| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Bursa Milletvekili Efkan Ala, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ve 46 Milletvekilinin, Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/4750) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .12.2022 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli misafirler...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Komisyon üyelerimiz bittikten sonra diğer milletvekili arkadaşlarımıza da söz vereceğiz. Biraz acele edenler var ama yapacak bir şey yok.
Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Geçici maddeyle birlikte toplam 14 maddenin görüşülmesini gerçekleştireceğiz. Şimdi, internete girip "Uludağ" yazdığınızda karşımıza "kaçak yapılan" kavramı sıklıkla çıkıyor. Uludağ, özellikle sermaye sahibi kesimin büyük ilgisini çeken bir alan konumundadır. Peki, ama Kültür ve Turizm Bakanlığının bu özel ilgisinin altında yatan gerekçe nedir? Bahsettiğimiz Uludağ yani Bursa şehrinin sırtını yasladığı dağ, bu ilin de hayat kaynağıdır. Burada "turizm" adı altında Bursa'nın hayat kaynağına bir saldırının maddelerini görüşeceğiz.
Erzurum'da Kış Olimpiyatları için dünya para harcandı. Yine, kayak için Elmadağ burada dibimizde, Bitlis ilinde kayak merkezi var. Aslında, kayağa elverişli, kış turizmi açısından değerlendirilecek yerler bulunmasına rağmen ormanı, yeşili merkezine alan, burada betona gömülmüş bir yapı üretme derdinde. Bir kere, bu alanı bilmemiz ve anlamamız gerekiyor, her şeyden önce burası bir turizm alanı değil, burası bir millî park. Millî park ne demek? Yani korunması gereken alanlar demektir, herkesin eşit ve adil bir şekilde istifade edebilmesi demektir. Ama bu kanun teklifi bu alanı soylulaştırmak istiyor.
Bu kanun teklifi sermaye sahiplerinin talep ettiği bir durum. Daha önce sermaye sahipleri diyordu ki: "Burayı Bursa Büyükşehir Belediyesine devredelim." Sayın Veysel Eroğlu bunu kabul etmedi. Dolayısıyla, bugün aslında hem Tarım ve Orman Bakanlığı hem de Millî Parklar Genel Müdürlüğünü baypas ediyorsunuz. Hatta, siz daha da ileri giderek Danışma Kuruluna; Bursa Ticaret Odasından 1 üye, Otelciler Birliğinden 1 üye, Seyahat Acentaları Birliğinden 1 üye gönderelim... Aslında, gerek yok; ETS'nin Yönetim Kurulunu atayın, olsun bitsin. Sermaye sahibi bir Bakanın sermaye karşıtı bir iş yapmasını zaten beklemiyoruz.
Bir millî park hakkında düzenleme yapıyorsunuz ama "Millî Parklar Genel Müdürlüğüne danışalım." demiyorsunuz. Bursa'da "turizm" denilince gözünüzü direkt Uludağ'a dikmenizi anlamış değiliz. Uludağ'a ait 37 endemik bitki türünden bahsediliyor, Bursa ilinin içme suyu buradan karşılanıyor. Bölgeye özgü doğal bir yaşam alanı var, özellikle, alanın genişletilmesiyle ekolojik bir yıkım olacağı ortada. Teleferik yapmak için kaç bin ağaç kestiniz?
Her şeyi geçelim, Kapadokya'da yaşanan yıkım ortada. Alan Başkanlığımız yol yapmak için binlerce yılda oluşan Peri Bacaları'nı yıktı, geçti; bunu dünyanın hiçbir ülkesinde göremezsiniz. Otel inşa etmek için yaptığınız yıkım da ortada. İşte, bunun aynısı, hatta daha da kötüsü Uludağ'da yaşanacak. Burada, insan etkisini en aza indirmek amacıyla yapmanız gereken bir görüşme, insan sayısını artırmak için otelleri destekleyecek, kaçak otel sahiplerine bu teklifle gün doğacak.
Aydın'ın Güzelçamlı Dilek Yarımadası Millî Parkı'nda "İnsan sayısı arttı." diye insanları kapıdan çeviriyorsunuz. Burada "turizm" diye bir şehrin yaşam kaynağını yok edecek bir alan başkanlığı kurulmasını tartışıyoruz. Orman Bakanlığının görüşünü gerçekten merak ediyorum, onlar bu teklifinizi onayladı mı? Milyonlar harcayıp teleferik yapılıyor, otelleri o zaman bu bölgeden uzaklaştırmak gerekir, Bursa'nın merkezine taşıyalım ama olmaz, illa ki orası olacak, gerek yok. Buyurun, tüm millî parklar ve Millî Parklar Kanunu'nu da ortadan kaldıralım, "kamu yararı" diye vuralım kepçeleri, yıkalım otelleri, gitsin.
Bu kanun teklifi, aynı zamanda "soylulaştırma" dediğimiz bir sonucu da doğuracak. Şimdi, bu ülkede herkes otelde konaklayabilecek maddi imkâna sahip değil fakat herkesin doğal güzelliklerden istifade etme hakkı var. Şimdi, otelde kalmayan halk teleferikle Kadıyayla İstasyonu'na geliyor ve orada piknik yapıyordu, sonra geri dönüyordu fakat bu teleferik özelleştirildi ve ekonomisi yeterli olmadığından Kadıyayla İstasyonu'nda durması gereken teleferik durmadan Sarıalan Teleferik İstasyonu'na yani otellere giden yere gitmeye başladı. Burada anlatmaya çalıştığımız, Uludağ'ı soylulaştırmanın ilk adımı, maalesef, bu Bakanlık doğal güzellikleri satın alabilecek bir meta olarak görüyor.
Şimdi bir diğer sorun, ekolojik açıdan ortaya çıkacak tahribattır. Siz, bu alanla kalmayacaksınız, zaten genişletme yetkisini Cumhurbaşkanına veriyorsunuz; yıkmaya ve yeni oteller kurmaya devam edeceksiniz.
Sizin eski Bakanınız Faruk Çelik'in oğlunun üzerine kaçak dağ evi bu bölgede tespit edildi. Peki, ne yapıldı? Doğal Sit, Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı olarak tescil edildi ve ruhsat yolu açıldı. Bu konuda Bakanlığın samimiyetine güvenmiyoruz. Burada, otellerin tamamının ruhsatının olmadığını, birçok otelin odunluk ruhsatıyla bina diktiğini biliyoruz. Sayın Bakan Yardımcısına sormak istiyorum: Burada turizm hedefiniz kaçtır? Mesela, yıllık 2 milyonun ziyaret ettiği bir alanı kaç milyona çıkarmak istiyorsunuz?
Uludağ'ın yüzde 71'i ormanlık alan ve 2.100 hektar alanın kontrolünü verdiğiniz Alan Başkanlığı, bu ormanlara sahip çıkmak yerine kesinlikle yok edecektir. Bunun bir rant ve talan projesi olduğu açıktır yani salt turizm amacı güden bir Bakanlığın ekolojik çeşitliliğe doğrudan saldırması, turizmi sadece büyük otel olarak görmesi kabul edilemez. Turizm sadece otel demek değildir, turizm sadece milyonları bu alanlara yığmak değil.
Bu Komisyonda birçok kanun teklifini görüştük ama bence, bu görüştüğümüz en fecaat kanun teklifidir. Müdahale edemediğiniz, istediğiniz uygulamayı hayata geçirmediğiniz her yerde alan başkanlığı kurarak o bölgeyi sermayenin yıkımına açmanız büyük bir sorundur.
Şimdi Sayın Çavuşoğlu'nu da dinledim -özür dilerim, konuştuğu zaman da müdahale ettim ama dayanamadım- Sayın Çavuşoğlu dedi ki: "Kaynak değerlerinin korunması..." Tamamen çelişkili bir ifade. Siz kaynak değerlerini yok ediyorsunuz, bir. Mevcut statü nasıl devam edecek? Gerçi, siz zaten mevcut statüyü de devam ettirmek istemiyorsunuz. Bir de bir heyet saydınız, bu komisyonların hiçbiri burada yok. Dediniz ki: "Orman Bakanlığı, şu bakanlık, bilmem ne..." Hiç kimse yok bu grupta.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Hepsi burada arkadaşlar.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - "Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünmüyorum tek kelimeyle..." Sizin düşünmemeniz bunun doğru olduğunu göstermez. "Her kurum kendi perspektifinden bakıyor, onun için karmaşa çıkıyor." Bir de dediniz ki: "Tek elden değil, bütüncül." Tamamen çelişkilisiniz. Siz bunu tekelleştiriyorsunuz, bütüncüllükten çıkarıyorsunuz. Dediniz ki: "Her kuruluş kendi perspektifinden bakarak karşı çıkıyor." Tabii ki... Biz zaten çok sesliliği istiyoruz. Herkes kendi derdini, her kurum kendi menfaatini kollasın, ortak paydada buluşulsun; zaten demokrasi de budur.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Burada hedef bu.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Hayır, siz bunu yıkıp tek adama tamamen tahvil ediyorsunuz; bütün olay bu.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Celadet Bey, böyle, şahsa hitap etmezdi ama bu defa usulü biraz farklılaştırdı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Bitirmek üzereyim.
Şimdi, her rezervin belli kapasitesi vardır. Dedi ki: "Kayak sporunda mahrum kaldık." Ya, bütün kayak sporlarını Uludağ'da mı yapmanız gerekiyor? Türkiye'nin 50 yerinde kayak merkezi var, onları da geliştirin.
Şimdi, her rezervin belli bir kapasitesi vardır, bunu zorladığınız zaman bütün dengeleri altüst edersiniz. Yarım metre çapında bir taştan bahsettiniz, oynattığınız zaman bilmem ne oluyor. Ya, bu, demagojiden başka bir şey değil. Zaten yarım metre çapında bir taşın yüksekliği 25 santim olur, 25 santim karda da kimse kaymaz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Celadet Bey, yargılanan kişi burada.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Neyse... Yani bunu da önlemek için -o kadar atla deve değil- bir tane bayrak dikersiniz karın içine, kimse oraya çarpmaz, hiçbir şey olmaz ona.
Şimdi, bir de bir ekip saydınız "Şuradan bu gelecek..." Ama bu ekibin tümü sizin tarafınızdan yani tek adam tarafından atanacak. Buna da dikkatinizi çekerim.
Ben, size, o zaman, amacınız nedir diye sordum; orada zaten müdahale etmiştim. Çünkü kurt kuzuyu yemeye karar verirse bahaneler uydururmuş. Kurdun biri derede su içerken daha aşağıda bir kuzu su içiyor, demiş ki: "Benim seni yemem gerekir." "Ya, niye? Niye bana dokunuyorsun?" demiş, "Benim suyumu bulandırıyorsun." demiş. "Ya, sen benden yukarıda içiyorsun bu suyu." "Olsun, senden aşağıda benim akrabalarım içiyor, onlarınkini bulandırıyorsun." Sizin hikâyeniz de buna benziyor.
Şimdi dediniz ki: "Efendim, çıkan o arabalara otopark yeri bulamıyoruz." Ne güzel bir itirafta bulundunuz yani "Biz oraları otopark sahası yapacağız." Otopark sahası yapmak demek var ya, en büyük yıkımdır.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Efendim, hiç alakası yok.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Bir dakika... Niye? Bunu önlemek için bakın, Londra'nın göbeğinde de sırf trafik sıkışıklığını önlemek için otoparkların fiyatını artırırlar, araçların girişini önlerler. Siz de böyle bir şey yapıp toplu taşım aracı geliştirseydiniz... İsviçre dağlarına trenle çıkılıyor. Niye bir tren sistemi, raylı, dişli tren sistemi düşünülmüyor?
REFİK ÖZEN (Bursa) - Tren yapsak o zaman daha çok kıyamet kopacak. Ormanları ne yapacağız?
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Böyle bir şeyi yaptığınız zaman kimse arabayla çıkmaz, otoparka da ihtiyacınız olmaz.
REFİK ÖZEN (Bursa) - "Yol yapmayın, tren sistemi yapın." diyorsunuz.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sonra bir itirafta daha bulundunuz, dediniz ki: "Otellerin odaları 6 metrekare bilmem ne..." Ya, kayak yapmaya gidiyorsunuz, orada balo yapmaya gitme değil yani dans etmeyeceksiniz o odada.
Demek ki sizin niyetiniz bu küçük tesisleri daha büyütmek, daha kocaman yapmak, daha çok beton dökmek yani büyüyecek, betonlaşacak ve talan edeceksiniz ve Uludağ'ın tam kalbi olan bir yerde, siz, alan değil de talan hâkimiyeti kurmak istiyorsunuz.
Teşekkür ederim.