KOMİSYON KONUŞMASI

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, ben kimseyi suçlamıyorum ama Çalışma Bakanlığının bütçe görüşmelerinde Çalışma Bakanı Vedat Bilgin Kurumunuzu bu konuda sorumlu tuttu. Ben hem Çalışma Bakanlığının hem de Kurumunuzun sorumlu olduğunu düşünüyorum çünkü sonuç olarak, bir işletmede iş güvenliğini sağlamakla sorumlu olan kurumun kendisi ve siz de biliyorsunuz ki 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4'üncü maddesine göre her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hâle getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapılması iş yerinin -işletmenin- sorumluluğunda. Tabii, bunların denetimlerinin de yapılması gerekiyor.

Şimdi, Türkiye'de işçi cinayetlerinin ve meslek hastalıklarının âdeta bir salgın gibi olduğunu da düşünürsek, sonuç olarak, aslında bu işletmelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığına dair çok ciddi bir sonuca da varıyoruz. Dolayısıyla, birinci sorumlu burada işletmenin kendisi; TTK ve TTK'nin Amasra müessesesi.

Burada, siz, uzun uzun havalandırmaya dair... Aslında tüzükteki, yönetmelikteki değeri tutturduğunuzu ve -havalandırmanın da- yeterli olduğunu iddia ettiniz fakat sonuç olarak metan gazıyla mücadelede en önemli şey havadır, değil mi? Yani yerinde, kaynağında onu yok edeceğiz ve bunun için de tek yöntem havalandırma, yasal zorunluluk da bunu gerektiriyor ve bunun etkili ve yeterli olması gerekiyor. Yani diyelim ki mevzuatta başka bir oranda havalandırma olsa bile, eğer bu, oradaki çalışma alanı için etkili ve yeterli değilse, o zaman bunu da tespit edip hayata geçirmek işletmenin sorumluluğundadır diye düşünüyorum. Kaldı ki bakın bu bilirkişi raporunu yoldan geçen insanlar yapmadılar ve biz, burada, gerçekten bu konuda, alanında çok uzman olan hocaları da dinledik. Burada maden yüksek mühendisi 1 profesör, başka maden yüksek mühendisi 1 doçent, maden yüksek mühendisi doçent, jeoloji yüksek mühendisi 1 doçent doktor, jeofizik yüksek mühendisi doçent doktor, 1 elektrik yüksek mühendisi öğretim görevlisi ve makine mühendisi; iş güvenliği uzmanı olan 7 kişiden oluşan bir bilirkişinin hazırladığı bir rapordan bahsediyoruz. Bu, tabii ki bir ara rapor, ön rapor, yukarıdan yani yerin üstünden alınan değerler ölçülerek yapılmış. Bu rapor yerin altına inildiği zaman daha detaylı olarak -eğer yanlışlıklar varsa onlar da düzeltilecektir, revize edilecektir ama- gelişecek.

Şimdi, bu raporda 14/9/2022'den 14/10/2022'ye kadar alınan grafikler var -sizde de var bunlar- ve biz burada sistematik olarak hep bu metan değerlerinin oranlarının yüzde 1,5'i ve 2'yi geçtiğini görüyoruz. Âdeta bir alışkanlık hâline gelmiş, sürekli olarak bu değerler yüksek görünüyor ve bu raporda -ki bunun için aşağıya inmeye gerek yok- diyor ki: "Değerler 1,5 ve 2 olmasına rağmen üretimin durdurulduğuna dair veriler yok." Yani üretim aynı şekilde devam etmiş. Ben buradan şunu anlıyorum: Burada bir kanıksama var. Değerler 1,5-2'yi bulduğunda dahi üretime devam mı ediliyor acaba?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Yani üretim değerleri neden değişmiyor? Tabii ki bunun daha geniş spektrumlu bir şeyini alırız, belki daha sonra bununla ilgili bütün bir yıla da bakabiliriz; böyle bir yönü var.

Onun dışında, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Metan sınır değerlerini aştığı durumlarda üretimin durdurulmadığı yönünde sizin bir değerlendirmeniz var mı? Yaptığınız denetimlerde bu konuda herhangi bir veriniz var mı?

Yine, burada, havalandırmanın yeterli ve etkili olmaması bu patlamanın gerekçesi değil mi? Buna siz de katılıyor musunuz? Ya da şöyle diyelim: Patlama neden gerçekleşmiş olmalı? Eğer biz buradaki, madendeki en temel şeyi, oluşacak olan, lağımlarda ortaya çıkacak olan metan gazını uzaklaştırmayı başarabilseydik bu patlama yine gerçekleşecek miydi? Sağlıklı ve güvenli bir şekilde uzaklaştırabilseydik bu patlama gerçekleşecek miydi? İkincisi bu.

Metan drenajıyla ilgili yani öyle bir tablo çiziliyor ki burada, metan drenajı Türkiye'de mümkün değil, verimli değil, uygulanabilir değil. Ben böyle anladım, yanılıyorsam düzeltirsiniz. Sonuçta şöyle bir tablo var: Bizim madenler özelleştirmeye açılmış bir durumda ve parçalanarak, çok sayıda maden ruhsatı verilerek özel sektöre âdeta parça parça bir şekilde dağıtılıyor. Yapılacak yatırımların o işletmeler için verimli olması anlamsızlaşıyor gibi geliyor bana çünkü bu da aslında madenlerin yönetiminin bütünsel olarak bakılarak değerlendirilmediğini de gösteriyor. Madende iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınabilmesi için gereken çalışmalar aslında bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşarak ele alınabilir. Mesela, bizim sözünü ettiğimiz bu müessesede başka bir maden daha var, özel bir şirkete ait ve hatta daha verimli olan kısımlar o şirketin alanında bulunuyor, daha az verimli alan da TTK Amasra Müessesesinde bulunuyor.

Üçüncü sorum şu: Bu madendeki bu tablo bizim oraya yapacağımız işçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımlarını olumsuz etkilemiş olabilir mi? Mesela, bir tane kuyuya yine iniliyor ya da metan, o kuyudan... O kuyu daha da aşağılara inmiyor değil mi? 200'e iniyordu galiba, daha sonra daha farklı bir şekilde iniliyordu. Havalandırma bir yerden yapılıyor, kuyu bir yerde, belki iki yerde olması gerekir ya da başka, mimarisi farklı bir şekilde düzenlenebilirdi. Bütün bunların o işletmeden elde edilecek kömür rezervlerinin miktarıyla, kârlılığıyla birlikte değerlendiriliyor olması lazım. Dolayısıyla aslında, burada böyle bir sorun da yok mu size göre? Bütün madenler daha farklı bir bakış açısıyla düzenlense burada, metan drenajı meselesinde yine de kurumlar bu kadar direnç geliştirirler miydi?

Nuray Hocanın yaptığı sunumda, dünyada ilk metan drenajı 1730'da oluyor ve şurada, bir dünya haritasında da gösteriyor. Kömür madeni çıkaran iddialı ülkelerin neredeyse tamamında hep metan drenajı var ve burada mesela, Kanada'nın yönetmeliğinde şöyle diyor: "Yanıcı gazların tahliye edildiği bir metan drenaj sisteminin bulunduğu alanda yanıcı gaz konsantrasyonu yüzde 2'yi geçemez ve alana yetkisiz insanların girmemesi için bir baraj kurulur."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKAN POLAT TÜRKMEN - Buyurun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bunun gibi pek çok önlem var; bu önlemlerin bizde aynı ciddiyetle alınmadığı metan drenajı konusunda da burada söylendi. "Soma'dan çıkan dersleri yönetmeliklere yansıtalım." dediğimiz zaman "Ya, o zaman bizim bu madenleri kapatmamız gerekir." şeklinde yaklaşımlarla da karşılaştığımızı biliyoruz. Bunları anlatmamın nedeni; sizin burada yaptığınız sunumlarda her şeyi çok akılcılaştırıyor gibi sunmamızdan kaynaklı olarak bunları hatırlatmak istiyorum.

Düşük hava hızına sahip üretim galerilerinde katmanlı metan birikimi olduğu söyleniyor yani bunun olası olduğu söyleniyor, katmanlı metan...

TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU KARADON İŞLETME MÜDÜRÜ FAZLI UNCU - Laminer akışın, tabakalı akışın...

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Evet. Geçmiş dönemlerdeki metan pik değerlerine ait sensör kayıtlarına düşülen notların da sanıyorum yapılan çalışmalarda gerçeği yansıtmadığına -bu bilirkişi raporunda tam olarak böyle söylüyor mu bilmiyorum ama- dair bir değerlendirme var; bu konuda ne dersiniz? Yakın dönem içerisinde uzun süreli metan yükselmeleri olduğu, aynı döneme ait üretim kayıtlarıyla karşılaştırıldığında metan yükselmelerinden dolayı üretimin durdurulmadığı tespit edilmiş. Bunu da demin sormuştum, tekrar etmiş oldum.

Ocakta yaşanan patlamanın etki alanı ve şiddeti beraber değerlendirildiğinde havalandırmanın iyileştirilmesine dair yatırım projelerinin hayata geçirilmemesinin, metan drenajı yapılmamasının, madenin güvenli hâlde işletilmesi için gerekli yatırımların yapılmamasının olayın yaşanmasında temel neden olduğu düşünülüyor ve bu hususlar açısından asli sorumlu olarak da TTK düşünülüyor. Amasra TİM'in de kömür tozuna dair gerekli önlemleri almamasının ve acil durum ve iş güvenliği eğitimlerindeki eksikliklerin katliama etkisinin olduğu düşünülüyor.

Bilirkişiler tarafından tespit edilen tehlikeli durumlar geçmiş yıllarda yapılan Sayıştay denetimlerinde de zaten mevcut. Dolayısıyla aslında yönetimsel ve politik bir tercih olarak bu kazanın karşımıza çıktığını düşünmemiz gerekiyor, eğer gerçekten buradan bir ders çıkaracaksak böyle bakmamız gerekiyor. Yoksa biz hukuki açıdan burada bir tartışma yürütürsek bence yanlış olur çünkü bu Komisyonun zaten hedefi, öncelikle, burada, gerçekten, sorumluları açığa çıkarmak, cezasızlık politikasını ortadan kaldırmak ve önümüzdeki dönemde olabilecek iş cinayetlerinin ortadan kalkmasını sağlamak. Bütün dünyada, özellikle Batı'da bu konuda yol alındığına göre herhâlde bizde de alınabilir diye düşünmek gerekiyor.

Sonuçta, yine, bize burada yapılan sunumlar bütün iş cinayetlerinin aslında yüzde 100 önlenebilir olduğunu söylüyor. Siz, burada, yine, bu hiyerarşide yani iş cinayetlerinin, iş kazalarının olmamasını sağlayacak olan hiyerarşide en başta -burada, Nuray Hocanın sunumunda da vardı- kaynağından yok etme ve ikinci olarak da ikame etme yöntemi vardı. Bir şekilde bizim oradan metanı uzaklaştırmamız gerekiyor ki bu patlama olmasın. Tamam "exproof" malzeme, teknik malzeme kullanmamız gerekiyor, iş güvenliği önlemleri de almamız gerekiyor ama bir şekilde metanı drenajla ve uygun, yeterli havalandırmayla uzaklaştırarak bunu yapabiliriz. Bu sensörlerin verdiği kayıtlardan da biz görüyoruz ki bu yapılamamış aslında ama siz bunun tam tersi olduğunu söylüyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKAN POLAT TÜRKMEN - Buyurun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bunu da herhâlde daha sonraki incelemelerde ve raporlarda biz göreceğiz. Şimdi burada şöyle bir yanlış anlama da oldu: "Amasra Müessesesinde yapılacak olan havalandırmayla ilgili sağlık ve güvenlik önlemlerinin iyileştirilmesine dair yapılacak olan çalışma, bu konuda alınan kararlar, TTK'de alınan kararlar hayata geçmedi." dediğimiz zaman siz: "Biz aspiratörle ilgili yönetmeliği hayata geçirseydik bile bu iş kazası olurdu çünkü burada havalandırmanın ters çevrilebilir olması sorunu çözmüyor." diyorsunuz. Ama biz size ondan bahsetmiyoruz, yani evet, burada aspiratörün bu özelliğini belki kullanmayacaktık, bu anlamda gerekli olmayabilirdi ama bu, sadece bir aspiratörün modernize edilmesi meselesi değil, daha farklı, başka önlemlerin de alınması, başka planlamaların da yapılması anlamına geliyor. Ki siz, burada, 2018'den 2022'ye kadar -ben şimdi rakamları bulamadım, notlarım vardı ama- birçok karar almışsınız, bütçe ayırmışsınız, bu bütçeler bazen çok komik rakamlar olmuş; o bütçelerle gerekli sağlık, güvenlik önlemlerini alıp alamayacağınızı size soracaktım ama herhâlde bir daha söz gelirse orada, bulduktan sonra notlarımı sorarım. Yani sadece aspiratörün modernizasyonundan bahsetmiyoruz. Siz bu işletmede alınması gereken birçok önlem konusunda, teknik yenilenme konusunda kararlar almışsınız ve bu kararların neler olduğunu bize söyleyebilir misiniz? Yani TTK'de alınan bu kararlar neler, bizimle onların tamamını paylaşabilir misiniz? 2018'den 2022'ye kadar var sanırım. Orada sadece aspiratörün yeni yönetmeliğe göre düzenlenmesi yok benim bildiğim kadarıyla, daha farklı şeyler de var.

Onun dışında, bu madencilik altyapı ve iyileştirme yatırımları projesi, demin bahsettiğim şey, şimdi buldum. Mesela TTK'nin 2020 yılına ait Faaliyet Raporunda "Madencilik Altyapı ve İyileştirme Yatırımları" başlığı altında 1 milyon TL'lik ödenek ayrılan bir yatırım projesinin planlandığını yazmışsınız. Aynı yıl içerisinde proje için planlanan 1 milyon TL'lik ödenek revize edilmiş tarafınızdan ve bin TL'ye düşürülmüş, bin TL. Şimdi, 2020 yılı içerisinde bu yatırım gerçekleştirildi mi? Onu bir sorayım. Bir de bin TL'ye madencilik altyapısı iyileştirilebilir mi? Bunun da cevabını rica ediyorum.

Yine, TTK'nin 2021 yılına ait bir faaliyet raporunda Amasra TİM Yatırım Tablosu'nda ise "Madencilik Altyapı ve İyileştirme Yatırımları" başlığı altındaki projenin 1 milyon 800 bin TL'lik ödenekle yeniden planlandığı görülmektedir. Sorum şu: 2021 yılı içerisinde bu yatırım gerçekleştirildi mi? Bu 2020 yılı içerisinde 300 bin TL'ye yeni bir ana nefeslik aspiratörü planlamışsınız; ana nefeslik aspiratörü 300 bin liraya alınabiliyor mu? Onu da sormak istiyorum. Yani TTK'nin 2020 yılı Faaliyet Raporunda Amasra TİM Yatırım Tablosu'nda ana nefeslik modernizasyonu planlanmasının ödeneği 300 bin TL olarak revize edilmiş, 300 bine bu yapılabiliyor mu? 2021 yılı içerisinde bu yatırım gerçekleştirildi mi? 2022 yılı içerisinde bu yatırım gerçekleştirildi mi? Bu sorunun sebebi "Bu modernizasyon işlemi yapılsaydı bu kaza olmayacaktı." anlamında sormuyorum. Bunu şunun için önemsiyorum yani teknik altyapının iyileştirilmesine Kurumun nasıl yaklaştığına dair bir şey...

Hattat işletmesine tahsis edilen Amasra B sahası ile Amasra TİM'in faaliyet gösterdiği Amasra A sahasına dair son planlama ne şekilde yapılmıştır? Onu da sormak istiyorum. Amasra TİM'in faaliyet gösterdiği Amasra A sahasının alt kodlarında, eksi 400'de Hattat'a ait hazırlık galerileri bulunmakta mıdır? Onu da sorayım. ATİM'de kullanılan ekipmanların ATEX özelliği konusunda periyodik muayene ve bakımına ilişkin kayıtlar sizde var mı? Mutlaka tutuluyordur diye tahmin ediyorum, onları da sizden isteyelim.

Yine MAPEG'e sorularım var. MAPEG tarafından faaliyetlerin planlanan projelere uygunluğu...

OTURUM BAŞKANI POLAT TÜRKMEN - Siz gidecek misiniz acaba Hanımefendi? MAPEG'e, inşallah daha sonra ona soralım.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tamam, peki.

OTURUM BAŞKANI POLAT TÜRKMEN - Teşekkür ediyorum.

Tamam mı?

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bir tek şunu da söyleyeyim: Şimdi, bu Amasra müessesesi kaç yıllık bir müessese ve bu Vensim -bu simülasyon, Ven simülasyonu- niye, neden aktif değil, neden daha yeni yapılıyor? Onu da sorayım, onun da cevabını alabilir miyim merak ettim.

Teşekkürler.