KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Bakan, hoş geldiniz.

Kürt meselesi ağır bir meseledir, sadece kırk yılın bir meselesi de değildir. Aynı zamanda kendimi tanıtayım, Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, Halfeti Ömerli köyündenim, "Amara" köyünden. Bu meselenin ağır bir mesele olduğunun bilincindeyiz. Kırk yıllık durum ve öncesi de var tabii ki yüzyıldır ötesi de var. Ağır bir mesele, ciddi bir mesele, bu meseleyi çözme girişiminde bulunanlar da bunun farkındadır tabii ki. Büyük acılar yaşanıyor, hâlen de yaşanıyor, büyük ölümler yaşanıyor ve maalesef, çözüm iradesi ortada yok.

Sayın Cumhurbaşkanı 2013 ve 2015 yılları arasında bu işe girdi. Öncesi de var, Oslo görüşmeleri ya da İmralı heyetleri. Gönül isterdi ki başarıya ulaşsın, insanlar ölmesin, ölümler üzerinden siyaset yapılmasın, milliyetçilik dozajı artırılmasın. Sizin de içinde bulunduğunuz partinin mensupları bu sorunu çözseydi, Cumhurbaşkanı bu sorunu çözseydi belki bu toplum rahatlayacaktı, rahat bir nefes alacaktı ama ne oldu? Bu mesele uluslararası bir mesele hâline geldi, hâlen de dallanıp budaklanıyor.

Biz parti olarak bu işin içindeyiz. HDP, Kürt sorununun çözümünde, demokratik yol ve yöntemlerde en büyük öznelerden biridir. Ama başvuru yapıyorum ben de, İmralı'da, aynı zamanda amcam Sayın Abdullah Öcalan'la görüşmek için her hafta yapıyorum. Başvurularımız boşluktadır Sayın Bakan, ne olumlu bir cevap ne olumsuz bir cevap. Ben kendi adıma olan başvuruları söylüyorum, aynı zamanda bir milletvekili olarak. Biliyorum, belki bu meseleler sizleri de aşabilir, Adalet Bakanlığını aşabilir ama bu iş hamasetle çözülmeyecek, bu iş çatışmayla, ölümle çözülmeyecek. Biz aile olarak da başvuru yapıyoruz Sayın Bakan, her hafta yapıyoruz, avukatlarımız yapıyor. Biz görüşmek istiyoruz, bu iradeyi ortaya koyuyoruz, görüşmeye gitmek istiyoruz. Cumhurbaşkanına bunları iletmeniz lazım. 2015 başarıya ulaşsaydı bu ülkeye Nobel Barış Ödülü gelme ihtimali vardı. Siyasal İslam'ın da yüzyıldır yaşadığı sorunlar vardı, temsiliyetini yaptığınızı iddia ediyorsunuz, onlar da çekti ama ne oldu Sayın Bakan? İktidar rahat, bu imkânları kullanmak rahat, güç ele geçince, o koltuk ele geçince "Biz de bunları kullanalım." anlayışı ön plana çıktı. Biz görüşme talebimizi yeniliyoruz.

Burada size söylüyoruz Sayın Bakan: Bu mesele ciddi bir meseledir. Bu meselenin üzerinden politik çıkar beklemek bu ülkeye zarar veriyor. O dönem bedeninizi taşın altına koyduğunuzu söyledi Cumhurbaşkanı, ne oldu 2015'ten sonra, kim kazandı, kim başarıya gitti, ülke mi kazandı? Kürtlerin tabii ki yüzyıldır gasbedilen haklarının iadesi noktasında HDP çalışacak, mücadele edecek. Dilimize bu Mecliste hâlâ "bilinmeyen dil" deniyor Sayın Bakan, "x" deniyor, bunu söylemeyecek miyiz?

İnsanlar cezaevinde otuz yıl yatıyor Başkan, örgüt üyeliği veya yöneticiliği... Orada kurduğunuz heyetler çağırıyor "Pişman mısın, değil misin?" Neyin pişmanlığı? Otuz yıldır orada neyin pişmanlığı Sayın Bakan? Bunları anlatmak lazım. Biliyorum, ben devlet içerisinde kaç tane devlet olduğunu çünkü bir mesele daha var, bunu da bireysel olduğu için söylemek istemiyorum aslında ama yakın zamanda benim de işlerim Avrupa'da olduğu için söyleyeyim: 2'nci sayfada yazmışsınız Sayın Bakan "Vatandaşların yurt dışına çıkma hakkı ve hürriyetlerinin idari kararlarla sınırlandırılmasına son verdik." vesaire vesaire. Ben milletvekiliyim, dört yıl üç aydır milletvekiliyiz. Mahkeme kaldırdı, sonra idare mahkemesi tekrar koydu, idare mahkemesi kararını Gaziantep İstinaf Mahkemesine götürdüm. Yenimahalle, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Vatandaşlık ve Nüfus Müdürlüğüne veriyoruz. Ayrı bir devlet Sayın Bakan. İşleme koymuyor, iki aydır peşine düştüm, biletimi aldım, pazartesi gideceğim, işlerimiz var, görüşmelerimiz var. Yani bize farklı bakılıyor, bunu ben biliyorum, partimize farklı bakılıyor. İşleme koyulması için arıyoruz, gidiyoruz, uğraşıyoruz, sonuç yok.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yirmi saniyeniz...

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Yani devletin içinde birçok devlet olmuş, adalet devleti, İçişleri Bakanı devleti, oranın devleti, buranın devleti. Yani artık devletin çok başlı olduğunu siz de bilin ama biz İmralı'ya gidip Sayın Abdullah Öcalan'la aile olarak görüşmek istiyoruz. Bu, nettir. Yasalardan, ulusal ve uluslararası yasalardan doğan hakkımızdır Sayın Bakan. Sizden lütuf istemiyoruz, sizden ayrıcalık istemiyoruz. Aile olarak bu görüşün gerçekleştirilmesini istiyoruz.

Saygılar.