KOMİSYON KONUŞMASI

AYDIN ÖZER (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, Sayın Uslu'nun, ilk başta konuştuğumuz gibi, o videodaki konuşmayı, basında çıkan haberleri biraz savunma işi var. Ben işin şu tarafına bakıyorum: Bak, ben o videoyu izledim, ben maden mühendisiyim onu baştan bir söyleyeyim size. Ben, Eskişehir maden mezunuyum. Sayın Muhammet Balta ile biz, herhâlde Mecliste 2 tane maden mühendisiyiz.

OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - 3.

AYDIN ÖZER (Antalya) - Şimdi, şunu söylemeye çalışıyorum: Bakın, sizin yaptığınız o konuşma bir sendikacıya hiç yakışmayan, sanki bir işveren gibi yapılan bir konuşma. Şimdi, bunu savunuyorsunuz, bence hiç savunmayın. Şimdi, bu tür konuşmalarda: "Ölsek de kalsak da bu işletmeler çalışacak." derseniz ölümleri meşrulaştırırsınız. Yani Soma'yı meşrulaştırırsınız, Ermenek'i meşrulaştırırsınız ve Amasra'yı meşrulaştırırsınız; o zaman ölümlerin önemi kalmaz. Ölümlerin öneminin kalmadığı bir ortamda da siyasetçinin yapacağı fazla bir şey olmaz. Sizin burada az önceki savunmanızı dinledik, ben dikkatle dinledim, hakikaten çok güzel, yaptıklarınızı anlatıyorsunuz. Bu konuda açık bırakmadığınızı, sendika olarak üzerinize düşenin fazlasını dahi yapmaya çalıştığını anlatıyorsunuz. Orada isim vere vere, kimlerin bu işlere girdiğini, hangi yollarla girdiğini, niye üretim yapmadıklarını, niyetlerinin ne olduğunu anlatıyorsunuz; bunların hepsi kabul ama "Biz, ölsek de kalsak da bu üretimi yapacağız." dediğiniz anda ölümleri meşrulaştırıyorsunuz; bu bir.

İki, bence öyle yapmayın, gereken vazifenizi yapın, sendika olarak gereken uyarılarınızı yapın, bunu basınla paylaşın. İşçi örgütlenmeniz var elinizde, onları greve çıkarın, iş durdurma kararı verdirin, birilerini uyarın, güvenlik alınsın, işçi ve işçi güvenliği sağlansın, ondan sonra da zaten orada bir kaza olmayacağı için üretim de adam gibi yerine gelir. Yahu Çinlileri işte anlatıyorlar, TKİ anlatıyor, Çin'de 700'lerden sıfıra düşmüş maden kazaları, özellikle bu kömür, yer altı kazaları. Bizim bunu bilmemiz lazım, bunu bulmamız lazım, ne eksiğimiz var buna bakmamız lazım, biz siyaset kurumu olarak kendimizi de sorumlu tutmamız lazım. Demek ki biz, caydırıcı cezalar uygulatamıyoruz, öyle yasalar çıkarmamışız. Geçen gün arkadaşlar anlatıyor: 7 bin lira ceza kesmişler bir işletmeye. 7 bin lira cezayla milyonlarca lira günlük kapasitesi olan bir işletmeyi durduramazsınız. Yani burada bu işlerin durdurulması konusunda siyasete de, siyasi kuruma da rol düşüyor, sendikalara da rol düşüyor, herkese rol düşüyor burada. Herkes bir araya gelecek, bir ortak akılla bu işin içinden çıkma şansımız olacak, yoksa bu ölümleri çok konuşuruz biz. Bizim vekilliğimiz biter, sizin sendika başkanlığınız biter, genel başkan yardımcılığınız biter, sizden sonraki nesil de bu masalar etrafında toplanır her gün, her kazadan sonra aynı konuları bir daha konuşur. Derdimiz burada birbirimizi suçlamak değil, birbirimizi aklamak da değil ama hakikaten burada hata neredeyse onu bulmak ve o hatanın bir daha yapılmamasını sağlamak; derdimiz bu olmalı. Onun için o yaptığınız konuşmayı unutun, çok yanlış bir konuşma.

Teşekkür ediyorum.