MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kıymetli hazırun; sözlerime sizleri saygıyla selamlayarak başlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti hedef ülkedir; hem içinde yer aldığımız Batı Bloku'nun hem de Doğu'nun hedefindedir. Türkiye Cumhuriyeti'yle hesabı olanlar, hem Türkiye Cumhuriyeti'ni yanlarında tutmak hem de Türkiye Cumhuriyeti'ni yıpratmak üzere terör gruplarını ve oluşturmaya çalıştıkları alt kültürleri kullanmaktadırlar. Bu kapsamda, hedef alan kurumlardan öncelikli olanı millî savunma yapımızdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarmamız, polisimiz ve güvenlik ile istihbarat kuruluşlarımız bu kapsamdadır. Özellikle yurt dışı bazı politik ve hukuk zeminlerinde kullanılmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi kayıtlarına geçirilmek ve gündeme sokulmak maksadıyla sarf edilen bilindik sloganlara ve temel insan hakları kapsamındaki konularda ihlallerin olduğuna dair itham ve iftiralarına dikkat çekmek isterim

Türk Silahlı Kuvvetlerinin teröre karşı başarısı karşısında bocalayanlar, kimyasal silah kullanıldığı iftirasını gündeme sokmaya çalışmaktadırlar. Bu iftiranın kimler tarafından gündeme sokulduğunun farkındayız. Bu kampanyanın arkasında ülkemize yönelik hesabı olan ülkeler bulunmaktadır. Uluslararası senaryo yazıp oynayan ülkelerin elindeki en önemli güçlerden biri, sahip oldukları silahlı kuvvetlerdir. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de daha güçlenerek caydırıcılığını pekiştirmiştir. Savunma alanında yapılan harcama ve yatırımları eleştirenler, sözde barış çığırtkanlığı yapanlar ya aşırı ölçüde saf ya da Türkiye Cumhuriyeti'nin jeopolitik ve jeostratejik konumunu bilmeyen cahil veya düşman güçlerine askerlik yapanlardır. Özellikle millî hudutlarımızın savunulması ve sınır ötesinde ülkemize yönelik terör saldırıları karşısında Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51'inci maddesinin hükümleri gereği sınır ötesinde başarılı operasyonlar yürüten Türk Silahlı Kuvvetlerinin her seviyedeki mensubunu yürekten tebrik ediyorum. Bu kapsamda, terörle mücadelede olmazsa olmaz olan siyasi destek konusunda yani terörle mücadelede görevli olan personele sağlanan siyasi destek ve siyasi kararlılık konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri, jandarma, polis ve güvenlik korucularına her türlü desteği veren Sayın Cumhurbaşkanımıza, zatıalinize ve İçişleri Bakanına teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, birkaç hususu da dikkatlerinize getirmek istiyorum. Askerlik, bir geçim kaynağı değil bir hayat tarzıdır. Personelin askerliği içselleştirmesi ancak küçük yaşta sisteme dâhil edilmesiyle mümkün olabilir. Bu konuda, özellikle askerî liseler konusunda adımlar atıldığını sevinçle duyuyoruz. Askerî hastaneler konusunda da mutlaka bir adım atılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz çünkü Türkiye gibi bir ülkenin mutlak surette askerî hastanelerinin olması gerekiyor.

Silahlı çatışmalarda yaralananlardan gazilik statüsü verilmeyen ciddi bir grup bulunmaktadır. Bu kesimin sesine kulak verilmesi ve gazi sayılmaları yararlı olacaktır. Muharip gaziler arasında "sosyal güvencesi olanlar ve olmayanlar" diye ayrım bulunmaktadır; bunun kaldırılması gerekmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinden binbaşı rütbesindeyken ayrılan yaklaşık 2 bin kişinin haklı taleplerinin karşılanması mali yük getirmeyeceği gibi emeklilik yasasındaki değişiklik nedeniyle de bundan sonra nesle kötü örnek teşkil etmeyecektir. Bu konuda desteklerinizi ve adımlarınızı bekleyen ciddi bir grup bulunmaktadır.

Sayın Bakanım, Jandarmanın seferberlik ve savaş hâlinde geri emniyeti için Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekât kontrolüne gireceğini biliyoruz. Bunun için Jandarmanın mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri personeliyle piyadecilik eğitimini birlikte alması gerekliliğini dikkatinize sunmak isterim.

Son olarak, sözleşme askerlik yapanların yedi yıl sonunda kamuya yerleştirilmeleri konusunda gerekli mevzuatın uygulamaya sokulması gerekmektedir.

Teşekkür ediyorum.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.