| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu'nun Amasra'da meydana gelen maden kazası, sendikanın işçi sağlığı, iş güvenliği ve eğitimi faaliyetleri, maden iş kolundaki kazaların azaltılması içni alınması gereken önlemler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 23 .11.2022 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, Sayın Genel Maden İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi, diğer sendika temsilcileri ve milletvekili arkadaşlarım; hepiniz Komisyona hoş geldiniz.
Şimdi, Genel Maden İşçileri Sendikası, bizim sendikamız yani Zonguldak'ın bağrından çıkmış, 100 bin maden işçisi, ailesi, çocuğu, esnafı, memuru, hepsiyle birlikte Ankara'ya yürümüş, bayrak açmış, işçi hakları için mücadele etmiş, çok köklü, çok önemli, dünya işçi hareketlerinde tarihe altın harflerle adını yazdırmış olan bir sendika, bunu özellikle vurgulamak istiyorum ve sendikanın lideri Sayın Şemsi Denizer, hepinizin bildiği gibi, o da bir silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. O da yine, bizim topraklarımızdan çıkan, büyüyen çok kıymetli, tarihî bir kişilik. O nedenle Genel Maden İşçileri Sendikası tarihî misyonunu her hâlükârda taşıyan, bunu mümkün olduğunca devam ettirmeye çalışan çok önemli, kıymetli bir sendika.
Şimdi, bir Zonguldak Milletvekili olarak birkaç konuda bilgi vermek istiyorum, çeşitli tekrarlara da girmeden bunu yapacağım.
Şimdi, özellikle Genel Maden İşçileri Sendikasının, Amasra B sahasının bir özel sektör firmasına tahsis edilmesine çok yoğun itirazları vardı. Bu itirazlar noktasında tabii, biz Zonguldak Milletvekilleriyle de özellikle çok istişarelerde de bulundular, adım da attılar. Türkiye Taşkömürü Kurumuna bağlı Amasra Müessesesinin 16 milyon tonluk bir rezerv alanının içinde sıkışması ama Amasra B sahasında AK PARTİ'nin özel sektör firmasına tahsis ettiği alanın 606 milyon ton rezerv içermesi ve altlı üstlü çalışma gibi bir tartışmaya maden ocaklarını götürecek bir uygulamaya imza atılması her hâlükârda sendikanın da itiraz ettiği bir konuydu ama tüm bu itirazlara rağmen AK PARTİ bu uygulamayı yaptı, gerçekleştirdi ve neticede hem Amasra Müessesesi sıkıştı hem önünü göremez hâle geldi hem evet, bir... Yani önündeki 16 milyon ton rezervi çıkardıktan sonra, AK PARTİ'nin şu anki yaptığı ruhsatlama düzenlemesi nedeniyle fiilen zaten önü kapanmış durumda. Yani müessese kapatılma sürecine doğru hızla sürükleniyor; görüntü bu. Buradan şunu söylemek gerekiyor yani bunu açık açık söylemek gerekli: Türkiye Taşkömürü Kurumu AK PARTİ eliyle kapatılıyor. Şimdi, diyeceksiniz "Nasıl kapatılıyor?" Rakamlarla bakalım: Bakın, 2002 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumunun yer altı ve yer üstü toplam işçi sayısı 15.761, bugün itibarıyla yani 2022 yılı itibarıyla yaklaşık 7 bin yani Türkiye Taşkömürü Kurumu zaten kapatılmış; yarısı kapatılmış, son dilimi kalmış, son dilimi. Amasra da burada AK PARTİ'nin feda ettiği o son dilimin ilk parçası; böyle bir durum var, acı bir tablo. Dolayısıyla, bu Amasra A ve B sahaları konusunda AK PARTİ ne sendikayı dinledi ne bizleri dinledi, kendi bildiği gibi gitti ve netice itibarıyla gelinen durum "Acaba kapanacak mı kapanmayacak mı?" Zonguldak Valisi açıklama yapıyor -daha yeni, taze- yaptığı açıklamada diyor ki: "İşte, burada kârlılık yoktur, verim yoktur." Neredeyse dilinin ucuna kadar gelmiş yani "Türkiye Taşkömürü Kurumu kapansın." noktasına doğru işi götürüyor. Ha, Türkiye Taşkömürü Kurumu kapanırsa ne olur, çok mu mutlu olacaksınız? Bunu özellikle ben AK PARTİ'li Zonguldak Milletvekili arkadaşlara söylüyorum bunu yani mutlu mu olacaksınız, ne olacak? Ukrayna-Rusya savaşında Karadeniz'de deniz trafiği durduğunda, Doğu Akdeniz'de çeşitli sıkıntılar yaşandığında, taş kömürü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Teşekkür ediyorum.
Yani taşkömürü ithal edemeyecek duruma gelirse Türkiye, demirden çelik üretiminde kullanılan tek kömür çeşidi olan taş kömürsüz kalırsa Türkiye, o zaman ne olacak? O zaman da bir maliyet hesabı mı yapılacak? 10 katı, 100 katı para verseniz de taş kömürünü alamayacak duruma gelirseniz, taş kömürü maden ocaklarını kapattıysanız demir çelik fabrikaları nasıl çalışacak? Dolayısıyla bunlar, yapılan açıklamalar hiç makamın getirdiği sorumlulukla yapılan açıklamalar değil; kâr zarar hesabı yapılıyor. Zonguldak kökenli olan kişilerin veya Zonguldak'a görev için gelen kişilerin yaptıkları açıklamalara inanamıyorum. Yani BOTAŞ da zarar ediyor, kapatın o zaman BOTAŞ'ı. Bak, 2021 yılı zararı 17 milyar 911 milyon lira; kapatın. ÇAYKUR zarar ediyor, kapatın. Şeker fabrikaları da zarar ediyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Kapatın.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - PTT de zarar ediyor. Kapatıyor musunuz? Kapatılmıyor. Konuşuluyor mu? Bu sorumsuz açıklamaları yapanlar bunu konuşuyor mu? Yok, bu da yapılmıyor. Devlet Demiryolları zarar ediyor, ne oluyor? Kapatmakla ilgili bir kelime söz var mı? Yok. Kâr zarar, verimlilik konuşuluyor mu? Yok. Ama Türkiye Taşkömürü Kurumu nedense AK PARTİ'nin hedefinde.
Şimdi, diğer taraftan, üzerinde konuşulması gereken diğer bir konu, bu da aslında Genel Maden İşçileri Sendikasıyla birlikte mücadelesini verdiğimiz bir konudur, o da şu: Eksik işçi sayısı. Sayıştay raporu anlatıyor, Sayıştay raporunda yazıyor, diyor ki: "2020 yılı sonu itibarıyla Amasra Müessesesinde 476 olması gereken pano ayak üretim işçisi sayısı 276'dır." Kim Sayıştay? Devletin denetim otoritesi. Otorite söylüyor yani kim bunun karşısına söz söyleyecekse eksik kalır, yetersiz kalır onu söyleyeyim. 107 olması gereken hazırlık işçi sayısı 30, 39 olması gereken barutçu sayısı 1, 53 olması gereken tarama söküm ve bakım işçi sayısı 10. Yani bu böyle inanılmaz, dehşet verici. Kim almıyor ya? Bu eksik işçi sayısını kim tamamlamıyor? Kurum mu tamamlıyor, Türkiye Taşkömürü Kurumu mu? Hayır, onların da talep ettiğini biliyoruz. Ya, sendika mı tamamlamıyor? Hayır, onlar da talep ediyor, bizzat hep birlikte talep ediyoruz. Kim bunu karşılamıyor, kim? AK PARTİ Hükûmeti inatla karşılamıyor, inatla.
Bakın, bu neye neden oluyor söyleyeyim: "Yer üstü ve yer altı sanatlarında da belirgin işçi açığı olduğu, 3 vardiya tertip yapılamadığı için kritik arızalara zamanında müdahale edilemediği, iş güvenliğini etkilediği görülmektedir; gündüz vardiyası dışındaki arızalara anında müdahale edilememektedir." Nereden hatırlıyoruz bunu? Arızalanan pervanenin patlamanın gerçekleştiği vardiyada tamir edilememiş olduğu süreçte de bunu görüyoruz. Yer altı haberleşme sisteminde uzun süreli kesintiler olduğu, kuyu ihraç sisteminde ve yer üstü elektrik tesislerinde önemli aksamalar meydana geldiği tespit edilmiş. "Hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezî gaz izleme servisi tarafından yirmi dört saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için sürekli değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun iş güvenliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir." E, giderildi mi? Giderilmedi. E, ne yapacağız? Ne yapacağız? Yani Komisyona her gelen kurumun, sendikanın vesaire üzerine yüklenilecek, yüklenilecek; AK PARTİ'nin sorumluluğu tamamen görmezden gelinecek. Yok, olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sendika üzerinde AK PARTİ'nin siyasi baskısı var mı? Var mı siyasi baskısı? Var. Siz bunu biliyor musunuz? Bunu biliyorsunuz, gayet de siz uyguluyorsunuz. Sonra, işte, Zonguldak'a ait kurumlar, Türkiye Taşkömürü Kurumu buraya geliyor, Genel Maden İşçileri Sendikası buraya geliyor. Tabii ki onların da sorumlulukları bağlamında almaları gereken eleştiriler var, aldıkları zaman da böyle, hiç ses çıkarmadan konu, böyle, sessiz sakin, AK PARTİ'nin sorumluluğu hiç tartışılmadan geçip gidiyor; çok yanlış.
Şimdi, diğer taraftan...
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) - Yeni seçimleri yaptılar.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ne dediniz, anlamadım?
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Deniz Bey, devam edin siz.
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) - Yeni seçimleri yaptılar.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Hatibe müdahale etmeyelim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Seçimden bahseden kim?
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Deniz Bey, devam edin, buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Biz insan hayatından bahsediyoruz, sizin aklınız seçimde.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Deniz Bey, buyurun, devam edin.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, Genel Maden İşçileri Sendikası, yaptığı sunumda sanat sayısının 31'e düştüğünü söylüyor. Ben soruyorum: Daha önce bu sanat sayısı kaçtı? Bunun çeşitleri neydi? Kaçtan 31'e düştü? Bunların listesini talep ediyorum.
Yine, Genel Maden İşçileri Sendikasına soruyorum: Ya, ben kurum yetkilileri geldiğinde burada sordum, dedim ki: "Kendi sanatları dışında çalıştırılan işçi sayısı kaçtır?" Aldığım yanıt oldukça korkutucu: 2 bin. 2 bin işçinin kendi sanatlarının dışında, başka sanatlarda çalıştırıldığını Türkiye Taşkömürü Kurumu yetkilileri açıkladı. Dolayısıyla bu işçilerin kendi sanatlarının dışındaki sanatlarda çalıştırılmasını neye bağlıyorsunuz? Bunu soruyorum. Bunun sorumlusu kim? Onu da öğrenmek istiyorum.
Diğer bir konu: Yine, sunumda ifade edilen, iş sağlığı ve güvenliği kurul toplantısının patlamadan önce en son ne zaman yapıldığını, burada yapılan toplantının tutanaklarının tutanak hâline dönüştürülüp dönüştürülmediğini, aynı zamanda, Genel Maden İşçileri Sendikasına ulaşan hem iş yeri temsilcisi hem doğrudan kendi genel merkezlerine ulaşan şikâyetlerin, yine, tutanağa bağlanıp bağlanmadığını sormak istiyorum. Eğer tutanaklara bağlandıysa bunlarla ilgili, yine, bilgi talep ediyorum.
Bir diğer konu: Türkiye Taşkömürü Kurumunun bir tahlisiye ekibi var, çok kıymetli bir ekip. Özellikle bu sabah itibarıyla Düzce civarında yaşanan deprem bize gösterdi ki olası bir İstanbul depremi veya nüfusun yoğunluklu yaşadığı bölgelerde yaşanabilecek bir depremde Türkiye Taşkömürü Kurumu, arama kurtarma faaliyetlerindeki tecrübesi, yeri ve ondan doğabilecek bir boşluğun telafi edilemez oluşu nedeniyle çok önemli. Tam, böyle, AK PARTİ diliyle, sizin daha rahat anlayacağınız şekilde söyleyeceğim: Paha biçilemez bir değere sahip. Yani her şeye bir paha biçerek "kâr" "zarar" diye bakıldığı için öyle ifade edeyim. Paha biçilemez bir öneme sahip. O nedenle ben geçtiğimiz yıllarda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bir dilekçe yazdım, dedim ki: "Sadece kömür üretimi için değil, aynı zamanda, Türkiye'nin önünde, yaşayabileceği deprem gibi büyük doğal felaketlerden doğacak sonuçlarda arama kurtarma faaliyetlerini gerçekleştirebilecek tahlisiye ekipleri veya madenciliğin doğası gereği, zaten yaptığı işle birlikte öğrendiği göçük altı arama kurtarma veya çalışma; o baskı altında bu tip görevleri yerine getirebilme yeteneğine sahip işçi sayısının artırılması gerekiyor." Tekrar ediyorum: Sadece kömür çıkarmak için değil, olası depremlerde arama kurtarma faaliyetini yapmak için bile Türkiye Taşkömürü Kurumundaki işçi sayısının artırılması şarttır. 500 bin işçiden de bahsetmiyorum. İstanbul'da potansiyel yıkılma riski veya yine, Türkiye genelinde olası depremlerde yıkılma riski bulunan konut ve bina sayısını hesap edin, aynı anda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun efendim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O nedenle de işçi sayısının artırılması kritik öneme sahip.
Diğer bir konu yani ona da açıklık getirmekte fayda var: Şimdi, Türkiye Taşkömürü Kurumu buraya geldiğinde şöyle bir ifadede bulundu hava hızıyla ilgili, bunun altını tekrar çizmek istiyorum, dediler ki: "Maden iş yerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinde ocaktaki hava miktarı temiz hava giriş yolu ve havanın ayrıldığı bütün kollar da dâhil olacak şekilde hava ölçüm istasyonları kurularak gerekli ölçümler yapılmak suretiyle takip edilir. Bu ölçümler sağlık ve güvenlik dokümanında belirtilen sıklıklara göre yapılır ve havalandırma defterine kaydedilir. Hava hızı her hâlde 0,5 metre/saniyeden az olamaz." Yani "1 saniyedeki hava hızının çekişi, kirli havayı çekişi en az 0,5 metre olmalı." diyor, en az. Sayıştay da uyarıyor, diyor ki 2019 yılı raporunda: "2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği eksi 300 metre olmuştur, bu derinleşme ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Yani diyor ki: "Sizin -aslında tırnak içinde- en az, belirlediğiniz asgari sınırlarınız artık geçerli değil çünkü eksi 300 metrenin altında grizu patlama riski artıyor diğer kotlara göre. Çalışılan damarların tamamında -ki çalışılan damarların tamamı bu kotun altında- gaz içeriklerinin yüksek olduğu dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir; tedbir alın." Gaz içerikleriyle ilgili de burada tablosunu yayınlamış. Yani hava hızının 0,5 metre/saniyenin üzerinde olması gerekiyor. Ancak kurum o hava hızının üzerine çıkılmadığını burada itiraf etti ve o asgari olan 0,5 metre/saniyenin de altında bir hava hızının da olabileceğini iddia etti.
Şimdi, dolayısıyla bu durum dahi aslında Amasra Faciası Araştırma Komisyonunun, ilk anlamda birinci sorumluluk bağlamında, AK PARTİ'nin birinci sorumluluğunun arkasından hava hızının tetiklediği bir patlamanın gerçekleştiğini neredeyse ortaya koymuş durumda. Aslında bundan sonra bizim yapacağımız toplantılar, bu ortaya çıkan gerçeğin yan kanıtlarına da ulaşmak için yapacağımız toplantılar olacak bana göre. Dolayısıyla bu konuyla ilgili ben tekrar konunun altını çizmiş olayım.
Şimdi, şöyle bir konu var, sendikaya onu da sormak istiyorum: Cumhuriyet başsavcılığının yaptığı soruşturma kapsamında sorgulama tutanaklarında alınan bir ifadede, bir mühendisin ifadesinde şöyle bir beyanatı var, diyor ki: "Normalde nezaretçilerin işçilerden en geç kırk beş dakika sonra ocağa inmesi gerekiyor fakat sendikanın etkisi, alışılmış bir gelenek olarak nezaretçilerin 18.00'e kadar inmediklerini biliyorum."
Şimdi, o nedenle nezaretçilerin bu yaşanan patlama anında nerede olduklarını, tabii, inceledik, bir kısmı gerçekten de bu 18.00 civarında maden ocağına inmeye başladığını, bir kısmının... Daha evvel inenler var, hatta patlama bölgesine doğru hareket hâlinde olan 2 nezaretçi var hayatını kaybeden. Dolayısıyla bu verilen bu ifadede bahsedilen konuyu bize anlatmanızı istiyoruz yani neden nezaretçiler, işçilerden bu kadar geç maden ocağına iniyorlar? Yani en geç kırk beş dakika sonra ocağa inmeleri gerekirken, işte, 18.00'e kadar ocağa inmedikleri yönünde bir ifade var; bunu sormak istiyorum.
Diğer bir konu, sizden sonra başka sunum yapılacağı için muhtemelen, başka sendika olacağı için ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Toparlıyorum.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Yani toplam 4 tane var sendika, o yüzden...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet de, ben özellikle Genel Maden İşçileri Sendikasında ağırlıklı söz aldığım için...
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Onlara çok sormayız.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Efendim?
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Onlara çok sormayız.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Öyle mi?
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Evet.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Peki.
Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şöyle: Bir promosyon konusu var, hazır sendikada burada yani maden işçilerinin temsilcisi burada olduğu için, dolayısıyla, bu konuyu gündeme getirmemiz çok önemli.
Şimdi, Zonguldak'ta maden işçilerinin morali bozuk, Türkiye Taşkömürü Kurumunun morali bozuk, Zonguldak halkının, Bartın halkının morali bozuk; böyle bir gerçek var. Yani bu zamanda biz araştırmamızı yapacağız, soruşturmamızı yapacağız ama kurumsal kimlikleri de zedelemeden onlara da sahip çıkacağız. Tabii sorumluları da tespit edeceğiz, bu konuda hiçbir taviz de verilmeyecek; bugüne kadar da birlikte bunu vermedik.
Şimdi, ben durumu size rakamlarıyla ifade edeyim, siz söyleyin. 1 Mayıs 2020 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Vakıflar Bankası arasında bir protokol imzalanıyor; kurum maaş ödeme protokolü. Her kurum çalışanı gibi Türkiye Taşkömürü Kurumundaki madenciler de bir promosyon ödemesi alacaklar, beş yıllık bir anlaşma ve promosyonunun toplam tutarı 4.050 TL; tutar bu. Şimdi, bugün itibarıyla yapılan anlaşmalara, çeşitli kurumların promosyon anlaşmalarına bakıyoruz 30 bin TL alan var, 40 bin TL alan var.
MEHMET ALİ ÖZKAN (Manisa) - Deniz Bey, kazayla ne ilgisi var bu promosyon ücretlerinin?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, biliyorum, maden işçilerinin morali de sizi ilgilendirmiyor, sizi ilgilendirmiyor biliyorum, işte ama size anlatmıyorum zaten, ilgilenenlere, dinleyenlere anlatıyorum.
Yani Zonguldak'taki tüm maden işçilerini çok ilgilendiren bir konu bu. Şimdi, dolayısıyla sözleşmede de protokolde de bir madde var; sözleşmenin feshi maddesi. Sözleşme diyor ki: "Eğer kuruluş bu protokolü iptal etmek isterse bu beş yılın içinde ödenen promosyon tutarını geri ödeyecek, aynı zamanda da yüzde 20'sini de ilave olarak ödeyecek." Tamam madem, ödenen promosyonu geri alsın, yüzde 20'sini de geri alsın ama makul, 40 bin lira seviyelerinde diğer kurumlarla yaptığı gibi bir promosyon anlaşması ya Vakıflar Bankası tekrar yapsın veya diğer kamu bankalarıyla veya diğer bankalarla, artık o rekabete kim giriyorsa, bu tutarda bir anlaşma yapılarak maden işçilerinin de bir nebze bir moralini düzeltici bir değişiklik yapılsın. Mevzuat, imzalanan protokol, bunu mümkün kılıyor. Bankalar yeri geldiğinde çok acımasız bir şekilde verdikleri krediyi faiziyle birlikte geri alıyorlar; hatta önden faizini alıyorlar, anapara borcu sona kalıyor ve devasa bir yük oluşturuyor vatandaşlar için. Bir vatandaş gidip de "Ben borcun tümünü ödemek istiyorum ama ödediğim tarihten itibaren ki faizler silinsin." dediğinde "Hayır, ben para satıyorum, o nedenle o faizi senden alacağım." diyor. O nedenle buradaki protokolde işçilerin lehine bir protokoldür; dolayısıyla, fesih maddesi itibarıyla gerekli şart uygulanabilir. Protokolün feshiyle birlikte yeni bir anlaşma yapılarak Zonguldak'ta maden işçilerinin moralinin düzeltilmesi yönünde bir adım atılabilir. Aksi takdirde bir kez daha Zonguldak, Bartın maden işçilerinin yalnız bırakıldığına şahit olacağız.
Sendikanın bu doğrultuda yoğun bir çabası var, bu çaba bu Araştırma Komisyonu vesilesiyle de yalnız bırakılmamalı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Araştırma Komisyonu Başkanlık Divanı tarafından da gerekli girişimlerin yapılmasını ben sizden talep ediyorum. Biz de bu yapacağınız girişimlerin tümüne en güçlü şekilde desteğimizi vereceğiz diyorum. Türkiye Taşkömürü Kurumunun ve Genel Maden İşçileri Sendikasının büyümesinin, işçilerin çalışma koşullarını da geliştirebilecek, atılacak en önemli adımlardan biri olduğunu düşünüyorum ve AK PARTİ'nin elini veya kurduğu siyasi baskıyı -yani bir ahtapot gibi boğmaya çalıştığı- Türkiye Taşkömürü Kurumu ve sendikanın üzerinden çekmesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum.