| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4780) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .12.2022 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, burada, söz konusu 18 tane limanın işletme haklarının ihalesiz şekilde kırk dokuz yıla uzatılmasını konuşuyoruz. Bu limanların bir kısmı Türkiye Denizcilik İşletmelerine bağlı olan limanlar. Türkiye Denizcilik İşletmeleri limanlarının bir kısmının özelleştirilmesine ilişkin kararlar, daha önce arkadaşlarımızın belirttiği gibi, Danıştay tarafından iptal edilmişti. Anayasa'nın 138'inci maddesinin son fıkrasına göre yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Dolayısıyla, kesinleşmiş yargı kararlarının uygulanması yasama organı dâhil tüm devlet kurumları açısından anayasal zorunluluktur. Yasama organı, çıkaracağı bir yasayla yargı kararlarının uygulanmasını imkânsız hâle getiremez. Bu yükümlülük aynı zamanda Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesi ile 36'ncı maddesinde güvence altına alınan "adil yargılanma" hakkının bir gereğidir.
Bildiğiniz gibi, Danıştay daha önce Giresun Limanı'nın, Sinop Limanı'nın, Ordu Limanı'nın, Tekirdağ Limanı'nın, Rize Limanı'nın, Hopa Limanı'nın ve Antalya Limanı'nın özelleştirilmesini iptal etmiştir ancak bu kararlar idare tarafından çeşitli gerekçelerle uygulanmamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de LİMAN-İŞ Sendikası tarafından yapılan bireysel başvuruda söz konusu yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Yani ortada şöyle bir gerçeklik var: Bu saymış olduğum Trabzon Limanı da dâhil bu limanlarda daha önce bu özelleştirmeler Danıştay tarafından Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir yani hukuken, esasında bu işletmeler işgalci durumundadır. Şimdi çıkarılmak istenen yasayla bu iptal edilmiş bütün sözleşmelere yasal geçerlilik sağlanacağı gibi, süreler de uzatılmaktadır. Oysa ek bir sözleşmenin geçerli olabilmesi için öncelikle, onun, kendisine ekleneceği normatif temelin hukuken geçerli olması gerekir. Biraz evvel belirttiğim yargı kararları, ihtilaflı kuralın öngördüğü süre uzatımıyla ilgili Özelleştirme İdaresi işlemlerinin iptal edilmiş bulunduğunu ve böylece, sözleşmeye ve süre uzatımına konu olacak geçerli bir hukuki temelin bulunmadığını göstermektedir. Getirilmek istenen kural, yasama organlarının mahkeme kararlarına uymaması ve mahkeme kararlarının normatif sonuçlarının değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle, kural, Anayasa'nın başta 138'nci maddesi olmak üzere, ilgili maddelerine açıkça aykırıdır. Söz konusu iptal kararları kesinleşmiş olmasına rağmen yerine getirilmemiştir. Maddeyle getirilen düzenlemeyle bu hukuksuz durum hukukileştirilmek istenmekte ve yeni sözleşmeler yoluyla hem süre uzatılmakta hem de daha önceki mahkeme kararlarının uygulanmamasına ilişkin hukuki altyapı oluşturulmak istenmektedir. Nitekim, yeni kanun teklifiyle Danıştaydan görüş alınmayacağına ilişkin yeni konulan bu ibare de bu mahkeme kararlarının idare tarafından yok sayılacağını göstermektedir. Yani elimizde Danıştayın mahkeme kararları var, Danıştay diyor ki: Bu özelleştirmeler, o günkü Başbakanlık Özelleştirme İdaresi tarafından yapılan bu özelleştirmeler Anayasa'ya aykırıdır. Bununla ilgili yürütme herhangi bir işlem yapmıyor ve hukuken bu işletmeler şu anda işgalci durumunda. Yani biz şu anda hukuken işgalci durumda olan işletmelerin sürelerini uzatma konusunda yeni bir yasa yapmaktayız.
Şimdi, Özelleştirme İdaresinden arkadaşlarımız burada, ben bir iki soru sormak istiyorum. Şimdi, bunlar hukuken işgalci durumunda. Siz, Danıştayın iptal ettiği, bu limanlardan sözleşmede yazan tutarları tahsil edebildiniz mi?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Suallere cevap verecekler sonunda hukukçu ve Başkan arkadaşımız, Sayın Vekilim.
Buyurun siz.
Sayın Başkanım uygun görürseniz?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ya, şimdi, birazdan cevap verirlerse daha iyi edilir.
Tahsil yapamadığınız işletmeler, limanlar var mıdır, varsa bu tutarlar ne kadardır? Çünkü bu önemli bir durum.
Şimdi, başka bir durum da 4046 sayılı Kanun'da bir değişiklik yapıyoruz. 4046 sayılı Kanun, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun. Buna göre, bu kanunun 15'inci maddesine göre, bir özelleştirme için işletmenin değer tespitinin yapılması ve bunun üzerinden ihaleye çıkılması gerekir. İşleten firmanın geliri veya satış hasılatı üzerinden hesaplama yapılması ya da eski işletme hakkı bedelinin TÜFE üzerinden güncellenmesi, işletmenin hâlihazırdaki değerini göstermez. Çünkü zaten mevcut sözleşmelerde değer artışı sağlayacak yatırımları yapmış olma zorunluluğu vardır; zaten örneklerde de değer artışının devirlerden çok ciddi değer artışları olduğunu da biz görmekteyiz. Peki, ben gene Özelleştirme İdaresine şunu sormak istiyorum: Sizin elinizde bu söz konusu limanların güncel değerleriyle ilgili yapılmış bir çalışma var mıdır? Bu mutlaka olması lazım sizde. Bu çalışma, bu raporlar varsa bize söz konusu limanların bugünkü güncel değerlerini verir misiniz? İlk imza sahibi milletvekilimize soruyorum: Siz bu kanun teklifini önümüze getirirken bir etki analizi yaptınız mı? Benim bildiğim kadarıyla... Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kanunda ben bir soru önergesi vermiştim. O zaman dört aylık, üç aylık bir süre vardı, bu süre içerisinde şirketlerin başvuruda bulunması lazımdı. "Kaç şirket ek süre almak için, yeniden sözleşme uzatmak için başvuruda bulundu?" diye bir soru sormuştum. 18 firmanın, 18 limanın hepsi de başvuruda bulunmuşlar. Sizin bu kanun teklifini getirirken mutlaka bir etki analizi yapmış olmanız lazım yani bu kanun teklifini getirdiğiniz zaman ortada bir özelleştirme geliri olacak ve bu gelirin ne kadar olduğu konusunda bir fikriniz olması lazım. Bu konuda bir etki analiziniz var mı?
Şimdi, burada, 2 tane metotla bu özelleştirme değeri belli olacak. Bu 4046 sayılı Kanun'da "Değer tespit komisyonunun mutlaka oluşturulması lazım." diyor ve bu değer tespit komisyonu çalışması konusunda da birtakım uygulamalar var. "...piyasa değeri/defter değeri, ekspertiz değeri veya fiyat/nakit akım oranı metotlarından ikisini uygulamak suretiyle yürütülür." diyor ama anladığım... Ya, bu kanunda da bunu yapma şansınız yok. Bu konuda sizlerden bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ederim.