MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Bakanım, önce ülkenin selameti için sizden bir ricam var: Lütfen istifa edin. Niye söyledim bunu? AK PARTİ Grup Başkan Vekili dün şöyle bir açıklama yaptı arkadaşlar: "Bakanımız çok kıymetli ancak Cumhurbaşkanımızın durduğu yerde durmalıyız." Şimdi "Sayın Bakan, geçtiğimiz pazar günü İstanbul'da yaşanan acı olay karşısında duygusallaştı, duygusal olarak açıklamalar yaptı." diyor Grup Başkan Vekili. Ve Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini de etkileyebilecek tarzda bir açıklama yaptı. Böyle İçişleri Bakanı olmaz değerli arkadaşlar. Sayın Bakan bu açıklamaları yani bir bakanın yapmaması gereken açıklamaları daha başka konularda da yaptı: Mesela "Gidin, kırın onların bacağını." diyor; mesela, kendisi İçişleri Bakanı, can güvenliğinden sorumlu olduğu insanları hedef gösteriyor açıklamalarıyla. Böyle İçişleri Bakanlığı olmaz değerli arkadaşlar. Sayın Bakan beni sevmeyebilir, bir başkasını sevmeyebilir, ona kişisel hayatında birtakım şeyler söyleyebilir ama bir İçişleri Bakanı olarak hedef gösteremez, bu çok yanlış bir şey. Böyle bir insanın İçişleri Bakanı olarak kalması bu ülke için zarardır, kötüdür değerli arkadaşlarım; iyi bir şey değildir. Bu Bakanı istifa ettirin ya da görevden alın.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, en çok sinirlendiğiniz konu üzerinde ama sizi böyle üzmemeye gayret ederek konuşacağım. En çok neye sinirleniyorsunuz? "Cari açığı uyuşturucu parasıyla finansa ettiler." Buna çok şiddetle sinirleniyorsunuz ve hemen böyle frekans değiştiriyorsunuz, ağzından gelen şeyler, bağırıyorsunuz "FETÖ!" E, bambaşka bir şey konuşuyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İftiralara tahammülümüz olmadığı için.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Mesela, gri listeyle ilgili bir konuşma yapıyoruz, işte "Bunlar FETÖ'cü, terör iltisaklı." bilmem ne. Ya, öyle değil, başka bir şey konuşuyoruz arkadaşlar; yapmayın, etmeyin, hamasetler filan.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu cari açığın finansmanı çok önemli bir konu. Bu konuyla ilgili Türkiye'nin uluslararası çok ciddi bir problemi var ve bu problem Sayın İçişleri Bakanını da, Hükûmet partisini ve ortaklarının hepsini de ciddi bir şekilde ilgilendiriyor. Türkiye, OECD'nin ilgili biriminin kara listesinde, gri listesinde. Yani ne demek "gri liste" Hani, "Kara parayla, terörün finansmanıyla bir şekilde ilişkili ülke." diyor ve bu konu...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yalan, yalan!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yalan tabii, yalan tabii; yani yalan, tamam, yalan, öyle olsun !

Bunu diyor. Ne zaman diyor?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - O kurumun adı ne?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika dinle!

Ne zaman diyor?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - O kurumun adı ne, o kurumun?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Git onlara anlat, niye bana anlatıyorsun arkadaş?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kurumun adı...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Abdullah Bey, size söz verdiğimde açıklayın lütfen.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne zaman diyor bunu? 2021'de. 2021'de "Türkiye'nin kara parayla ilgili yapması gerekenleri yapmadığından -ve bazı terör örgütlerini de sayarak- bunlarla para trafiğiyle ilgili durumundan dolayı" diyor, bu listeye koyuyor.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Kim diyor?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu sene haziran ayında gene gözden bir geçiliyor ve Türkiye bu listede kalıyor. Bizimle beraber o listede olan başka ülkeleri saymıyorum. Arkadaşlar, bunun temelinde başka bir sürü sebep de vardır ama en önemli sebep; bizim diğer ülkelerden farklı olarak yıllardan beri çıkarmakta olduğumuz varlık barışı kanunlarıdır, düzenlemeleridir. Değerli arkadaşlarım, Türkiye, OECD'nin diğer bütün ülkeleriyle birlikte, 2003'te, varlık barışı anlamına gelebilecek kanunlar çıkardı. Neydi o? OECD, bu kararları, liste şeylerini oluşturmadan evvel ülkelere şöyle bir çağrı yaptı bakın: "Vergi kaçırmak amacıyla değişik sebeplerden dolayı geçmişte çıkmış olan paraları, işte, küçük bir vergilendirme yaparak geri alabilirsiniz. Bu konuyla ilgili bütün ülkeler kanunlar çıkarsın." dedi. Türkiye de sanıyorum 2 defa -bende tarihleri var, burada- ilki 2003'te diğeri 2008'de olmak üzere kanunlar çıkardı, o paralar bir şekilde geldi ama daha sonra bu kanunu özellikle 2016'dan sonra defalarca tekrarladınız, 6-7 kere kanun olarak çıktı, daha sonra da yetkiler verildi ve uzatıldı değerli arkadaşlarım. Tartışmalar çok enteresan, bu kanunu 2016'da ilk getirdiğiniz zaman yine bize, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi. Bu Plan ve Bütçe Komisyonunda bu kanun bütün itirazlardan sonra şu şekilde çıktı; işte, vergiyle ilgili şeyler var: "Hiçbir şeklide vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacağı, bunlara vergi cezası ve idari para cezaları kesilmeyeceği güvencesi ve garantisi verilmektedir." Değerli arkadaşlarım, dışarıdan para geliyor ve bu paraya kaynak sormayacağız ve bu parada herhangi bir inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapmayacağız; buna el kaldırdık değerli arkadaşlarım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne zaman.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2016'da.

Bakın, 2016'da kanun tasarısı -o zaman tasarıydı- ilk geldiği zaman neyi kapsıyordu? Madde madde yazılmıştı: "1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 106, 107, 108, 109 ve 110'uncu maddeleri hariç olmak üzere 6362 Sermaye Piyasası Kanunu, şu şu sayılı Gümrük Kanunu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, şu sayılı kanun..." Arkadaşlar, böyle bir vergi barışı kanunu çıkarırsanız bu şekilde alırsınız. Nitekim, 2021'de kanunu çıkarırken, o süreç içinde OECD'den ve dışarıdan başka platformlardan gelen eleştiriler sonrasında bu cümleyi çıkardınız değerli arkadaşlarım. Şimdi, bu burada durdukça...

Bakın, değerli arkadaşlarım, sürekli şekilde vergi mi kaçırıyor insanlar? Varlık barışından nasıl paralar gelebilir, kaynak sormadan nasıl paralar gelebilir? Vergi sebebiyle dışarı çıkmış paralar gelebilir. Başka ne gelebilir değerli arkadaşlarım? Ne gelebilir, siz söyleyin yani. Kara para gelir, kara para gelir değerli arkadaşlarım; eğer kaynağını araştırma, soruşturma, kovuşturma yapmayacaksan kara para gelir ve siz bunu sürekli şekilde çıkarıyorsunuz; 1, 2, 3, 4, 5 çıkarıyorsunuz; buna bakan herkes size bu suçlamaları yapar, sizi bir şekilde eleştirir değerli arkadaşlarım. Şimdi, ondan sonra bakıyorsunuz işte, Türkiye'nin şu kadar cari açığı var, işte, bu açık, net hata noksan şu kadar, 29 milyar... "Ne kadar para geliyor?" diye bütün Maliye Bakanlarına defalarca şahsen ben ve başka arkadaşlar da sorular sorduk, ne kadar para geliyor? Yani "Varlık barışından ne kadar para geliyor, hangi kaynaklardan geliyor?" diye defalarca sordum, cevap vermediler. Ya, önce, hadi vergi kaydı, maliye bilmiyordu, daha sonraki çıkanlardan yüzde 1-2 vergi alınmaya başlandı, vergi alınıyorsa bu paranın bir yerde kaydı kuydu vardır; niye yazmıyorsunuz, göndermiyorsunuz değerli arkadaşlarım? Efendim, bu tehlikeli bir şeydir.

Şimdi, Sayın Bakanımız "Devleti suçladı." diyor. Devleti suçlamıyoruz arkadaşlar, devlet soyut bir şey; sizi suçluyor Sayın Genel Başkanımız, sizi suçluyoruz, devleti yönetenleri suçluyoruz; yoksa devletin kendisi soyut kavram, neyi suçlayacaksınız, binaları mı suçlayacaksınız? Sizi suçluyoruz, niye suçluyoruz? Gereğini yapmadınız. Sayın Bakan, niye siz Sayın Genel Başkanla ilgili mertçe çıkarak suç duyurusunda bulunmadınız da Jandarma Genel Komutanlığını, Emniyet Genel Müdürlüğünü bu işe karıştırdınız?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Bulundum ya, bulundum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) -Sayın Genel Başkan "Jandarma ve Emniyet ihmal yapıyor, uyuşturucuya göz yumuyor." demiyor ki, böyle bir şey demiyor ki. Arkadaş, biz Emniyetin yayınlamış olduğu raporla konuşuyoruz. Emniyetin yayınladığı rapor Sayın Bakanın bize sunmuş olduğu bilgilerle çelişiyor. Emniyet Türkiye'de uyuşturucunun gerçekten ciddi bir felakete dönüştüğünü yazıyor; Sayın Bakan da itiraf etmiştir zaten. Haftada 5 bin kişi tutukluyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz Sayın Bakan. Bu ne demek Sayın Bakan?

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bekaroğlu, uyuşturucudan vergiyi nasıl alacaksınız?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Senede yüz binlerce insanı gözaltına alıyorsunuz; tutuklanıyor, tutuklanmıyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bekaroğlu, uyuşturucudan vergiyi nasıl alacaksınız?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir yerde 150 bin, 200 bin kişi yakalanıyorsa o suçtan, uyuşturucu gibi bir olaydan; o sayıdan 10 misli, 20 misli fazla bu işi yapanlar vardır.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bekaroğlu...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nitekim görüyoruz, Sırp uyuşturucu baronu buraya geliyor, İtalyan baronu buraya geliyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bekaroğlu, uyuşturucudan vergiyi nasıl alacaksın?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, sen konuşma, sen biraz sonra söz alacaksın, konuşacaksın. Kimseyi suçlamıyoruz, burada yanlışlıklar var.

Bakın, bugün gariban Bağcılar'ın derinliklerinde metamfetaminle zehirlenip ölen garibanın çocuğunun yanında, yarın bir başkasının çocuğuna daha kıymetli, daha pahalı bir uyuşturucuyla gelinebilir. Dolayısıyla bu şekilde konuşacaksınız, hamasetle...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu süreniz doldu, son bir cümle alayım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hiç gelmediniz buraya, şimdi niye buraya gelip dizildiniz ya! İçişleri Bakanlığıyla ne işiniz var da ilk defa bu milletvekilleri gelip buraya diziliyorlar, ben de şaştım kaldım arkadaşlar.

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu kadar benden.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu şaşırma, Türkiye'deki kayıt dışı olan yerlerin tamamı var orada.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ikili diyalog usulümüz yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Türkiye'nin kayıt dışı paralarının tamamı kara para mı? Hadi cevap ver!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kara para var, var!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar ikili diyalog usulümüz yok. Uğur Bey...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - "Milletvekilleri buraya diziliyor." ne demek ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, bu konuda Nilgün Hanım haklı. Milletvekilleri buraya gelir Mehmet Bey, o konuda itiraz etme hakkınız yok ama ikili...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - O ne demek ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Nilgün Hanım, tamam, söyledim.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Rahatsız olacaksın, rahatsız olacaksın!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ikili diyalog usulümüz yok, olsaydı itiraz etmezdim, konuşabilirdiniz saatlerce ama böyle bir usulümüz yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nilgün Hanım'a söylüyorsunuz değil mi?