KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokratlar, çok saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, biz basından rahatsız olmuyoruz Sayın Başkanım, onlar yavaş yavaş çıkıyorlar, sıkıntı yok.

Sayın Bakana da hayırlı olsun diyorum.

Tam tersine, usul tartışmasını uzatmamak için bir şey söylemedim ama Sayın Bakan, 2002'den başlayıp 2014'e gelene kadar süreniz bitiyor. Bizim söylediğimizin özeti şu, en son arkadaşlarımız da söyledim: Yani her sene aynı şey. Dışarıda tekrar edersiniz, anlatırsınız, konuşmanızı verirsiniz. Siz diyorsunuz ki: "Kamuoyu da bilsin." Zaten defalarca anlatılıyor, onda bir sorun yok. Biz bütçe açısından kaynakların etkin kullanılıp kullanılmadığını ve bu sene istediğiniz parayı nereye harcayacağınızı görmek istiyoruz, bir. İkincisi de önümüzdeki süreçte ana stratejide belirlemiş olduğunuz konularda -siz cevap verdiğiniz ama biz uzamasın diye kullanmadık hakkımızı- gördük orada hangisinde 2016'nın olduğunu, hangisinde olmadığına baktık da onun için öyle söylüyoruz zaten. İsterseniz tek tek açıp bakalım, ben şimdi söyleyeceğim bazılarını size, hangileri var, hangileri yok. Bunda zaman kaybedersek aynen dediğimiz gibi, enerjimizi gereksiz yere... Geçmişe sürekli olarak takılıp kalanlar gelecekle ilgili bir şey yapamazlar, el yordamıyla gider. Bizim kaygımız o. Enerji stratejisi diyoruz, 2023 diyoruz, arkasından söyledim, biz daha ileri götürdük 2053 geliyor, dünyada 2050 trendleri var, 2020 trendleri var ve buna göre ne yapacağımıza karar verelim diyoruz ama maalesef yani kendi sunumumuzu eğer planlayamazsak, burada bunu tartışarak geçirirsek o zaman zaten enerji kaynaklarımızı da elimizdeki kaynakları da doğru değerlendiremeyiz. Önce bu tespiti yapmamız lazım.

Şimdi, burada, güzel, arkadaşlarımız, dünyada, ülkemizde enerji ve tabii kaynakların görünümünü bize hem CD ortamında hem basılı olarak hazırlamışlar, bu önemli bir şey. Ama yıllardır benim söylediğim -siz yeni Bakan olduğunuz için bilmiyorsunuz ama bürokrat arkadaşlarımız gayet iyi biliyorlar- Enerji Strateji Belgesi dedik. Şimdi "Bakanlığımızın dört yıllık, beş yıllık strateji belgesi var." diyorsunuz. Kalkınma planında öncelikli dönüşüm programı var; yerli enerjiyle ilgili, Bakanlığınızın görevli olduğu yerli enerji kaynaklarına dönüşümle ilgili kısmı var. Tabii bunlar önemli ama burada lafta kalırsa yeni enerji kaynaklarının arzının artırılması bu şekliyle pek mümkün değil. Bir an önce eylem planlarını bırakıp eyleme geçmek lazım. Öncelikle dönüşüm programında size verilen görev bugünün görevi değil. Enerji Eylem Planı açıklandı ama o planı, biz 2013 yılında kabul ettik. O da nisan-mayıs aylarında çıktı, Beş Yıllık Kalkınma Planı. E şimdi geldik 2016'ya, yani üç yıl oldu. Ne zaman bunu yapıp bitireceğiz? Yani hâlâ eylem planı, plan dersek bunu yetiştiremeyiz; bir.

Burada önemli şeyler var. Benim en çok önemsediğim yeri, 26'dan itibaren "Bu yerli enerji kaynakların arzının artırılması." "İşte, efendim, toplam kapasitemiz şuydu, şuraya gedik. Toplam kapasite..." Bundan sonra o kapasiteyi nasıl geliştireceğiz? Şu anda bir krizden dolayı doğal gaza bağımlılığımızın ne kadar tehlikeli olduğunu, bir tek ülkeye bağımlılığımızın da ne kadar tehlikeli olduğunu gördük. Şimdi, biz, bu Rusya krizinden en çok etkilenen il olarak Antalya'da hem Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanıyla, burada da Sayın Mehmet Şimşek'le, ekip olarak, oda başkanları, her partiden birer milletvekili temsilcileri olarak gidip derdimizi anlattık ama... Orada da söyledim, bu krizi fırsata çevirmemiz lazım yani bu bağımlılıklarımızı sorgulamamız lazım. Yıllardır devam eden, sizin de söylediğiniz doğal gaz depolama tesislerimizin en öncelikli konu olması lazım enerjide. Örnek söylüyorum. Bir an önce bitmesi için ne gerekiyorsa, para, pul, zaman, teknik destek, neyse yani, yapmamız lazım. E sadece "Gittik, Katar'dan petrol, efendim, LNG'nin tankerimizi artırdık." Yok işte "İran'dan biraz daha düşürebilir miyiz?" Siz de konuştunuz geçen gün, güzel. Ama netice itibarıyla bunların bir bütünlük içerisinde yapılması lazım. Tamamen doğal gaza bağlı bir enerji sektörü olursa... Isınmayı düşündük hepimiz, birincil ihtiyacımız diye ama yani elektrik üretimimizin yarısını doğal gaz santrallerinden sağladığımızı göz ardı ediyoruz. Bağımlılıktan nasıl kurtulacağız o zaman?

Öbür taraftan yerli kömür diyoruz. Güzel söylüyorsunuz. Kömürün payı -burada, dikkatle, size tekrar tekrar sormamın nedeni oydu- yüzde 28,5 birinde, yüzde 29 mu ne diğerinde; paylarımız aynı duruyor. Şimdi kendi elimizde kendi yerli kaynağımız var ama öbür taraftan bakıyoruz, siz böyle hızlıca, utangaç bir şekilde geçer gibi söylediniz. Yani tabirimi mazur görün, "utangaç"tan kastım şu: "Yeni bir modelle." dediniz. Ama sizin rakamlarınızda yine ben konuşurken dikkatle baktım, arkadaşlar da daha önce söylemiştiler. Afşin-Elbistan'dan bahsediyorum. Yani toplam 8 küsurun 5,7'si mi dediniz -şimdi rakamı not aldım ama zaman kaybetmemek açısından-yani üçte 2'sine yakınını -neredeyse milyar, yani milyon şeylerle ilgili değil- toplam rezervimizin büyük bir kısmını, kömür rezervimizi orada üretiyoruz ve santralle beraber siz bize böyle "Yeni bir finansman modeli." dediniz ama onun devir sözleşmesinin sizin önünüzde olduğunu da Avusturya'nın Verbund şirketine devredilmek üzere olduğunu, yirmi yıllığına gideceğini de hesaplamamız lazım. Bir taraftan yerli kaynaklarla yapalım, sonra yerli kaynakları yabancılar işletsin diyoruz. Ben şimdi bunu anlamakta zorlanıyorum açıkçası. Orada çalışanlar var, o kaynak var. Ben bir taraftan diyorum ki elektrik üretimimi doğal gaza bağlama, elimdeki kömürü geliştireyim; siz bir taraftan AR-GE projelerinden bahsediyorsunuz. Kömürün kalitesini, kömürün çevreye duyarlılığı artıralım, daha çok kullanalım, güzel. Sıkıştırma gaz, birtakım şeylerle uğraşalım derken bu konudaki en önemli yatırımımızı santralle beraber bir şirkete devretmek üzere hiçbir şey olmamış gibi, yeni bir model, devletler arası bir şey diye geçip gidiyoruz. Bunları bir düşünmemiz lazım. Yani esas olan bunlardır. Sizin rakamda "Şu kadar kapasitemiz var, buraya geldik. O kapasiteyi kurup sonra birilerine devredersek yirmi yıl boyunca ne kadara mal olacak? Ben onun hesabını istiyorum. Şu andaki maliyet...

Sayın Bakanım, size daha önce bu konuda hiç normalde Hükûmet bakanları dikkate almıyor ama Türkiye ENERJİ-SEN'in Başkanı'nın -Türkiye KAMU-SEN'e bağlı- bir mektup yazarak durumu anlattığını özellikle biliyorum. Bu kapsamda bu hususun çok önemli olduğunu, hem burada çalışan personel açısından hem de bağımlılığımız açısından... Ne kadar olacak peki yani yirmi yılda burada üreteceğimiz elektriğin maliyeti nedir, ne kadara bize mal olacak? Şimdi yabancıya verdiğimiz zaman onların yapacağı maliyet ne olacak, yenileme projeleri için ne kadar süre devre dışı kalacak santral üniteleri? Bunları bilmemiz lazım. Dolayısıyla söylediğimiz bu. Bu stratejileri tartışalım. Önümüzdeki yapacağımız yatırımlarda nereye öncelik vereceksiniz, bunun hangisi nereye gidecek, oradan kaybolacak enerjiyi nereden karşılayacağız?

Artı, yeni enerji kaynaklarıyla ilgili AR-GE'den bahsettik. Bor Enstitüsü bu anlamda önemli. Bazı projeleri -burada, sizin anlattığınız var, anlatamadığınız var süre yetersizliği nedeniyle- ben dikkatle daha önceden de takip ettiğim için biliyorum. Özellikle yakıt piliyle ilgili hususlar var. 18 tane patent var ama bunun kaçı üretime dönüştü? Bunların üretime dönüşmesi için teknolojinin ticarileşmesi için ne yapmamız gerekiyor? Bize bunları konuşmak lazım. Ben sizinle küçük rakamları, işin siyaset tarafını konuşmak istemiyorum. Geleceğimizi planlayalım, buna ne kadar kaynak ayıracağımızı görelim.

Artı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu proton hızlandırıcısından bahsediyor, kendisi bir araştırma merkezi kurmuş ama geçtiğimiz yıl -biz Araştırma Merkezleri Kanunu'nu çıkarmadan önce- ben, birçok araştırma merkezini kendim bizatihi ziyaret ederek burada sayın bakanları bir an önce kanunun çıkması için zorlamıştım ve çıktı o kanun geçen dönemde. Bu çerçevede üç, dört üniversitemizin beraber yaptığı, Ankara Üniversitesinin liderliğinde Hızlandırıcı Merkezi var. Orayla ilişkileri nasıl? Ne yapıyorlar? Hidrojen enerjisiyle ilgili çalışmalar nasıl? Ben bunları duymak istiyorum. Neler yapılıyor? Ne kadar kaynak lazım? Kamu ne ayıracak, özel sektör ne ayıracak, onları nasıl teşvik edeceğiz?

Artı, burada EPİAŞ'la ilgili kanun çıktı, enerji borsası dedik. Siz birtakım şeyler söylemişsiniz ama gün içi işlemden sonraki, öncesi... Biz, onun da ötesinde Ceyhan kaynaklı olarak böyle biraz İskenderun'u, bu bölgeyi içine alan bir şekilde bölgesel bir enerji borsası olmayı, sadece BİST içerisinde bir piyasa olarak işletmenin ötesinde dünyanın bir enerji merkezi hâline gelmeyi, aynı zamanda bunların tamamının burada alınıp satılmasını hedefliyoruz. Onun için bu çalışmalara daha öncelik verilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Elektrik faturalarıyla ilgili yine şey var. Siz "Yansıtacağız." demişsiniz. Benim aklım almayan bir şey var; arkadaşlar, bilen varsa bana bir anlatabilirlerse sevinirim. Yani 120, 130 dolarlardan 80'e, 90'a, 50'ye, şimdi 20 küsur dolara kadar petrolün varili inmiş ama bize yansıması maalesef gıdım gıdım. Ya çıkarken nasıl oluyorsa otomatik olarak bir anda çıkıyor. "E kurda artış oldu." Evet ama o da belli bir standardizasyonda, belli yerlerde duruyor şu anda. Nasıl oluyor da bunu yansıtamıyoruz, nereye geliyor, ben açıkçası anlamakta zorlanıyorum. Bunun tüketiciye yansıması nasıl olacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Günal...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitirdim Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Günal, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum.

Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.

Bir de burada son dönemde çok konuşulan, doğal gazla ilgili olarak, hele bu krizden sonra, İsrail'le gelişen ilişkiler bağlamında Kıbrıs meselesi ve bunun üzerinden hem petrol aramaları hem de doğal gaz hatlarıyla ilgili önemli tartışmalar, iddialar yaşanıyor. Bu konuda da ben çok bir şey söylemek istemiyorum. Hassas konudur ama biraz daha dikkatli olunması gerektiğini, belli konuda verilecek tavizlerin sonrasında uzun yıllar geri alınamayacağını biliyoruz. Hem Kıbrıs'ın statüsü açısından hem de sonra oradaki haklarımız açısından, doğal kaynaklar üzerinde... Musul'daki kargaşa yıllardır devam eder, biliyorsunuz, o süreçte bir hengamede öyle gitmişti. Şimdi bu konuda dikkatli olunması gerektiğini söylüyorum.

Son olarak, Sayın Bakan, burada size arz önce belirtmiş olduğum KAMU-SEN'den gelen, bazı kurumlarla ilgili talepler var. Gerçekten yandaş sendikanın kayrıldığı birçok örnek var. Şimdi, ben, tek tek vakit alarak zamanınızı buna harcamak istemiyorum ama hepsinde var. Yani Atom Enerjisi Kurumunda daha önce sınav yapılmamış, hâlâ duruyor; öbür taraftan sözleşmeler uzun süredir bekliyor, hâlâ "Yılbaşı geçmesine rağmen." diyorlar, Eti Maden'de, yine buradaki sınavlarla ilgili, iç denetçi sınavıyla ilgili var. Onun ötesinde, Maden İşleri Genel Müdürlüğünde yine personelin denetime gönderilmesinde özellikle -ben onu bilmiyordum, mesela yüzde 100 zamlı denetim personeli ücret alıyormuş- kayırmalar olduğu ve bu kapsamda da özellikle kayırmanın siyasi olmasının ötesinde denetimlerde bu sefer kalite sorununun yaşandığı... Ki maden kazaları bizim için en önemli sorun hâline gelmişti geçtiğimiz yıllarda can kayıpları açısından, ülke ekonomisi açısından. Bu hususlarda biraz daha siz yeni bakan olduğunuz için sizin dikkatinize sunmak istedim.

Personelle ilgili şeylerin ayrıntısını size daha sonra da takdim ederim ama biraz daha hassas olmanızı çalışma barışı açısından daha önemsediğimizi belirtmek istiyorum.

Bütçelerin hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, para yerli kaynakların artırılmasına, kaynaklarımızın yabancılara değil yerli şirketlere -özel sektörde olacak- üretimine tahsis edilmesine yarar diyor, teşekkür ediyorum.