| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .11.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Eyvallah, teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar, Sayın Başkanım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanın konuşmasını dikkatle dinledim, takip de ediyorum. Çok teknik taraflarını anlamıyorum tabii ama enerji çok önemli, siyaset için de çok önemli. İşin siyasi tarafını izliyorum yani bir ülkenin enerji güvenliğinin ne anlama geldiğini, çok yönlü tedariklerin ne anlama geldiğini biliyorum, takip ediyorum. Bu doğrultuda Hükûmetin yaptığı güzel şeyler de var. Karadeniz sahasında, Sakarya sahasında bulunan doğal gazın iki buçuk yılda kullanılıyor olması -umarım öyle olur, umarım daha da artar- bu konulardan dolayı tebrik ediyorum tabii, bunlar güzel şeyler. Fakat biz muhalefet partisiyiz ve eksiklikleri de söylemek durumundayız.
Şimdi, Sayın Bakanım, bir yerde "Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için çok şey yapıyoruz." dedi ve kömürle ilgili de şunları söyledi: "Yerli kömürün ekonomiye kazandırılması için çok önemli çalışmalar yaptık ve bu konuda, işte, toplam kömür rezervi 21 milyar tonu aşmış olup üretimimiz ise 94,1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir." İşte, elektrikle ilgili kurulu gücün de 2002'den 2022'ye kadar misli misli arttığını söyledi.
Değerli arkadaşlarım, biz yakında bir kömür faciası yaşadık Amasra'da. Amasra'yla ilgili de Sayın Bakanımız birkaç bir şey söyledi. Sayın Bakanım, bu kadar misli misli kömür üretiminin artması ne pahasına oluyor? Amasra'yla ilgili, ölümden sonra neler yaptığınızı söylediniz, dediniz ki: "Sıkı bir araştırma yapıyoruz, soruşturma devam ediyor. Sorumlular cezalandırılacak." Başka ne olacak? Başka, işte, "Prim günlerini tamamlamasa bile emekli olabilecek şehitlerin, kurbanların yakınları ve yine, bir yakınları da işe alınacak." Bunlar, maddi olarak, öldükten sonra verdikleriniz. Manevi olarak da Sayın Cumhurbaşkanı gitti dedi ki bir şehit -ya da kurban, ben kurban diyorum, kurban şeyi daha da uyuyor- cenazesinde: "Şu anda Rahman kardeşimizi Hakk'a uğurluyoruz. Rabb'imize hamdolsun ki kendileri, inşallah, şehadet makamına ulaşmak suretiyle Rabb'imizin sevgili habibine komşu oluyor. Tabii, bu işin bir güzel yanı daha var, o da bütün aile..." Aile bireylerini de yanına alacak herhâlde, onu demek istiyor. "...ve Rabb'im, inşallah, o izde yürümeyi de bizlere nasip etsin." Şimdi, "Amin." filan diyeceğim yani hep şehadet isteniyor. Manevi olarak Cumhurbaşkanı veriyor, "Şehitsiniz, sizin yakınınız şehittir. Maddi olarak da üç beş kuruş veriyoruz." Peki, kazadan önce ne yapıyorsunuz Sayın Bakan? Buraya Sosyal Güvenlik Bakanı geldi, dedi ki: "Tam da müfettişlerimiz orada araştırma yapmıştı, rapor yazacaklardı, kaza oldu." "Niye daha evvel oraya göndermedin Sayın Bakan müfettişleri?" dedik kendisine, bir şey demedi. Bize burada, böyle, akademisyen ders anlatma havalarıyla söyledi, gitti. Niye bunları... Bunlar bilinen şeyler. Bakın, biz 2015 yılında madenlerle ilgili tarafları toplamış, konuşmuş, tartışmışız ve Sayın Genel Başkan deklare etmiş, "İş sağlığı ve güvenliği uzmanları patrondan maaş alamaz, böyle bir yerde iş güvenliği olmaz. Sendikalar çok önemlidir iş yerlerinde, sendikalar, gönüllü ve en sağlam iş sağlığı ve güvenliği uzmanıdır. Bunları yapın." Efendim, "Madenlerde yaşam odaları yapın, işte havza madenciliğine geçin." demiş. Bir sürü şeyler söylenmiş, bunlar bilinen şeyler. Parayla yapılacak tedbirler alınmadığından dolayı bu insanlar ölüyor ve gidiyor, orada, hiçbir siyasi bir hesap vermiyor. "Ben göndermiştim müfettişleri." diye bize burada hava atıyor. "Tam da rapor yazacaklardı." İşte, tam da bundan dolayı bu cinayetin birinci derece sorumlusu sensin Sayın Bakan. "Sensin" derken şeye söylüyorum, öbürüne. Size de söylüyorum, siz de siyaseten sorumlusunuz. Biriniz istifa edin ya. Bu insanların şeyi olsun ya, şakır şakır insanlar gidiyor.
Sayın Bakanım, bu ülkede 4 şeyden dolayı acayip insan ölümleri var. Bunlardan bir tanesi kaçak içki. Ya, bunlar nerede üretiliyor, ne yapılıyor? Bunları bilemiyor mu İçişleri Bakanlığı, ne yapıyor bu memlekette? Her gün, her gün kardeşim... Uyuşturucu, her sokak başında gençlerimiz ölüyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Cuma günü İçişleri Bakanı, cuma günü.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne oluyor kardeşim, ne yapıyorsunuz siz? Terörden gençlerimiz ölüyor. Bir de Sayın Bakanım, iş kazalarında -en çoğu da madenlerde- her ay 150 gencimiz, insanımız ölüyor. Sayın Bakanım, bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmıyorsunuz, ondan sonra geliyorsunuz, ağlıyorsunuz.
Bir sürü şey anlattınız. Bakın, çevre ve iş sağlığı güvenliğiyle ilgili en büyük sorunlar sizin Bakanlığınızda oluyor. Çevreyle ilgili de "çevreye saygılı..." Nasıl saygı duyuyorsunuz çevreye? Ya, bırakın saygıyı da çevreyle ilgili ve iş güvenliğiyle ilgili yapılması gerekli şeyleri ölümlerden, kazalardan önce yapın.
Sayın Bakanım, bir şey var, bunu söylemeden geçemeyeceğim. Sürekli olarak sizin partinizde başta Cumhurbaşkanı olmak üzere "Biz yaptık, ettik." Ya, siz kendi babanızın parasıyla cebinizden falan yapmıyorsunuz ki, milletin vergileriyle yapıyorsunuz. Şöyle bir şey de "İşte, efendim, biz enerji maliyetinin dörtte 1'ini alıyoruz, dörtte 3'ünü..." falan... Yahu, siz, bütün dünya...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne diyelim?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne diyelim?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yahu, kardeşim, deyin ki: "Hazineden karşılanıyor." "Biz yaptık!" Neyse, sizdeki kibir var ya, kibir, sizdeki kibir kuleler gibi, kuleler gibi. Bakın, neyse, geçiyorum orayı.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz hazineden karşılıyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Neyse, Mehmet Bey'e müdahale etmeyelim lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Elektrik fiyatlarıyla ilgili sürekli bir algı oluşturmaya çalışıyorsunuz. Algı da şu: "Avrupa -zaten her konuda- kırılıp geçiyor, rafları boş, bittiler; titreyerek kışı geçiriyorlar, bizde bir şey yok, onlarda çok daha pahalı." Öyle değil.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Eğer satın alma paritesiyle bakarsanız -Sayın Bakanım, bu işi çok iyi bilirsiniz- bizde enerji onlardan kat kat pahalıdır. Rakamlar burada var ama eğer isteyen olursa kendisine veririm, bunu şey yapmıyorum, burada rakamlar mevcuttur.
Şimdi, enerjide dışa bağımlılıkla ilgili bir şey konuşup tartışıyoruz değerli arkadaşlarım, enerjide dışa bağımlılık... Ya, dışa bağımlılığı bırakın, Rusya'ya bağımlı bir ülke hâline geldik, her konuda, her konuda. Şu anda doğal gazın yüzde 47'si Rusya'dan geliyor, petrolün yüzde 16'sı mı, 14'ü mü -Sayın Bakan söyledi- Rusya'dan geliyor, kömürün yüzde 35'i Rusya'dan geliyor.
Bir de ne yapıyoruz? Bir de Akkuyu Nükleer Santrali'ni yapıyoruz ve elektrik üretimimizin yüzde 10'unu karşılayacak tek başına. Sayın Bakanım, bu Akkuyu geçiştirilecek bir şey değil, bu Akkuyu'yu yapanlar ileride hesap verecek de geçiştirilecek bir şey değil. Bu nasıl bir şey Sayın Bakanım ya, böyle bir şey dünyanın neresinde var? Size bu konuyu anlatan uzun bir yazı ve arkasında 20 soruluk bir soru önergesi verdim, süresi çoktan geçti, bu önergeye bir tane cevap vermediniz. Ne oluyor Akkuyu'da? Yap-işlet-devret falan değil, yap-işlet-senin olsun. Bu ne oluyor? Bir de yazmışsınız ki, şimdi konuşmanızda söylediniz: "Yerli payı artıracağız." Ne yerli payını artıracaksınız ya? Bu şirket, Rus şirketi, Rus şirketi bu, devretme falan da söz konusu değil ve dünyada görülmemiş avantajlar vermişsiniz bu şirkete Sayın Bakanım. Yani sadece işte, üretilen elektriğin yarısının alınması, fiyat garantisi, 12,5 cent midir kilovatı, fiyat garantisi, bunlar değil. Bunların yanında yatırımlarla ilgili, sigorta primleriyle ilgili, onlar istedi diye mevzuat değişikliği yapmışsınız, borç planıyla ilgili; dünya kadar stratejik yatırım statüsü vermişiz, sadece bu sebepten dolayı 7 milyar dolar kıyak çekmişiz. Kimdir bu şirketler? Bunlar kimdir? Bu Rosatom mudur, kimdir bunlar? Akkuyu Nükleer AŞ, kimdir bunlar? Bunların gerçek sahipleri kimdir? Hiçbir kimse -yabancıyı bırak, yerli- hiçbir yatırımcıya böyle kıyaklar yapmaz. Hiçbir yerinde teknoloji transferi yoktur değerli arkadaşlarım, kandırıyorlar sizi, doğru değil, hiçbir şekilde teknoloji transferi yoktur.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yapılmıyor mu?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, Türkler çalışıyor. Türkler çalışıyorlar da ne yapıyorlar? İnşaat yapıyorlar. "Yani bu şeyden sonra bitecek, bütün teknolojiyi de bize verecekler, dolayısıyla birtakım fedakârlıklar..." Yok. Ben bu şirketin gerçek sahiplerini merak ediyorum, çok şüpheliyim. Siyasetin tepesi... Zaten Rusya'daki şirketi devlet atamış, devlet şirketi. Türkiye tarafında ne var, kim var, ciddi bir şekilde şüphe ediyorum. Bu, Türkiye'nin lehine bir şey değil, bu konu ciddi bir şekilde tartışılacak ve bunun hesabını insanlar verecek. "3 tane daha yapacağız, 5 tane daha yapacağız."
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum efendim.
Bir şey daha söyleyeceğim: Ya, bu Ruslar ile Sayın Cumhurbaşkanının ilişkisini anlayamıyorum. Şu kadar para geliyor, Maliye Bakanı da inkâr etmiyor; işte "Ruslardan şu kadar geldi." "Doları kontrol ediyoruz." "Arka kapıdan bunları satıyoruz." filan. Neye karşılık veriyoruz, çok merak ediyorum; neye karşılık? Bu kapalı oturumlarda, toplantılarda neler konuşuluyor arkadaşlar; merak ediyorum. Nasıl ortaklıklar yapılıyor, bunları merak ediyorum; merak ediyorum Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, son cümlenizi alayım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Son cümlem, bitiriyorum.
Türkiye'nin enerji güvenliği bu yaptıklarınızdan dolayı ciddi bir şekilde risk altındadır, bütünüyle Rusya'ya endekslenmiştir; Akkuyu bittikten sonra daha da şey yapacak. Yarın herhangi bir problem çıktığı zaman ne yapacaksınız? Karadeniz'den ne kadar gelecek? "İyi gelecek." Ne kadar gelecek, çok da bilmiyoruz; e, gelirse falan. Olmaz öyle iş arkadaşlar. Bunların hepsinin hesabı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, merak etme, takdir et.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ediyorum, ediyorum; merak ediyorum.