KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben de diğer arkadaşlarım gibi tabii, aynı süreyi kullanacağım Başkanım.

Şimdi, diğer konulardan hareket edelim. Ortada doğru olmayan veya çarpıtmalı bazı bilgiler var. Onlardan bir tanesi, havalandırma hızının 0,5 metre/saniye olması gerektiğiyle ilgili. Şimdi, bakın, elimde Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği var; bakın, burada. Resmî Gazete tarihi 19/9/2013, Resmî Gazete sayı 28770. Ne diyor bakalım. Diyor ki: "Yer altı maden işlerinin yapıldığı iş yerlerinde uygulanacak asgari özel hükümler..." Madde 8, havalandırma... Yasa okuyorum, yasa 8.3: "Ocaktaki hava miktarı temiz hava giriş yolu ve havanın ayrıldığı bütün kollarda dâhil olacak şekilde hava ölçüm istasyonları kurularak gerekli ölçümler yapılmak suretiyle takip edilir. Bu ölçümler sağlık ve güvenlik dokümanında belirtilen sıklıklara göre yapılır ve havalandırma defterine kaydedilir. Hava hızı her hâlde, 0,5 metre/saniyeden az olamaz." Alt limit 0,5; siz burada üst limitmiş gibi anlatıyorsunuz. "Yok, mevzuata uygundu yaptığımız şey, öyleydi..." Hayır, mevzuat size alt sınırı vermiş. Siz son iki gün boyunca gerek bilirkişi ön raporu gerek Emniyetin fezlekesindeki ifadeler gerekse bugüne kadar açıklanan resmî veriler ışığında son iki günde özellikle yüzde 1,5'in, 2'nin üzerine çıkan bir metan gazı sıklığı var ve siz hâlâ diyorsunuz ki: "Biz mevzuatta yazan en az 0,5 metre/saniyelik hava hızını sağlıyoruz, bu da bizi bu işin içinden çıkarır." Çıkarmaz. E, nerede mühendisliğiniz? Riskin yüksek olduğu yerde tedbirleri artırma sorumluluğunuz yok mu? Varsa alınmamış, alındıysa söylemiş olmanız gerekiyordu ama söylemediniz ve aynı zamanda da Araştırma Komisyonunu yanıltmaya çalıştınız. Bunun "0,5 metre/saniye" ifadesinin önündeki "en az" kelimelerini söylemediğiniz, sakladınız ve burada şu anda Komisyonda olmayan milletvekilleri, havalandırmayla ilgili mevzuattaki her şey yapıldı zannederek gittiler. Böyle olmaz, böyle olmaz; bu çok büyük yanlış. Kaldı ki bilirkişi raporu ifade ediyor, bunları konuştuk, bir kez daha üstünden geçmiyorum. Yüzde 1,5'in, yüzde 2'nin üzerinde saatlerce metan gazının kaldığı altı saat on iki dakika boyunca yüzde 1,5'in üstünde kalmış, üç saat on dört dakika boyunca yüzde 1,5'in üzerinde kalmış, iki saat otuz dakika süresince yüzde 2'nin üstünde kalmış ve yüzde 3,2 değerine kadar ulaşılmış ama bunlar sizin en az 0,5 metre/saniyelik hava hızının artmasına yeterli değil. Kaç olması lazım? 5 mi olacak? Yani böyle 5 diye altı saat, on saat boyunca devam edecek "A, biz havalandırma hızını artıralım, metan gazı yoğunluğunu genel olarak seyreltelim."i o zaman mı diyeceksiniz?

Bakın, Emniyette verilen ifadelerden bir tanesi -kim, onu da söyleyelim, Şahan Kahraman, mühendis- diyor ki: "Patlamadan bir hafta önce cuma günü yani 7/10/2022 tarihinde birinci kartiye üst taban yolunda gaz izlemenin bana ulaşmasıyla metan oranının yüzde 3 veya yüzde 4 düzeyine çıktığı bilgisi verildi. Ben olay yerine gittim, gaz ölçümünü yaptım. Hatırladığım kadarıyla el sensöründe yüzde 3,5 oranı vardı. Çalışanları hemen boşalttırdım, bunun dışında başka metan oranı artmasından kaynaklı bir boşaltma olduğunu hatırlamıyorum. Bunun dışında, ayrıca, biz bazen havalandırma amaçlı emniyet nezaretçilerinin kontrolünde bazı bölümleri boşaltırız." diyor. Kazadan bir hafta önce, bir hafta önce metan gazı oranının yüzde 3, yüzde 4'e çıktığı burada ifade ediliyor.

Aynı zamanda, hemen bakıyoruz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Bakan Yardımcısı Sayın Adnan Ertem de ifadesinde şunu söylüyor burada, Araştırma Komisyonunda: "Kaza öncesine yönelik olmak üzere 2 seviyesinin üzerinde raporladığımız bir metan gazı oranı yok, onu söylemek istiyorum." diyor. Ne zaman bu denetim yapıldı? 5-11 Ekim tarihleri arasında yapıldı yani ifadede belirtilen metan gazı oranının çok yüksek olduğu süreç bu denetimin içine denk geliyor ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetimine göre yüzde 2'nin üstünde değil. Alın, size bir çelişki.

Diğer taraftan, bugün yapılan Türkiye Taşkömürü Kurumu sunumunda da yine son iki günde defalarca kez yüzde 1,5'in üzerine çıkan bir metan gazı oranı var yani anormal şekilde. "Anormal" demek, oradaki çalışma düzeninin aslında uyarısı demek. "Olağanüstü bir durum var, tedbir alın." mesajı var.

Şimdi, diğer taraftan, bir de netleştirilmesi gereken konulardan bir tanesi de şu: Bu ATEX bakım onarım konusu var. ATEX, alev yaymaz, kıvılcımı vesaire arkı içinde sönümlendiren sistemi olan çeşitli teçhizatlar, ekipmanlar. Şimdi, bu ekipmanlar satın alınıyor, ATEX testinden geçiyor ve sahaya gelip kullanılmaya başlanılıyor; mevzuatta da var bu zaten "ATEX sertifikalı ürün kullanılacak." diye. Ama bakım ihtiyacı oldu, onarım ihtiyacı oldu, mevzuat yok, yok mevzuat. Ha, yetki belgesi verilmiş Türkiye Taşkömürü Kurumuna Sayın Genel Müdür Yardımcısı ifade etti. Var mı mevzuat, var mı? Yani birisi bu bakım onarımı o mevzuata uygun yapmadığında bunun bir kontrolü, cezai müeyyidesi var mı? Yok. Peki, bakım onarımdan geçen ekipmanın tekrar ATEX özelliğini kaybedip kaybetmediği konusunda bir test, kontrol süreci var mı? Türkiye Taşkömürü Kurumuna yetki verildi, Türkiye'deki özel maden ocakları ne yapıyor? Türkiye Kömür İşletmelerinin de mi yetkisi var, o da mı maden ocaklarında bakım onarımdan sonra ATEX özelliğini kaybedip kaybetmediğini kontrol edebiliyor? Mevzuatta cezası yoksa uygulamadan kaynaklanan bir sıkıntıyı neye göre değerlendiriyorsunuz? Hele hele bir yerde metan gazı biriktiyse bu ATEX ekipmanının sağında, solunda, üstünde, arkasında da olabilir; böyle bir ekipmandan çıkabilecek bir ateşleme saniyede yani 0,1 saniyede metanla birleşerek patlamaya yol açıyorsa yani onun ATEX özelliği ona kazandırılmış olmak dışında engelleyici neredeyse bir tedbiriniz yokken bu konudaki eksik mevzuat kimin sorumluluğunda? Ben söyleyeyim; Enerji Bakanlığının sorumluluğunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sorumluluğunda. Demek ki ne yapmış? Görevini yapmamış, yapmamışa ilave olarak şunu söylüyorum: Şu dakika itibarıyla da bu görev yapılmamış; hâlâ bu konu açıkta. O nedenle, acil olarak yani şu toplantı bittiği gece Sayın Bakan Yardımcısının Sayın Bakanı bilgilendirerek hemen ilgili uzmanları toplayıp "Bizim bu mevzuatı, ATEX ürünlerinin arıza bakım süreciyle ilgili mevzuatı hemen oluşturmamız gerekli." demeleri gerekiyor. Yok, buraya sunuma gelen sayın kıymetli bilim insanı hoca Avustralya'daki mevzuatı Türkçeye çevirmiş, kendi elinden geldiğince onları göndermeye çalışmış kurumlara. Lütfen, Bakanlık olarak ciddi olalım.

Şimdi, bir diğer konu açıklık -bir türlü açıklık kazanmayan bir konu var- kazanması gereken konu şu: Bu merkez gaz izleme sisteminde kaç personelin aynı anda çalışması gerekiyor? Ya, bana bir sayı verin, 1 mi, 2 mi, 3 mü, kaç? Şimdi, 1 olması akıl ve mantığa uygun değil. Neden uygun değil? Eğer merkez gaz izleme sisteminde bir sensöre yüksek seviyede metan uyarısı geldiğinde, o merkez izleme sistemindeki kişi eğer lavaboya gittiyse -bakın, çok basit bir örnek veriyorum, insani bir örnek- cep telefonu çaldığı için dışarı çıkmak durumunda kaldıysa veya bayıldıysa, sağlıkla ilgili anlık bir rahatsızlığı geliştiyse o merkez izleme sistemindeki metanın yükseldiğini ve tehlikeli bir boyuta geldiğini kim görecek de uyaracak? Ve bütün bu metanın birikmesi ve patlaması arasında geçen süreler bu kadar kısayken kim uyaracak? Soruyorum, buna yanıt istiyorum: 1 kişi var, ifadelere göre 1 kişi var, nerede o 2'nci kişi, nerede? Nerede ya? Torpilli miydi, izin mi verildi, ne oldu? Nerede o kişi? O kişi yok. İnanılmaz, müthiş bir insani hata. Bakın, burada ne var? Yönerge var, Türkiye Taşkömürü Kurumunun Merkezi İzleme Sistemi Yönergesi. Ne diyor? "MİS İstasyonunda her vardiyada en az iki kişi görevlendirilecektir." diyor. Nerede o kayıp bir kişi? Niye kontrol edilmedi? Daha önce de müteaddit defalar bu denetimler yapılırken yine orada eksik olduğu tespit edilmiş. Yahu yine yok, çok ilginç.

Şimdi, gelelim norm kadro konusuna. Norm kadro konusunda da yine yanıltıcı bir beyan var. Yanıltıcı beyan şu: Bakın, 2020 yılı Sayıştay raporu diyor ki: "TUBİTAK'a bağlı Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE)'nden hizmet alınmıştır. TÜSSİDE tarafından hazırlanan norm kadroya ilişkin raporun Mart 2020 tarihi itibarıyla tamamlandığı, mekanizasyon yatırımlarından elde edilen sonuçlarla birlikte değerlendirme aşamasında olduğu ifade edilmiştir." Sizin "14 bin seviyelerinden 10.500'lere bu norm kadro düştü." diye söylediğiniz ifade Türkiye Taşkömürü Kurumunda yarı mekanize, tam mekanize planların hayata geçtiği süreyi ilgilendiren norm kadro, bugünü değil ki. Bugün değil, o yüzden normal kadro o seviyede, ifade edilen seviyede değil bir kere. Norm kadro daha yüksek. Bakın, bu da yanıltıcı ifade. Olmuyor, olmuyor yani. Diğer taraftan, bir üretim tonajına bağlı olarak norm kadro ilişkisi kurulmaya çalışıldı. 5 milyon ton da üretseniz, 2 milyon ton da üretseniz bir maden ocağını sağlıklı bir şekilde açıkta tutmak için ihtiyacınız olan asgari işçi sayısı yaklaşık olarak aynı zaten. Dolayısıyla da tonaj üretiminiz düşse bile oradaki asgari işçi sayınız zaten yüksek olacağı için, yüksek olduğu için 1.500 işçi gerekiyor. Dolayısıyla da onun üzerine konacak işçi sayısında, konması gereken işçi sayısında büyük bir açık var.

Şimdi gelelim ifadelere, bakın, açık ne kadar kritik. Mustafa Olgun...

BAŞKAN TANER YILDIZ - Deniz Bey, son bir dakika, üçüncü kez uzattım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yok, arkadaşlar konuştu zaten o kadar süre.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Yok, siz bazı tekrarlara girdiniz, ondan dolayı. Sorunuzu soracaksanız...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tekrar değil, ben tamamlıyorum Başkanım. Öyle aman aman uzun...

BAŞKAN TANER YILDIZ - Bir dakikanız daha olduğunu söyleyelim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, bir dakikada tamamlayamam.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Üçüncü kez söz veriyorum.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, siz üçüncü kez söz veriyorsunuz da arkadaşların hiç birinin sözü bir kez, iki kez, üç kez kesilmedi.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Vaktinizi bence harcamayın, vaktinizi harcamayın.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani bu yönetimi kabul edemeyeceğim, kurusa bakmayın.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Siz kabul etmeyin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben ciddi bir konunun üzerindeyim.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Tekrar ediyorsunuz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tekrar etmiyorum.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Ediyorsunuz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, bir tekrara girdiğim zaman uyarın ama girmediğim zaman kesmeyin olur mu?

BAŞKAN TANER YILDIZ - Girdiniz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, Allah Allah! Ya, bundan sonraki sefer de söz alacağım. Niye engellemeye çalışıyorsunuz? Engellemeyin.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Ya, kaç kez...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, bırakın ya!

BAŞKAN TANER YILDIZ - Bakın, üçüncü kez...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Önemli bir konu, sabahtan beri bekletiyorsunuz zaten.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Konu önemliyse üçüncü kez uzattım, o yüzden söylüyorum.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, sizin kaç kere uzattığınız bir ölçü değil Türkiye Büyük Millet Meclisinde; 42 can gitmiş.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Ölçü değilse tamam, siz sürenizi tamamladığınızda görürsünüz, ölçünün ne olduğunu göreceksiniz o zaman.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz bilirsiniz, siz bilirsiniz.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun, buyurun...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sizin yaklaşımınızın aynısını tekrar ediyorum.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, diyor ki Nezaretçi Mustafa Olgun: "Ben emniyet servisinde çalışan nezaretçiyim. 2013 yılından itibaren ben genellikle P1 yani gece on iki-sabah sekiz saatleri arasında ve P3 olarak 16.00 ve gece on iki saatleri arasındaki vardiyalarda dönüşümlü olarak çalışmaktayım. Benim vardiyamda emniyet servisinde benden başka çalışan herhangi bir işçi yoktur." Görevi de oluşabilecek bütün aksilikleri aktarmak ve kontrolünü sağlamak. Diyor ki: "Çalışılan yerlerde kendi vardiya nezaretçileri görev yapar. Onların işleri sadece üretim ve iş güvenliğidir. Gündüz vardiyasında emniyet servisi personeli daha fazla görev yapar. Emniyet nezaretçisi olarak benim haricimde 3 nezaretçi, 3 sıhhiye ve 14-15 civarında işçi bulunmaktadır. Yukarıda belirttiğim gibi, işçiler gündüz vardiyasında çalışmakta, gece vardiyasında ise 1 sıhhiye görevlisi bulunmaktadır." Yani gündüz vardiyasında emniyet servisi nezaretçisine bağlı çalışan 14-15 işçi var, akşam vardiyasında yok. Niye yok? Hani işçi sayısı yeterliydi, niye yok? Bu hava kapılarının kontrolünü olmayan işçilerle nasıl yapıyorsunuz? Hava kapıları var bildiğiniz gibi. Burada eksi 320, eksi 350 arasında da 2 tane hava kapısı var. E, bunların kontrolünü kim yapıyor işçi yoksa? Burada büyük bir problem var. Eğer hava kapılarının kontrolü yapılmadıysa ve bu verdiğiniz haritada görüldüğü üzere hava kapısının önünde de hayatını kaybeden bir işçi varsa bu hava kapılarında da bir problem var gibi görünüyor. Diğer taraftan tatbikat konusu. Bakın, tatbikatla ilgili söylendi, dendi ki: "Tatbikat yapıldı." Ama yine Mühendis Recep Orhan'ın verdiği ifadeye göre "Ben yedi ay önce işe başladım ve başladıktan sonra herhangi bir tatbikat yapılmadı." diyor. Sonra Mustafa Olgun, yine o da ifade ediyor, diyor ki: "En son ne zaman yapıldığını bilmiyorum, iki-üç yıl önce yapılmıştı." Ve yine buradaki çalışan personelin ifadesine göre bu tatbikatlar ya yapılıyor onların haberi yok... Ki işçiler, mühendisler o tatbikatta değilse bir tatbikatın yapılıp yapılmamasının ne gibi bir hükmü var o da enteresan bir konu. Dolayısıyla buna yanıt vermeniz gerekiyor.

Son cümle olarak söylüyorum: İfade edildiği üzere, hayatını kaybeden madencilerin on dört yıllık tecrübe sahibi olanları, 7 personel, sekiz yıllık tecrübe sahibi olanlar 1 personel, yedi yıllık tecrübe sahibi olanlar 3, dört yıllık tecrübeye kadar olan personel sayısı da 31. Şimdi, normal şartlar altında burada hiyerarşik tecrübe zinciri öyle kopmuş ki normalde her birinin on dört yıl üstü 10, sekiz yıllık tecrübe seviyesinde 10, yedi yıllık tecrübe seviyesinde 10 ve dört yıla kadarki tecrübe seviyesinde 10 personelin olması aslında beklenir. Yani dört yıllık çalışan personel sayısı olması, çalışması gerekenin yüzde 200 fazlası. Bu da yine Türkiye Taşkömürü Kurumunda emekli olanların yerine... Ondan hiç bahsedilmedi, norm kadro üzerinde konuşuldu ama son yıllarda kaç emekli oldu, son on yılda kaç emekli oldu, 2019 yılından bugüne kadar kaç emekli oldu? 2023 yılının sonuna kadar 1.935 işçi emekliliğe hak kazanacak, bundan bahsedilmedi. Yani burada Enerji Bakanlığının büyük sorumluluğu var. Her yıl peyderpey emekli olanların yerine işçi alarak hiyerarşik tecrübe zincirinin kopmasına engel olmak yerine bunu yapmayarak işçi almamış ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun da işleyişini bozmuştur.

Teşekkür ediyorum.