KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Teşekkürler Başkan.

Sayın Bakan, bürokratlar, Komisyon üyesi milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 sayılı Karar'ıyla yayınlanan, Türkiye'nin de onayladığı Birleşmiş Milletler Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Haklarına Dair Bildiri ...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir sakin ol ya.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne diyorsun ya?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir sakin ol diyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, Zeynel Bey'e söz verdim. Bir sükûneti sağlarsak...

Buyurun.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - ...bu konuda devletlere sorumluluk yüklerken ana dilde eğitimin bir hak olarak altını çizmekte ve devletlere eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal eşitlik bakımından ana dilde eğitimin sağlanması sorumluluğunu yüklemektedir ancak pek çok devlet gibi Türkiye de bu sorumluluğu yerine getirmemektedir, ana dil haklarına dair Birleşmiş Milletler bildirisini kabul etmiş olmasına rağmen, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde ana diliyle ilgili çekinceleri kaldırmadığı gibi, Anayasa'nın 42'nci maddesinin son fıkrasında yer alan "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez." düzenlemesinde bir değişikliğe gidilmemiştir. Azınlık dillerinin öğretilmesi için kurslar ve ortaokulda seçmeli dersler konulsa da uygulamada devlet tarafından desteklenmemektedir. Öğretmen yokluğu ya da yeterince öğrencinin seçmemesi gibi gerekçelerle fiilen yaşayan diller ve lehçeler kapsamında müfredata eklenen seçmeli ders uygulamaları hayat bulmamaktadır. Farklı kültürel değerlerin yaşayabilmesini ve aktarılmasını sağlayacak başat aktör kuşkusuz dildir. Bu nedenle, dil üzerinde kurulan tahakkümün kaldırılması da farklı dillerin ve kültürlerin yaşatılmasını sağlamanın en önemli basamağıdır. Örneğin bu kapsamda seçmeli derslerden -UNESCO'nun tehlike altında gördüğü- yalnızca Abazaca, Adigece, Lazca, Zazaki, Hemşince, Hertevince, Ladino, Pomakça, Pontus Rumcası, Romanca ve Süryanice dilleri yoktur.

Arkadaşlar, şimdi devlet ve hükûmetler tarafından yerleşimlerin, il, ilçe, bucak, köy, dağ, ırmak, semt, cadde, sokak vesaire isimlerinin değiştirilmesi 1913'te başlatıldı ve günümüze kadar devam etti. Yer isimlerini değiştirmek için özel devlet komisyonları kuruldu. Şimdi, bunun bir sonucu olarak, 4.200 Yunanca, 4 bin Kürtçe, 3.600 Ermenice, 750 Arapça, 400 Süryanice, 300 Gürcüce, 200 Lazca ve 50 de farklı dilde adlara sahip olan yer isimleri değiştirildi. Şimdi, bu ne demektir arkadaşlar? Bir toplumun binlerce yıllık hafızası siliniyor; hafızası silinen toplumlar kültürel olarak da yok olur, kültürümüz de cılız kalır.

Şimdi, diğer bir konu: Dün Meclisten geçti; Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlandı. Bu, Aleviler açısından onur kırıcı, rencide edici bir yasaydı ama Selçuklu'dan, Osmanlı'dan, Cumhuriyet tarihinden beri Alevileri yok etme politikası hep şiddetle, katliamlarla oluyordu, şimdi asimile etmeye yönelik bir politika gündemdedir. Bunun en güzel örneği de -şimdi sorularım da olacak- bizim Serçeşme'miz, Alevilerin Serçeşmesi Hacı Bektaş Dergâhı'dır. Hacı Bektaş Dergâhı, müze statüsündedir, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlıdır arkadaşlar. Bu, bir utançtır, bir inancı yok sayıp cemevlerini ibadet yeri saymazsınız, onları folklorik olarak kategorize edersiniz, onları çimento, para pulla avutmaya çalışırsınız. Diğer taraftan, bunun gereği olarak, mesela, Hacı Bektaş Dergâhı, bizim ve Alevilerin Serçeşmesi, inanç merkezimiz Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı; bu, bir utançtır.

Diğer taraftan, bizim kutsallarımız -Dersim'de olduğu gibi- hidroelektrik santralleriyle, barajlarla, maden ocaklarıyla, taş ocaklarıyla yok ediliyor, tahrip ediliyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitmiştir, son bir cümle alayım.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Buna Abdal Musa'yı da ekleyebiliriz. Bir an önce bunlar terk edilmeli.

Bu çıkardığınız yasa da Aleviler nazarında yok hükmündedir arkadaşlar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Alevilik böyle bir torbaya sığmaz; bunu kabul etmiyoruz, protesto ediyoruz.

Teşekkür ederim.