| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .01.2023 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ne diyelim, maaş zamları hayırlı olsun.
Şimdi, değerli arkadaşlar, önümüzde rakamlar var ki bu rakamların büyük çoğunluğuna takla attırmışsınız siz. Şimdi "takla attırma" deyince kızıyorlar. Yani ters çevirmişsiniz, mesela 9'u 6 olarak gösteriyorsunuz, maalesef. Şimdi, bu rakamlarla bile izah edilebilecek zamlar değil bu verdiğiniz zamlar.
Şimdi, sayın teklif sahibi yüzde 8 bin bile zam verdiği şeyleri anlattı yani muhtarları. Kaç lira olduğu en düşük memur maaşı? 5.500 lira, 5.500 lira değerli arkadaşlarım. Yani çarşıda, pazarda enflasyonu, hiçbir şeyi sormuyorum ben size. 5.500 lira. Geçen sene temmuz ayında burada 3 bin lirayı tartışmıştık, aynı şeyleri söylemiştim, sonra dolaşmıştı Sayın Elitaş, gene gelmişti buraya, 3.500 lirayı görüşmüştü istişarelerden sonra. Ya, arkadaşlar, 5.500 lirayla insanların geçindiğini düşünün. 2 milyon 700 bin kişi dedi en düşük memur maaşını alan insan sayısı. Bunlarda, işte, dul, yetim, paylaşma falan varsa aynı şekilde midir, onu bilemiyorum.
Değerli arkadaşlarım, 3 milyon insan 5.500 lirayla geçinecek biliyor musunuz; 5.500 lirayla kira verecek, 5.500 lirayla fatura ödeyecek, yakıt parası verecek, pazara gidecek 5.500 lirayla.
Değerli arkadaşlarım, memurlara, emeklilere gözlükleri kırıldığı zaman, hastaneye gittiklerinde devlet kaç lira gözlük parası veriyor biliyor musunuz? -Sayın Elitaş yok burada- 37,5 lira. Düşünün ki bir çocuk diğer çocukla çarpıştı, bir emeklinin ya da 10 bin lira maaş alan bir memurun çocuğunun gözlüğü kırıldı ve iki sene o 37,5'i de alamıyor; düşünebiliyor musunuz insanların hâlini. Bu, zulümdür değerli arkadaşlarım, siz insanlara zulmediyorsunuz Hükûmet olarak.
Bakın "Elimizdeki imkânları fazlasıyla zorlayarak verdik." doğru, etki değerlendirmede verdiğiniz 300 milyar TL'yi verdik işte, altı aylık. Ben bunun 300 milyar TL'de kalacağını sanmıyorum, seçim yakın çünkü siz samimi değilsiniz, bunları tamamen seçimden dolayı yapıyorsunuz. Seçime yakın bir miktar daha getireceksiniz, 500, 600 milyar, bunlar da bütçenizi altüst edecek çünkü memur maaşlarını bütçede düşünmeniz ve karşılığını koymanız gerekirdi, bunları koymadınız.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de uygulanan ekonomik model sorgulanmadıkça buradan çıkacak sonucun hiçbir anlamı yok. Bakın, sizin çok övündüğünüz büyüyen işte, "Harikalar yaratıyor." dediğiniz, şu kadar köprü, işte, çok büyük projelerle takdim ettiğiniz ekonomi modellerinizin sonucunda ne oluyor biliyor musunuz? Bakın, size bir şey söyleyeyim değerli arkadaşlarım, olan şey şudur: Millî gelirden alınan pay ücretliler, dar gelirliler, emekliler lehine giderek azalıyor; bir sene içinde yüzde 39'lardan yüzde 31'e düştü. Tekrar ediyorum: Millî gelirden alınan pay bir sene içinde yüzde 39'lardan yüzde 31'lere düştü.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlarım, rakamlar yayınlandı, bilançolar yayınlandı. Banka kârlarından haberiniz var mı? Yüzde 400'ler, 500'lerde. Peki, ya, şirket kârlarından haberiniz var mı değerli arkadaşlarım? Bu kadar büyük sıkıntıların yaşandığı işte, pandemi, krizler, tedarik krizleri, şunlar, bunların yaşandığı 2021 ve 2022 yıllarında şirketler ne kadar kâr etti biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Büyük şirketler, küçükler yok oldu. Sizin uyguladığınız ekonomik politikayla toplumsal sınıflar arasında da en aşağıda olanlar büyüyor, orta sınıf yok ediliyor, yukarıdakiler de şişiyor değerli arkadaşlar, sayıları artmıyor, şişiyor. Bakın, çalışanlar millî gelirden yüzde 31 pay alıyor ama toplumun önündeki yüzde 1'lik, 2'lik kısım yüzde 30-40 alıyor değerli arkadaşlarım; böyle bir ekonomik modeli uyguluyorsunuz. Bunun sonucunda ne oluyor? Bunun sonucunda işte, rakamlar ortada, Türkiye şu kadar büyümüştür, işte, şu kadar gelişme olmuştur, şu kadar yol, şu kadar şey yapılmıştır.
İşçilere de memurlara da emeklilere de muhtarlara da 65 yaş ve yukarı maaş alanlara da yüzde 1.800, yüzde 8 bin zam yaptık diyorsunuz. Kaç lira oldu muhtar maaşı İbrahim Bey kardeşim? Kaç lira olacak muhtar maaşı? Peki, 65 yaş ve yukarı maaş alan teyzenin, amcanın maaşı ne kadar olacak? Bir daha soruyorum İbrahim Bey: 5.500 lirayla nasıl bir geçim olacak değerli arkadaşlarım ya? Ya, biraz insaflı olmak gerekmiyor mu yani? Her şeyi bıraktım, rakamları, her şeyi bıraktım. Biraz insaflı olmak gerekmiyor mu? Biraz vicdanlı olmak gerekmiyor mu değerli arkadaşlarım? Bu yapılan şey nedir? Hani rakamlar falan diyorsunuz ama istediğiniz rakamları kullanıyorsunuz. Asgari ücrete yapılan zamlarla, diğer çalışanlara, memurlara, emeklilere yapılan zamlar arasında çok büyük şey... Asgari ücrette de büyük bir rakam değil ki netice olarak 8.500 lira ama daha evvel asgari ücretin 3 misli maaş alan işte, devlet memuru, öğretmen, şu derecedeki öğretmen, şimdi asgari ücretin 2 mislini de 1,5 mislini de alamıyor yani çalışanlar giderek zayıflıyor, çalışanlar giderek ufalıyor. "Orta sınıf" diye bir şey de kalmadı değerli arkadaşlarım, orta sınıf yok. Bakın, geçenlerde, işte, orta sınıfa yönelik bir şey açıkladınız, konut kampanyası açıkladınız ve orada birtakım rakamlardan, 80 bin liralardan 100 bin liralardan, 70 bin liralardan söz edildi. Yok, öyle maaş alan insanlar yok, kimlere satacaksanız merak ediyorum. Vardır, tabii, bir sınıf yani sizin yaratmış olduğunuz bir orta sınıf vardır elbette.
Değerli arkadaşlarım, bakın, sizin uygulamış olduğunuz ekonomik politikada sürekli şekilde "Toplum olarak zenginleşiyoruz." diye takdim ediyorsunuz; doğru, zenginleşiyoruz toplum olarak. "Neye göre zenginleşiyoruz?" diye sorduğumuzda "Çok büyük işler yaptık, hayal bile edemeyeceğiniz işler yaptık; şu kadar köprü yaptık, şu kadar..." Ya o köprülerin, yolların maliyeti nedir; onları kim ödeyecek biliyor musunuz, nasıl ödeniyor biliyor musunuz? İşte, şu anda işçiye, emekliye, asgari ücretliye vermediğiniz paraları alıyorsunuz bir, yetmiyor; gelecek kuşaklardan, işçilerden, garibanlardan dolaylı vergilerle toplanacak paralarla vereceksiniz. Onlar ne işe yarıyor, ne işe yaramıyor ayrıca bir tartışma. Bir de korkunç, dev bir borç stoku... Bakın, sizin Hükûmetiniz zamanında kullandığınız kaynağın benzeri... Evet, düşünemeyeceğimiz kadar büyük kaynaklar kullandınız ve -bu kaynakların büyük çoğunluğu- sadece özelleştirme ve borçlarla beraber kullanılan kaynak 600 milyar dolardır değerli arkadaşlarım, korkunç paralar kullandınız. Bu millete, gelecek kuşaklara -ödenen borç faizlerini, onları bir tarafa bırakıyorum- 450 milyar dolar dış borç bırakıyorsunuz değerli arkadaşlarım. Ama bunu şöyle takdim ediyorsunuz: "Öyle ama kamunun borcuna bakın, Maastricht Kriterlerine bakın, yüzde 60'ı geçmiyor." Kamunun borcu diye bir şey yok, kamu diye bir şey bırakmadınız ki. Kamunun borcu diye bir şey yok, bütün bu borçlar hazine garantili. Geçen gün burada Varlık Fonunu tartıştık değerli arkadaşlarım, Varlık Fonu Kanunu çıkarılırken söylemiş olduğunuz amaçlardan bir tanesi de borçlanma kolaylaşacaktı. "Nasıl olacak? Milletin yıllardan beri biriktirmiş olduğu bu varlıklara rehin mi koyacaksınız?" dedik "Ya, o 'rehin' anlamına gelmiyor, şu anlama geliyor, bu anlama geliyor." dediniz ama o borçlar gene bu milletin borcu olacak. Bakın, bugün Türkiye, dünyada en yüksek maliyette, faizle borçlanan bir ülke hâline geldi değerli arkadaşlarım, bunlar sürdürülemez. Ama siz şöyle bakıyorsunuz: Bundan birkaç ay evvel Şevki Yılmaz, eski siyasetçi, Rizeli hemşehrim dedi ki size: "Ya, ne duruyorsunuz? Duydum ki 700 ton altın varmış Merkez Bankasında. Kime bırakacaksınız onları? Onlara mı bırakacaksınız? Harcayın bunları, kazanın seçimi." dedi. Niye? Çünkü Şevki Yılmaz bal tutanlardan oldu, İzmit'te çok büyük zenginlerden oldu, vakıfları filan... Dolayısıyla aman ha! Bu 700.. Peki, kim ödeyecek bu paraları değerli arkadaşlar?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hoca yokken ayıp olmuyor mu?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, hoca yokken ayıp olmuyor. Siz bildirin, biz konuşuruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Çok ayıp ya! Şu yaklaşıma bak.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çok oldu, onların hepsini konuşurum. Sen hocayı savunma. Sen kendin nasıl hesap vereceksin ona bak, hocanın hesabını vermeye kalkma; hocaların günahı çoktur, hesaplarını da veremezsin İbrahim Bey.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bekaroğlu da hoca!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bütün hocaları mı kastettiniz!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, değerli arkadaşlarım "700 ton altın var, bunları harcayın..." Şimdi de "Elektronik paralarla basalım, sürekli şekilde verelim." E, sonra ne olacak? "Ya, bizden sonra tufan." kardeşim yani. Bu millet bilsin, eğer siz olursanız bu moral bozukluğu, bu yanlış ekonomik politika devam edeceğinden dolayı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, birkaç cümleyle bitirirseniz...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, bu Meclisteki en cimri Başkan Vekili bile Meclisi yönetirken bize bir bir buçuk dakika fazla konuşma hakkı veriyor ama maalesef Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı bizden bunu esirgiyor.
Sayın Başkanım, burası Plan ve Bütçe Komisyonu ya "Hani, burası teknik Komisyondur, siyaset yapmayın." falan diyorsunuz ya ikide bir, biz burada konuşacağız ya, bu paraların kaynağı nedir ne değildir, nereden gelmiştir? Bunun için zaman lazım yani. Bir dakika, iki dakika, üç dakika konuşulsa da bir saat geç gitseniz ne olur Sayın Başkanım?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yarına yetiştirmeye çalışıyoruz. Bütün gruplar da bir anlayış birliği içinde...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, ben bitiriyorum konuşmamı.
Siz bu millete çok değişik şekillerde maliyetler yüklediniz, sadece borç yüklemediniz; yaşam maliyeti yüklediniz, yüksek bir işsizlik yüklediniz; bu ülkeyi, bir milleti ayakta tutan "orta sınıf" dediğimiz sınıfı ortadan kaldırdınız ve insanları açlığa mahkûm ettiniz. Ondan sonra da "14 milyon insana sosyal yardım yapıyoruz." diye övünüyorsunuz. Sosyal yardım yapmakla, bu kadar yüksek sosyal yardım yapmakla övünen sizden başka bir Hükûmet de herhâlde dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Teşekkür ederim.