KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli vekil arkadaşlarım, Sayın Genel Müdür, değerli yöneticiler, basının değerli emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli emekçi kardeşlerimi selamladım Sayın Genel Müdür çünkü siz emekten hiç bahsetmediniz. Evet, bir sermayenin temsilcisisiniz, sermayeden gelmişsiniz, daha çok para kazanmak odaklı vahşi kapitalist düzenin çarkını çevirmek isteyen yöneticilerden birisiniz. Yıllardır bu eleştiriyi yapıyorum, bir kere şurada "Bu paylaşım kriziyle ilgili şirketlerimizde şöyle bir vizyon ortaya koyduk." diye bir açıklamada bulunmadı Varlık Fonu.

Açlık krizi 8.500 lira, yoksulluk krizi 26.500 lira olmuş. Şirketlerinizde 26.500 liranın üzerinde kaç kişi maaş alıyor diye sorsam size, bilir misiniz bilmiyorum. Sanıyorum yüzde 1'dir, onlar da üst düzey yöneticilerdir, geri kalan emekçilerin, beyaz ve mavi yakalıların tamamına yakını yani yüzde 99'u 26.500 liralık yoksulluk sınırının altında maaş alıyordur ama bu sizin pek umurunuzda değildir çünkü tek bildiğiniz şey var -yani geçmiş yönetim yaşamınızda olduğu gibi, bütün yöneticilerin olduğu gibi- kâr maksimizasyonu. Yani "Şirketlerimin değerini nasıl artırırım?" "Kârı nasıl maksimize ederim?" Yani şu anda sert eleştiriyorum, geçtiğimiz yıl bu kadar sert eleştirmemiştim çünkü daha yeni bir yöneticiydiniz ama şu anda sert eleştiriyorum çünkü biz bir sosyal devletiz, bunun farkında değilsiniz. Yani siz şirketlerin kârını maksimize etmek gibi bir sorumluluğunuz var diye bakıyorsunuz ama siz bir kamu şirketisiniz yani sonuç olarak hazinenin şirketlerini yönetiyorsunuz ve kamu şirketisiniz. Kamu şirketi de yurttaşlarına hizmet etmekle sorumludur yani sosyal sorumluluğu vardır, toplumsal sorumluluğu vardır, paylaşım kriziyle ilgili sorumluluğu vardır, ekolojiyle ilgili sorumluluğu vardır, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili sorumluluğu vardır. Geçtiğimiz yıl sizi eleştirdim, bakın ön sırada yalnızca yine erkekler görüyorum. Yönetim Kurulunda bu anlamda yalnızca erkekler... Evet, kadın sayısı arka sıralarda biraz artmış -herhâlde eleştirilerim dikkate alınarak- ama üst düzey yönetimde bakıyoruz, biz kadınları görmek istiyoruz. Şu fotoğrafa dünyada hiç kimse para vermez artık, hiç kimse finansman vermez, ekolojik krizle ilgili duyarlılığı olmayan bir yapıya hiç kimse yatırım yapmaz, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili duyarlılığı olmayan bir yapıya kimse yatırım yapmaz. Sosyal şirketler esas artık, bunu biliyor musunuz, farkında mısınız, bilmiyorum. Sosyal devletler, sosyal şirketler... Yani artık Warren Buffett bile diyor ki "Ya, benden daha fazla vergi al, işçime daha çok para ver. Saatlik asgari ücreti 15 dolardan daha yükseğe çıkarmamız lazım. İşçi mutlu değilse, işçi geçinemiyorsa işçi verim de veremez." Ya, Bill Gates bunu söylüyor. Siz bununla ilgili tek bir şey söylediniz mi? "Ya, biz şirketlerimizde yoksulluk sınırını dikkate alıp dar gelirli işçilerimize taban ücret olarak 15 bin liranın belirlenmesini, 20 bin liranın belirlenmesini hedef koyduk." diyebiliyor musunuz? Var mı böyle bir hedefiniz? Yok. Bölgesel kalkınma farklarıyla ilgili bir hedef koydunuz mu? Şurada tek bir cümle kullandınız mı ya?

Bakın, New York'ta arkadaşım var, ne yapıyor biliyor musunuz? Kamyon şoförü yetiştiriyor. Türkiye'den on binlerce insan Amerika'ya akıyor Meksika üzerinden, insan simsarları üzerinden. Ağrı boşalmış durumda, biliyor musunuz? Ağrı boşalmış durumda.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kim diyorsa "Ağrı boşalmıştır." yalan söylüyordur.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne yapıyor biliyor musunuz? İnsan simsarları üzerinden 10 bin dolar para veriyor ve Amerika'da kamyon şoförü olmaya gidiyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ağrı terörde boşaldı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, şimdi, ne oluyor biliyor musunuz?

Ya, Sayın Başkan, bir müsaade...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama Ağrı'ya şey yaptınız ne yapalım yani.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O da Malatya'ya yapsın Allah Allah yani.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ağrı niye boşalsın?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ağrı boşalıyor, boşalıyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Paylan, sayfa 46...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, cevabınızı birazdan verirsiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayfa 46'ya bakarsan...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Dinleyelim arkadaşlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arda Bey, sayfa 46 değil mi çalışanlarla alakalı? Bakarsanız...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, Komisyon üyelerimizi ve şehirlerimizi...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayfa 46'ya bakarsan, çalışanlarla alakalı sayfa 46'da var yani.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne var? Ne var? Ne demiş?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çalışanlarla alakalı her şeyi söylemiş.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Uğur Bey, bunu şimdi dağıttılar, denetim raporunda değil.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, Komisyon üyelerimizi ve şehirlerimizi dikkate alarak konuşmanızı devam ettirmeniz için buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Eleştirmek için söylemiyorum Sayın Paylan, bakmamış olabilirsiniz, ondan dedim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tabii, baktım, her şeye baktım.

Şimdi, bakın, arkadaşlar, bölgesel kalkınma farklarıyla ilgili çok ciddi bir sorunumuz var. Ya, siz şimdi şunu diyebildiniz mi: "Arkadaş, biz Ağrı'ya, Bingöl'e, Batman'a, kalkınmada geri kalmış diğer illerimize..." Bakın, Bayburt'a gidin, Karadeniz illerine gidin, Giresun'a gidelim yani büyük bir işsizlik var ve büyük bir göç veriyor bu iller, hem Türkiye'nin batı illerine, diğer illere hem de yurt dışına göç veriyor. Bunu tersine çevirecek bir vizyon çalıştık, ortaya koyduk, kalkınmada geri kalmış illerimize dönük bir yatırım vizyonu ortaya koymak gibi bir şey koydunuz mu burada? Yok. Niye? "Çünkü liman İzmit'te var, Adana'da var; ben oraya yatırım yaparsam 'feasible' olur." diye bakıyorsunuz değil mi? "Feasible" olarak bakıyorsunuz değil mi? Yalnızca "feasible" olması lazım, meşhur kelime ama Giresun'da "feasible" değil. Niye "feasible" değil? "Feasible" olarak mı bakacağız? Biz bir kamu kurumuyuz bu anlamda. Kamu kurumuysanız toplumsal fayda, sosyal fayda odaklı olarak bakmalısınız Sayın Genel Müdür.

Bakın, ciddi bir paylaşım kriziyle karşı karşıyayız. Gayrisafi yurt içi hasıladan emeğin aldığı pay her zaman Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yüzde 35'le yüzde 50 arasında değişmiştir biliyor musunuz? AK PARTİ döneminde yüzde 40'lardan 35'lere düştü, buna da çok kötü diyorduk, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olduk, yüzde 35-36'dan yüzde 24'e düştü emeğin aldığı pay. Ciddi bir paylaşım kriziyle karşı karşıyayız. Zengin servetine servet katmış, lüks araba kuyruklarında bekliyor; işçi, emekçi açlık sınırında, mutfak masrafını karşılayamıyor. Şimdi, buna dair, bu paylaşım kriziyle ilgili gerçekten ne düşünüyorsunuz? Mesela sizin şirketlerinizde bu paylaşım krizi ne durumda? Bunu merak ediyorum ben mesela, bununla ilgili bir şeyler duymak isterim.

Karadeniz'in çayıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? ÇAYKUR'la ilgili bir cümle etmediniz. "Bizim ÇAYKUR'la ilgili şöyle bir planımız var, çayı şöyle kalkındıracağız." Çaylar yaşlanmış durumda biliyor musunuz? Çay verim vermiyor şu anda. Ben sataşmada bulunuyorum Cemal Bey'e.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Çayla ilgili bana sataştı.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Size ekstra süre vereceğim sataşmadan dolayı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çay verim vermiyor biliyor musunuz? Bakın, başka ülkeler de dönümünde birkaç yüz kilo daha fazla verim alıyor. Çay yaşlanmış durumda. Çayların gençleştirilmesi lazım. "Biz bununla ilgili şöyle bir vizyon koyduk, ÇAYKUR'a böyle bir kaynak koyacağız." dediniz mi? Demediniz. Fındığın yüzde 75'i bizde, fındığın fiyatını biz belirleyemiyoruz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Biz belirliyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biz belirleyemiyoruz.

SALİH CORA (Trabzon) - Biz belirliyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır efendim, belirleyemiyoruz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Burada da sataşma var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Size sataşıyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Not alın, yeterli süre vereceğim size.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biz belirleyemiyoruz. "Bununla ilgili şöyle bir stratejik plan yaptık." dediniz mi? Demediniz.

Malatya'nın kayısısıyla ilgili, Manisa'nın da zeytiniyle ilgili...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sataşma, agresif olma, daha sakin ol. Agresifsin...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Agresifim, evet.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Paylan, Komisyon üyelerimizin bütün şehirlerini geziyorsunuz yani sırayla.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, bakın, tarım artık stratejik görülüyor. Gayrisafi hasılada yüzde 5 olarak görebilirsiniz. Bakın, ne oldu? Ukrayna krizi çıktı, eğer ki tahıl anlaşması olmasaydı dünya buğdaya muhtaç olacaktı.

SALİH CORA (Trabzon) - Kim yaptı o anlaşmayı? Kim yaptı o anlaşmayı?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Kim çözdü?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, bu anlamda...

SALİH CORA (Trabzon) - Kim çözdü o sorunu?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür eder misin?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, toplumun, şu anda Türkiye'nin kendi kendine yeter bir ülke olması için bir stratejik planınız var mı?

SALİH CORA (Trabzon) - Garo Bey, kim çözdü o sorunu?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, arkadaşlar, ne oldu? Siz coştunuz, siz sakin olun bir ya.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür et de daha karışmayacaklar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sorunu söyledi ya, çözümü de söyle diye...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, Sayın Genel Müdür, bakın, Türkiye orta gelir tuzağında ve orta teknoloji tuzağında. Siz kurulurken bize ne anlatıldı biliyor musunuz? Siz o zaman Genel Müdür değildiniz, bize dendi ki: "Arkadaş, Türkiye'nin bazı sektörlerde önemli bir atılım yapması lazım." Öyle anlatıldı değil mi arkadaşlar? Yasayı çıkarırken buradaydık. "Teknoloji konusunda, dijital devrim konusunda ciddi bir atılım yapması gerekiyor." dendi bize, sonra getirdiniz, "Termik santral yapacağız." dediniz. Arkadaş, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedik, vazgeçtiniz. Öyle değil mi? Termik santral yapılacaktı. Bu, yeşil devrime uygun değil, geri kalmış bir teknoloji sonuç olarak, buna değil, güneş enerjisine, rüzgâra yatırım yapmamız lazım dedik, vazgeçtiniz ve teknoloji konusunda "Şöyle bir atılım yaptık, şöyle bir şirkete yatırım yaptık ve bu şöyle bir gelecek vadediyor." diye bir şeyiniz var mı? Maalesef yok. Bakın "Togg, Togg" diye övünüyorsunuz ya, Togg'u çıkardınız ya arkadaşlar, Togg'u; Togg geçmişin teknolojisi, iddiayla söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından "Yapma ya!" sesleri) Bakın, Mercedes'e gidin, BMW'ye gidin, Audi'ye gidin 2028-2030 arabalarını planlıyor, onları geliştiriyor, sürücüsüz araba teknolojilerini geliştirmiş durumdalar. Yani teknolojide büyük bir yarış var, siz bugünün arabasını yaparsınız, rakipleriniz on yıl sonranın arabasını yapar ve bu anlamda nal toplarsınız. Yapılması gereken, gerçek anlamda orta gelir tuzağından ve orta teknoloji tuzağından ülkeyi çıkaracak bir vizyon ortaya koymaktır. Burada bu var mı? Yok.

Sunumunuzda en etkileyici şey neydi biliyor musunuz? Bu tarihî eserler. Bakın, buradaki tarihî eserler çok etkileyici. Niye? Biz büyük bir medeniyetin üzerinde oturuyoruz, büyük bir medeniyetin torunlarıyız ya; biz Asur'un, Bizans'ın, Roma'nın, Osmanlı'nın, Selçuklu'nun torunlarıyız. Her zaman medeniyet üretmiş Hitit'ten beri bu ülke ve şu anda geri kalmışız, son iki yüz yılda, üç yüz yılda maalesef dünyayı yakalayamamışız. Şimdi dünyayı yakalamak için önemli bir atılım yapmamız gerekiyor ama bu atılım burada yok. Ne var? "Efendim, biz rafineri yapacağız." diyorsunuz. Rafineri yapmak... Karbon meselesinden bahsediyorsunuz, ekoloji filan, şu bu; geliyorsunuz, karbonun Allah'ı olan "Rafineri yapacağım." diyorsunuz "Petrokimyaya yatırım yapacağım." diyorsunuz. Ya, petrokimyanın katma değeri nedir? Elbette ülkenin ihracat/ithalat dengesini karşılamak için önemlidir ama düşünsenize, bir Apple şirketini... Mesela, Turkcell'i bir teknoloji şirketi hâline getirmek çok daha önemlidir bence. Yani Apple 2 trilyon dolarlık bir değer üretiyor, öyle değil mi? Senin yapacağın rafineri 3-5 milyar dolarlık bir katma değer üretecek. Yani Turkcell'i Apple yapmak gibi bir vizyonunuz var mı mesela? Yok. Niye? Çünkü Turkcell arpalık olmuş durumda, siz farkında değilsiniz. Turkcell şu anda bir arpalıktır, arpalık olan yerde bilim üretilmez, teknoloji üretilmez. Oraya birtakım vekillerin, birtakım bakanların, birtakım bilmem nelerin akrabaları alınıyor o AR-GE birimlerine; bunu biliyor musunuz? Turkcell ne teknoloji üretmiş bana söyler misiniz? TÜRK TELEKOM ne teknoloji üretmiş, dünyaya yenilik olarak sunabileceğiniz ne üretmiş, bana bir tane örnek verir misiniz? Yani bir tane öncü, avangart bir projesi var mıdır Turkcell'in veya TÜRK TELEKOM'un? Ben görmedim. O yüzden nal topluyor. Yani bir teknoloji şirketine ihtiyacımız var, teknoloji şirketlerine ihtiyacımız var.

İstanbul Finans Merkezine gittik beraber, gezdik, o zaman da eleştirilerimizi sunduk. Vallahi ben Wall Street'e de gidiyorum, Wall Street boş biliyor musunuz, ofisler boş şu anda. Gerçekten, millet Covid'in bitmesine rağmen ofislere dönmedi. Buradan vergi almayacağım, gelirsen şu kadar kişinin SGK'sini ben ödeyeceğim, şunu yapacağım, bunu yapacağım diye bir teşvik yasası çıkardık değil mi? Hep beraber çıkardık. İstanbul Finans Merkezinden hedeflediğiniz kiralamaların ne kadarını yapabildiniz? Hangi şirketler geldi? Bir tane böyle kalburüstü şirket gösterebiliyor musunuz? Hangi fiyata kiraladınız? Yani normalde metrekaresi 40 dolardan, 50 dolardan fizibilitesi yapılmış bir şeyde... Şu anda İstanbul'da zaten ofis kiraları yerlerde sürünüyor, 5 dolara, 6 dolara insanlara kiraya veremiyorlar, siz kaç dolardan kiralıyorsunuz bu kadar teşvike rağmen, milletin vergisinden verilecek teşviklere rağmen; bunları merak ediyoruz.

Bankalara gelelim. "Bankalara sermaye koyacağız." diyorsunuz, "Bu sermaye nereye gidecek?" diye bir soralım. Bakın, arkadaşlar, bankalardan kimler bugün kredi alıyor? Kim alıyor arkadaşlar? Mesela, Ziraat Bankasını ne için kurduk biz?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Çiftçiler alıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır. Çiftçiler Ziraat Bankasının kredisinin yüzde kaçını alıyor, lütfen, Arda Bey, söyleyin. Ziraat Bankasının verdiği kredilerin yüzde kaçını çiftçiler alıyor; hadi, buyurun, siz açıklayın ben açıklamayayım, doğru rakamı o söylesin. Halk Bankasının verdiği kredilerin yüzde kaçını esnaf alıyor, esnaf destek kredileri anlamında söylüyorum, yüzde kaçını alıyor? Son derece düşük kesimini alıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, şu anda kamu bankaları da yandaş sermayeyi desteklemek üzere faaliyet gösteriyor. Şu anda kamu bankalarından krediler yüzde 15'le veriliyor, biliyor musunuz? Ve yüzde 15'le kredi vermek demek, bir servet transferi yapmak demektir. Yani enflasyonun resmî olarak bile yüzde 65 olduğu bir ülkede yüzde 15'le kredi vermek bir servet transferi yapmak demektir ve bu yüzden de sermaye daha zengin oluyor, işçi daha yoksul oluyor. Bugün bir işçi Halk Bankasına gittiğinde ihtiyaç kredisi alamıyor, biliyor musunuz?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Alıyor, alıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Alamıyor arkadaşlar, alamıyor. Hadi, buyurun, gidin.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Alıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hadi, buyurun gidin, alabiliyor mu, alamıyor mu? Gidin, sorun; alamıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Alıyor, alıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Alamıyor arkadaşlar, limitleri son derece düşmüş durumda. Yani bu anlamda Halkbankın, Ziraat Bankasının, Vakıfbankın varlık sebebi yandaş desteklemek mi, çiftçiyi, esnafı ya da yoksulu desteklemek mi? Bunun lütfen cevabını verin. Hangi amaçla yürüyor bu bankalar? Hangi amaçla sermayesini hazine artırıyor? Lütfen bunun cevabını verin.

Arda Bey, bakın, tekrar size hatırlatıyorum: Yani gelecek yıl umarım ülkede bir değişim olacak -biz öyle bekliyoruz- ve Varlık Fonunu biz kapatacağız ama en azından şu altı aylık süre için... Yani "Gelecek yılda biz bu paylaşım kriziyle ilgili, işçilerle ilgili, emekçilerle ilgili şöyle tedbirleri şirketlerimize vadediyoruz, öneriyoruz." diye bir vizyonunuz var mı? Bölgesel kalkınmışlık farklarıyla ilgili baktığımda, Sivas'ın doğusuna tek bir yatırım gözükmüyor. Bir tek Sivas'ta bir maden yatırımı var, onun dışında bir yatırım göremedim.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ağrı'yı niye görmüyorsun ya?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Giresun...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Giresun" diyorum peki, "Giresun" diyorum.

Bu anlamda, Türkiye'nin bölgesel kalkınmışlık farklarıyla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bir şey daha soracağım. Şimdi, memlekette işlerin en iyi olduğu iller neresi biliyor musunuz? Bir, Edirne; Bulgar turistler nedeniyle. Edirne esnafında işler iyi. Türkiye'nin yurttaşları Edirne'de gidip ihtiyaçlarını göremezken gelip Bulgar turist Edirne'den alışverişini yapıyor. Hopa'da işleri çok iyi esnafın ama Hopalı alışveriş yaptığı için değil Gürcistan'dan gelip alışveriş yapıldığı için. Van'da işler iyi, İranlılar gelip orada alışveriş yapıyorlar ama Vanlılar alışveriş yapamıyor. Bir de Antalya'da işler iyi, Rus ve Ukraynalı turistler Antalya'yı ihya etmiş durumdalar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Manisa da çok iyi, Manisa da.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Trabzon da, Antep de, İzmir de iyi.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yurttaşlarımız için şu anda asgari ücret 400 euro civarında arkadaşlar ve bugün, bu anlamda, bu 400 euroluk rakamı...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Asgari ücret 450 euro.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Almanya'da mesela bir işçiye baktığımızda bir otomotiv sektöründe 2.500 euro, 3 bin euro, 4 bin euro maaş alabiliyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - 1.400 ila 1.600 euro arasında değişiyor. Ben yeni geldim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nereden?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Almanya'dan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hadi canım sen de ya! Yahu, Allah'ını seversen... Yanlış biliyorsun, yanlış biliyorsun... Ya, asgari ücret 2 bin euro orada. Neden bahsediyorsun? Asgari ücretle çalışanlar da yüzde 5 orada yalnızca. Orada sendikalar güçlü, 3 bin euronun altında çalışan yok otomotiv sektöründe.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Asgari ücret de 450 euro. Bugün itibarıyla asgari ücret de 450 euro; "400 euro" dedin ya!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, yanlış biliyorsun.

Şimdi, bu anlamda, bizim yapmamız gereken, ülke olarak teknoloji devrimimizi yapıp atılımları yaparak katma değerleri de artırmak ve emeği güçlendirmektir. Ben şunu sormak istiyorum: Sizin şirketlerinize, mesela Türk Hava Yollarına bakalım. Müthiş bir kâr etti değil mi geçtiğimiz sene? Müthiş bir kâr etti ama pilotlara, hosteslere ve çalışanlara baktığımızda bu kâr yansıtılmadı. Yani şu anda yurt dışında çalışan pilotlar 10 bin dolarlarla maaş alırken Türkiye'nin pilotları çok daha düşük maaşlar alabiliyorlar veya hostesler. Ama orada bir sarı sendika var yani grev yapma hakkı da yok. Mesela Almanya'da, Avrupa'daki havayolu sendikalarının grev yapma hakkı vardır. Türkiye'de mesela, Türk Hava Yollarındaki sendikanın -zaten bir sarı sendika var maalesef- grev yapma hakkı da yoktur. Ya, bu anlamda -grevin- emeğin, emekçinin hakkını alması konusunda gerçekten bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir vizyon ortaya koymayı düşünüyor musunuz? Çünkü şu açıdan söylüyorum size, bakın: Arkadaşlar, emek güçlü değilse piyasanın çarklarının dönme şansı da yoktur. Yani böyle bakalım. Yani yalnızca patronlardan yana bile bakıyorsanız, eğer emekçi güçlü değilse, emeklinin alım gücü düşükse emekçi de o uçağa binemez.

Benim geçtiğimiz günlerde bir yurt dışı seyahatim oldu. Türk Hava Yollarının uçağına bindim, benim dışımda yalnızca 2 kişi vardı uçakta Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, yalnızca 2 kişi daha vardı. Ya, 300 kişilik uçakta 3 kişiydik.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Nereye gittin?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - New York'a gittim.

Ve bu 3 kişi vardı, tamamı transit yolcu. Yani Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları uçamıyorlar, tamam mı? Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma, Agop uçamıyor ama Hans'a, George'a biz hizmet veriyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl tespit ettin?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, bütün uçakta yürüdüm, hosteslere sordum, tiplerine baktım. Daha ne olsun yani?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Tanıyor musun hepsini?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, hepsini tanıyorum.

Ya, siz de binin arkadaşlar, dünya görün, dünya görün. Ya, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, Hans'a, George'a, İgor'a ırgat olmuş durumda. Bu doğru mu arkadaşlar?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sen, "business"da uçmuşsun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, business'ta değil efendim. Bütün uçağı ben yürürüm uçuşlarda arkadaşlar. Bütün uçak boyunca yürüyüp baktım, hosteslere sordum; yalnızca 2 kişi olduğunu tespit ettiler. Bu kadar basit, gittim, sohbet ettim onlarla da. Ya, şunu söyleyeceğim...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Giresunlular dolduruyor uçakları ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yok, onlar Meksika'ya uçuyorlar, onlar Meksika'ya uçuyorlar Meksika'ya uçup sınırdan kaçak olarak geçiyorlar. Gidin Meksika uçaklarına, özellikle Ağrılılar dolu o uçaklarda.

Sonuç olarak; benim sürem bitiyor, vahşi kapitalist düzende, elbet adaletten bahsedemeyiz ama sosyal demokrasinin uygulandığı kapitalist düzenlerde en azından eşitsizlikler azalır. Yani toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında, paylaşım krizi anlamında, bölgesel eşitsizlikler anlamında ve ekolojik kriz anlamında sizi göreve davet ediyorum ve bu konuda en azından kapanışta bazı şeyler söylerseniz umarım bu eksikliği de gidermiş oluruz.

Teşekkür ederim.