| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c)Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç)Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d)Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e)Vakıflar Genel Müdürlüğü f)Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g)Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ)Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu h)Atatürk Araştırma Merkezi ı)Atatürk Kültür Merkezi i)Türk Dil Kurumu j)Türk Tarih Kurumu k)Kapadokya Alan Başkanlığı l)Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 17 .11.2022 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.
Bülent Bey burada, birçok arkadaşımız burada. Pandemiden önce Bakanlıkta bir toplantı yapmıştık, siz bizi davet etmiştiniz, gelişmeleri aktarmıştınız, çalışmalarınızdan dolayı bilgi sahibi olmamızı sağlamıştınız, çok önemliydi. Orada bir vurgu vardı, hiç unutmadım, pandemi şartları yoktu: "Böyle giderse bu yıl sonu itibarıyla turizmde 35 milyar dolarlık bir gelir hedefliyoruz." diye bir kayıt düşmüştünüz. Sonra pandemi şartları orta yere çıktı, 12 milyar -zannediyorum, o civarlarda- rakamına kadar düştük. Şimdi, geldiğimiz noktada -bugün açıkladınız- 44 milyarlık bir hedefimiz var yıl sonu itibarıyla. Şimdi, buna rağmen, şu rakama rağmen "Turizmde mesafe alamadık." filan deniyorsa hakikaten gözünü kapatmak gibi bir hâl var demektir. Neye gözünü kapatma? Hakikatlere gözünü kapatma.
Bakın, Değerli Bakanım, şimdi, kardeşim, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin Bey burada, sabahtan beri ona yükleniyorlar. Bu hafta sonu Erzurum'daydım, Erzurum'da bir yerel televizyonumuz var, yerel dediğim ulusal çapta yayın yapıyor; Kardelen TV, ismini de veriyorum. Program sonrası yayıncı çocukların bana sitemi vardı, neydi? "Efendim, sizi bir vakit çıkarmıştık yayına." Orada böyle bir faullü hâl çıkmış -neyse- RTÜK, ondan dolayı televizyona ciddi bir ceza kesmiş. Bu televizyon karşı tarafı ifade eden öyle Tele1 gibi yahut da -ne bileyim- diğer saydıkları gibi asıp kesen bir televizyon değil, fevkalade makul, dahası bize yakın bir televizyon ama RTÜK hakşinas davranıyor. Öyle üfürmesi kolay, orta yerde ya, yaşadıklarımız var ya! Biraz da bu taraftan bakın, lütfen ya! Sonra kim bu arkadaşımız ya, bu arkadaşımız kim? İçimizden birisi, bizim insanımız, böyle abanarak nereye yürüyoruz ya! Yazık, günah değil mi bu insanlara? Bunların da evlatları var, bunların da huzursuz olma gibi bir katsayıları var. Olur mu böyle bir şey!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Tele1'e niye abanıyorsunuz?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yanlışa yanlış diyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hakikatin dışında söylemeyin, gerçeği söyleyin.
Bakın, ben Rıdvan Bey'e teşekkür ediyorum, Allah razı olsun, bir gerçeğin üstünü açtı. Ne dedi? "Ben Türkmen'im, ben Yörük'üm. Türkmenlerin, Yörüklerin problemleri var. Problem yaşıyoruz, Bakanımızdan köylerdeki âdetlere, şunlara, bunlara dönük önü açılsın." diye bir şey söyledi. Eyvallah, teşekkür ederiz. Aslında, bununla neyi söyledi, biliyor musunuz? Şimdi, efendim, Garo Bey diyor ya: "Eşit yurttaşlık, birilerini ötekileştirme..." Demek ki ötekileştirme yok, her kesimde sıkıntı olabiliyor. Bir defa, bizim devlet anlayışımızda... Bakın, bizim beş bin yıllık geçmişi olan bir devletimiz var ve bu, o günden bugüne yani o serencam, o süreç bizi hep böyle ayrımsız gayrımsız gitmeyi... Yani, yolumuzu öyle aydınlatmıştır, öyle götürmüştür; öyle olduğu için de kalıcı olmuşuzdur. Biz kime "öteki" demişiz? Böyle bir şey olabilir mi?
Alevilerle ilgili kayıtlar düşüldü burada. Sevgili Bakanım da bilir, bir ifade var: Gole Çetu. Duydunuz mu? Zazaca "suların buluştuğu yer" anlamına geliyor. Tunceli'de Alevilerin çok mübarek gördüğü, kutsiyet atfettiği bir yer. Oraya bizzat ben ve o zamanki Orman Bakanımız Veysel Eroğlu Bey birlikte gittik; orayı çok dört başı mamur hâle getirmişiz. Efendim, bizden önce -yani belediyeler HDP'liyken veyahut bir başka yerdeyken- hiç ilgi göstermemişler ama biz orayı kayyumla beraber dört başı mamur hâle getirmişiz ve orada bin civarında kekliği doğaya saldık; bunu özellikle söylüyorum. Niye? Bizim Alevi kardeşlerimizi öte tarafa koymak gibi bir derdimiz olabilir mi ya? Her vesile söylüyoruz: Aleviler bu vatanın asli sahipleri ya! Böyle bir şey olabilir mi? Ve bizim kültürümüzde bu var.
Bakın, ben size bir şey söyleyeceğim: Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nu duymuşsunuzdur, millî kıvamı yüksek bir isim; Alevilerle ilgili uzunca düştüğü notlar var, tarihî geçmişimizi de dercederek düşmüş, oradan sadece bir dörtlüğü okuyacağım. Yıldırım Gençosmanoğlu diyor ki: "Fitne, fesat bir kör kuyu/ Bir olmaktır Türk'ün huyu/ Vatanımın kırk bin köyü/ Karaevli, Bayat, Kayı/ Bir temel, bir duvar, bir taş/ Alevî, Sünnî, Kızılbaş." Böylesine kayıtlar düşmüşüz ve bu, Alevi değil yani Kızılbaş değil, Sünni ama asla Alevi'yi kendinden ayrı görmek gibi bir insanlık dışı hâle gelmemiş, böyle bir şeyimiz yok bizim. Bizim böyle bir şey...
RIDVAN TURAN (Mersin) - O işin edebiyatı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nasıl?
RIDVAN TURAN (Mersin) - İşin edebiyatı diyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, ne edebiyatı kardeşim! Biz de yaşıyoruz, bizim de etrafımızda Alevi kardeşlerimiz var; öyle şey olur mu ya? Böyle dediğinde olmaz, oraya bakmayalım; öyle şey olur mu?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli kardeşlerim, değerli arkadaşlar; herkes sırası gelince fikrini söylesin, karşılıklı konuşursak bitiremeyiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, bakın, Rıdvan Bey ben size bir şey söyleyeyim: Burada bir serzenişim var, Bakan Bey'e serzenişim var. Şimdi, Vakıflar Genel Müdürlüğü bizim Erzurum'u ifade ediyor, Erzurum'u. Nasıl ifade ediyor? 1048 yılı, ilk defa bizim coğrafyamızda vatan olarak vakıf senedinin imzalandığı zaman dilimidir. Nerede imzalanmış? Pasinler'de, Erzurum'da. 1048 bir başka şeyi ifade ediyor; Pasinler Savaşı'da Bizans'a ilk mağlubiyeti tattırdığımız zamanın adıdır. Sabahleyin bir arkadaşımız, oradan birisi logoyla ilgili "Niye bu logo değişti?" filan dedi. Haklıydı; logo değişmiş, 1048 yok. Niye yok kardeşim ya? Bu 1048 nereye gitti? Bakın, ben Bakanlığımıza serzenişte bulunuyorum: Nerede bu 1048? 1048, bizim için bir mühür ifade ediyor, milletimiz için bir mühür ifade ediyor. Demek ki ara ara bu neviden -ben bunu yanlış olarak değerlendiriyorum- bu yanlışlar neşet edebiliyor. Bunu gördüğümüz zaman, bu hâli gördüğümüz zaman, bütünüyle devleti dışlayıcı, efendim, kurumları dışlayıcı, Bakanlığı suçlayıcı bir pozisyona gerek yok ki neyse hâli arz etmek ve düzeltmek lazım. Şimdi, ben de Bakanımızdan bunun düzeltilmesini istiyorum; mutlaka ama mutlaka oraya 1048 tarihi dercedilmeli.
Bir başkası, arkadaşlar.. Tabii, diyeceksiniz ki "Ya, sen niye bunlara cevap veriyorsun?" Ne yapayım ya, cevap vermesen de orta yerde kalıyor. Şimdi, Ahmet Hamdi Çamlı diye bir arkadaşımız var, kardeşimiz var, İstanbul Milletvekili; kendisi burada değil. O yokken, daha önce vuzuha kavuşmuş, bakın, daha önce açığa çıkmış, cevapları verilmiş bir mevzu üzerine bir milletvekili, üstelik ismini açarak ithamda bulunuyor, ilzam ediyor. Ben kendisine belgesini gönderdim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben de size gönderdim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ama böyle olmaz güzel kardeşim!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben de size gönderdim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani, sana, bak, belgeleri... Hayır, adam sahici.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben konuyu iyi biliyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, orta yerde bir tane çeşme var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, diyalogla bitiremeyiz. Herkes fikrini söyleyecek, dinleyeceğiz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Konuyu iyi bilmiyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, orta yerde bir çeşme var, imha olmuş bir çeşme. Bunu parasını verip almış bir aile...
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - İbrahim Bey, konuyu iyi bilmiyorsunuz, mahcup olursunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kardeşim, beni dinler misin...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sonra bir araya gelip incelersiniz, burada bu tartışmayı uzatmayalım lütfen, rica ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Çeşmeyi, orayı satın almış adam, parasını vermiş, tapusunu almış tamamen darmadağın hâlde; bunu ihya etmiş, sonra oraya bir tane tabela koymuş, değil mi, tarihî geçmişini tarif eden bir tabela koymuş. Aileyle de bir ilgisi yok, üstelik rahmetli babasının da böyle bir hayali varmış, onu da yaşayamamış. Buna müteşekkir olmak yerine gelip burada, adamı, sanki... "Bina yapmış." diyorsun ya, ne binası güzel kardeşim ya!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Cami duvarına aynı taşları...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, bırak kardeşim ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Gergerlioğlu, rica ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, ben burada bir şey söyledim, ara ara söylüyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben sana bir şey demiyorum, savunma!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Derinleştiremeyiz burada bu tartışmaları, rica ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Gamze Başkanım, bakın, siz de o neviden not düştünüz mü bilmiyorum ama biraz önce Emine Hanım düştü: "Efendim, konserler iptal ediliyor. Niye iptal ediliyor?" Yakın zamanda, ben bir vesile Genel Kurulda ya da burada gene söyledim: İngiltere'de Uğur Işılak'ın konseri iptal edildi, üstelik de bir tariz, bir taciz ifade edecek tarzda yaptılar bunu, bir gün kala "Senin konserini iptal ettim." dedi. Güvenlik gerekçesi koydu.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Kimin konserini iptal etti?
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şu listeyi...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hasılı bize abanmamak lazım, hele bir dışarıya bakın. Sonra, terörle ilintisi olanların konser verme hakkı nereden çıkmış? Teröristleri yukarı çıkaranların... Bırakın onları...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İbrahim Bey, bir dakika, benim...
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - 16 sanatçı...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, son cümlelerimizi alalım.
Bir müsaade edin, İbrahim Bey toparlasın.
Son cümleler lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Kabul etmiyorum!
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama yanlış!
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teröristle ne alakası var!
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ne alakası var!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kardeşim, terörle ilintisi olan, sonradan açığa çıkmış bir isim. Belediye tarafından iptal edildiyse ne diyorsun sen ya!
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Melek Mosso'nun terörle ne alakası var!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, bırak ya sen de! Benim söylediğimi anladınız siz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, tamamlayın lütfen.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama sanatçıları zan altında bırakıyorsun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Niye bağırıyorsun?
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama zan altında bırakıyorsun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Genelleme yapamazsınız!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genelleme yapmıyor İbrahim Bey, zannetmiyorum, spesifik bir şeye atıfta bulunuyor ama ben de anlamadım.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama siz söylüyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kardeşim, konseri iptal edilen bir isim yakın zamanda terörle ilintili olduğu için, teröristleri methettiği için, efendim, PKK'nın, bilmem, yayın organlarında çıktığı için belediye onu iptal etti.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Neden zan altında bırakıyorsunuz bu kadını?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Niye benim süremi alıyorsunuz, al zaman konuş.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, bağlayın lütfen, tamamlamamız gerekiyor.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama siz söylüyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Allah Allah, senin dediğini mi söyleyeceğim ben.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Diğerleriyle ilgili...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen... Emine Hanım, rica ediyorum, lütfen.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Neden zan altında bırakıyorsun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, siz deminden beri Bakanı zan altında bırakıyorsunuz, adamcağıza ne iftiralar atıyorsunuz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ya, bırak, Bakana hiçbir zaman bir şey söylemedim ki!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - E, sen söylemediysen niye karışıyorsun ya? Sen niye karışıyorsun, seninle ne ilgisi var?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, yerinize oturun lütfen.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, oturur musunuz yerinize.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ben Bakana hiçbir şey söylemedim ki ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen niye karışıyorsun?
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sen neden zan altında bırakıyorsun?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, sakin olun, sakin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kimi zan altında bıraktım?
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Melek Mosso'yu zan altında bırakıyorsun.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, sakin olun, öyle bağırmayın, oturun lütfen yerinize.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kimi zan altında bıraktım?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, siz son cümlelerinizi söyleyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen terörü metheden kadını mı methediyorsun burada, ne diyorsun?
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ne alakası var ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - E, alakası var işte, ben onu söylüyorum. Sana mı soracağım sonra.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ben sana mı soracağım?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, bırak, haddini bil!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Otur yerine!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...Özkan Bey...
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sanat camiasını hiçbiriniz düşünmüyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, bir oturur musun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bana bağırarak ne yapıyorsun sen ya?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, bir saniye... Bir saniye arkadaşlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne kadar şımarıklık bu ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye, sürenizi durdurdum, son cümlelerinizi alacağım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, o bir yerlere...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir şey söyleyeceğim: Değerli arkadaşlar, ben de kimi kastettiğini bilmiyorum ama İbrahim Bey spesifik, belli bir kişiye yönelik bir ifadede bulunuyor, açıklamak zorunda da değil. Bunu genellemek elbette doğru değil ama belli bir isme ilişkin bir ifade ortaya koyuyor, genel anlamda böyle bir iddia ortaya koyduğunu düşünmüyorum. Bunu çok fazla uzatmanın da bir anlamı yok.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hiçbir haklı gerekçesi yok.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, bir iki cümleyle bağlayalım İbrahim Bey, rica ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, en az iki dakikamı aldılar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bakın, 14 kuruma ait 54 oylama yapacağız değerli arkadaşlar.
Bir dakika ek süre veriyorum, buyurun lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, böyle bir şey olabilir mi ya! Yani Bakana "Yok teşvikleri aldın, bilmem..."
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Yalan mı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onlara da bir şey söylemem lazım, adamcağız...
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bakanın kendisi cevap versin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bakan Bey de bir şeyler söyleyecek, ona da bırakalım biraz.
Son bir dakika süre veriyorum İbrahim Bey, müdahalelerden dolayı bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bizim Erzurum'da Mecidiye Tabyası'nda bir harp müzesi talebimiz vardı; şu anda proje aşamasında, onun hayat bulmasını istiyoruz. Bir başkası, Kiremitlik Tabya'da günübirlik turizm tesisi inşası söz konusuydu. Bir başkası da Erzurum Kalesi'ne bir seyir terası ve yürüyüş yolu talebimiz vardı; bunu Kültür Turizm İl Müdürümüz de biliyor, beraber takip ediyoruz, müzahir olursanız çok memnun oluruz. Allah razı olsun, Erzurum'a çok ciddi hizmetleriniz oldu. Özellikle Üç Kümbetler'de o tanzim edilen hâl, kalenin etrafı filan hepsi dört başı mamur ama yetmez dahasını istiyoruz. Tabyalarla ilgili özellikle talebimiz burada cari olsun. Bütçemiz hayır, uğur getirsin inşallah.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Önerge verseydin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - E, koymadınız ki arkadaş ya, bir şey söylemeye...