| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Gelir İdaresi Başkanlığı c) Türkiye İstatistik Kurumu ç) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d) Sermaye Piyasası Kurulu e) Kamu İhale Kurumu f) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu g) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ğ) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı) Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 10 .11.2022 |
SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sayın Bakan, yaptığınız sunumda ülkede yaşananları yine küçük ölçüde, küresel olaylara bağladınız ve malum gözlerinizle özdeşleşen ekonomik bir model anlattınız. Mesela diyorsunuz ki: "Faiz artışlarına girmenin çözüm yerine felaket getirebileceği uluslararası kuruluşlar ve önde gelen ekonomistler tarafından da son dönemde defaatle ifade edilmektedir." Sayın Bakan, önde gelen bu ekonomist kim? Bildiğiniz malum ekonomist mi? Mesela aynı ekonomist kur korumalı mevduatın aslında bir felaket getireceğini zira yoksulun parasını zenginin dövizine faiz olarak verilmesinin ekonomide yeni bir kara delik oluşturabileceğini de söyledi mi? Yine, sayın ekonomist Merkez Bankasının politika faizleri 10,5 iken vatandaşı ilgilendiren tüketici kredisi faizlerinin yüzde 25 civarında olmasının bir felaketi doğuracağını da söyledi mi? Sayın ekonomist ekmeğin 7,5 liraya dayandığını, bunu söyleyenin içeri atıldığını da söyledi mi? Sayın Bakan, siz, bu sayın ekonomistin gözlerine bakarak mı bu ülkeyi yönetiyorsunuz, ekonomiyi yönetiyorsunuz?
Hani, diyorsunuz ya: "Benim gözlerime bakın." Bakın, biz sizin gözlerinize baktığımızda neleri görüyoruz Sayın Bakan? Sizin gözlerinize baktığımızda biz yoksulluğu, yolsuzluğu, tükenmişliği görüyoruz. Sizin gözlerinize baktığımızda işsizliği, çaresizliği mağduriyeti görüyoruz. Sizin gözlerinize baktığımızda atanamayan öğretmenleri görüyoruz, intihar eden delikanlıları görüyoruz, çocuğunu bakamadığı için sokakta bırakan anneyi görüyoruz. Sizin gözlerinize baktığımızda pazardan artık toplayan işsizi görüyoruz, çöplerde yiyecek arayan kadınları görüyoruz, yatağa aç giren çocukları görüyoruz. Biz sizin gözlerinize baktığımızda markette zincire vurulan ayçiçeği yağlarını görüyoruz, kelepçelerle korunan çocuk mamalarını görüyoruz. Biz Sayın Nebati'nin gözlerine baktığımızda her gece istasyonların önünde uzayan benzin kuyruklarını görüyoruz. Biz sizin gözlerinize baktığımızda kuyruk olmasın diye zam yapılan et fiyatlarını görüyoruz, arayıp bulamadığımız TÜİK'in yalan etiketlerini, kilometrelerce uzayan halk ekmek kuyruklarını görüyoruz Sayın Nebati. Biz sizin gözlerinize baktığımızda tefecileri, içeride de ihale kovalayan çetecileri görüyoruz. Biz sizin gözlerinize baktığımızda yetimin hakkını yiyenleri, mazlumun hukukunu yok sayanları görüyoruz, beytülmale el uzatanlara sessiz kalındığını görüyoruz. Biz sizin gözlerinize baktığımızda, ürününü çaresizlikten tarlada bırakan çiftçiyi, süt ineğini kesime gönderen köylüyü görüyoruz; haczedilen traktörü görüyoruz, icra gelen tarlayı görüyoruz. Bunun için siz ne yapıyorsunuz? Biz sizin gözlerinize baktığımızda, hakları verilmeyen sağlıkçıları, mülakatta elenen gençleri görüyoruz; yurtları hâlâ çıkmayan, sokakta yatan öğrencileri görüyoruz. Biz sizin gözlerinize baktığımızda, verilmeyen 3600 ek göstergeleri, emekli olmaktan korkan memurları görüyoruz. Sizin danışmanlarınız sizin gözlerinize baktıklarında görmüyorlar mı bunları? Elektrik faturasını ödeyemediği için mum ışığına muhtaç ettiğiniz emekli Ahmet amcayı görüyoruz, tüp gazını alamadığı için tenceresini kaynatamayan Ayşe teyzeyi görüyoruz, yol parası bulamadığı için yürüyen öğrenciyi görüyoruz yani biz Sayın Nebati'nin gözlerine baktığımızda, zam görüyoruz, zulüm görüyoruz, tükenmişlik görüyoruz, yoksulluk görüyoruz. Bu yüzden, biz de milletimiz de artık sizin gözlerinize bakmak istemiyoruz çünkü sizin gözlerinizde umut yok, refah yok, huzur yok ve gerçekten işsizlik var.
Şimdi, biz size de şunu tavsiye ediyoruz: Gelin, bizim gözlerimize bakın, milletimizin gözlerine bakın, neler göreceksiniz? Dolmabahçe önlerine demirleyen düşman gemilerine "Geldikleri gibi giderler." diyen kararlılığı göreceksiniz, Karadeniz'in çılgın dalgalarıyla boğuşarak bağımsızlık yolculuğuna başlayan Bandırma Vapuru'nu göreceksiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
SERKAN TOPAL (Hatay) - Samsun'a atılan ilk adımı, Amasya'da yayınlanan ilk tamimi, Erzurum'da toplanan ilk kongreyi göreceksiniz; Sivas'ta oluşan iradeyi, Ankara'ya ulaşan Heyet-i Temsiliye'yi, 23 Nisan 1920'de kurulan TBMM'yi göreceksiniz. Bizim gözlerimizde milletin makûs talihinin yenildiği İnönü Zaferi'ni, Sakarya'da destan yazan millî orduyu, "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir." diyen ebedî Başkomutanı göreceksiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet.
SERKAN TOPAL (Hatay) - Bir dakika daha rica edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Veremem bir dakika daha, herkese eşit davranmak zorundayım.
SERKAN TOPAL (Hatay) - Bizim gözlerimizde...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, gayet iyi anlattınız fikirlerinizi.
SERKAN TOPAL (Hatay) - Bitireyim, Sayın Başkan bitireyim, bir dakika...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, böyle bir uygulamamız yok.
SERKAN TOPAL (Hatay) - Düyun-ı Umumiye'den kalan borçları göreceksiniz. Sayın Başkanım, bir çift mavi gözü göreceksiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Topal, son cümlenizi alalım, son cümle.
SERKAN TOPAL (Hatay) - Bir çift mavi gözü göreceksiniz; gözlerimizin ışığını, yolumuzun aydınlığını, milletimizin geleceğini, bir çift mavi gözü olan Mustafa Kemal Atatürk'ü göreceksiniz.