KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Sayın Bakan Yardımcıları, Bakanlığımızın değerli bürokratları, sayın basın mensupları; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki ben de Taksim İstiklal Caddesi'ndeki bu hain terör saldırısını kınayarak sözlerime başlamak istiyorum. Türk devleti hiçbir zaman teröre boyun eğmeyecektir, terör ancak yüce Türk devletini meşgul eder ve bunun da sonlanmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. İnşallah, böylesine hain ve alçak saldırılar bir daha vuku bulmaz.

Sayın Bakanım, toplumsal yaşama doğrudan etki eden, vatandaşlık bağlarını kuvvetlendiren, mülkün temelinde olan bir kurumun başındasınız; bütçeniz hayırlı olsun, sözlerimin başında bunu da belirtmek isterim. Adalet tabii ki vicdanları ferahlatan ve devleti de köklendiren bir kurum; ben buna, adalete halel getirilmemesini başta sizden, tüm Bakanlığınızdan ve adalet mekanizmasında çalışan tüm uzmanlardan özellikle rica ediyorum.

Konuşmanızda Sayıştaydan bahsettiniz, Sayıştay raporlarının öneminden ve hassasiyetinizden bahsettiniz; size bu bakımdan teşekkür ederim. Bu, önemli çünkü maalesef her bakandan böylesine hassasiyet duyamadık Sayın Bakan, çok az bakan Sayıştay raporlarından bahsetti -ki bütçe konuşurken onlardan bahsetmemek olmazdı- en azından buna önem verdiğinizi belirtmeniz de yüreğimize su serpti.

Gençlerle ilgili alınan karardan bahsettiniz; gençlerin seçilme yaşının, milletvekili olma yaşının 18 olduğundan bahsettiniz. Bu, AK PARTİ tarafından alınan, benim hakikaten dikkatimi çeken, ilgi duyduğum özel, güzel bir karar. Sakıncaları da olabilir ama genel olarak gençlere verilen önem açısından önemli fakat burada bir tezat var, partinizin yaşadığı bir tezat var. Sayın Bakanım, siz gençlerin 18 yaşında Meclise girmesinin önünü açarken bir gençlik örgütünün, Millî Türk Talebi Birliğinin Başkanı bir milletvekili. Yani, 18 yaşındaki genci milletvekili olarak Meclise alıyoruz -sayenizde, evet- fakat Millî Türk Talebe Birliği gibi 1916'da kurulmuş kadim bir kurumun Başkanı, bir talebe olması gerekirken bir milletvekili, 50 yaşına merdiven dayamış bir AK PARTİ milletvekili; çok hazin, çok ibret verici bir durum, bunu da kaydetmeden geçemedim.

Bir başka husus da Cumhurbaşkanlığıyla ilgili, getirdiğiniz soruşturma yetkilerinden bahsettiniz. Doğrudur, eski Cumhurbaşkanının hesap sorması ile şimdiki farklı fakat burada başka bir nüans var. Bana kalırsa Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ismi yanlış; bence aslında lağvedilen Başbakanlık olmadı, Cumhurbaşkanlığı oldu. Şu anda inanılmaz yetkilerle donatılmış bir başbakanlık sistemi yaşıyoruz. Yani, şu andaki boş, lağvedilmiş mevki Cumhurbaşkanlığı mevkisi; ben, başbakanlık, son derece fazla yetkilerle donatılıp, ismi değiştirilip atadığı bakanlarla hükûmeti, ülkeyi idare eden bir makam hâline getirildi diye düşünüyorum.

Burada Durmuş Yılmaz Beyefendi de çok güzel ifade etti, adaletin üzerinden parti tahakkümünün kaldırılması icap ediyor ve bu parti tahakkümü adalet sistemimize, hukuk anlayışımıza ve vicdanlarımıza son derece büyük zararlar veriyor. Yani, adaleti siyasi bir rövanş alma aracı olmaktan kurtarmak gerektiğini düşünüyorum; bu, kimseye fayda getirmez ancak öfkeyi katlandırır, öfke katlanır ve ülkeyi de geri götürür. Artık, bundan sonra siyasetin hakiki siyasi amaçlar üzerinde çalışmasının, ülkenin gelecek projeksiyonları üzerinde çalışmasının icap ettiğini düşünüyorum. Siz de aynısını yaptınız, bundan önceki sayın bakanlar da... Maalesef sayın bakanlardan bir gelecek projeksiyonu göremiyoruz; hep 2002 ile 2022'yi karşılaştıran analizler ve konuşmalar duyduk. Hatta, bir başka Sayın Bakan 2001'e kadar geri gitti, ki bu 2001 ile 2022'yi karşılaştırmak da çok ibretlik. Malumunuz, 2001 Türkiye'nin dip yaptığı bir seneydi ve o dipten sonra da çok özel siyasi değişiklikler oldu. Değerli halkımız bunun cezasını fena hâlde kesti; sizin iktidara geliş hikâyeniz de öyle başlıyor zaten.

Anayasa Mahkemesiyle ilgili de biz burada çok sıkıntılı süreçler yaşıyoruz. Anayasa Mahkemesinin bozduğu kararlara rağmen çok sakıncalı bazı kanun teklifleri tekrar tekrar Meclisimize geliyor Sayın Bakanım, mesela limanların -hiçbir şekilde- rekabete açık olmadan, ihalesiz bir süreçle tekrar adrese teslim verilmesi kanunu maddesi gibi. Allah'tan, AK PARTİ Grubu bu yanlıştan geri döndü ve o kanun maddesini geri çekti.

Hak ve özgürlüklerin etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, güçlü hukuk güvenliği, adalete kolay erişim, makul sürede yargılanma ve en önemlisi, yargıya güvenin artırılması günümüzdeki en büyük adli ihtiyaçlar yani gücün hakka değil, hakkın güce üstün gelmesini temel prensip olarak kabul etmemiz lazım, bizim her platformda bu prensip üzerine yaşıyor olmamız lazım; bırakın siyaseti, bırakın hukuk düzenini kurmayı.

Anayasa'mızda güvence altına alınan ifade hürriyeti çok büyük darbeler yedi. İfade hürriyeti kişisel ve toplumsal gelişmenin de kaynağı, ekonominin gelişmesinin de kaynağı. Özellikle gençlerimizin ifade özgürlüğü son derece büyük bir sorun teşkil ediyor ve maalesef gençlerimizin vatandaşlık hislerinin zayıflamasına neden oluyor. Bu, adalete güvensizliğin yüzde 70'e kadar çıkıyor olması da çok çok büyük bir problem. Burada özellikle gençler büyük bir rol oynuyor ve yine, mülakat sistemi de onların bu adalete güvensizliklerinde çok büyük bir sorun teşkil ediyor. Maalesef iş adamları bile adalete güvenmiyor ki sizlere yakın iş adamları Londra tahkimlerini tercih ediyorlar. Londra tahkimini tercih etmek, bana kalırsa, hiç de millî bir duruş değildir.

Vaktim çok azalıyor, bir süreçten bahsetmek istiyorum: 2020 yılında "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi" diye bir kanun çıkarıldı. Buradaki amaç -anlıyoruz- AK PARTİ'nin geçmişteki bazı kirli... Kirli geçmişi diyeyim, AK PARTİ'nin kirli geçmişinin silinmesi icap etti. Maalesef sizin sunumunuzda da Bakanlığınızdaki FETÖ yapılanmasıyla ilgili bir söz duyamadım. Hâlbuki bundan önceki Bakanlığınız döneminde -bununla ilgili- çok savunduğunuzu hatırlarım yani ben daha siyaseti yakından takip eden bir milletvekili değilken Mecliste bu konuyla ilgili... Bugün terör yapılanması diyoruz, o zaman siz demiyordunuz ama o zamanlar da bunun sakıncaları çok belirgindi ve ikazlara rağmen bir gaflet içinde -zatıalinizin değil yalnızca- partinizin ve hükûmetinizin gafletiyle kurumlar, devlet teslim edildi. O zamanlar savunuyordunuz, özellikle sizin çok fazlasıyla konuşmalarınız varken bugün onu göremedik.

2020 yılındaki bu kanun maddesini 2021 yılında başka bir kanun maddesi takip etti. 4.348 cumhuriyet savcısının yetkilerini ellerinden aldınız ve 148 cumhuriyet başsavcısında topladınız yani ben bunu bir kazaya kurban gidilmemesi için riski azalttınız diye değerlendiriyorum. Onun sonucunda da son halka olarak da bu "sansür yasası" denilen sosyal medya yasasıyla zincirin son halkası şimdilik tamamlandı ve ifade özgürlüğü çok fazlasıyla kısıtlanmış oldu ve âdeta insanlara sopa gösterilir hâle geldi.

Bu arada, buraya gelmişken yine bir milletvekilinizin Meclis Genel Kurulundaki ifadesini burada size özellikle sormak isterim Sayın Bakanım. Bu sosyal medya yasasının Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliğine danışıldığı söylendi, Genel Kurulda kürsüde bir milletvekiliniz bunu söyledi. Bununla ilgili de izah bekliyoruz, izaha muhtaç çok hazin bir itiraftı maalesef.

Bu arada, adaletin bu durumu yalnızca adalete zarar vermiyor. Dış politikaya ve ekonomiye de son derece zarar veren bir durumdur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız...

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Bakanım, ben bunu bir iftira olarak söylemiyorum. Bir milletvekilinizin ifadesini zatıalinize soruyorum ki umarım bunun olmadığını söylersiniz ama bu söylendi, tutanaklara geçti. Dış politikada ve ekonomide de adaletin yokluğu bizi çok zor durumlarda bırakıyor, bugün bunun sorununu yaşıyoruz.

Vaktim azalıyor.

Cemal Kaşıkçı cinayetinin dosyasının geri verilmesi bir egemenlik ihlalidir, bunu da kayıtlara geçirmek isterim. Rahip Brunson, Alman Gazeteci Deniz Yücel gibi hadiselerden sonra çok çok daha fenası Cemal Kaşıkçı cinayetiyle oldu.

Sayın Başkanım, son...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Erzurum'dan iki istek; özellikle benim hemşehrilerim burada dile getirmemi istediler. Erzurum Adliyesine ek bina sözü sizden önceki Sayın Bakan tarafından verilmişti; devlette süreklilik esastır, zatıalinizden bunu bekliyoruz. Bir de Erzurum'da bir hâkimevi ihtiyacı olduğu yine biliniyor, bunların da giderilmesini rica ederim.

Sizleri saygıyla selamlıyorum.