| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Bursa Milletvekili Efkan Ala, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ve 46 Milletvekilinin, Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/4750) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .12.2022 |
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sizi, Komisyon üyelerini, diğer milletvekili arkadaşlarımızı, Bakan Yardımcımızı, Bakanlığımızın tüm personelini, Bursa'dan veyahut da diğer illerimizden gelen sivil toplum örgütlerini, hepinizi; saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce hakikaten bazı konularla ilgili çok da güzel bilgilerin, çok da güzel ilavelerin olduğunu görmeme rağmen esasında sıkıntıyı ben şu manada görüyorum: Bursa Uludağ'ını en iyi tanıyanlardan birisi olduğumu iddia etmem ama belirli bir süre orada, Büyükşehir Belediyesinde olsun veya diğer kamu görevinde olsun çalışmam hasebiyle buradaki arkadaşların çoğundan daha iyi bilirim. Yirmi sene önceki bir Uludağ'ın sıkıntılarını, problemlerini burada anlatırsam saatlerimizi alır. Çok kısa bir örnek vermek istiyorum: Su patlağı... Bu patlağın onarılması için yazışmalar yapılır, Bakanlık buna müsaade etmez; su patlağının olduğu alanda sel götürmeye başlar ve siz müdahale edemezsiniz. Neden? Millî Parkta sizin müdahale edebileceğiniz hiçbir yetki yok.
Buradaki arkadaşlarımız bazen bakıyorlar "Efendim, işte, böyle değil." falan. Ben bizzat yaşadım değerli kardeşlerim, bizzat yaşadım. Biz bir gece rüya görerek bu yasayı buraya getirmedik, yirmi yıldır uğraşıyoruz, sivil toplum örgütleri, muhalefetin diğer milletvekili arkadaşlarıyla beraber bunu yoğurarak... Ve burada, hakikaten göz bebeğimiz olan Uludağ'ın kurtarılmasına yönelik olan bir yasa bu; çok açık ve net söylüyorum. Zamanlaması noktasında bir şey söylemek istemiyorum ama Anayasa'ya aykırılık iddiasını tamamen reddediyorum, böyle bir şey yok, Anayasa'ya aykırı değil. Ve olmaması bana göre bugüne kadar yanlış. Sebebi de şu: Değerli arkadaşlarım, biz bugün bir şey yapmıyoruz, yapılmış olan hata ve eksiklikleri, kusurları toparlamaya gayret ediyoruz.
Biraz önce Hakan Bakanımın söylediği gibi, orada üç dört tane yerleşim alanı var, onlara müdahale edilmiyor, onlar olduğu gibi duruyor. Sadece turizm alanı olarak bilinen ve 1938'li, 40'lı, 60'lı yıllardan bu yana yapılmış olan otellerin olduğu alanlardan bahsediyoruz, pist alanlarından bahsediyoruz.
Biraz önce Yüksel Bey de biraz önce Erkan Bey de çok güzel değindiler, pist alanların kısalığıyla alakalı olarak bugüne kadar defalarca bize şikâyetler geldi. Biz bu şikâyetlerin tümünü toparlamak suretiyle dedik ki: Biz burayı hakikaten yaşanabilir ve turizm amaçlı olarak belirlenen bölgeyi... Bakın -tekraren dikkat edin- 2 bin hektarlık bir alan; buranın toplamını Yüksel Bey de biraz önce söyledi, çok geniş bir alan, bu alanın içinde 2 bin hektarlık alan. Haritanın uymamasını Erkan Bey biraz önce çıkarken benimle paylaştı, şunu arz ettim kendisine, size de arz edeyim: Ormanla tamamen alakası kesilmiş olan bazı bölgelerde pist alanının uzatılabilmesini biraz daha olumlu bir hâle getirmeye gayret ettik ama orada tek bir ağacın kesilmesi söz konusu değil.
Değerli arkadaşlar, burada bütün bakanlıklar, sivil toplum örgütleri, Valilik, Büyükşehir Belediyesi, siyaset, tümü beraber, yarın öbür gün Bursa halkının karşısına çıktığımız zaman da hesap verebilirliği de düşünerek bunu getirdik; kusura bakmayın, benim biraz önce arz ettiğim gibi, bir gecede rüya görerek bu yasa gelmedi buraya. Bunların hepsi düşünüldü: "Nasıl korunabilir? Nasıl daha iyi bir hâle getirilebilir?" Burasının, göz bebeğimiz olan bu alanın daha iyi bir noktada yaşanılabilirliğini mutlak surette elde etmemiz gerekiyordu.
Ben bunu hatırlatmak istemiyorum çünkü bazı arkadaşlar belki biraz üzülecekler. Bir muhalefetin Grup Başkan Vekilinin söylemiş olduğu "Hükûmet dünyanın en doğru işini de yapsa biz yanında olmayacağız." Böyle yapmayalım; ne olursunuz ülkede yaşanılabilirliği sağlayan bazı konularla alakalı olarak birbirimize destek olalım; birbirimizin kusurları, yanlışları, eksikleri varsa onları toparlamaya çalışalım.
Bir gün Meclisteki konuşmamda şunu söylediğimde verilen cevabı çok üzülerek karşılamıştım. Yirmi yıl içinde Türkiye'de hiç mi doğru bir şey yapılmadı, hiç mi güzel bir şey yapılmadı? Elimizi vicdanımıza koyalım, doğru yapılan çok şeyler var fakat siz hepsine birden "hayır" derseniz, hepsinin karşısında durursanız gerçekten bu ülkeye zarar veririz.
Değerli kardeşlerim, bakın, yirmi sene önce Uludağ Millî Parkı vardı ve o Millî Park o zaman belki de Türkiye'nin göz bebeğiydi ama yaşanılabilirliği... Sonradan Bulgaristan'ın, Yunanistan'ın veya bizim Türkiye'deki bazı kayak çevrelerinin bizi gelip geçmesinden kaynaklanan sıkıntılar yaşadık. Orada oteller bölgesinden 6 metrekareyi söyleyince rahatsız oldunuz, gülmeye devam edin siz, sorun yok.
Esas mesele şu: Kar ağırlığıyla çatı yıkıldığında çatının tekrar onarılması işini iki senede çözemediğimiz zaman dilimini ben hatırlıyorum. Zor bir hadise, eğer siz orada turizm olarak otel bölgesini, kayak bölgesini muhafaza edecekseniz hiç kusura bakmayın, orada belirli bir yetkiyi vermek mecburiyetindeyiz. O yetkiyi de biz sadece bir yere vermiyoruz, bizim atadığımız Vali, Türkiye Cumhuriyeti'nin Valisi; bunun Başkanlığında bütün kamu kurumlarını, daha doğrusu orada ilgi, alakası olan bütün kamu kurumlarını onun içinde bulunduruyoruz. Bunun içinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var, Kültür ve Turizm Bakanlığı var, Tarım ve Orman Bakanlığı var, Orman Genel Müdürlüğünün zaten ormanla alakalı olan bölümleri tamamen ona ait, oraya müdahale etme şansı yok.
Onun için, ben sizlerden özellikle şöyle bir istirhamda bulunuyorum: Ne olursunuz biz buraya yazık etmeyelim...
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Edeceksiniz...
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - ...Türkiye Cumhuriyeti'nin göz bebeği olarak bilinen Uludağ'ın yaşanılabilir ekosisteminin zarar görmeden yaşanılabilir olmasını sağlayalım. Oraya şu anda doğal gaz gitti, daha önceki yaşam standardını biliyorum, sıkıntıların had safhada olduğu zamanları biliyorum. Şimdi, biz bunu doğru bir noktaya yatırmak istiyoruz, yanlış yapmak istemiyoruz, bunun için yapmış olduğumuz uygulamayı size arz etmek, sizinle beraber bu yolu doğru bir şekilde almak istiyoruz. Sadece, hiç görmeyen birisinin vermiş olduğu kararla hareket etmeyelim.
Bir şey arz edeceğim: Sakarya Nehri'yle ilgili alınmış olan bir karar vardı -bundan yirmi-yirmi beş-yirmi altı sene önceki bir hadiseden bahsediyorum- Sakarya'nın sağı ve solu 100 metre sit ilan edilmişti, o zaman biz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluyla görüşürken şöyle bir şey söylendi, dedim ki: Arkadaşlar, siz burayla ilgili herhangi bir rapor hazırladınız mı? "Hayır." Peki, burayla ilgili Devlet Su İşlerinden veyahut da herhangi bir kamu kurumundan bir görüş aldınız mı? "Hayır." Hocalarımız -çok özür dileyerek söylüyorum dedim- siz burayı, Sakarya Nehri'ni gördünüz mü? dedim. "Hayır." dediler. Dedim ki: Benim söyleyecek başka hiçbir şeyim yok.
Uludağ'da sıkıntıyı çeken bizleriz, Hükûmettir, devlettir. Oradaki o sıkıntıları gidermek mecburiyetindeyiz. Bir başka yerin olumsuzluğunu getirip bu konuyla bağlantısını yaparak burada yanlış bir ifadede bulunmak veyahut da buna olumsuz bakmak doğrusu bizleri üzüyor.
Hepinize saygı sunuyorum.
Destek olmanızı istiyorum, özellikle, gülmenize de devam etmenizi istiyorum Beyefendi.
Sağ olun.