| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Sosyal Güvenlik Kurumu ç) Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 11 .11.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; şimdi Sayın Bakanım, EYT'yle ilgili bilgi verdiniz ve bütün televizyonlar bunu geçiyor ama bu rakamlar doğru değil. "EYT'de yaş şeyini kaldırdığımızda 1,5 milyon insan emekli olacak." dediniz. Sayın Bakanım, 1,5 milyon insan bir sene içinde emekli olacak, daha sonraki senelerde 5,1 milyon insan var EYT'de yaşa takılacak, bunlar bekliyor. Gülmeyin Sayın Bakanım, rakam budur.
Peki, şöyle mi çıkaracaksınız? "Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte yaş gününü dolduranlar emekli olacak." diyecekseniz o zaman bir sene içinde emekli olacaklar gidecek, diğerleri ne olacak; 5,1 milyon? Bana göre bir arkadaşınız hemen açıklama yapsın çünkü toplum, kamuoyu yanlış bilgilendirildi.
Sayın Bakanım, bu 1,5 milyon insan...
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Mehmet Bey, sorunuzu anlamadım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sonra açıklarsınız.
Şu 1,5 milyon insanı da...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsterseniz Sayın Bakandan bir cevap alalım, bu dediğiniz önemli.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Mehmet Bey'in sorusunu anlamadım, bir tekrar edebilir mi? İlk sorunuzu anlamadım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "1,5 milyon insan giriyor EYT'ye." dediniz, 1,5 milyon insan değil, bir defa bu bir sene içinde 2 milyona yakın insan emekliliği hak ediyor ve bu...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Daha sonraki yıllar yok mu?" diye soruyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...yaşa takılan, daha sonraki yıllarda emekli olacak 5,1 milyon insan var eğer çıkarırsanız gerçek anlamda...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, buna bir cevap rica edelim eğer hazırsa.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye doğru bilgi vermiyorsunuz, kamuoyunu niye yanıltıyorsunuz diyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Mehmet Bey'in sorusuna izin verirseniz hemen cevap vereyim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Mehmet Bey'in rakamları doğru değil. Bir defa benim söylediğim, yaş şartını şu anda kaldırırsak emekli olabilecek yani prim gün sayısı ve yılını doldurmuş şu anda...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Şu anda." Tamam, ben de aynı şeyi söylüyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - "Şu anda." Onu dedim ama dediğiniz doğru değil.
İkincisi, 5 milyon rakamı hiç yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye yok?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Nerden biliyorsunuz?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Biliyorum, hesap...
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Yok, doğru değil söylediğiniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, nasıl yok?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Tamam, siz rakamınızda ısrar edin, biz de elimizdeki rakamları verelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Neyse, gerisine daha sonra bakılır.
Buyurun Mehmet Bey.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Efendim, bakın, 5 milyonu çıkardık ama 1,5 milyonun doğru olmadığını itiraf ettiniz.
Sayın Bakanım, siz 1,5 milyonu bir sene içinde emekli edemezsiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bakanımız neyi itiraf etmiş?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 1,5 milyonun doğru olmadığı itiraf etti.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Şu anda." diyor değerli arkadaşlarım, şu anda gününü doldurmuş, yaş yılını kaldırdığınız zaman emekli olacak insan bu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Tamam, tamam.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama gelecek sene, ondan sonraki sene, ondan sonraki devam edecek bu iş, onu demek istiyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Tabii, tabii, onlar da...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Zaten konuşmada da böyle söylemişti Mehmet Bey.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Zaten bunu anlattım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Aynı şeyi söylüyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, tamam ama millet sandı ki sadece 1,5 milyon insan...
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN - Onu siz sandınız, millet sanmadı.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, benim süremden yiyorlar Başkanım, yapmayın.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenizi durdurmuştuk, devam edelim.
En sonunda topluca cevap verin Sayın Bakanım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, hâlbuki bu 1,5 milyon insanı bir senede emekli etmeniz mümkün değil, sizin otomasyon sisteminiz, bilgisayar sisteminiz ve emektar programınız buna zaten uygun değil. Sorun uzmanlarınıza şimdiden, size söyleyecekler.
Sayın Bakanım, madem bu insanlar emekli olacak bütçeye niye bir kuruş para koymadınız, bu para nereden karşılanacak?
(Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hatibe müdahale etmeyelim lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu yıl uygulanacaksa; bu yılın bütçesinde böyle bir rakam yok. Bir de İşsizlik Sigortası Fonu mu kullanılacak diye soruyorum değerli arkadaşlarım.
Şimdi, arkadaşlarım, maden kazalarından söz ettik yani "Fıtrat" dendi "Kader" dendi filan ama Sayın Bakan böyle bir şey demedi, teşekkür ediyorum fakat sorumluluğu birilerine attı Sayın Bakan. Sayın Bakan, eğer burada bir sorumluluk varsa sadece oranın müdürü değil... Peki, yok mudur siyasi bir sorumluluğu Sayın Bakan? Eğer sizin denetim elemanlarınız rapor yazmaktayken şeye yakalandılar ya, oraya zamanında gitseydi bu iş olmayacaktı Sayın Bakanım, bunu net söylemek lazım.
Bakın, biz 2016'da maden işçilerini, sendikaları toplayarak bir çalışma yaptık ve Hükûmete de gönderdik bu raporu, önerileri verdik. "Taşeronluğu, redevansı kaldırın." dedik "Sendikalı örgütlenmeyi güçlendirin." dedik "Patronun maaşını ödediği iş güvenliği elemanı olamaz." bunları değiştirin dedik "Madencilikte, teknolojiyi getirin." dedik "Havza madenciliği..." Dünya kadar öneride bulunduk ama bu önerilerin hiçbirine bugüne kadar bir şey yapmadınız. Şimdi, siz diyorsunuz ki "Bunların sorumluları var ama ben değilim." Kim? Oradaki müdürler, oradaki elemanlar. Hayır efendim, bunun bir siyasi sorumluluğu var Sayın Bakanım. Eğer siz siyasetçi değilseniz o zaman kimse... Siyasi sorumluluk var ve bunlar cinayettir. Para harcanarak gerçekten alınacak tedbirler alınmadığından dolayı bu insanlar öldü. Sadece madende mi ölüyor? Hayır. Bu ülkede iş kazalarında her ay 3 tane Amasra oluyor değerli arkadaşlar. Alın size bir tane: Dicle Nur Selçuk, Hatay Ezin'de elbisesi, saçı takılıyor makineye, portakal makinesine ve ölüyor. 14 yaşında kız. Kim bunu oraya sürdü, kim bunda tedbirleri almadı, yasal değişiklikleri kim yapmadı? Yirmi sene; niye yirmi sene içinde bir tanesinin aklına gelmedi? Bin defa söyledik. Hayır, buraya bir fon kuralım, bir şey yapalım, iş güvenliği elemanı patronun maaşını ödediği adam orada iş güvenliğini denetleyemez. Niye demedik Sayın Bakanım? Bunları kabul etmek lazım. Yapın bir devrim, "Benim bunların sorumlusu." deyin ve istifa edin, görelim bakalım gerçekten bir şey oluyor mu? Bakın, AKP'li yıllarda 30.224 insan iş kazasında öldü. Bunların yüzde 90'ı para harcanarak alınacak tedbirler alınmadığından dolayı oldu değerli arkadaşlarım; bunu açık net bir şekilde bilelim.
İş güvencesiyle ilgili de çok ciddi problemler var. Bakın, DİSK-AR'ın yaptığı bir araştırma var. DİSK-AR işten çıkarma sebeplerinin tablolarını, verilerini istiyor sizden vermiyorsunuz ama mahkeme aracılığıyla verileri alıyor ve araştırma yapıyor. Yaptığı araştırmalardan büyük çoğunluğu; işten çıkarma, istifa. Nasıl oluyor bu? Kıdem tazminatını vermemek için "Seni tekrar işe alacağım." diye işten çıkarılıyor işçiler. Sayın Bakanım, bu sizin Bakanlığınız zamanında her gün oluyor. Bu Mecliste var ya, bu Mecliste değerli arkadaşlarım, yıl sonunda bazı elemanlar işten çıkarılıyor ondan sonraki gün alınıyor. Niye? Kıdem tazminatı vermemek için. Devlet, devlet, Türkiye Büyük Millet Meclisi vatandaşa, o genç çocuklara kazık atıyor, hakkını yiyor ve biz burada oturuyoruz, Sayın Bakan oturuyor, bize akademik sunumlar yapıyor. İstemiyoruz sizden akademik sunumlar Sayın Bakan. İş istiyoruz iş, "Yapacağım." demekle olmaz Sayın Bakanım.
Bakın, bir kod 29 var, biliyorsunuz değil mi? İş Kanunu'nun 25'e 2. Ya, arkadaşlar, istemediği adamı çıkarmak için bir de ahlaksızlık damgası vuruyor, hırsız damgası vuruyor, namussuz damgası vuruyor ve işten çıkarıyor patır patır. Bir bakın, bu kadar işsiz, ahlaksız, hırsız mı var bizim aramızda? Bir bakın bu tablolara, bir inceleyin Sayın Bakan lütfen. Bu 25'e 2'yi niye değiştirmediniz Sayın Bakanım? Bu 25'e 2'yi en azından mahkeme kararına niye bağlamıyorsunuz Sayın Bakanım? Ya, bütün işçiler hırsız, bütün işçiler edepsiz, bütün işçiler patronunun çocuğuna küfretti; işten çıkar hem de damgalayarak işten çıkar, başka yerde de işe giremesin. Açlığa mahkum et. Bunlar sizin zamanınızda oluyor Sayın Bakanım, Sayın Hocam.
Sendikalaşma, evet sendikalaşma her konuda önemlidir "Yüzde 14" diyorsunuz, çok az. İş güvenliğiyle ilgili de en iyi iş güvenliği elemanından daha iyi elemanlardır gerçek sendikacılar. Bırakın, tabii, siz gerçek sendikacıları istemiyorsunuz, sarılar doldursun ortalığı istiyorsunuz yoksa araştırmalar var sendikal örgütlenmesini tamamlamış iş yerlerinde iş kazaları yedide 1 oranından, yedide 1 oranından az oluyor. Bu, çok önemli bir şeydir, bunu yapın.
Şimdi, işsizlik, İŞKUR... Zamanım yok, azalıyor. Ya, işsizlikle ilgili rakamlar filan ortada. Siz, arkadaşlar, İŞKUR'u ve üniversiteleri işsizlerin park ettirildiği arenalara çevirdiniz ya! Üniversiteye giriş puanlarını kaldırarak, 1,5 milyon insanı kaydederek "İşsizlik azaldı." diye sunuyorsunuz. Niye? Rakamlardan algı oluşturacaksınız.
İşsizlik Sigortası Fonu, bu emeklilik yasası çıkarılırken 1999'da gerçekten işsiz kalanlara maaş bağlanması için kurulmuştur; bütün bu dünyada böyledir. Elbette, bu paradan bir miktar işsizliğin azaltılması için kullanılabilir ama siz ne yaptınız 2008'de yaptığınız kanun değişikliğiyle? Güya reform yaptınız, o paraların başka amaçla kullanılmasına imkân verdiniz; GAP'a verildi 13 milyar lira ve bir kuruşu geri gelmedi. "Niye ben GAP'ı yapıyorum?" diyor işsiz kalan işçi. "GAP'ı niye ben yapıyorum? Niye Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin yapmıyor, Sabancılar, şunlar bunlar yapmıyor da ben yapıyorum GAP'ı? Niye bu kadar zorlaştırıyorsunuz emekliliği, işsizlik sigortasından para almayı?" diyor. Var mıdır buna cevaplarınız değerli arkadaşlar? "Bağırıyorsunuz." falan diye kızıyorsunuz, nasıl kızmayalım değerli arkadaşlar?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Daha sakin konuşabilirsiniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunlar sizin zamanınızda oluyor ve bir kere sizin vicdanınızdan bir ses gelmesini istiyorum. Vicdanınız biraz kanasın arkadaşlar. 14 yaşında kız öldü, öldü, öldürüldü; cinayettir. O 42 madencinin kim olduğunu, çocuğunu, kızını, annesini, kardeşini biliyor musunuz? Onlar şu anda ne yapıyor, ne hâldeler, onları hissedebiliyor musunuz? Hayır, rakamlara dönüştüler, kaldılar. Yazıktır, hepinizi suçluyorum, herkesi suçluyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son bir dakikanız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, İşsizlik Sigortası Fonu'ndaki paralar eriyor. Niye eriyor? Yahu, gidiyorsunuz, politika faiziyle nemalandırıyorsunuz işsizlik sigortasındaki paraları. Böyle bir şey olur mu? Bu kadar büyük haksızlık olur mu? Olmaz değerli arkadaşlarım. Bakın, neler yaptınız, neler, işsizlik sigortasında toplanan paraları nerelerde kullandınız? Ve en önemlisi, partizanca kullandınız. O paralarla insanlara geçici suretle iş verdiniz. İşi nasıl seçiyorsunuz, biliyorum. Utanıyorum ya! Sizin adınıza utanıyorum. Seçiyorsunuz, pazarlık yapıyorsunuz, işte filan ilkokula odacı olarak gönderiyorsunuz, bir süre sonra tekrar çıkarıyorsunuz, tekrar alıyorsunuz. İşsizlik sigortası böyle... İşsizlik bu şekilde önlenmez değerli arkadaşlarım, bu şekilde önlenmez. Bu paraların hesabının bir şekilde verilmesi gerekiyor. Bu para milletin parasıdır değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur.
Teşekkür ediyorum Mehmet Bey.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben de bir teşekkür edeyim. Herkese bir dakika verdiniz Sayın Başkanım ya, bana özel...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, vermedim de biraz uzatanlar oldu. Teşekkür edin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir konu daha söyleyeyim, bir cümle.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreyi durdurdum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika... Bitiriyorum.
Sayın Bakanım, Sayıştay bulgularında geçen sene 42 milyar TL SGK'nin Sağlık Bakanlığına fazla ödediği yazıyordu. Bu 42 milyar TL... 81 milyarlık anlaşma yapılmış ama fatura 38 milyar kesilmiş.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Teşekkür edeyim." dediniz, başka bir şey yaptınız, olmadı şimdi yani.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu para hepinize yarın zimmet olarak çıkacak, önceki çalışana zimmet olarak çıkar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ben size teşekkür ediyorum Mehmet Bey, sağ olun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu para nerede? Devlet devletten çalar mı, devlet devleti aldatır mı? Bu nasıl bir şey?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar yani genel olarak bir şey söyleyeyim. Mehmet Bey, saygı duyuyoruz bütün fikirlerinize ama niye sürekli yüksek sesle söylüyorsunuz?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne oldu, ne oldu? Biraz rahatsız olun. Biraz vicdanlı olun Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şöyle, bir tavsiye olarak söylüyorum: Sürekli yüksek ses olunca yüksek sesin bir anlamı kalmıyor. Önemli şeylerde kullanın sesinizi yani israf etmeyin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Biraz vicdanlı olun. Bu çocuklar gözünüzün önüne gelsin, bu insanlar gözünüzün önüne gelsin, orada ölen gencecik madenci çocuklar gözünüzün önüne gelsin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, siz sürekli bütün konuşma boyunca yüksek sesle konuşma yaptınız yani.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rahat rahat dalganı geç.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne dalga geçmesi ya, ne dalga geçmesi!
Sayın Başkan, dalga geçmiyoruz ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani yanlış bir ifadede bulunuyor.
Mehmet Bey, sürekli bağırmakla olmaz. Sesinizi değil sözünüzü yükseltin. Bu kadar bağırmanız doğru değil.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Benden çok fazlası var, ona söyleyin.