| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu'nun Amasra'da meydana gelen maden kazası, sendikanın işçi sağlığı, iş güvenliği ve eğitimi faaliyetleri, maden iş kolundaki kazaların azaltılması içni alınması gereken önlemler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 23 .11.2022 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyelerimiz, değerli sendikacılar, bürokrasi ve basın mensupları; sözlerime başlarken yine en içten saygılarımı sunuyorum.
Tabii, Zonguldak kömürle var olmuş bir kent ve kömürle yaşamaya devam eden bir kent. Türkiye Taşkömürü Kurumu da Zonguldak'ın bir kurumu yani Zonguldak'la özdeşleşmiş bir kurum ve hem Zonguldak'ın hem de Türkiye'nin göz bebeği olan bir kurum. Yine, Genel Maden İşçileri Sendikası da Zonguldak'la özdeşleşmiş bir kurum; 1946 yılında Ereğli Kömür Havzası Maden İşçileri Derneği olarak kurulmuş ve yetmiş altı yıldır da varlığını devam ettiren, işçilerin haklarını savunan bir kurum. Dolayısıyla, biz her iki kurumu da her şeyden önce Zonguldak'ın marka değerleri olması nedeniyle seviyoruz, korunması ve kollanması gerektiğini düşünüyoruz.
Yine, Türkiye'de millî madencilik politikalarının hayata daha çok geçmesi gerektiğini savunan bir siyasi partiyiz. Madenler biliyorsunuz Atatürk döneminde devletleştirildi, öncesinde özel sektör yürütüyordu ve bu anlamda da partimizin madencilik politikaları millîlikten yanadır, bunlarda hiçbir tereddüt duyulmamasını ifade ediyoruz. Yalnız daha önceki oturumlarda Türkiye Taşkömürü Kurumunun mevcut yöneticilerine yönelttiğimiz eleştiriler ve burada bugünkü oturumda da yine Genel Maden İşçileri Sendikasına yönelteceğimiz bazı eleştirilerin kurumların kendisine yönelik olarak algılanmamasını rica ediyorum. Tabii, Genel Maden İşçileri Sendikası da biz ne zaman kapısını çalsak başta İsa Bey olmak üzere, Genel Başkanları olmak üzere, tüm yöneticileriyle bize kapısını açmıştır ve onlarla sürekli görüşme ve iletişim hâlinde olmuşuzdur. Ama bütün bunlar tabii ki Genel Maden İşçileri Sendikasının da hataları ve noksanları olmadığı, bazı noktalarda zafiyet göstermediği düşüncesini bizde taşımıyor.
Sayın Başkan Yardımcısı, burada, benden önce konuşma yapan değerli milletvekili arkadaşlarımın birçoğu da Genel Maden İşçileri Sendikasının bazı uygulamalarını eleştirdiyse buna demek ki kamuoyunda böyle bir algı var diye bakmak lazım yani Genel Maden İşçileri Sendikası iş sağlığı ve iş güvenliği noktasında üzerine düşen yükümlülükleri tam anlamıyla yerine getirmiyor gibi bir algı ortaya çıkmış gözüküyor. Ben de değerlendirmelerimi bu çerçeveden yapacağım ve size de bazı teknik sorular soracağım.
Tabii, bu şundan kaynaklanıyor, bu algının kuvvetli gözükmesinin sebeplerinden birisi: Şimdi, sendikanın temel amacı işçi haklarını savunmaktır ama tabii bunu yeri geldiğinde işverenle uzlaşarak yapar, yeri geldiğinde de işverenle tartışarak yapar ve bunu kamuoyuna da deklare eder, bu şekilde yürür işler. Ama Genel Maden İşçileri Sendikasının son on yıllık yönetimlerine baktığımızda -bu sadece sizin yönetiminizle sınırlı değil- Türkiye Taşkömürü Kurumuyla bir nevi sürekli girift ilişkilerle sendikacılık yürütülüyor gibi bir algı söz konusu. Biz tabii ki şunu söylemiyoruz: Yani vuralım, kıralım, kavga edelim, bağıralım, çağıralım noktasında değiliz, tabii ki işverenle de zaman zaman bir araya gelinebilir, ortak görüşler ve düşünceler paylaşılır, ortak hareket edilebilir. Ama öyle bir noktaya gelinmiş ki yani sendikacılık biraz geri planda kalmış, sanki işveren ne derse, siyasi parti ne derse, iktidardaki parti ne derse Genel Maden İşçileri Sendikası onların denetiminden ve güdümünden çıkmıyormuş gibi bir algı oluşmuş durumda. Milletvekilleri arkadaşlarım da sanırım bu kamuoyunda oluşan algı üzerinden buna devam edecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Tabii buna yönelik emareler de var Sayın Başkan. Nedir? Bakın, yakın tarihimizde Amasra kazasından önce 2010 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumunun Karadon Müessesesinde bir kaza meydana geldi, 30 işçimiz yaşamını yitirdi, feci şekilde öldüler. Yine, 2013 yılında 8 işçimiz yaşamını yitirdi. Bu arada tabii, tek tük, sürekli iş kazası oluyor, bu şekilde -sayılarını bilemiyorum ama belki 10'ların üzerindedir- yine, göçük altında kalan, yaşamını yitiren, yaralanan birçok işçimiz oldu. Tabii, bu noktada Türkiye Taşkömürü Kurumunda iş güvenliği zafiyetlerinin oluştuğu 2010 yılından itibaren aslında sinyal vermeye başlamış. Bakıyoruz, Türkiye Taşkömürü Kurumunun yöneticileri, atanan yöneticileri... Özellikle 30 işçinin ölümünden sorumlu tutulan -burada yok şu anda, emekli oldu- ve altı yıl, üç yıl ceza alan İsmail Güner Genel Müdür Yardımcısı oluyor 2012 yılında ve dava devam ediyor; bu dava bitti, kesinleşti, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna itiraz edildi, altı yıldır bekliyor ve hüküm cümlesindeki kararlardan biri de "Bir yıl meslek ve sanattan yoksun bırakılmasıdır." şeklinde; buna rağmen sendika İsmail Güner'le ilgili bir tek satır açıklama yapmadı bugüne kadar yani siz 30 işçinin ölümünden sorumlu olan bir Genel Müdür Yardımcısını nasıl atıyorsunuz diye bir açıklama yapılmadı, siyasi iktidara yönelik bir açıklama yapılmadı, yönetime yönelik bir açıklama yapılmadı; varsa lütfen düzeltin.
İkincisi: Yine Kozlu Müessesesinde Müdür olan, 8 işçinin ölümünden sorumlu tutulup cezası 2018 yılında kesinleşen kişi de Genel Müdür yapıldı ve bu 2 üst düzey yönetici, iş kazalarından dolayı sicili bozuk olan bu kişiler yönetici olduğu hâlde sendika sesini çıkarmadı. Bakın, biz parti olarak ben bir iki defa açıklamalarda bulundum, gerekli girişimlerde bulundum ama maalesef bakın bu sicili bozuk kişiler tarafından yönetilen TTK, bugün 42 işçimizi daha yitirdik. Şimdi hâlâ, bakın, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürü şu anda görevine devam ediyor, açığa alınmadı, soruşturmanın selameti açısından açığa alınması gerekir iken açığa alınmadı, siyasi bir tasarrufla korunuyor. O gün Sayın Enerji Bakanına sorduğumuzda aldığımız cevaptan anladığımız sonuç şu: Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı korunmaya devam edilecek. Bakın, bu Genel Müdürün, ön raporda - siz de atıfta bulunmuşsunuz- 3 maddeden şu anda sorumlu olduğu tespit edilmiş, Genel Müdür Yardımcısının 2 maddeden sorumlu olduğu tespit edilmiş ön raporda. Ön rapora göre 1 maddeden sorumlu olduğu tespit edilen 1 mühendis tutuklu şu anda, 2 maddeden sorumlu olduğu tespit edilen tutuklu şu anda ama Genel Müdür ve Yardımcısı hâlâ görevde. Ama sendikamız maalesef bununla ilgili sesini çıkaramıyor Sayın Başkan.
Sizin burada bu sesi çıkaramamanız, kamuoyunda böyle bir algıya yol açıyor. Sebeplerden biri bu. Siz sendikacısınız, benim haddim değildir yol göstermek ama lütfen, buna sizin bir ses çıkarmanız gerektiğini düşünüyorum, takdir sizin.
Şimdi, devam ediyoruz. Kurumun işçi açıkları olduğunu, İsa Bey, defalarca -birçok toplantıya katıldık, bizim toplantılarımıza da katıldınız- gündeme getirdiniz. Kurumun işçi açıklarının iş güvenliğini tehdit ettiğini - ben şahidim- siz defalarca kamuoyuna da açıkladınız. Yani "İşçi alınmazsa, işçi açıkları giderilmezse iş kazaları olur." dediniz, sendika olarak da bunu söylediniz, biz de söyledik defalarca. Şimdi, sunumunuzdan anladığım kadarıyla 4 bin civarında bir işçi açığı olduğunu ifade ediyorsunuz bugün itibarıyla, üretim işçisi.
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSA MUTLU - Yanlış anlaşılma var herhâlde.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Okuyayım o zaman. Bilmiyorum, öyle bir ifade var sanki burada. "İş sağlığı ve iş güvenliği kuralları dâhilinde, sadece ayakta tutulabilmesi için en az 4 bin işçiye ihtiyaç var." demişsiniz. 4 bin konusunda itirazınız mı var, daha mı fazla demek istiyorsunuz? Çünkü yılbaşında emekli olacak 1.300 işçi var, sanırım 5.500 demek istiyorsunuz.
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSA MUTLU - Sayın Vekilim; orada anlatılan, tabii ki kurumun acilen işçiye ihtiyacı var. Onu zaten az sonra cevaplarda söyleyeceğim. Yani orada anlatılmak istenen o değil. Orada anlatılmak istenen, kurumun şu anda 7 bin işçisi varken sadece mevcut çalışılan açık alanları ayakta tutabilmek için 4 bin işçinin orada çalışması lazım. Biz diğer müesseselerle beraber, geriye kalan 3 bin işçiyle o Müessesede üretim yapmaya çalışıyoruz yani bu şekilde üretim yapılması imkânsız, onu anlatmaya çalışıyorum.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ama şu cümle...
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSA MUTLU - Orada anlatılmak istenen o değil.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Şimdi, bakın, şu cümle... O zaman siz kendi kendinizi tekzip ediyorsunuz. Bakın, diyorsunuz ki burada: "Bu faaliyet alanının işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları dâhilinde..."
BAŞKAN TANER YILDIZ - Şöyle yapalım isterseniz: Siz Başkanım, notunuzu alın çünkü arkadaşlar da not alamıyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yani şu cümle yanlış mı yani?
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSA MUTLU - Yok.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bakın, tamam, cevap verirsiniz, şimdi cevap vermeyin de sonra cevap verirsiniz; önemli değil, karşılıklı olmasın. Ama bakın, cümle çok açık: "Bu faaliyet alanının işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları dâhilinde, sadece ayakta tutulabilmesi için en az 4 bin işçi..." diyorsunuz. Yani buna itirazınız mı var?
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSA MUTLU - Hayır efendim yani bir itirazım yok.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Yanlış anlıyorum.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Nasıl yanlış anlıyorum? İşte iş güvenliğini tehdit ediyor yani açık ve net.
BAŞKAN TANER YILDIZ - Notunuzu alın.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Devam ediyoruz: Yılbaşında tahminî 1.300 işçi emekli olacak. Bu durumda, aslında 5.300 işçiye ihtiyaç var en az, anladığımız kadarıyla ve defalarca da siz de bunu ifade ettiniz birçok toplantıda, bizimle yaptığınız toplantılarda da söylediniz.
Netice itibarıyla şunu ifade etmek istiyorum: Bu konuda siz, Türkiye Taşkömürü Genel Müdürüne bir talepte bulundunuz mu, yönetime bir talepte bulundunuz mu? "İşçi açıkları iş güvenliğini tehdit ediyor." deyip bir yazılı müracaatta bulundunuz mu? Türkiye Taşkömürü Kurumu yöneticileri sizce bununla ilgili yeterli çabayı sarf ettiler mi yani bu işçi açıklarının giderilmesi için Bakanlığa, ilgili yerlere yazılar yazdılar mı, bu olayı yakından ve samimi bir şekilde takip ettiler mi? Çünkü kazanın oluş sebeplerinden birinin, temel sebeplerinden birinin de bu olduğu açık ve net bir şekilde ortada. Benim gördüğüm kadarıyla, şu ifadeyle, aslında sizin de benzer düşüncede olduğunuzu görebiliyorum.
Bir de tabii ki Türkiye Taşkömürü Kurumu iş sağlığı, iş güvenliği yönünden de sizin denetimiz altında olması gereken bir yer. Bunu denetlemeniz gerekiyor, sizin göreviniz kapsamında olan bir yer. Sizce Türkiye Taşkömürü Kurumunda yeterli düzeyde iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınıyor mu? Eğer size göre bu tedbirler alınıyorsa -ki alınmadığını söyleyeceğinizi düşünüyorum ama- bu kadar işçimiz niye yaşamını yitirdi? Ya, burada bir yönetim zafiyeti var mı? Türkiye Taşkömürü Kurumunda bir yönetim zafiyeti var mı? Tepeden tırnağa, sadece müessese müdürlerini kastetmiyorum, genel müdürden en alt düzeydeki nezaretçiye kadar, işte ne bileyim, bu konunun ilgili kişileri kimse bir denetim, yönetim zafiyeti var mı?
Yine, sendikanız Amasra Müessesesinde iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığına yönelik bugüne kadar bir tespitte bulundunuz mu? Biliyorsunuz ağır ve tehlikeli iş kollarında iş güvenliği kurulu oluşturuluyor ve ayda bir toplanıyor bu. Bu toplanma nedeniyle siz de her ay işverenle beraber bu toplantıya katılıyorsunuz. Bu toplantılarda iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığına yönelik -Amasra ocağı için, kazanın meydana geldiği yerde- sizin temsilciniz bir uyarıda bulundu mu kuruma? "Ya, arkadaş, bu kadar eksiklik var, şunları alın." diye bir öneride bulundunuz mu?
Yine, Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessesesinde -sizin de yine burada ifadeniz var, açıklamanız var- yetersiz ve etkisiz havalandırma sisteminin olayın meydana gelmesinde en temel unsur olduğunu bilirkişi ön raporunda tespit edildiğini vurguluyorsunuz. Buradan ben anlıyorum ki -yine yanılıyorsam düzeltin- yani sendikanın da bu yetersiz ve etkisiz havalandırmanın kazanın meydana gelmesinde temel sebeplerden biri olduğunu düşündüğünü düşünüyorum ki bunu buraya almışsınız. Çünkü 6 tane sebep var ama siz sadece bunu özellikle vurgulamışsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN TANER YILDIZ - Buyurun.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Burada, Amasra Müessesesiyle ilgili kurum, Genel Müdür Yardımcısı açıklamada bulundu. Bu havalandırma sistemiyle ilgili mevzuata uygunluk noktasında 2015 yılında mevzuat değiştikten sonra 3 defa ihale yapıldığını ve en son geçen yıl havalandırma sisteminin ihalesinin yapıldığını ama bir yıl dolmasına rağmen şirketin taahhütlerini yerine getiremediğini hatta altmış yedi günlük bir idari para cezası uygulandığını vesaire, bunları anlattı, böyle bir durum söz konusu. Siz, bu konuda, sendika olarak işvereni uyardınız mı? "Ya, bu havalandırma sistemiyle ilgili ihaleyi bir an evvel tamamlayın." dediniz mi? Böyle bir öneriniz oldu mu?
Yine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve MAPEG yetkilileri, müfettişleri denetim yapıyor Sayın Başkan, denetim neticesinde bir rapor hazırlıyorlar. Hani bu raporların bir kısmını Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri burada açıkladılar. Bu raporlar size geliyor mu? Yani siz bu konuda Çalışma Bakanlığının ve diğer MAPEG'in raporlarını alıp bunlarla ilgili işverene uyarıda bulunuyor musunuz? Bu konuların yerine getirilmesiyle ilgili, bunların takibiyle ilgili sendika olarak bir yazı, uyarı veya takip sisteminiz var mı?
Yine, Türkiye Taşkömürü Kurumunun... Aslında, İsa Bey olsaydı iyi olurdu, dinleseydi daha iyi olurdu ama geldiğimde tekrarlarım onu, önemli çünkü bilmiyorum... Şimdi, nerede kaza oldu? Bakın, Karaman'da kaza oldu -adım adım gidiyoruz- Kozlu'da kaza oldu, facia oldu, Amasra'da facia oldu, 2 tane...
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Kandilli...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - O, 83'te oldu, ben son yılları anlatıyorum. Kandilli'de de doldu elbette yani Kozlu'da ikinci oluyor ona bakarsanız, daha büyük kazalar da var ama son on iki yılda özellikle 2-3 müessese de kaza oldu, kaza olmayan son on üç yılda 2 müessese var; biri Armutçuk, biri de Üzülmez. Şimdi, hani korkum o ki -hani bugün Amasra'da oldu ama- diğer müesseselerde yeni kazalar olabilir diye endişe ediyorum çünkü yönetim zafiyeti olduğu net bir şekilde ortada. Hani, iş güvenliğinden, sicili bozuk kişilerin yönettiği bir TTK yönetiminin olduğu yerde diğer müesseselerde kaza olur diye endişe ediyorum işin açıkçası.
Bununla ilgili sendikanızın dikkatini çekmek istediğim bir konu var, geçenlerde ortaya çıktı: 2015 yılında havalandırma sisteminin değiştirilmesi yönünde mevzuata bir hüküm giriyor, yönetmelik giriyor. 3 müessesenin havalandırma sistemi yenilenmiş, değiştirilmiş; Amasra'dakinin ihalesi yapılmış ama değiştirilmeden kaza meydana geliyor ve şimdi, son olarak da Üzülmez Müessesesinde bir havalandırma sistemi yenilenmemiş, aradan sekiz yıl geçmesine rağmen sistemde bir yenilenme olmamış. Ya, bu konuyu sendikanız hiç takip etti mi? Bu havalandırma sistemiyle ilgili veya diğer eksikliklerle ilgili bir uyarı vesaire yaptınız mı?
Bir başka konu, yönetmelik gereği kontrol sondajlarının yapılması lazım ve bunların yeterli sayıda ve yeterli uzunlukta yapılması gerekiyor. Yani sizin tespitlerinize göre kurumda kontrol sondajları yeterli düzeyde, yeterli sıklıkta ve yeterli uzunlukta yapılıyor mu, bu konuda bir şey gördünüz mü? Bir zafiyet var mı kurumda? Bunu özellikle değerlendirmenizi rica edeceğim çünkü amacımız burada bir kez daha benzer kazalar yaşanmasın, işçilerimiz, madencilerimiz yine yaşamlarını yitirmesin; bunun için uğraşıyoruz.
Bir başka konu, kazanın meydana geldiği gün 3 tali havalandırma sistemi varmış, bir ana havalandırma, 3 tane de tali havalandırma ve o üretimin yapıldığı yerdeki, kazanın meydana geldiği yerdeki tali havalandırma saat on iki civarında arızalanmış, sanırım, kelepçesi sorun çıkarmış ve arızalı şekilde -yani ifadeler o yönde- üretime devam edilmiş. Yani siz bu konuda mesela sizi bilgilendirmek için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN TANER YILDIZ - Toparlayalım lütfen.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Oradaki temsilci arkadaşınız sizi bilgilendirdi mi? "Bakın, böyle bir arıza var, o arızayı gidermemiz gerekiyor, ne yapabiliriz? İşi durduralım." diye bir uyarıda bulundu mu size, yönetime? Tabii, işletmede ne oluyor ne bitiyor siz bilemeyebilirsiniz ama temsilciniz var orada, iş güvenliğinden sorumlu olan temsilci de var; bunu merak ediyorum.
Yine, siz tabii, olayın meydana gelmesinin en temel unsurunun etkisiz ve yetersiz havalandırma sistemi olduğu yönündeki bir görüşü belirttiniz. Ya, sizce de bu havalandırma sistemi -net olarak soruyorum- sistemdeki bu arıza, etkisiz olması, yetersiz olması, kazanın olmasının temel sebeplerinden biri midir? Yani size göre, sizin tespitlerinize göre havalandırma sisteminin etkisiz ve yetersiz olması bu kazanın temel sebeplerinden biri midir?
Yine, diyorsunuz ki: "Zonguldak'ta ekonomi bozuk ve insanlar mecburen kaçak ocaklarda çalışıyor ve bu da iş kazalarına yol açıyor." Sizinle aynı fikirdeyim, maalesef ekonomimiz bozuk, Zonguldak sürekli küçülüyor, kan kaybediyor, nüfusu sürekli azalıyor, işsizlik olmasından dolayı göç veriyor Zonguldak; bundan dolayı da kaçak ocaklarda çalışmalar devam ediyor. Bu kaçak ocaklardaki ölümleri de zaman zaman siz dile getiriyorsunuz, ben de katılıyorum. Bu kaçak ocaklardaki çalışmaların engellenememesinin sebepleri nelerdir? Neler yapılırsa bu engellenir? Buradaki ölümler neden yaşanmaktadır? Bu konudaki görüşlerinizi merak ediyorum.
Yine ILO'nun 176 no.lu Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi Türkiye tarafından -sizin sunumunuzda var- 23 Mart 2015 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girdi. Sizce bu ILO sözleşmesinin gereklerini şu anda Türkiye tam anlamıyla yerine getirebiliyor mu? Burada bir eksiklik ve noksanlık görebiliyor musunuz, eğer görüyorsanız, varsa neler?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.