KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bütçe artık son gününü yaşıyor ve bir bütçe daha sona erecek. Bu arada bütün Komisyon üyelerine, Başkana ve burada görev yapan Komisyon üyeleri ve milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısına bir durumu sunmak isterim. Gerçi İletişim Başkanı bizim Bütçe Komisyonu toplantılarına ya da Mecliste bulunan toplantılara katılmamayı gelenek hâline getirdiği için kendisine de dolaylı yoldan yardımcıları ve arkadaşları iletir diye düşünüyorum. Türkiye'de gazetecilik mesleğine yıllarını vermiş İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanlığı yapmış ve altı yıl basın kartları komisyonunda görev yapmış bir arkadaşınız olarak şunu söylemek istiyorum: Basın kartının sadece rengini değiştirmediler; sarı basın kartını turkuaz yaptılar ama asıl yaptıkları, istediklerine basın kartını verdikleri ve... Gerçekten gazetecilik yapan ancak muhalif duruşlarıyla bilinen ya da değişik nedenlerle fişlenen kişilerin basın kartları Türkiye'de ne yazık ki verilemiyor. Ben size çok somut bir örnek vermek istiyorum sayın arkadaşlar, sevgili arkadaşlar. İzmir'de 27 Temmuzda çıkan kararnameden önce kapatılan bir gazete var; adı Son Dakika gazetesi. Bu gazete 14 Haziran 2011 tarihinde 50 bin lira sermayeyle Saygılı ve Gökhan Karaca tarafından kurulmuş. Gökhan Karaca'nın şu anki Karaca'yla, içeride yatan ve FETÖ'den dava edilmiş, hapis cezası almış Karaca'yla ne ilgisi var bilmiyorum ama Saygılı'nın kurduğu yönetim kurulunda hisseler Metin Kocakurt'a devredilmiş ve sonra Metin Kocakurt, Mehmet Tahir Kocakurt, Selçuk Sarıkaya ve Kail Senih Kasap diye yönetim kurulu üyesi oluşmuş ama şirketin yönetimine girenlerin tamamı FETÖ'cü olarak yargılanmış ve birisi de Kocakurt'un bir ağabeyi de kaçak olan FETÖ'nün dünya imamlarından Barbaros Kocakurt; bu kişi 2014 yılında yurt dışına kaçtı ve hâlen aranıyor. Bu adı SAYKAR olan şirket, Son Dakika gazetesi, burada çalışan arkadaşlarımız ve sadece gazeteci oldukları ve iş buldukları için, çalışan gazeteci arkadaşlarımız cezalandırılırken; bu Saygılı ailesi, Ege Üniversitesinin geçmişte atanmış ve FETÖ'cü olarak bilinen ve firar eden Cüneyt Hoşcoşkun'un arsasında bir cami inşa ettiler; Saygılı Camisi. Cüneyt Hoşcoşkun Ege Üniversitesinin arazisini, arsasını verdi, temel attılar ve ne yazık ki 30 milyona mal olan bu güzel, görkemli camiyi de Sayın Cumhurbaşkanına törenle açtırdılar. Bu camiyi açanlar baba, oğul, bu arkadaşlar da FETÖ'den değişik nedenlerle gözaltına alınıp ifade verdiler ve geçmişte "FETÖ Borsası" adlı kitapta isimleri var. Diyeceğim o ki onlar FETÖ'cü olur olmaz, beni çok ilgilendirmiyor ama bu kişiyle ilgili hiçbir cezai uygulama yapılmadığı gibi, pasaportu da kendisine teslim edildi ve Saygılı, bugün pasaportuyla artık yurt dışına çıkabiliyor. Ama ne yazık ki Son Dakika gazetesinde çalışan 10 arkadaşımız, basın kartı alamıyor, basın kartı hakkını kaybettirdiler ve bu 10 arkadaşımız için "sakıncalı" diye basın kartlarından İletişim Başkanlığından başvuruları bile yapılamıyor. Ben, buradaki hakkaniyet temelinde bakılması gerektiğini düşünüyorum. Pek çok arkadaşımız, basın kartını kimlik olarak ve gazeteciliğin kendilerine tanıdığı kimlik olarak kullanan insanlardır. Ama şunu duyuyorum ve çok üzülüyorum ve bu doğruysa gerçekten bu uygulamanın hemen durdurulmasını talep ediyorum: İletişim Başkanlığına göreve başlayan kişilerin bazı memur, işçi, her ne olursa olsun, İletişim Başkanlığında çalışmaya başladıktan birkaç ay sonra basın kartını cebine koyduklarını ve İletişim Başkanlığının bu yetkide olduğunu biliyorum ve duyuyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, bir cümleyle bitirirseniz...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama basın kartı, gazetecilerin kullanacağı, kendilerini tanıtacağı bir kimlik kartıdır. Bu kimlik kartının herkese verilmesini de doğru bulmadığımı burada ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.