| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, b) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu c) Karayolları Genel Müdürlüğü d) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü e) Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri AŞ (HEAŞ) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 21 .11.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hükûmet adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesinin 3 tane sunumunu dinledik. Şimdi, tabii, biz muhalefet partisiyiz arkadaşlar, elbette biz "Hiçbir şey yapmadınız." filan demiyoruz, çok işler yaptınız, nasıl yaptınız, biz bunları konuşacağız; eksikliklerini, hatalarını, problemlerini. Yani kızmak, karayemişe atlamak yok. Sayın Bakanım bilir herhâlde "Karayemişe atlamak" ne demek?
Şimdi, önce Sayın Bakan dedi ki: "Bizim ilk 10 ekonomiye girme hedefimiz devam ediyor." Sayın Bakan, 17'nci ekonomiden aldınız, 2021'de 21'inci ekonomi oldu, 2022'de muhtemelen 23'üncü ekonomi... Bunlar da gerçekler.
Sayın Bakanım, bu İstanbul seçimleri ve metrolarla yani "kafayı bozma" kelimesini yanlış anlamayın, şey olarak söylüyorum. Yani çok taktınız bu işe. Neredeyse 3 sayfa metro anlattınız Sayın Bakanım. İstanbul'da bu halkın oylarıyla seçilmiş bir Büyükşehir Belediye Başkanı var. Bu işlerin ağırlıklı olarak onların olması gerekiyor ve bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin belediyesi, kamu... Nedir bu belediyeyle alıp veremediğiniz, Ekrem İmamoğlu'yla probleminiz? Birlikte yapsanız güzel bir şekilde, koordineli bir şekilde, çok daha iyi olmaz mı Bakanım? Başka bir konuda yarışalım ya, burada yarışmayalım ne olur yani? Vatandaş kazansın.
Şimdi, bütün arkadaşlarımız, -hem Sayın Bakan söyledi hem bütçeyi sunan diğer 2 arkadaşımız -bütçeyi sundular gerçekten- "İstanbul Havalimanı Avrupa'da 1'inci, Sabiha Gökçen 6'ncı." dedi ve ben de bir baktım şöyle. Arkadaşlar, Sabiha Gökçen'in 1 tanecik pisti var, 1 tane pisti; İstanbul Havaalanı'nın 6 tane pisti var. Yıktığınız, kazıdığınız, milyarlarca liralık milletin emeğini heba ettiğiniz, yok ettiğiniz Atatürk Havaalanı'nın 3 tane pisti var. Eğer İstanbul Havaalanı'na milyarlar dökmeseydiniz, milletin geleceğini ipotek altına almasaydınız, biz Atatürk Havaalanı'yla yine dünyada 1'inci havaalanı olurduk. Madem 1 pistle Sabiha Gökçen... Üstelik, Sabiha Gökçen'den sefer kalkmıyor Sayın Bakanım, akşam 18.00'den sonra Ankara'ya uçak yok Sayın Bakan. Yani İstanbul Havaalanı'na gideceksiniz Maltepe'den, Pendik'ten... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, Sabiha Gökçen'den 18.00'den sonra Ankara'ya uçak yok.
SALİH CORA (Trabzon) - Senin keyfine göre mi uçsun?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, çok önemli bir yere geldik arkadaşlar, Herkes anlattı "Şu kadar para harcadık." bilmem ne; sanki cebinizden getirdiniz, dedenizden miras kalmış gibi, Mısır'daki dedelerden miras kalmış gibi konuştunuz. "183,7 milyar dolar harcadık." dedi. Evet, büyük para harcandı. Şimdi, bir bakalım yani milletin vergileriyle milletin bugününü, geleceğini borçlandırarak yaptığınız, topladığınız kaynaklara bir bakalım.
Değerli arkadaşlar, 2003 ile 2022 arasında toplam 624 milyar dolar cari açık verilmiştir; tamam, yazın bunu bir tarafa. Peki, 2003'ten bu yana 2 trilyon 513 milyar dolar vergi toplanmıştır, yazın bunu bir tarafa. Kamunun dış borcu 114,6 milyar dolar artmıştır, iç borcu kamunun 15,6 milyar dolar artmıştır, özelleştirmeden 65 milyar dolar para gelmiştir; toplam 2 trilyon 706,8 milyar dolar değerli arkadaşlarım. Ha, KÖİ'yle yaptığınız harcamaları bilmiyorum. Ne kadar taahhüt altına girdik Sayın Bakanım KÖİ'yle? 150 milyar dolar civarında biliyorum, siz söyleyin.
Başka bir şey daha var, Türkiye'nin gerçek borcu bu değil. 2002'de 131,9 milyar dolarken şu anda 444,4 milyar dolar Türkiye'nin dışarıya borcu var Adnan Bey kardeşim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, böyle bir tablo var. Bu kadar parayı harcadınız ve babanızın parası değil, milletin parası; "Verdik, ettik." falan diye konuşmayın. Değerli arkadaşlarım, sizin için hep derler ki: "Ya, bunların kalkınması şöyle böyle." Ben bunu da kabul etmem. "Adaleti hiç yok." derler, çok doğru değerli arkadaşlar.
Bakın, kalkınma konusunda adaleti sağlayacak olan Kamu İhale Kanunu'nu -çok önemli bir kanun, Ecevit'i burada rahmetli anarım, onun zamanında zamanı çıktı- delik deşik ettiniz değerli arkadaşlarım. Yani 200 defaya yakın değişiklik yaptınız filan adalet tesis edecek kanunda. En önemli ne, biliyor musunuz? 21/b. Arkadaşlar, ihalelerinizin neredeyse yüzde 25'ine yaklaştı 21/b'yle yaptığınız ihaleler. Nedir 21/b arkadaşlar? Bilirsiniz, bu 21/b acil durumlarda davet usulüyle ihale yapmaktı. Arkadaşlar, bunu her şeyde kullandınız ve 2 defa da yasa değiştirerek acil durumları kaldırdınız. Neler eklediniz mesela? İlk defa "doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen durumlarda ve idare tarafından öngörülemeyen olayların ortaya çıkması"nı eklediniz, daha sonra da "Davet edilmeyenlere şey verilmeyecek." filan dediniz ve artık bütün ihaleleri 21/b'yle yapıyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Öyle işler yapıyorsunuz ki bir tane komik bir şey anlatayım size: Mesela 21/b'yle meşhur Kanal İstanbul'la ilgili bir ihale yaptınız. Biliyorsunuz bu ihaleyi. Bu ihale Danıştaya gitti, nasıl gittiyse. Sanıyorum şey alamadı bunu yapan müteahhitler, Danıştay'a götürdüler sizi ve Danıştay -ya da bölge idare mahkemesi, yanılıyor olabilirim- bunu bozdu değerli arkadaşlarım. Ne yaptınız siz, biliyor musunuz? 3,1 milyara ihale ettiğiniz... Hani "Kanal İstanbul'a başlıyoruz." falan diye... Kanal İstanbul filan değildi bu başlanan ama öyle sundunuz. Arkadaşlar, başka bir ihalede aynı insana 6 milyara verdiniz. Tamam yani! Sizin milletin kaynaklarını nasıl kullandığınız çok açık şekilde görülüyor.
Değerli arkadaşlarım, bir kamu-özel iş birliği projeleri var ki 152 milyar dolar civarında para diyoruz buraya, bunların hesabını nasıl vereceksiniz, bilemiyorum yani bu millete bunların hesabını nasıl vereceksiniz. Bakıyorum, bu ihaleler sanki kendiniz... Kendiniz alınca da bu kadar haksızlık yapamazsınız. Ya, arkadaşlar, şimdi, bunlar, biliyorsunuz, garantiler alıyor. Biliyorsunuz bu garantileri. Avrasya Tüneli garantileriyle ilgili bir problem var, Sayıştay da bunu tespit etmiş. Bu garantileri... Avrasya'dan araç geçiyor ama verilen garantiler pahalı olduğu için bir kısmını siz hazineden karşılıyorsunuz, karşılarken de "Hangi fiyat, hangi dolar kuru ya da döviz kuru geçerli olacak?" diye bakmışsınız. 3 tane kur var; şubatta yapılıyor, temmuz-haziranda yapılıyor, bir daha yapılıyor, hangi... En yüksek olanı seçmişsiniz. Ya arkadaşlar, Sayın Bakan, kimdir bunlar? Bu kamu-özel iş birliği projelerini alan insanlar kimdir? Bunlar için niye bu kadar büyük fedakârlık yapıyorsunuz? Kaç kişi bunlar? Nedir? Hepsini 21/B'ye göre almışlar; kimdir bunlar Sayın Bakan? Sayın Bakanım, yani siz bunların önünü açıyorsunuz da ben merak ediyorum, bunların hesabını nasıl vereceksiniz? Gerçekten bunların hesabı sorulacak. Yani kitabına uydurmak falan yetmeyecek değerli arkadaşlarım, kitabına uydurmakla olmayacak, bunların hesabı hiç şüpheniz olmasın tek tek sorulacak değerli arkadaşlarım bu gelir garantileriyle ilgili.
Sürem kalmadı, başka bir şeyle bitiriyorum. Sayın Bakana bu konularla ilgili defalarca soru önergesi verdim, ya cevap vermedi ya da işte "Şu kanuna göre yürütüyoruz." dedi. Bir tanesi çok ilginçtir, kendileri de özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkan Yardımcılarıyla defalarca gelip... Eğer dezenformasyon yasası o zaman geçerli olsaydı bunların hepsine dezenformasyon yasasıyla fezleke gelirdi; insanları "Enforme ediyoruz." diye dezenforme ettiler. Mesela, bu Sayın Bakan Rize'ye geldi, İkizdere'de arkadaşlar, halk toplantısı yaptı dedi ki: "Bu İyidere Lojistik Merkezinde 8 bin kişi çalışacak." Sonra projeyi inceledik, baktık, 200 küsur insan çalışacak. Değerli arkadaşlar, hiçbir şekilde çevre duyarlılığı yapmadan, ÇED yapmadan -daha geçen sene söylemiştim- arkayı dolanarak, taş ocağı açacakları alanı 3'e bölerek her alanı 25 hektarın altına düşürdüler ve "ÇED gerek yoktur." diye validen belge aldılar. Yani Ulaştırma Bakanı, bu Sayın Bakan, İçişleri Bakanının hemşehrisi Sayın Bakanımız başka bir Bakanlığı, Çevre Bakanlığını kandırarak, valiyi de kandırarak 3 ayrı alanda alıyorlarmış gibi, orada ÇED aldılar. Şimdi arkadaşlar, burada sorduk, burada sorduk Bakana "Bunlar ne anlama geliyor, bunlar nasıl oluyor?" diye sorduk. Ne yazdı bana biliyor musunuz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yirmi saniyeniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hani sabah tartıştık ya milletvekillerinin itibarı, milletin itibarı filan dedik. "En uygun yer İşkencedere Vadisi olarak görüldü, oradan alıyoruz taşımızı ve yaptığımız her şeyi şeyle beraber yürütüyoruz." Ben ÇED'le ilgili soru soruyorum o bana diyor ki: "Türkiye'nin 4'üncü stratejik limanı; Akdeniz Mersin Ege Çandarlı, Batı Karadeniz Filyos Limanı'ndan sonra en büyük liman olacak." diye orada soru önergesiyle ilgili hamaset yapıyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur; bu konuyu bağlayıp bitirirseniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, bağlıyorum konuyu.
Sayın Bakan, bunların hesabı görülecek, yani bağımsız Türk mahkemelerinin önünde bunların hesabını vereceksiniz. Bakalım o zaman başını nasıl sallayacaksın, göreceğiz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sadece tehdit...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu adam var ya, bu adam... Ebu Cehil ne yapıyordu biliyor musunuz arkadaşlar?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, HDP Grubundan sayın üyemiz, Sayın Garo Paylan'a söz veriyorum.
Sayın Paylan süreniz on dakikadır.
Buyurun lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ebu Cehil, Ebu Cehil...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, söz verdim bir arkadaşımıza.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) -Teessüf ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Gel anlatayım.