KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, işin siyasi tartışma boyutu ayrı, tarihsel kişiliklerimize, onurumuza, şerefimize dönük laflar ayrı.

SALİH CORA (Trabzon) - O zaman onurlu...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bir dakika...

Eroin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra üretilmiş bir şeydir. Kokain...

SALİH CORA (Trabzon) - "Eroin" demedim, "uyuşturucu" dedim.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Uyuşturucu işte kardeşim!

Kokain, 1957'lerde, 60'lara kadar Amerika'da ev kadınlarına "şurup" diye satılan bir şeydir. Atatürk'le, İsmet İnönü'yle bu saçmalığın ne alakası var! Bunlar iftiradır, aynen iade ederim.

SALİH CORA (Trabzon) - Ben sana 1934 yılında The New York Times gazetesindeki...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - İkinci bir şey... Kim Amerikancıymış? Ben cezaevinde karaciğerimden rahatsızlandım. Amerika'da bir doktora görünmek için milletvekiliyken Amerikan Büyükelçiliğine gittim ve vize isteğinde bulundum. "Amerikan çıkarlarının düşmanısın!" diye bana vize vermediler. Geldim buraya Meclis Genel Sekreterine, dedim ki: "Bu ne iştir, ben milletvekiliyim, bu nasıl bir muameledir!" "Cumhuriyet tarihinde ilk kez karşılaşıyoruz." dediler. "Kim ilgilenecek kardeşim?" dedim. "Dışişleri..." Dışişleri Bakanlığı iki buçuk yıl mücadeleden sonra Amerikalılara geri adım attırdı. Burası beştaş oynanan bir yer değil. Herkes ağzından çıkanı, kimi neyle suçladığını görecek.

Geçen sefer de Salim Başol'la ilgili bir şey söyledi arkadaşımız. CHP iktidarı değil. Salim Başol kim? Yassıada'nın meşhur yargıcı. Adnan Bey'in özel olarak seçip "Bu genç bütün yargıçların en iyisidir, en şanlısıdır." diye getirip oraya oturttuğu kişi; sonuçta oraya evrildi. Teraziyi bozmayacaksınız, teraziye nasıl çıkarsanız onun karşılığını görürsünüz. Şimdi hep beraber...

SALİH CORA (Trabzon) - Menderes'in kabrini...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bakın, Salih Bey, siz bazen tarihi baş aşağı ederek bir yolculuk yapıyorsunuz. Lütfen bu cehaletinizi giderin, böyle şey olmaz. Okuyun yakın tarihi.

2 tane şey söyleyeceğim size. Bunlardan biri, burası milletin Kâbe'si. Bu Kâbe'yi oluşturan kahramanlara, büyüklerimize dil uzatmayın. O İsmet Paşa oğlu İzzet'in öldüğünü, el defterine şöyle yazmış... Sakarya'da İnönü Muharebelerini yürütüyor -İş Bankası Yayınlarından çıktı- diyor ki: "Oğlum İzzet üç ay önce vefat etmiş. Allah rahmet eylesin." İnsan bazı adları ağzına alırken çarpılır yahu! Bu ne biçim bir şey ya!

Bir başka şey daha söyleyeceğim size. Bakın, arkadaşlar, eğer çok güzel...

SALİH CORA (Trabzon) - Başkanım, böyle bir usul var mı?

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben konuşma hakkımı kullanıyorum kardeşim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İsminiz yok Tuncay Bey.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, yok, bir boşluk vardı, ona yazdım.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bu süreyi de oradan kullanacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Var, var, konuşma hakkı var.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bakın, arkadaşlar, temel problem şudur...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Serkan Topal gelmediği için onun yerine konuşmuş oldu.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben kırk yıl gazetecilik yaptım, kırk yıldır bu verilere sahibim. Uyuşturucu verisi bugün dehşet bir durumda, dehşet bir durumda.

Sen, Trabzon'da gezdiğin zaman kardeşim, sokaktaki anneleri dinlemiyor musun, görmüyor musun? Bunun Bakanla ne alakası var, onunla bununla ne alakası var? Ülke uyuşturucu batağının elinde, ülke antidepresanlarla ayakta duran bir ülke. Bunun siyasi sorumluluğu bana mı ait, sana mı ait? Niye bir eleştiri gelince hemen çatışma konusu yaratıyorsun? Kur bir komisyon katılalım, hep beraber çözüm arayalım kardeşim; memleketin çözümü.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Ne alakası var...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Efendim, Salih Bey'le konuşuyorum ya. İlla niye oraya çekiyorsunuz ya? Salih Bey'le konuşuyorum. Ben beş dakika hakkımı kullanıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hepimiz sıramız gelince konuşalım.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Şimdi, arkadaşlar, uyuşturucu bir beladır. Bunun siyasi sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanından Sayın Bakana kadar gelir, arkasında oturan bürokratlarımıza kadar gelir. Eğer bir oligarşik devlet değilsek, eğer bir demokrasiysek elbette bir siyasi sorumlusu olacak. Ben miyim siyasi sorumlusu? Oradaki bürokratlar değil de ben miyim siyasi sorumlusu?

SALİH CORA (Trabzon) - Takdir edeceksiniz...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Kardeşim, iyi yapılanı takdir ederiz. Nereden çıkartıyorsun? Komisyona geldi Sayın Bakan, Dijital Mecralar Komisyonuna geldi. Bilgi verdi, kendisine teşekkür ettik. Yaptıklarına teşekkür ederiz, yapamadıklarını da eleştiririz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben yalaka olmak zorunda değilim ki, ben milletin vekiliyim, ben sorunları söylemekle mükellefim. Anne geliyor sokakta gırtlağıma yapışıyor.

Sayın Bakan, ilk geldiğinde "Her okulun önüne bir polis koyacağım." dedi. Nerede bu polisler? Sorumluluklarını niye yerine getirmiyorlar? Niye bu uyuşturucu yaygın? Bunların hesabını vermeden burada öyle tarihe gidip Atatürk ile İsmet Paşa'ya laf ederek gündem belirlemeyin. Böyle bir gündem belirlenmez. Sizi kınıyorum.

Teşekkür ederim.