KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.

Şimdi, efendim, ontolojik bir hakikat var, Enerji Bakanı da ifade ettiği için özellikle not düşmek istiyorum, deniliyor ki "Kainatta 2 tür enerji var ve bu enerjiyi, 2 tür enerji taşıyan hatlar var: Ley hatları, kara hatları." Kara hatları negatif enerji taşıyor, ley hatları pozitif enerji. Dahası, pozitif enerjinin en yoğun olduğu yer olarak da -bilimsel bir tespit yapılıyor- Kâbe-i mükerreme gösteriliyor. O yüzdendir ki efendim, onun 30 metre yarıçapında kılınan namazın eşi emsali yoktur. Yani insanda var olan negatif bütün yüklenmeleri silip götürür. Hakikat de budur, insanlar da negatif enerji taşır, pozitif enerji taşır; efendim, mekânlar da öyle. Ara ara gittiğimiz mekânlarda çok sıkıldığımız olur ya da bazı mekânlar vardır, çok salaştır ama içine girdiğinizde böyle bir letafet ifade eder, huzur bulursunuz, rahat edersiniz, hiç ayrılmak istemezsiniz. Bunu niye söylüyorum Değerli Bakanım? Sabahtan beri dinliyorsunuz siz, şurada çok özel aktarımlar yaptınız. Minnettarız, hakikaten öyle, yıllardır beraberiz. Yani bu yüzünüze diye değil, gıyabınızda da konuşuyoruz, ekibiniz için de bu geçerli. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği rotayla bunları yapıyoruz. "Görenedir görene, köre nedir köre ne?" diye bir kavram var ya, şimdi, kardeşlerimiz sizin yaptıklarınızı böyle, küçük kırıntı misali hak verme bağlamında kayda geçseler "Eyvallah!" diyeceğiz. Gördünüz mü, bir tane ama bir tane sizin müspet yaptığınız bir şey yok onlara göre.

Şimdi burada Ahmet Bey var CHP Genel Başkan Yardımcısı, Mecliste en çok sevdiğim insanlardan birisi. Genç bir kardeşimiz, çelebi meşrepli de bir kardeşimiz. Şöyle bir şey söyledi, dedi ki: "Efendim, enerji politikalarındaki gerçekleri saklıyorsunuz." Ya, arkadaşım, yani öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, öyle bir iletişim çağındayız ki neyi saklayabilirsiniz ya? Yani bunu isteseniz de isterseniz böyle, özel bir program yapsanız da yapamazsınız. Neyi saklayabiliriz? Her şeyi ayan beyan ortaya koyuyoruz. İşte burada anlattı, Bakanımızın anlattıklarını dinlerken yüreğimizde büyük bir ferahlama oluyor. Ha, bunu anlatırken efendim "Bunlar var mı?" diye de düşünmüyoruz çünkü olanları anlatıyor zaten, olanları anlatıyor. Öyleyse bu düştüğünüz kayıtlar... Tabii, muhalefet edeceksiniz tabii ki "Biz daha iyisini yaparız." diyeceksiniz ama hakikati ters yüz etmeyeceğiz. Şimdi, mesela, bürokratlarla ilgili düştüğünüz kayıtlar, bu size hiç yakışmadı, hiç gerek yok bunlara. Buradaki insanlar devlete hizmet veriyorlar ve herkes emek veriyor. Biz, onlarla ara ara kanun çalışmalarında filan beraber oluyoruz. Bakıyorum, geceleri gündüzleri yok, emek veriyorlar. Efendim, yani böyle zamirinde, arka planında "Biz gelirsek siz görürsünüz." gibi bir göndermeye hiç gerek yok ki.

AHMET AKIN (Balıkesir) - Yok öyle bir şey, öyle bir şey yok.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tabii tabii, hiç gerek yok.

Bir başkası, efendim, yaptıklarımızı anlatırken "Şu indirimi yapmışız, şöyle sübvanse uygulamışız." filan. Deniliyor ki: "Cebinizden mi ödüyorsunuz?" Kimse cebinden ödediğini söylemiyor.

Değerli Bakanım, yakın zamanda Fransa'ya gittim. Bir defa, bir kanun görüşmesinde özellikle de örnek verdim. Orada petrol istasyonunda aracımıza benzin alacağız. Sarı renkte bir tabela gördüm, devasa bir tabela, üzerinde bir rakam var, Fransa'nın, neyse, kullandığı birim üzerinden 2 nokta bilmem ne... Mesela ben Türkiye için söyleyeyim, öğrendim orada çünkü. Bizim şu anda Türkiye'de 22 lira benzinin fiyatı. Orada devlet 2 kuruş -yani Türkiye üzerinden düşünün- indirim yapmış, sarı bir tabelayla insanların gözüne sokuyor bunu "Bu devletin indirimidir." diye. Ya arkadaş, yüzde 75 doğal gazda sübvansiyon uygulamışız, biz yapmışız, devleti biz yönetiyoruz. Olumsuzlukları bize fatura edin, yaptığımız güzellikleri "Sizin mi ya? Bu cebinizden mi çıkıyor?" Bizden önce kim ne yapmış arkadaş? Bizden öncesi var, öncesini koyuyoruz biz buraya.

Garo Bey, sabahları hiç aynaya bakıyor musun, hiç istifayı düşünüyor musun? Tabii, Bakanımıza iri iri diyorsun ya "istifayı düşünüyor musun?" Ben de sana söyleyeyim: O 42 tane şehidimize Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun; yakınlarına Cenab-ı Hakk sabır versin. Bak, biz ne yaptık yakın zamanda, sen de şahitsin, birlikte o kanunu görüştük, şimdi de Genel Kurulda görüşüyoruz. Ne yaptık? Bir gün bile sigortalı olsa, şehitse, maden şehidiyse ona emekli olma imkânı vererek kalanlarına hiç değilse rahat bir hayat sağladık, değil mi? Böyle düşündük. Dahası, ne yaptık? İstihdam imkânı tanıdık eşine, çocuğuna, yoksa kardeşlerine; öyle değil mi? Ve bizden önce akla hayale...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kim geri getirecek...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onu da söyleyeceğim, onu da söyleyeceğim, getirecekler, söyleyeceğim.

Bir defa, sen dünyayı gezen adamsın, sık sık Amerika'ya da gidiyorsun sen, Avrupa'ya da gidiyorsun, biliyorsun. Şimdi, tabii, orada gönderme de var, sen gülüyorsun şeye.

Şimdi, arkadaş, Taşkömürü Genel Müdürüyle ilgili fena hâlde serzenişlerin oldu, göndermelerin oldu. Şunu biliyorsun ki maden ocaklarında en zor şartlar Türkiye'de var. Almanya'da, bütün bütün, düz bir arazide makinelerle çalışılıyor. Bizim binlerce insanla yaptığımızı onlar 3 kişiyle yapıyor, makinelerle yapıyor ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sen de makineyle yap.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bizim imkân vermiyor, verse biz neler yaparız? Bak, dünyada hangi noktaya gelmişiz? Bunu biz yapıyoruz elhamdülillah.

Şimdi, oradaki şehitlerimizi ad ederek utanıyor musun? İstifa edecek... Peki, ben de sana bir şey söyleyeyim...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gelmemiş buraya Taşkömürü Başkanı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Gelmemiş olabilir, mazeret bildirmiş. Ne var? Şahıslar üzerinden şunu yapma.

Bak, Değerli Bakanım, bu her konuşmasında, kuvvetle muhtemel önceki bütçelerinizde yapmıştır. "Kadın var mı?" filan diye böyle bakıyor. "Niye kadın yok?"

Peki, siz sunumunuza başlarken bir kayıt düştünüz Değerli Bakanım. Ne dediniz? "Enerji sektöründe kadın çalışanlara ayrıcalık verdik." dediniz, değil mi? Bir başka şey söylediniz. Türkiye'ye Enerji Veren Kadınlar Ödül Töreni yaptığınızı söylediniz. Gördü mü, duydu mu? Kadıncı bunlar, güya kadınları öne alıyorlar. Yok. Çünkü bunlar, Değerli Bakanım... (HDP sıralarından gürültüler)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - "Kadıncı" ne ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hatibe müsaade edelim, görüşlerini ifade etsin. Siz ifade ettiniz, rica ediyorum. Değerli arkadaşlar...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, kadın hakkı filan savundukları yok onların. Ne kadın hakkı savunacak ya? Kadın hakkı savunsa, bir defa, arkadaşlar, bakın, şunu söyleyeyim...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Kadıncı" ne demek, onu söyleyin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani her yerde kadını öne çıkarıyorlar ya, "eş başkan" filan diyorlar ya, o anlamda söyledim. Sen de anladın onu Kamil Hocam, sen de anladın onu.

Şimdi, arkadaşlar, asıl yere geleceğim. Bu ülkede, arkadaşlar, güvenlik görevlisi, kadın, çocuk, öğretmen, polis, asker; 20 bine yakın şehidimiz var bizim. Hiçbir gün aynaya baktığında "Onları şehit eden o kitapsızları 'terörist' diye tarif etmediğim için kendimden utanıyorum." dedin mi? "Ben şu milletten yetki almışım, Millet Meclisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milleti temsil ediyorum, bu işi hak etmiyorum." deyip istifayı düşündün mü? Sana söylüyorum, sen şu Mecliste...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Savaşı çıkaran sizsiniz, biz barışı savunuyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bırak, savaş değil o, terörist bu kitapsızlar; ne savaşı, ne savaşı?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Türkiye savaşta değil, savaşta değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz çatışmayı savunuyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen bırak çatışmayı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz kandan besleniyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim lütfen. Siz konuştunuz, rica ediyorum...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Şu Mecliste, sen de senin gibi düşünenler de...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sen kandan besleniyorsun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nasıl mugalataya getiriyorsun...

Hiçbir defa, şu Oya Eronat'ı gördüğünde...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, o sözünüzü geri alın, öyle şey olur mu? "Sen kandan besleniyorsun." ne demek yani? Öyle şey olur mu?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bana saldırıyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kandan onlar besleniyor Değerli Bakanım, o biliyor zaten. Bizim aklımıza kan gelmez, bizim aklımıza kan gelmez.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şimdi, siz konuşurken her taraf sütliman olsun diyorsunuz, başkası konuşurken laf atıyorsunuz. Olur mu böyle şey?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bana saldırıyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam yeri geldiğinde cevap verirsiniz, hemen müdahale etme hakkınız yok, bekleyin konuşması bitsin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Benim söz hakkım bitmiş Sayın Bakanım. Söz hakkım var mı bir daha? Bana saldırıyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, devam edin lütfen.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bakanın avukatı mısın?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, evet tabii ki. Gayet tabii, her hâlde ya. Ne demek? Bakanın avukatlığı değil ki bu. Hakikatleri ters yüz ettiniz, şimdi gerçeği anlatıyorum ben.

Dilan Hanım, bak, sen benim hemşehrimsin, bir şey söyleyeyim sana, bir saniye...

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Hemşehri olduğumuz için...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tamam, peki, eyvallah.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Dilan Hanım, ikili konuşma usulümüz yok. Rica ediyorum... Siz çok sık yapıyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sana bir şey söyleyeceğim: Senin hemcinsin bir milletvekilimiz var bizim, 14 yaşındaki evladını kitapsız PKK, o vicdansızlar, insanlık düşmanları katlettiler. Mecliste çıkıyor ya Oya Eronat, hiç ona baktığınızda vicdanınızda bir sızı duyuyor musunuz?

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Biz olmaması için mücadele ediyoruz, onun için buradayız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Lanetleyin o zaman PKK'yı, lanetleyin "terörist" deyin onlara.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, İbrahim Bey konuşuyor, müdahale etmeyelim. Rica ediyorum...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, Ahmet Bey Sayıştay'ın raporundan bahsetti, bir önceki dönem Sayıştay raporundan bahsetti. "Orada yazılanlar bu defa hiç yok." filan dedi. Kuvvetle muhtemel işin şu kısmını atladı Ahmet Bey: Sayıştayın belirlediği noksanlar varsa zaman içerisinde noksanlar izale ediliyor ve o rapordan çıkıyor otomatikman dolayısıyla olmayanlar, o kalemdendir. Yoksa silme diye bir şey olması mümkün değil yani devlette öyle "Sildim, ceffelkalem, bu, geçti, gitti." diyemezsiniz.

Şimdi, Değerli Bakanım, yaptıklarımızı tafsilatıyla anlattınız, İsmail Aksu Bey kardeşim çok özel anlatımlarda bulundu. Ben oralara çok fazla girmeyeceğim ancak bir şeyi söyleyeceğim: Enerji tasarrufuna nasıl yoğunlaştığınızı biz de biliyoruz ama çok pratik bir yönelme var, mesela bizim Erzurum için söyleyeceğim. Erzurum'da hava şartlarını biliyorsunuz, bu Ağrı'da da böyle, soğuk yerlerde öyle ve hakikaten de çok ciddi bir enerji kaybı oluyor, yaşanıyor; neden? Yalıtım problemi yaşıyor binalar. Bu binalardaki yalıtım problemine dönük siz dediniz ki: Efendim, kişi başına şu kadar kredi imkânı tanıdık, filan. Bu çok güzel, eyvallah ama daha kestirme bir teklifim var benim. Yerel yönetimleri bu işte öne alsak, onlara kredi temin edilse, onlar da icbar etseler yani böyle insanların inisiyatifine bırakmadan varsa sıkıntılı binalar, bunları mutlaka yalıtımlı hâle getirseler çok daha iyi olur diye düşünüyorum. Yoksa, onun dışında söyledikleriniz... Eyvallah, enerji tasarrufu noktasında gayretlerinizi biz biliyoruz ama bu, daha kestirme olur ve şöyle bir -ben Erzurum'da yaşadığım için biliyorum- hâl yaşıyoruz Erzurum'da: Binalarda eğer kombi sistemi varsa insanlar -daha önce de teklifte bulunmuştum Berat Bakanım buradayken- "Doğal gaz pahalı öyleyse biraz kısayım." filan düşüncesinde oluyor, öyle olduğu zaman altlı üstlü oturanlarda da bu sıkıntı hepsine sirayet ediyor ama yalıtım düzgün hâle gelirse bu problem hiç yaşanmaz. Dahası bir teklifte daha bulunmuştum ben. Tabii ki gerçekçi olmak lazım, dünyanın şu andaki şartlarını biliyoruz -biraz sonra söyleyeceğim, Nevzat Şatıroğlu kardeşim bana ayrıntılı birtakım rakamlar da verdi, onları da paylaşacağım- doğal gazda Erzurum'a indirim filan... Bunu her zaman söyledik biz "Erzurum için ayrıcalıklı bir pozisyon oluşturulsun." dedik. Onu söylerken de şöyle bir not düşmüştüm -o zaman, zannediyorum sizle beraberdik burada- dediğim şey şuydu: Efendim, şu anda doğal gazı depoluyoruz, bir depolama maliyeti de var ama o bölgeler için, bizim olduğumuz yer için fiyatta indirim olursa o durumda ne olacak? İnsanlar kısmak yerine yakacaklar, ısınacaklar, sıkıntı da yaşamayacaklar filan. demiştim. Bunu bir daha not düşüyorum.

Bir başka şey daha söylemiştim Değerli Bakanım: Bakın, bu tabii, muhalefetin bizden önceki bakış açısını da gösteriyor. 1997 yılında Başbakanlık Denetleme Kurulu oturmuş, bir rapor yazmış. Rapor ne? Doğu Linyitleri İşletmesi kapatılsın; bu kadar. Gerekçe ne? Gerekçe de tatmin edici değil. Pat diye kapatıldı Aşkale'deki, İspir'deki, Oltu'daki. Ben biliyorum ki kömüre dönük sizin bir gayretiniz var, özel. İşte, burada, bizim Doğu Linyitlerine de mutlaka ama mutlaka sizin böyle bir pozitif yönelmenizi bekliyoruz Değerli Bakanım. Olursa ondan dolayı da minnettar oluruz.

Arkadaşlar, efendim, geçtiğimiz bütçede bir şey söyledim ben, dedim ki: "Bizden önce 5 ilde doğal gaz vardı, bizimle beraber bütün Türkiye sathını donattık." Bugün Değerli Bakanımız da sunumunda bunu söylemiş. Ardından ne yaptılar biliyor musunuz muhalefette bulunanlar, üstelik de yaşı kemale erenler? Efendim, AKP'den önce hiçbir şey yoktu, mağarada yaşıyorduk diye işi vulgarize etmeye çalıştılar. Yalan mı kardeşim ya? Bizden önce 5 ilde olan doğal gazı bütün illere yaymışız, bizden önce 57 merkezde olan doğal gazı 700'lere doğru çıkarmışız.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Yirmi yılda da o kadar gelişme olsun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, arkadaş, bunu yapmamızı ben burada kayda geçmeyeceğim, ne yapacağım? Sizin söylediklerinizin, sizin tahrif ettiklerinizin üstüne yatacağım; yok canım, öyle şey olur mu?

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Yirmi yılda hiçbir gelişme...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, gün boyu söz alacaksınız, müdahale etmeyin lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, gayretlerinizin farkındayız. Bir defa, şu Karadeniz'deki doğal gaza dönük ortaya çıkan bir hakikat var. Bu hakikat bile arkadaşlar, bir iktidar için -samimi söylüyorum- bakın, beğenin, beğenmeyin sadece müteşekkir olmayı, teşekkür ifadesi kullanmayı gerektirecek bir hâldir. İki buçuk yılda dünyada eşi menendi olmayacak bir hâle gelmişiz.

Şimdi, bazıları cumhuriyete, cumhuriyetin değerlerine vurgu yapıyorlar, eyvallah. Hep slogan atarlar ya. Biz ne yapıyoruz? Cumhuriyetin 100'üncü yılında milletimizi kendi öz doğal gazıyla buluşturuyoruz. Şu kadro yaptı, şu kadro, biz, hep beraber ve bu işte hepimizin payı var, sizlerin de payı var. Bununla gurur duymuyorsunuz, perdelemek için gayret sarf ediyorsunuz ya. El insaf ya! Burada bile, burada bile nakıs davranıyorsunuz, nekes davranıyorsunuz. Bunu da özellikle söylüyorum.

Değerli Bakanım, bu, 2 sismik, 3 derin sondaj gemisi, filo falan... Tabii muhalefet bunları hiç... Onların zihin haritalarında bu tür kavramlar olmadığı için siz söyleyince çarpıp dönüyor, farkında değiller onlar. Allah'ın izniyle...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sokak aydınlatmaları...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nasıl?

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sokak aydınlatmalarının led dönüşümünü yapamayan bir iktidar var ya.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne diyorsun ya? Ne sokak aydınlatması? Sen ne diyorsun ya! Yapma ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ednan Bey, böyle bir usulümüz yok.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bak Sayıştay raporuna. Bakan Bey cevap versin.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Saat 7'de sokak lambaları sönüyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen ne diyorsun ya! Ednan'cım ya, öyle değil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ednan Bey, böyle bir usulümüz yok, ne yapıyorsunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, size bir şey...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Fisyon reaktörüyle ilgili ne yapıyorsunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nevzat Şatıroğlu kardeşimden bahsettim ya, o, enerji alanında hakikaten ciddi gayretleri olan İstanbul Milletvekilimiz. Bana enerji fiyatlarıyla ilgili, doğal gaz fiyatlarıyla ilgili bir çalışma yapmış, gönderdi ki bunu da bir kayda geç diye. "Avrupa'da, 28 Avrupa ülkesinde en uygun doğal gaz Türkiye'dedir." diyor ve rakamları veriyor. Bakın, İsveç'te 2,49 euro, Danimarka'da 2,05 euro -böyle geliyor, geliyor arkadaşlar- Birleşik Krallık, İngiltere bunların içerisinde en uygunu; 0,94 euro. Bizde ne kadar biliyor musunuz arkadaşlar? 0,17 euro. Görüyor musunuz?

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Asgari ücret ne kadar?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Asgari ücret... Oradaki ev kiralarını sen biliyor musun? Ben biliyorum, hepsinden haberim var.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Alım gücü...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Alım gücünde de biz onlardan iyiyiz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ednan Bey, size söz vermeme gerek kalmayacak herhâlde, kendiniz konuşacaksınız.

Buyurun devam edin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onların tamamını biz tek tek takip ediyoruz arkadaşlar; ezbere, üfürme yok bizde. Çünkü biz burada not düşüyoruz arkadaş, tarihe not düşüyoruz, ezbere konuşmayacağız. O yüzden, zaten belgeyle konuşuyoruz biz burada.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Belgesiz konuşmaz İbrahim Ağabey.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bende de belge var.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bizim, arkadaşlar, her yere...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ağabey, Erzurum'a doğal gaza ucuzlatıyorsan İzmir'de de elektriği ucuzlat o zaman; orada da klima var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önerine teşekkür ediyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Elbette ki Allah razı olsun, teşekkür ederiz, varsa bir güzellik ona teşekkür ediyoruz.

Şunu söylüyoruz arkadaşlar: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız sahaya pozitif enerji yayan bir Bakanlık, her hâli, samimi söylüyorum ki bütün bir milletin faydasınadır, yaptıkları. Bakan Yardımcıları, EPDK Başkanımız, diğer kurum amirleri, Genel Müdürler; ekibin hepsiyle tek tek tanışıyoruz, her biri kıvam olarak bu milletin özünü ifade ediyor ve bir çalışkanlık, efendim, bir millete kendini hasretme hâli var bunlarda. Dolayısıyla iktidarı eleştirelim derken oradaki insanların da hakkını gasbettiğinizi biliniz.

CAVİT ARI (Antalya) - Çalışanların, bürokratların...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, Değerli Bakanım, önce size, tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğine ve ekibinize, Bakan Yardımcılarımıza milletçe müteşekkir olduğumuzu bilmenizi istiyoruz. O gün o madendeki gözlerinizden akan yaşın yüreğinizin ne kadar ak pak olduğunu gösterdiğini de milletimiz biliyor. Milletle hemhâl durumdayız, milletten aldığımız ifadelerdir; bunu aktarıyorum.

Bu bütçemiz, Allah'ın izniyle, bereketli olacak, hayır, uğur getirecek. 2023 cumhuriyetimizin 100'üncü yılı; 100'üncü yıla da Enerji Bakanlığımız damgasını vuracak.

Hepinize ben teşekkür ediyorum, saygı sunuyorum.