| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin; Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi (2/4703) Tasarısı (1/757) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 17 .11.2022 |
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bir yarım saat vaktimiz var değil mi Sayın Başkan?
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Yok, o kadar yok, o kadar yok.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Tekrar teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Dışişleri Komisyonunda değerlendiriyoruz bir yasa teklifini. Burada, bu yasa teklifinde hâliyle ne konuşuluyor? Diplomasi Forumu Vakfı; uluslararası ayağı da olabilecek bir vakfı konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, bizim bunun yasalaşmasına vesairesine bir şeyimiz yok; bizim itirazımız, bizim eleştirimiz buradaki yönetim kurulu, mütevelli heyeti dâhil yönetim kurulunun tek bir kişi tarafından seçilmesinedir. Tek bir kişi tarafından seçilmesi neyi doğuruyor? Tek bir düşünceyi, tek bir anlayışı burada hâkim kılmak demektir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Parlamentonun üyeleriyiz, burada, Komisyonda her partinin, Mecliste grubu olan her partinin üyeleri var mı? Var, değil mi? Hepimiz aldığımız oya göre dağılım içindeyiz burada, her partiden. Peki, burada bu şekli devam ettirirse ne mahzuru olur bunun?
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Kavga çıkar.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Arkadaşlar, "Kavga çıkar." diyor arkadaşımız. Bütün anlaşmalar kavgalar sonucunda oluşmuştur, kavga olmadan anlaşma olmaz, kavga olmadan bir başka grubu ezmek olur; bunu mu istiyorsunuz? Önce onda bir anlaşalım. Onu istiyorsanız o zaman niye biz buna "demokrasi" diyoruz?
ÖZKAN YALIM (Uşak) - "Kavga" deme, tartışma bu. Kavga değil, tartışma.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "Tartışma" diyelim. Kavgalardan çıkar arkadaşlar yani.
Şimdi, bu Avrupa Birliği nereden doğdu? 2 dünya savaşı da dünyadaki enerji paylaşımında anlaşılamamasından kaynaklandı. Sonunda bir araya geldiler mi? Demir ve kömür anlaşmasıyla başladı iş -ticari bir anlaşma olarak- ama daha sonra hangi boyutlara geldi bakın. Konuşulmadan olmaz arkadaşlar; o kavga eden insanlar bir araya gelerek, konuşarak, tartışarak Avrupa Birliğini bugünkü hâle getirdiler; yapmayın, gözünüzü seveyim.
Bizim istediğimiz yanlış bir şey mi? Ben şimdi size bir örnek vereyim mi bu konuda? Ben bu yasa teklifini Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'ni neye benzetiyorum biliyor musunuz? TÜRGEV'e benzetiyorum, TÜGVA'ya benzetiyorum. Ya, bir grup tarafından kurulmuş bir vakıftan farkı ne bunun; söyleyin bana, ne farkı var?
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Lütfen konuları başka yöne çekmeyin ya.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi "hayır" demeyin arkadaşlar, "hayır" derken bile rahat değilsiniz. Oradaki hâkim fikir, hâkim düşünce neyse burada da aynısı var.
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Siz Türkiye'nin ne yaptığını biliyor musunuz ya!
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Ya, bırak Allah aşkına!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Niye Meclisteki bütün partilerden almıyorsunuz buraya, niye almıyorsunuz?
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Türkiye ne yapıyor? Kız çocuklarına bu kadar destek veren...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bir de neye benzetiyorum biliyor musunuz?
Şimdi, arkadaşlar, iktidara geldiğinizde Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu vardı, belli gruplar tarafından oluşturuluyordu, her şeyin burada atama yetkisi vardı; kaldırdınız onu, Hâkimler Savcılar Kurulunu getirdiniz.
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Parti meselesi değil.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Uluslararası baksanız bu konuşmaları hiç yapmazsınız.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Hâkimler Savcılar Kurulu üyelerinin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Ne farkı var bundan; söyleyin bana, ne farkı var? Yani her şeyi kendiniz kontrol edeceksiniz, her şey kendi elinizin altında olacak, her şeyi siz nasıl isterseniz öyle şekillendireceksiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir zihniyetle dünyada bir itibar kazanamazsınız. Yapmayın Allah'ınızı severseniz! Kazanamazsınız, olmaz böyle bir şey!
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Türkiye olarak kendimizle gurur duyuyoruz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, bir taraftan "Avrupa Birliği niye bizi dışlıyor?" falan diyoruz, öbür tarafta da hiç de onların düşüncesine yakışmayan tavırlar içinde bir durum sergiliyoruz.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Türabi Bey, sözlerimizi toparlayalım artık yavaş yavaş.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yakışıyor mu bu Türkiye'ye? Yüz yıllık bir cumhuriyete yakışıyor mu?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Ya, olumlu bir cümle et, olumlu bir cümle et.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sizin istediğiniz bir cümleye...
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Olumlu bir şey söyle, olumlu bir şey söyle de bari yapılan onca işi şey yapma.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, Sayın Canbey, sizin istediğiniz düşünceyi, sizin istediğiniz kelimeyi kuramam ben burada.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Onca yapılan güzel iş var, onca yapılan güzel iş var. Bir de olumlu bir cümle kur be!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sizin alkışçınız değiliz biz.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Alkış istemiyoruz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Evet, alkış istiyorsunuz siz, siz kendi alkışınızı yapıyorsunuz zaten. Anlatabildim mi? Hiç gerek yok, hiç gerek yok.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Farklı konulara çarpıtmayın lütfen.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Hiç mi güzel bir iş yok, hiç mi güzel bir iş yok?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ya, ben buraya konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, ben bir parlamenterim.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Arkadaşlar, herkes bir lütfen...
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Faydalı olan şeyleri negatife çekmeyin lütfen ya!
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Arkadaşlar... Türabi Bey...
Derya Hanım...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Parlamento "parla" sözcüğünden türemedir, "parla" sözcüğünün Türkçesi de konuşmaktır.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Bir saniye, bir saniye...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Biz buraya konuşmak için geliyoruz.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Türabi Bey, bir saniye, bir saniye...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ama size methiyeler, size mersiyeler düzmek için değil; bunu da anlayın lütfen.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Türabi Bey...
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Sizden öyle bir şey bekleyen yok ya!
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Mustafa Bey, rica ediyorum...
Bakın, arkadaşlar...
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Ama bunca yapılan güzel işi bu kadar da karalamak olmaz ya.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Mustafa Bey...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - O sizin işiniz, onu siz yapacaksınız.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Doğrulara doğru, yanlışlara da yanlış diyeceğiz tabii ki.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yanlışları biz söyleyeceğiz. Bizim görevimiz yanlışlara...
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Doğruya bir kere "Doğru." desin, bir tane doğru cümle kursun.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Arkadaşlar, söz hakkını ben mi veriyorum herkes kendi kendine göre mi alıyor?
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Yani lütfen konuyu çarpıtmadan...
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Arkadaşlar, söz hakkını ben mi veriyorum yoksa herkes kendi kendine konuşuyor mu?
Derya Hanım, rica ediyorum...
Türabi Bey, tamam artık.
Bitti mi?
Artık lütfen toparlayalım.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi benim düşüncelerim bundan ibaret Sayın Başkanım yani hayırlısı olsun diyorum.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Tamam.
Teşekkür ediyorum.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Bakan Yardımcım, aynı zamanda size de hayırlı olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Evet, teşekkür ediyorum.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yani ilk defa böyle bir şeyle karşılaştınız ama Parlamentonun da nasıl bir yer olduğunu görmeniz lazım.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Parlamentonun nasıl bir yer olduğunu bütün Türkiye, bütün dünya biliyor; gayet de güzel bir yer.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Tartışma olacak, tartışmaya tahammül de olacak.