MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, çok kızdınız arkadaşlara ama tartışmayı siz başlattınız, özür dilerim. Sizin kürsünüzün önünde açıklama yapılmasında nasıl bir sakınca var yani nasıl Meclisin ya da Komisyonumuzun haysiyetiyle oynanıyor bunu anlamış değilim. Ya, bunlar gayet normal şeyler, bunları niye mesele yapıyorsunuz? Sonra, iktidar partisi grubu arkadaşlar, niye her şeye bu kadar çok tepki gösteriyorsunuz arkadaşlar ya; bir şey yok yani yirmi sene yönettiniz, şimdi gidiyorsunuz. Yeni bir yönetim gelecek milletin reyiyle, buna fazla şeye gerek yok.

Şimdi, bakın, Başkanımız biraz evvel burada dedi ki: "Biz, burada yasama faaliyeti yapıyoruz, oyun oynamıyoruz."

Değerli arkadaşlar, oyun oynamıyoruz elbette ama...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şu fotoğrafa bir bakabilir misiniz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nasıl bir yasama...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Tamam, biz söyledik Başkan, anlattık, basın toplantısı...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Divanda oturulmuş ve pankartlar...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Kendimiz çekim yaptık; ne olur bundan?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne var yani bunda?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ya, basın toplantısı yapmadık, açıklama yaptık. Basın toplantısı ayrı bir şey.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne olur bundan? Nasıl bir yasama faaliyeti yapıyoruz değerli arkadaşlarım? Sayın Cumhurbaşkanı...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kedi fare yakalamış gibi mutlu oldu arkadaşlar.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Çok ayıp bir şey ya! Çok ayıp bir şey ya, lafını geri al! Ne demek!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Fare kim burada?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Çok ayıp bir şey ya! Ne kadar ayıp bir şey ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Neyse... Bekaroğlu, devam edin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Devam edeyim mi?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Açıklamasıyla...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Fethi Bey, bir dakika ya...

Sayın Cumhurbaşkanı Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı olarak açıklama yaptı, tabii Hükûmetin de Başkanı, Cumhurbaşkanı "İşte, memur maaşlarını, emekli maaşlarını şu kadar artırdım. En düşük emekli maaşını şu yaptım." dedi ve şimdi Meclis, yasama faaliyeti yapıyor burada, bunu yerine getiriyor.

Bu, değerli arkadaşlarım, sizinle ilgili ya da Cumhurbaşkanıyla ilgili kişisel bir problem değil. Bu Cumhurbaşkanlığı sistemi yani Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı sistemi gerçekten özel bir sistem, böyle bir yönetim sistemi başka hiçbir ülkede yok. Bu sistemin garabeti, problemi, değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanı tek başına karar veriyor. Bu konularla ilgili eskiden hükûmetlerin, Bakanlar Kurulunun sevk ettiği yasa tasarısını sevk etme hakkı da yok, sadece bütçe kanununu sevk ediyor, ondan sonra Mecliste toplanıyor, işte, kendi grup başkan vekili onu kanuna, teklife dönüştürüyor, burada görüşüyoruz; garabet burada, problem burada. Meclisi, demokrasiyi, Parlamentoyu ilgilendiren rahatsız edici bir şey varsa budur, bunu düzeltmesi gerekiyor Türkiye Büyük Millet Meclisinin.

Değerli arkadaşlarım, denildi ki: "Bu konu Cumhurbaşkanının konusu değildir, Meclisin konusudur." Yani Meclisin konusu, kanun konusu olduğu da tartışmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa'nın 48'inci maddesi, 53'üncü maddesi çok açık yani 48'inci madde, biliyorsunuz, çalışma ve sözleşme hürriyeti; gene 53'üncü maddesi toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme. Bu konularla ilgili zamların nasıl belirleneceği, daha evvel, memurlara nasıl zam yapılacağı belirlenmiştir ve Anayasa'nın bu maddeleri de güvence altına alınmıştır; yetersiz bulunuyorsa yeniden bu komisyonlar toplanır, bu işi tespit eder. Aslında, bizim burada, bunu, bu kanunu çıkarmamız doğru değildir; usule aykırı bir şey yapıyoruz. Verilen bir kararı, problemi tartışmadan "Ne olacak, sonu nasıl olacak?" bunu hesaplamadan çıkarmış olduğunuz, Anayasa değişikliğiyle yapmış olduğunuz "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğimiz garabetin problemlerini gidermeye çalışıyoruz ama maalesef bir şey de gideremiyoruz.

Teşekkür ederim.