ne yazık ki almış olduğumuz veriler ve ülkemizdeki yaşanan hâlâ daha çocuk gelinlerin sayısındaki istenilen 37 bin... Bakın, son beş yılda 37 binin altına düşmemiş çocuk gelinler. Dolayısıyla, bu da şunu gösteriyor: Daha önceki komisyondaki yapılan çalışmaların -evet, belki çok kıymetli çalışmalardır ama- ne yazık ki bu sorunu çözmede çok da yeterli olamadığını gösteriyor. Dolayısıyla, bunun için bu komisyonun yeniden kurulup gerçekten işlevsel olması ve somut çözüm önerileri sunması gerekiyor. Bakın, son "Esra Bebek" isimli bir kız çocuğu, "çocuk" diyorum çünkü 14 yaşında evlendirilmiş ve Cumhurbaşkanına mektup yazıyor tehdit ve baskı altında yaşadığına ilişkin. Bu bir örnek, bunun gibi birçok çocuk gelin var ve bu rakam batıdan doğuya doğru artış göstermekte. Ha, batı illerinde de var, mesela benim seçim bölgem de Türkiye'de 14'üncü sırada çocuk gelinlerde fakat Ege Bölgesi'nde 1'inci sırada. Yani, daha önce kurulan komisyonlar, evet, çalışmıştır bu konuda erken evlilikleri önleme bakımından ama ben açıkçası şu geldiğimiz noktaya baktığımızda çok da faydalı olamadığını ya da çok böyle çözümsel bakımdan kalıcı çözümler üretemediğini ne yazık ki gözlemlemekteyim çünkü hâlâ daha çocuk evlilikler devam ediyor. Biraz önce işte boşanma komisyonundaydık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının verilerini okudular ve 15 yaş ile 50 yaş arasındaki kadınların boşanma oranı, doğurganlık oranı ki biz biliyoruz, 18 yaş altı evlilikler çocuk evliliğidir ama bunda bile sayılırken 15 yaş ve üstü sayılıyor çünkü Türkiye'de bir gerçek bu ve biz bunu -ne yazık ki- önlemek zorundayız ya da en aza indirebilmek zorundayız. Onun için baktığımızda da ne yazık ki önleyemediğimizi ya da çok bir azalma sağlayamadığımızı görüyorum. O nedenle, mutlaka bu konunun toplumsal bir yara olarak, toplumsal bir sorun olarak ele alınması gerektiği kanaatindeyim. Ne yazık ki kız çocuklarımız, eğitim çağlarındaki kız çocuklarımız okumak istedikleri hâlde bu evlilikler yüzünden eğitim hayatından koparılıyor yani bir insanın hayatıyla, kaderiyle oynuyorsunuz. Onun için ben bu konuyu çok önemsiyorum ve mutlaka bu konuda bir komisyon kurulması gerektiği kanaatindeyim.

Şiddetle ilgili olarak, evet, geçmişte çalışmalar yapıldı ama şiddet hâlâ daha devam ediyor, artarak devam ediyor ve şunu gözlemliyoruz: Şiddetin sonucunda da ne yazık ki kadınlarımız hayatını kaybediyor. Yani, biz hemen hemen her gün bir kadın cinayeti haberi alıyoruz ve bu konuda da ne yazık ki çok yeterli önleyici tedbirler de alamıyoruz, hukuksal düzenlemelerin yeteri kadar yapılmadığı kanaatindeyiz. Mesela, şiddetle ilgili olarak koruma kararı veriliyor aile içi şiddette, sadece koruma kararı veriyorsunuz, evden uzaklaştırma. Evden uzaklaştırma kararı veriliyor, örneğin iki saat sonra, evden uzaklaştırılan koca eve daha şiddetli bir şekilde gelip şiddet uygulamaya kalkıyor. Yani, bence bu yasal düzenleme olarak eksik. Yani, burada sadece evden uzaklaştırma orada şiddeti uygulamada ya da kadını veya aile bireylerini korumada yeterli değil, bunun gibi birçok şey var. Ya da işte bir koca cinayet işledikten sonra "Ben indirim maddelerine baktım, şöyle şöyle yaparsam daha az ceza alırım." diyor. Yani, bunlar bize hep yasal düzenlemelerdeki eksikleri, yanlışları, boşlukları gösteriyor. Demek ki biz bu konuda yeterli düzenlemeleri yapamamışız, yeterli önlemleri alamamışız ki bu kadınlar şiddete maruz kalıyor, bu kadınlar hayatını kaybediyor. Onun için bence bu konuda, mutlaka şiddet konusunda da, çocuk gelinler konusunda da bunun yeniden ele alınması gerekiyor.

Yurt dışındaki Türk vatandaşları ve ailelerle ilgili olarak, bakın, yurt dışında yaşayan Türkiye'den göç etmiş kadınlarla ilgili bir komisyon kurulabilir onların sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerine yönelik. Fakat burada "aile" dediğiniz zaman, aile takdir edersiniz ki bu Komisyonun görev ve yetki alanında değil, aileyle ilgili bir komisyon var, artı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı var. Yani, bu konuda araştırma yapmanın, çözüm önerileri sunmanın onların görev ve yetkisinde olduğunu düşünüyorum. O nedenle, orada yurt dışında yaşayan ailelerle ilgili komisyon kurulması yönünde çekince ileri sürüyorum. Çünkü aile bizim konumuz değil, biz Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuyuz, bizim görev ve konumuzda aile yok. Evet, ailenin güçlenmesinden yanayız, ailenin sorunlarının çözümünü hepimiz istiyoruz yani aile bütünlüğünün korunmasını ama bu bizim Komisyonumuzun görev ve yetkisinde olmadığı için ben o konuda onun çıkarılmasını talep ediyorum.