| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Gelir İdaresi Başkanlığı c) Türkiye İstatistik Kurumu ç) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d) Sermaye Piyasası Kurulu e) Kamu İhale Kurumu f) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu g) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ğ) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı) Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 10 .11.2022 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, kurum temsilcileri; bütçe dediğimiz zaman öncelikle gelirlerin ve giderlerin dengesinin karşılanması söz konusu olur. Eskiden, bize öğrettikleri zaman eski dille "Devlette gayrı muamelatını, yıllık varidatını, gelir ve giderini dengeleyen ve gösteren cetvele bütçe denir." diye bütçe tarif ediliyordu. Tabii, bütçe söz konusu olunca bütçenin geliri kadar giderlerinin de nerelere harcandığı ve nasıl kullanıldığı önem arz etmektedir. O nedenle, 1980'li yıllardan itibaren kamu-özel iş birliğiyle ilgili projelere başlandı, yapıldı ama o zamanlar genel bütçeden bunlar yapılıyordu ve merkezî olarak planlanıyordu. Daha sonraki dönemlerde, özellikle 2000'li yıllardan sonra bunların önemli bir kısmı -2010'dan sonra daha da fazla olmak üzere- ilgili kurumlara bağlandı yani Karayolları bir proje yapmak istiyorsa Karayolları, işte, Devlet Su İşleri yapmak istiyorsa Devlet Su İşleri ya da başka bir kurum, hangisi yapmak istiyorsa, Enerji Bakanlığı yapacaksa Enerji Bakanlığı gibi bir şekilde bunlar gündeme geldi ve oralarda projeler verildi. Daha doğrusu, projeye göre insanlar aranmaya başlandı; eskiden insana göre proje aranmazdı, projeye göre insan aranırdı, son dönemlerde ise projeye göre insan aranır duruma geldi.
Kamu idareleri, şehir hastaneleri örneğinde olduğu gibi... Daha önce tabii, bu, sadece enerji yatırımları için ve ulaşım yatırımları için daha çok kullanılıyordu, daha sonra buna şehir hastaneleri de ilave oldu ve şehir hastanelerinin ne kadar büyük bir kara delikten kapkara bir deliğe dönüştüğünü hep beraber görüyoruz çünkü projeler açıklanmıyor, sözleşmeler açıklanmıyor, ticari sır muamelesi görüyor, o bakımdan da çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Dolayısıyla bütçe gelirleri Türk lirası cinsinden elde edilirken bu projelere verilen garantiler de genellikle dolar veya euro olarak veriliyor, hem Türkiye'deki enflasyon hem de dolar ve eurodaki enflasyon nedeniyle yük her gün biraz daha artmakta ve gayrisafi millî hasılanın yüzde 22'sine de ulaşmış durumda bu giderler. Dolayısıyla da 2021 itibarıyla kamu-özel iş birliği sözleşmelerinin tutarı 160 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda, 2002 öncesi hayata geçirilen projelere Hazine tarafından yatırım garantisi verilmişken şimdi ilgili Bakanlık ya da kurumlar tarafından verilmekte. Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bütçe yasa teklifine göre ise şehir hastanelerine önümüzdeki yıl 18 milyar 954 milyon lira hizmet bedeli, 27 milyar 684 milyon lira kira bedeli olmak üzere toplam 46 milyar 638 milyon lira ödeme yapılacak; yine önümüzdeki yıl köprü, otoyol ve tünellerin işletilmesine ve müteahhitlik firmalarına 53 milyar 650 milyon lira garanti ödemesi yapılacak. Pahalı olduğu gerekçesiyle tepki çeken bu otoyol ve tünellere bu yıl ise 20 milyar 378 milyon lira ödeme yapılacak, dolayısıyla önümüzdeki üç yıl içinde 373 milyar lira gibi bir ödeme söz konusu olacak. Peki, bunlar için ne yapılmalıydı ya da ne olmalıydı? Bunlar için öncelikle bir şeffaflık söz konusu olmalıydı, bu projeler herkese açık ve herkesin görebileceği şekilde olmalıydı. Kurumlar ya da bakanlıklar tarafından değil, merkezî olarak bunların planlanması ve verilmesi gerekirdi, bunlar yapılmadı. Yasal düzenlemesinin ona göre yapılması ve projelerde işleyenlerin işlemesi ama işlemesi söz konusu olamayan ya da feshetme durumu söz konusu olanların da feshedilmesi için de bir çalışmanın yapılması gerekiyor.
Şimdi, bazı projeler var: Mesela, işte, Zafer Havaalanı bunlardan bir tanesi, yine, Osmangazi Köprüsü bir tanesi, Çanakkale Köprüsü bir tanesi. Cumhurbaşkanı ya da Bakanlık açıklama yaparken sürekli diyorlar ki: "5 kuruş çıkmadan cebimizden bu projeleri yapıyoruz." ama öyle olmadığı görülüyor. Örneğin, Zafer Havaalanı'nda 1 milyon 695 bin nüfusu olan 3 şehir için 1 milyon 317 bin garanti verilebilecek kadar bir garabet söz konusu oldu ve burada kullanan insan sayısı 1 milyon 317 bin yerine 11 bin 196, sapma yüzde 99. Şimdiye kadar 51 milyon 93 bin euro ödeme yapılmış, bunun karşılığı da Türk parası olarak 950 milyon 329 bin ediyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Tamam.
Yine, Osmangazi Köprüsü'nde 40 bin araç geçişi verildi, 35 dolar artı KDV; şimdi şu andaki son duruma göre de artışlarla beraber 47,55 dolara yükseldi bu; geçen araçlar için 678 lira, geçmeyenler için ise 862 lira Hazine tarafından karşılanmakta. Dolayısıyla "5 kuruş cebimizden çıkmıyor." dediğiniz projelere milyarlarca lira akıtılmaya devam ediliyor ve önümüzdeki dönem bu eğer böyle devam ederse bunun çekilemez bir yük olduğunu, bırakın çocuklarımızı, torunlarımızın çocuklarının bile bu yükün altında ezileceğini hep beraber görmüş olacağız.