KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, iktidar partisi milletvekillerini, üyelerimizi anlıyorum tabii ama böyle kelimelere takla attırarak gerçekleri; olmayan şeyleri varmış gibi... "Dışarıdan saldırı var, işte ülkemizi nasıl savunduysak ekonomik saldırıya karşı da öyle savunduk." Ne savundunuz? Bir Trump saldırdı size bir kere, o zaman da papazı hemen verdiniz ertesi gün yani savunduğunuz mavunduğunuz hiçbir şey yok. Ya, IMF ve Dünya Bankası bize "Ne güzelmiş sizin modeliniz." filan, onlar da anlamışlar, ya, öyle bir şey yok. IMF geldi, yıllık araç şeyini yaptı ve Türkiye'ye faiz yükseltmesini önerdi, yükseltin anlamında söylemiyorum. IMF ve Dünya Bankası Amerika'ya, Avrupa'ya "Bu kadar hızlı bir şekilde faizi artırmayın, problem oluyor." dedi ve buradan ne çıkarıyorsunuz, şaşıyorum.

Bak, Sayın Bakanım, sizi gerçekten kutluyorum, Sayın Bakanım, sizi kutluyorum; çok önemli bir laf ettiniz, büyük bir laf: "Dar gelirlilerin dışında herkes kârlı." Uygulamakta olduğunuz TEM yani Türkiye Ekonomi Modeli'ni bu kadar güzel anlatan başka bir cümle yoktur, sizi tebrik ediyorum. Bakın, arkadaşlar, enflasyon, "Türkiye Ekonomi Modeli" dediğimiz model bir şekilde farklı yönlerden ele alınabilir ama esasen "enflasyonla büyüme" dediğimiz modeldir. "Düşük faiz" dediğimiz şey laftır, yani düşük faiz, politika faizidir, göstermeliktir; esas faizler çok yüksek bunu biliyoruz. Şimdi, bu ekonomik modelin en temel şeyi enflasyondur. Nitekim Sayın Bakanımız anlatırken enflasyona gelince, işte, biraz yuvarlak, çok cesur konuşmadı yani daha önceki rakamlardan söz ederken büyüme falan çok öz güvenle... enflasyon çok kötü bir yerde. Nasıl kötü bir yerde? Öyle, pozitif ayrışma falan yok, negatifin negatifi bir ayrışma var, yüzde 95 TEFE'de resmî rakam ama ÜFE'de yüzde 157,69. Sayın Bakan sürekli diyor ki: "İşte, aralık ayından itibaren -sesini alçaltıyor- baz etkisinden bile olsa enflasyon düşmeye başlayacak." Sayın Bakan, külahıma anlat, külah yok; kelime anlat, kelime anlat sen bunları. ÜFE yüzde 157,69. Nereden enflasyon düşecek? Nasıl düşecek? Başka ülkenin üretilen malları gelecek de ucuza mı satılacak? Gıda enflasyonu yüzde 99. Sizin "enflasyonla büyüme" dediğiniz şey değerli arkadaşlarım, zenginlerin zenginleşmesi, garibanların iyice çökmesi anlamına gelen bir şeydir; Bakan da zaten bunu itiraf etti. Niye garibanların çökmesi anlamına geliyor? Bakın, resmî açıklamalar... Şirketler var, isimleri versem mi bilmiyorum, birkaç tane vereyim mesela, SASA yüzde 757; Akbank yüzde 414; Şişecam yüzde 251. Bakın, bu kadar büyük kâr ettiler şirketler, bankalar, dünyanın kârını etti. Niye ettiler? Bu kurdan dolayı ve enflasyondan dolayı oldu, bir de sizin uygulamış olduğunuz haksız, adaletsiz kredi politikalarınızdan dolayı oldu; istediğinize kredi veriyorsunuz, durumları iyi olanlara kredi veriyorsunuz, garibanlara, çökmekte olan, sıkıntısı olanlara da bir tekme vurup batırıyorsunuz. Sizin "TEM" dediğiniz uygulama, "Erdoğanizm" dediğiniz büyük teori budur değerli arkadaşlarım, budur. "Efendim, biz verdik şeylere de, işte, asgari ücretlilere verdik." Bir şey vermediniz. "Asgari ücreti vergi dışı bıraktık." Bir şey bırakmadınız; evet, vergi dışı bıraktınız ama vergi dilimleri duruyor, gariban memur, işçi, dar gelirli ikinci ayda, üçüncü ayda dilime girdiğinden dolayı bırak sabit gelirli olmayı geliri düşen şeyine yazılıyor yani sizin uyguladığınız ekonomik politika budur değerli arkadaşlarım.

Bakın, işte, "Enflasyon şu kadar mı bu kadar mı arttı?" "Çok verdik geçen seneye göre." artık karşılaştıramıyorsunuz. Sizin bütçeleriniz aslında gerçek enflasyonu gösteriyor. Yani TÜİK neredeyse bir yalan söyleme makinasına döndü. Sizin bütçelerinize bir bakalım, yüzde 105, 160, 234, değişik kalemlerdeki bütçeleriniz. Bunlar ne anlama geliyor? Bunlar enflasyon. Yaa, o zaman ENAG'ı çağıracaksınız, enflasyonu ölçme işini ENAG'a vereceksiniz. Onun uyguladığı, söylediği şeyler gerçekten şey...

Şimdi, vergi politikaları çok önemli Sayın Bakanım, bu konuyla ilgili çok bir şey söylemediniz. İnsanların gelirleri azalıyor, şöyle böyle oluyor... Uygulamış olduğunuz politikalar, vergi politikaları insanları daha da çökertiyor. Dolaylı vergiler hâlâ en büyük kalem. Gelir dağılımı adaletinde çok ciddi bir problem var Türkiye'de. Hele hele bu problem daha ölçülmedi, ölçecekler önümüzdeki yıllarda, bu son zamanlarda, pandemide falan kat kat arttı, bunlardan dolayı insanlar eziliyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vergiye biraz daha gir, vergiye.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, siz öyle konuşuyorsunuz arkadaşlar da dürüst değilsiniz demeyeyim ama gerçeği söylemiyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vergiye biraz daha gir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, müdahale etmeyelim hatibe.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Gelin, beraber Dikmen Keklikpınarı Pazarı'na bir gidelim de insanların hâlini, dar gelirlilerin hâlini bir görelim, görmüyorsunuz. Bakın, onlar ilk seçimde sizi ciddi bir şekilde görecekler. Bakın, sizin uygulamış olduğunuz şeyin sonucunda... Bütçenizde 258 milyar sosyal yardımda bulunacaksınız, 581 milyar TL faiz ödeyeceksiniz, 994 milyar TL de vergiden vazgeçiyorsunuz yani gene iş adamına, zengine falan veriyorsunuz, garibanın vergisinden vazgeçtiğiniz hiçbir şey yok. KÖİ'lere yapacağınız ödeme 100 milyarı çoktan geçecek. Kur korumalı... Hâlâ bize 91,2 milyar TL'den söz ediyor, Merkez Bankasının verdiği şeyi söylemiyor ve Merkez Bankasının temsilcisi burada oturuyor. Bize yazıklar olsun ki -yani ben kendimi de koyuyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri filan, bütçe üyeleri- bilgi vermeyen Merkez Bankası burada otururken bu konuşmaları yapıyoruz. Yani "Ben bakmıyorum." diyor. "Ben vermiyorum rakamı, siz neyle yaparsanız yapın bütçeyi. Zaten bizi de ilgilendirmiyor, bütçe saraydan geliyor, biz uyguluyoruz." diyor. Ne kadar çıkacak bilmiyoruz bu KKM. "KKM" dediğimiz şey de öyle bir noktaya... KKM bir tür dolar basmaktır değerli arkadaşlarım.

Sayın Bakan, sizi tebrik ediyorum, kendi dolarınızı bastınız; ikinci tebrik bak, Sayın Bakan'a. Önceki Bakan sayın damat, arka kapıdan 128 milyar dolar çıkararak bu dengelemeleri kurmaya çalıştı. Sayın Bakanımız da ne kadar çıkardı bilmiyoruz ama en az 80 milyar dolar arka kapıdan çıkmaya devam etti. Nerede Sayın Bakanım, bu 128 milyar artı 80 milyar, 90 milyar, 200 milyar dolar; nedir?

Bakın, Sayın Bakan, şöyle bir söylenti var İstanbul'da; akşamları Merkez Bankası görevlileri olduğunu sandığımız insanlar çantayla dolar topluyorlarmış. Nerede paraların satıldığı, dolarların satıldığı yer, İstanbul'daki semt neresi?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tahtakale.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, Tahtakale'de. Bunlar doğru mu Sayın Bakan? Ve ondan sonra siz arka kapıdan bunları götürüyor musunuz? Ama ne zaman götüreceğinizi de haber veriyor musunuz birilerine, onu bilmiyorum. Bakın, yüzde 12 faizden rahatsız duruyorsunuz.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ağzı olan konuşuyor, ağzı olan konuşuyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Faiz haramdır nassa göre, inanıyoruz. Ama 565 milyar dolar faiz ödeyeceğiz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, sırası gelince fikirlerinizi söylersiniz, rica ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, sürem bitti değerli arkadaşlarım.

Başka vahim bir durum... Neye göre büyüdük, ne pahasına büyüdük; bu da ayrı bir şey yani. Alt gelirde, aşağıda olan insanların ezilmesi, aç kalması pahasına büyüdük; bu da ayrı bir şey.

Bakın, değerli arkadaşlarım, borçlardan söz etti, "Şu kadar iyi borçlanıyoruz." filan... Sayın Bakan, önceki gün yüzde 10 faizle dolarla borçlandınız mı 1,5 milyar? Ondan evvel de o civarda yüzde 10-11'le borçlanıyor muyuz? Dünyanın en yüksek faiziyle borçlanılıyor Sayın Bakan. Kimi kandırıyorsunuz, kimi kandırıyorsunuz Sayın Bakan? Neyi kandırıyorsunuz? Bu paralar gene bizden çıkacak. Ya, Türkiye'nin 189 milyar dolar kısa vadede yükümlülüğü var, kısa vadede ödenmesi gereken borcu var, 450 milyar dolara yaklaşmış dış borcu var; neden söz ediyorsunuz? Cari açık... İşte, "Cari açık, enerjiden dolayı." Hayır, hesaplayalım, enerjiden dolayı değil. Cari açık önceden de devam ediyordu, enerji fiyatları arttı, daha devam etmedi. Ha, Sayın Bakanım, enerji fiyatlarının düşeceğine dair bir bilginiz mi var yani? Bir şey mi biliyorsunuz, böyle mi düşünüyorsunuz, önümüzdeki yıllarda enerji fiyatları yarı yarıya aşağı düşecek; hayır, burada kalacak, belki de daha da artacak.

Değerli arkadaşlar, cari açık çok ciddi bir problemdir. 50 milyar dolar bu sene, seneye ne olacağı bilinmiyor ve biz iddia ediyoruz, iddiamızı tekrar ediyoruz Sayın Bakan. Bu cari açık nasıl finanse ediliyor Sayın Bakan? 30 milyar dolara yaklaşan bu net hata noksan kalemi nedir Sayın Bakan? Bu varlık barışı nedir Sayın Bakan? Size defalarca sorular sorduk, cevap vermediniz. "Siteye bakın, şuraya bakın." "Vergi gelirleri, bize, Gelir İdaresine yansımadı." diyor varlık barışından gelenler. Sayın Bakanım, son 3 varlık barışında vergi koydunuz. Bu vergi beyan olacak ve vergi dairelerine yansıyacak. Varlık barışından ne kadar geldiği olacak, onu mu yazıyorsunuz net hata noksana?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neye yazıyorsunuz? Peki, Sayın Bakanım, bir şey daha söyleyeyim; siz, 9 defa varlık barışı çıkardınız, OECD ülkeleri 1 defa çıkardılar. 9 defa varlık barışı, dünyada ne oluyor da bize geliyor? Bu para nasıl bir para Sayın Bakan? Vergiden karşılanan paralar gitti, bu hangi para? Bu, kara paradır Sayın Bakanım. Bu, eroinden, kokainden amfetaminden gelen paralardır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, süreniz dolmuştur.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunu tetkik etmiyorsunuz, çıkarmış olduğunuz kanunlarda. Hatta bir tanesini yazmıştınız "Bunlara hiç bakmayacağız." diye, biz Plan Bütçede kıyameti kopardık da çıkardınız. Yani "Herhangi bir adli, idari soruşturma yapmayacağız." diye... Bütün bunlar herkes tarafından biliniyor Sayın Bakan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Onun için masal anlatmayın, kusura bakmayın.

Kolay gelsin.