| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Anayasa Mahkemesi c)Yargıtay ç)Danıştay d)Kişisel Verileri Koruma Kurumu e)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu f)Türkiye Adalet Akademisi g)Hâkimler ve Savcılar Kurulu ğ)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .11.2022 |
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar; ben de hepinizi selamlıyorum
Öncelikle, sunum kitapçığınızı çok beğendiğimi ifade etmek istiyorum. Tabii, bunu söylerken yanlış anlaşılmasın, gerçekten kâğıt kalitesi çok iyi ama içinde "adalet" adına hiçbir şey yok. Tıpkı yirmi yıl boyunca süslü paketlerle hazırladığınız paketler gibi kitapçık da aynı şekilde.
Sunumunuzda en hassas olduğunuzu söylediğiniz konulardan birine değineceğim, yakın zamanda gerçekleşen bir olay. Bu olayda, Türkiye'de kadınların nasıl sistematik olarak korunmadığını ve nasıl cezasızlık algısının suçluları cesaretlendirdiğini göreceğiz. İzmir'de yaşayan Hülya Şellavcı altı ay önce evlendiği şahsa boşanma davası açıyor, şahıs iş yerindeyken şiddet uyguluyor ve şahitler önünde "Seni öldüreceğim." diyor. Kadın karakola gidip ifade veriyor, aile mahkemesi tedbir kararı alıyor. Buraya kadar hiçbir sıkıntı yok ama kişi tedbir kararına uymuyor, telefonla ve iş yerine gelerek devam ediyor bu tacizine. Kadın 4 kez başvurmasına rağmen Emniyetten herhangi bir sonuç alamayınca savcılığa gidiyor, avukatı da tedbir kararına uymadığı için şahıs hakkında zorlama hapsi istiyor. Dilekçede özellikle altını çizerek diyor ki: "Yeni bir kadın cinayeti yaşanmaması için hassasiyet göstermenizi bekliyorum." Ve mahkeme "Seni öldüreceğim." diyen adam için açılan bu davaya 15 Aralığa gün veriyor. Bu süreçte, tabii, avukat da tehdit ediliyor ve tehdit ederken katil şunu söylüyor, diyor ki: "Benim hiçbir korkum yok çünkü üç beş ay yatar çıkarım." Bu, yirmi yılda yarattığınız aslında cezasızlık algısının potansiyel suçlular tarafından nasıl karşılık bulduğunun da çok net bir örneği -ki bunu ben gittiğim hemen hemen bütün kadın davaları cinayetlerinde görüyorum- bütün suçlular ortak söylem gibi "Üç beş yıl yatar, çıkarım." diyor, gerçekten de öyle.
Sayın Bakan, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasında korkunç bir koordinasyon var, ihmal koordinasyonu. Zincirleme olarak bir ihmal var, Türkiye'de kadınlar sistematik olarak maalesef, korunamıyor.
Kadın, bu kişi mahkemesine yirmi beş gün kala maalesef, öldürülüyor. Tedbir kararına uymayan bu kişiye eğer elektronik kelepçe takılmış olsaydı, bu cinayet işlenmezdi.
Sayın Bakan, bu kitapçıkta yeni yeni yaygınlaşan teknolojileri 2002'yle kıyaslayarak -sanki sizden önce yokmuş gibi- tarayıcıları, yazıcıları yazacağınıza, keşke şu anda kolay ulaşılabilir olan elektronik kelepçe sayısıyla ilgili planınızı açıklasaydınız; açıklamışsınız, bu sene de sonraki sene de ondan sonraki sene de elektronik kelepçe sayısı tahmininiz aynı, hiçbir değişiklik yok. Mahkemelerden elektronik kelepçe kararı çıkmadığı için mi artmıyor acaba, yoksa bu konuda herhangi bir öngörünüz yok mu?
Son olarak da demişsiniz ki: "Kasten öldürme, işkence, eziyet, tehdit suçlarının kadına karşı işlenmesi hâlinde ceza artırımı işlenmiştir." Sayın Bakan, en son, biz bu teklifte dedik ki sadece iyi hâl indirimiyle olmaz, haksız tahrik indirimiyle ilgili de düzenleme yapmanız gerekir çünkü haksız tahrik indirimi, maalesef, uygulanıyor, sadece iyi hâlle bunu çözemezsiniz. Bu teklif çıktığında "Artık bundan sonra vicdanları rahatsız edecek tek bir karar dahi alınmayacak." demenizin üzerinden üç ay geçtikten sonra Pınar Gültekin vahşice öldürüldüğünde "Benim vicdanım sızladı." dediniz. Biz, o gün, bu durumu önceden görmüştük. Şu an, peki, siz hangi noktadasınız? Bunu merak ediyorum. Vicdanınızın sızladığı noktada hâlâ takılıp kaldınız mı?
Teşekkür ederim.