| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun 3-4 Ocak 2023 tarihlerinde Bartın ve Zonguldak illerine gerçekleştirdiği yerinde incelemelerin değerlendirilmesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 11 .01.2023 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim.
Öncelikle, bir saate yakın bir süre toplantıyı kaçırdım. Sincan Cezaevinde görüş yaptığım için ve görüşler de uzadığı için yetişemedim ilk bir saate. Onun için...
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Gezi izlenimlerimiz, arkadaşlar görüşlerini ifade ediyorlar.
Sayın Vekilim, buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Evet evet, o nedenle arkadaşlarımızın gezi izlenimlerini de dinlemek isterdim ama daha sonra okuyacağım.
Tabii, bu, bir araştırma Komisyonu, maden iş cinayetlerindeki, özellikle de Amasra maden iş cinayetindeki aksaklıkları, eksiklikleri, hataları, sorumluları araştırmak için kurulan bir Komisyon ve bu bağlamda da saha çalışması yapmak için, biz Amasra maden alanını izlemek, gözlemlemek, araştırmak için Amasra'ya gittik. İlk gün Amasra'da gerçekleştirdiğimiz toplantılar, gezimiz, işte, burada edindiğimiz bilgiler anlamlıydı, önemliydi fakat tabii, 2'nci gün ise madene Karadon'da inebildik, Amasra'da inemedik. Şimdi, bu araştırma Komisyonunun bilgilere ve belgelere dayanarak çalışmalarını yürütmesi gerekiyor. Elbette ki hepimiz için Karadon'da eksi 460'a inmek önemli bir deneyimdi, biz bir kere indik yerin altına. Gerçekten biz bir kere indik ve hayatımızın en önemli şeylerinden birini yaşadığımızı düşündük, hem heyecan duyduk hem oldukça performatif bir gündü, o yüzden zorlandık ve pek çok da gözlem yapma şansımız oldu. Tabii ki Karadon'a inmek de önemliydi ama Amasra maden faciasını aydınlatmak için Karadon'daki gözlemlerimizin yeterli olmayacağı açık çünkü bizim olay yerini gözlemlememiz ve incelememiz gerekiyor. O yüzden ben oraya gelmek istiyorum.
Öncelikle hani Karadon'a dair de bir iki şey söylemem gerekirse madenlerin ne kadar zorlu yerler olduğunu görmüş olduk. Çalışanların, maden emekçilerinin her gün gerçekten de hayatını ortaya koyarak bu madenlere indiğini gördük. Madenlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Amasra Maden Komisyonunun davet edildiği madende dahi işçi sağlığı, iş güvenliği ihlallerini kendi gözlerimizle gördük ve madenlerin, oradaki çalışma koşullarının insana yakışır çalışma koşulları olmadığına tanıklık ettik. Daha pek çok şey sıralayabiliriz.
Şimdi Amasra maden faciasıyla ilgili konumuza gelirsek ne demiştik? Yani burada ilk gün hocalarımız konuştuğu zaman yeni iş güvenliği anlayışından bahsetmişlerdi ve bu yeni iş güvenliği anlayışına göre "Tehlikeli durumun ortadan kaldırılması, iş cinayetlerini önlemek için en temel konudur." demiştik. Biz Amasra madenini ziyaret ettiğimizde orada bize yapılan sunumlarda bir kez daha gördüm ki aslında bu temel kaidenin hep uzağına doğru gitmeye çalışıyoruz. Bu kaide üzerinde yeterince durulmadığını düşünüyorum. O gün TTK yetkililerinin sunumlarında da ne yazık ki buna bir kez daha şahitlik ettik. O gün orada anlattığım için burada sizlerin vaktini almak istemiyorum ama TTK yetkililerinin ve Çalışma Bakanlığı yetkilisinin orada bize yaptığı açıklamalarda ne yazık ki aslında bu maden faciasını aydınlatacak yeterli bilgiyi, belgeyi bize sunamadıkları gibi üstüne üstlük de maddi bir temele dayanmayan sunumlar yaparak bizi yanıltmaya çalıştıklarını düşünüyorum yani TTK sunumundan hareketle böyle düşünüyorum. Dolayısıyla, aslında, burada yaptığımız çalışmanın bir an önce bize bilgi getirmesi gerektiğini, belge getirmesi gerektiğini, bizim de bu bilgi ve belgeler üzerinden biraz yol almaya çalışmamız gerektiğini görmemiz gerekiyor. Örneğin, ben burada konuşuyorum ama bu ocağın bir planını bilmiyorum yani bu ocağın planı nasıl yapılmış bizim önümüzde bulunmuyor. Havalandırma planına dair gerçek bir havalandırma planı önümüzde yok. Sensörlerin yerleşim planı yine yok. Telsiz kayıtlarının içerikleri önümüzde yok. Yani savcılığa sunulduğu söylenen...
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Çok özür diliyorum Sayın Vekilim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Buyurun.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Arkadaşlar, not alıyoruz değil mi Sayın Vekilimizin burada dile getirdiği konuları?
Buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Telsiz kayıtlarının içerikleri konusunda yine bilgi yok ve savcılığa sunulduğu söylenen bu bilgi ve belgelerin aynı zamanda Maden Mühendisleri Odasının talebi üzerine kendilerine de sunulmadığı ve savcılıktan da istendiği, TTK'den de istendiği ancak TTK'nin yazılı bir cevapla bu bilgileri, belgeleri savcılığa verdikleri için Maden Mühendisleri Odasına veremeyecekleri cevabının verildiği söylenmişti. Ama bu bilgi ve belgelerin olmadığı bir Komisyonda nasıl bir çalışma yapılacağını da hep beraber bir kere açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. Dolayısıyla, ben bütün bu savcılığa sunulan ve Maden Mühendisleri Odasının talep ettiği bilgi ve belgelerin bu Komisyona sunulması gerektiğini düşünüyorum ve bunun üzerinden bizim çalışmalarımızı yapmamız gerektiğini düşünüyorum yani bu şekilde yaparsak ilerleme sağlayabiliriz.
Yine, Amasra Müessesesinin Vensim projesinin de bize verilmesi, simülasyonunun da bize verilmesi gerekiyor. Bende yok, bilmiyorum size verilmiş olabilir ama bunun da bu Komisyona sunulması lazım.
TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MUHARREM KİRAZ - Mehmet Bey'in yaptığı sunumları zaten daha sonra biz paylaştık.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Şimdi, Sayın Kiraz kaza gününe dair merkezî gaz izleme sistemiyle ilgili telefon kayıtlarının da soruşturmayı yürüten cumhuriyet başsavcılığına teslim edildiğini söylemişti ama bizde yok, bizim söylediğimiz bu.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Sayın Vekilim, sizin istediklerinizin birçoğu Türkiye Taşkömürü Kurumunun yaptığı sunumlarda var, mesela Deniz Bey'in elindekiler de Türkiye Taşkömürü Kurumunun sunumlarından alınmadır yani bilginize... Eğer yeterli bulamazsanız yani orada yine eksikler varsa -Türkiye Taşkömürü Kurumunun sunumunda söylediklerinizin birçoğu var- eksik görürseniz de onları yine tekrarlayalım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ben sahaya dair yani Amasra'ya dair bu belgeleri istiyorum. Yani teorik sunumları değil...
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Var var, projeler de var.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teorik olmayan, gerçek planları istiyorum.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Planlar da var burada, planlar da var.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tamam, ona bakarız, uzmanlarla birlikte de değerlendiririz çünkü onlar da bize bu konuda yardımcı olsunlar.
Bir düzeltme yapayım... Enerji Bakanlığı sunum yapmıştı herhâlde, değil mi, ben yanlış mı hatırlıyorum? Çalışma Bakanlığı görevlisi, yardımcısı yaptı diye hatırlıyorum ama...
TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MUHARREM KİRAZ - Amasra'yı diyorsanız evet.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Enerji Bakanlığı...
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Amasra'da Enerji Bakanlığı yaptı, evet.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tamam, peki, onu düzeltmiş olayım.
Yani bu bilgilerle, belgelerle hareket edelim istiyorum. Artı, mutlaka Amasra madenine inmemiz gerekiyor. Bu konuda yani Deniz Bey oldukça teknik gerekçelerini de sundu, açıklamalar da yaptı, ben de ona katılıyorum. Yani bu yangının bitirilmesi için gerekli çabaların, teknik çabaların bir an önce hayata geçirilmesi, bu konuda Komisyonumuzun Başkanının inisiyatif alması ve savcılığın da izniyle, bu Komisyon toplantıları bitmeden, biz sahadaki gözlemlerimizle elimizde bize sunulan, savcılıkta olan ama bizde olmayan bilgi ve belgeleri de incelemiş bir şekilde ve bunları uzmanlarla birlikte değerlendirmiş bir şekilde o sahaya inmemiz ve orada daha somut değerlendirmeler yapmamız gerekiyor, aksi hâlde bu gezi bir hobi, gerçekten bir gezi anlamına gelecek. Bu Amasra maden faciasını aydınlatmakta biz bu konuda yeterince yararlanamayacağız. Ya, şöyle bir faydası olduğunu da söyleyebilirim. Gerçekten TTK'nin işçi sağlığı, iş güvenliği konusunda ve iş organizasyonuyla ilgili yetkinliğine dair pek çok bilgi bana vermiş olduğu kişisel olarak bir kanaat de oluşturdum. Burada gerçekten çok büyük eksiklikler olduğunu gözlemledim.
Yine, ailelerle yaptığımız görüşmeler oldu, bu görüşmelere dair sizinle bilgiler paylaşmak istiyorum. Nitekim daha sonra biz döndüğümüzde ailelerden mesajlar da almaya devam ettik. Şimdi burada ailelerin çocuklarını dinlediklerinde edindikleri bazı bilgiler var, onlara değinmek istiyorum. Öncelikle bu facia sadece 42 madencimizin yaşamını yitirmesi değil tabii, onların aileleriyle çevreleriyle ve o bölgeyle büyük bir travma anlamına geliyor. Ve kurtarmadan, daha sonra işte cenazeleri toprağa verdikten sonra, oradan ayrıldıktan sonra o insanlar, yaralılar ve yaşamını yitirenlerin aileleri yalnız kalıyorlar, tek başlarına kalıyorlar; bununla ilgili pek çok sorun olduğunu gözlemledik. Özellikle psikolojik destek konusunda ve esas olarak da bu maden faciasının aydınlatılmasına dair sorumluların, gerçek sorumluların açığa çıkartılmasına dair ciddi kuşkular var, hepsinin bu konuda endişeleri var. Yani bugüne kadar maden faciaları nasıl cezasız kaldıysa ve gerçek failler cezalandırılmadıysa ve ders çıkartılmadıysa Amasra madeninde de aynı sonucun yaşanacağına dair bize kaygılarını ilettiler, eminim ki sizlere de iletmişlerdir. Şöyle diyorlardı: Amasra madeninde bir bakım telaşı vardı yani bir an önce bakıma gideceklerine, yakın bir tarihte Amasra madeninde bakıma ihtiyaç olduğu söylendi, birçok aile bunu söyledi. Bu bakımın da havalandırma yetersizliği sebebiyle yapılacak bir bakım olduğunu bir ailemiz söyledi ve bu bakım işleminin yapılması için bir yakın tarihte zorunlu bir izne çıkarılacaklarını söylediler. Yani çocuklarının zorunlu bir izne yakın bir tarihte çıkartılacağını, bakım amacıyla çıkartılacağını fakat sendika seçimleri sebebiyle bu bakım için izinlerin ertelendiğini ve sendika seçimlerinin kampanyaları yapıldığını, bu sendika seçimlerine davet edildiklerini, çeşitli vesilelerle işte buralara çalışanların katılmak zorunda kaldığını vesaire anlattılar; bir bu yönü var.
İkincisi, yine TTK Amasra'da ciddi bir iş disiplinsizliğinden bahsedildi, defaatle birçok yerde bundan bahsedildi. Ayrımcılık yapıldığını, iş yerinde özellikle bu kazmacıların hep gençlerden oluşturulduğunu ve böyle bir ayrımcı bir sistem oluştuğunu, bunu bir adaletsizlik olarak da değerlendirdiklerini söylediler. Amirlerin yeterince başlarında durmadığını söylediler ve çok az sayıda işçinin çalıştığını söylediler. O kadar azız ki dediler bizim üzerimize düşen yük iş güvenliğini... O kadar çok çalışmaları gerekiyormuş ki iş güvenliğini ikinci planda bıraktıklarını ben burada anladım, bu imalarda bulundular.
Yine pervanede sıkıntılar olduğundan bahsettiler, pervane bozukmuş. "Pervanede sıkıntı olduğunu biliyordu." diye dedi bir aile. Yine o sistemde işte artık konveyörlerden mi kaynaklı, başka sebeplerden mi, tabii bunu bizim açığa çıkartmamız lazım ama çok yoğun bir koku olduğunu, çok duman olduğunu, başlarının ağrıdığını, sürekli baş ağrısıyla geldiğini... Mesela çok su içen birisi olmadığı hâlde 3 litre, 3,5 litre su içtiğini, sürekli olarak çocuğunun su içtiğini söyledi. Mesela yine sendika ve şeflere yakın kişiler aşağıya bunların inmediklerini, aşağıya lambaları gönderdiklerini ama kendilerinin gitmediklerini, inmediklerini söylediler. Bir yerde bir yakın şunu söyledi: Kazmayı küreği atıp "Böyle çalışma olmaz, burası patlayacak, gaz kokuyor." dediklerini... Tali fanda bozukluk olduğunu, bunların gündüz vardiyasında böyle sorunların yaşandığına dair duyum aldıklarını, iş yerindeki iş güvenliğiyle ilgili ihlalleri, ağır çalışma koşullarını dillendirdikleri zaman cezalandırıldıklarını, başka kartiyelere sürgün edildiklerini, tamirat ve tadilatların ertelendiğini söylediler. Genellikle bizim görüştüklerimiz dört-on iki, on iki-sekiz çalışanlar. Neden böyle çalışıyorsunuz dediğimizde "Zaten az kişiyiz, o yüzden gündüz vardiyasına vermiyorlar." dediler. Bunun gibi başka neler var? Örneğin ayrımcılıktan ve çavuşlardan çok şikâyetçi oldular, mesela bu okuduğum da yine aynı, bu da gaz kokusundan çocuğunun şikâyet ettiğini söylüyor. Yani tabii ki burada biz metan gazının kokmadığını biliyoruz ama orada bir sorun olduğuna işaret ettiği için ben bunu vurgulamak istiyorum. Zor şartlarda çalıştırıldıklarını söylediler. 350 kotunda sorunlar olduğunu, sağ tabanın zor olduğunu ve zor şartlarda çalıştırıldığını söylediler. Mesela düğmecilikle kazmacılık arasında ücret farkının ortadan kalkması gerekir diye bir şey söylediler, hani belki bunu burada not alırlar.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Ne, anlayamadım?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Düğmeciler ve kazmacılar arasında ücret farkı varmış, bunun kaldırılması gerektiğini söylediler.
TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MUHARREM KİRAZ - İsterseniz kısa bir bilgi vereyim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Buyurun.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Bitirsin Sayın Vekilim, ondan sonra.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tamam.
Yani sendikanın seçimlere daha odaklı olduğunu ama çalışma koşullarına ilgisiz olduğunu söylediler. Havalandırmada problem olduğunu yine bu görüştüğümüz aile de vurguladı. Yine "Bakıma ayrılacaktı, parça eksikliğinden bakımı ertelendi." dedi bu kişi de. Yine bu görüştüğümüz aile de şöyle önemli bir şey söyledi: "On bir on ikide havalandırma arızası olduğu biliniyordu -on bir on ikide yani vardiya olarak gündüz vardiyası- buna rağmen eşim işe gönderildi." diyor. Yani orada bir sorun olduğunu ama buna rağmen çalışıldığını, sorunun çözülmeden çalışıldığını iddia etti. Tahlisiye ekibinin yerinde olmadığı, kendi gittiğinde, aile gittiğinde tahlisiye ekibinin orada olmadığını söyledi ki on gibi gittiğini söyledi bu kişi oraya. "Orada normal işçiler vardı ama tahlisiye ekibi yoktu." dedi ve yine bu aile şunu söyledi: "Aşağıdaki yangın tüpü bitmişti. Bütün yangın tüpleri boşmuş, itfaiye geç geldi." dedi yani onun ifadesi. "Etraftan yangın tüpleri toplayın." diye talimatlar verildiği söyledi. Yani böyle duyduğu şeyleri bize aktardı. Yine, bir vana arızasından, kelepçe arızasından bahsedildi, pervanelerdeki arızadan bahsedildi. Yine bu kişi de 8 Ekimde bakıma girmeyi ertelediklerini... 8 Ekimde, öyle yazmışım, bakıma girmeyi ertelemişler. Bu ailede şöyle bir şey de var, dedi ki: "Grubun yani kazmacıların arasında WhatsApp grubu oluşturulmuş ve orada bazı yazışmalar varmış, belki savcılık bu yazışmaları da inceleyerek, oradaki şikâyetleri de görebilir, ailelere sorabilir.
Maaşla ilgili bir şey var, onu sonra söyleyeceğim. Bu Hattat'ın gelmesinin buradaki çalışmaları etkilediğinden bahsedenler oldu. Eksi 400 kotta sıkıntılar olduğu söylendi, âdeta TTK Amasra'nın sahipsiz olduğu söylendi. Hava yoluyla ilgili bir çalışma olduğundan bahsetti ama ben bunu tam anlayamadım. Hava yolu açmak için bir çalışma yapıldı. Hattat ruhsatıyla ilgili bir şey söyledi ama anlayamadım.
Davalardan vazgeçirmek için arayanlar olduğu söylendi.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - İsim verdiler mi?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sorabiliriz bu kişilere.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - İsim isteyelim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - İsim isteyebiliriz ama böyle telefonlar aldıklarını söylediler.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - O muhakkak önemli bir iddia, isim isteyelim, onu da deşifre edelim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Aracı kullanmış olabilir mi?
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - İsim isteriz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bu kişi zaten bizde kayıtlı, isim de isteriz ama herhâlde bu acılı aile bunu boşuna söylemiyordur.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Vicdansızlık ya.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bu kişi bantların koku yaptığı ve çok çalıştığı zaman bu kokunun daha da arttığını, bantlarda yani konveyörde bir arıza olduğundan bahsetti. Bunlar çocuklarının kendilerine anlattıklarından yola çıkarak...
Şimdi, bir aile var, bu aile şöyle söyledi: Yine, bu ocağa girmeyenlerin lambasını yukarıda bıraktığına dair bu da böyle bir bilgi verdi. WhatsApp yazışmalarından bahsetti, burada da bahsedildi ama bir de şunu söyledi, dedi ki: Ya, bu 16... Eşim mi dedi, çocuğum mu şimdi ben onu hatırlayamıyorum. "Benim eşim 16:20'de hâlâ vardiyaya girmemişti, WhatsApp aktifti." Yani WhatsApp'ta en son ne zaman girdiği görülebiliyor. 16:20'ymiş, onu da şöyle bir şeye bağladı, dedi ki: "Gündüz vardiyasında bazı sorunlar olmuş, aşağıda gazın yükseldiğine dair veriler, sensörden gazın yükseldiği bilgisi gelmiş ve bunun düzeltilmeden aşağı inilmeyeceği noktasında bir tartışma olabileceğini" söylediler. Bunlar araştırılmalı tabii.
"Nezaretçinin genelde iki saat sonra indiğini, sendika yönetiminin yine seçimler sebebiyle bu bakımı ertelettiğini" söylüyor. Yine bu kişi de "Boğazım çok acıyor, kapkara kapkara geliyor, çizmeleri delik geliyor, astarlar yırtılmış geliyor." dedi. Hatta bir şey söyledi, ben çok etkilendim. Annesine el iş güvenliği, kişisel koruyucu eldivenler getirip yıkatıyormuş. Annesi de yani bu paramparça zaten bunu giyemezsin ki dedim "Yok, şimdi orada vermezler, sen bunu yıka, ben bunu kullanacağım." demiş. Yani bildiğimiz basit eldiven var ya bizim de inerken tutunmak için elimize taktığımız o eldivenlerden bahsediyoruz, şöyle diyor: "Patlamadan önce gaz varmış ama gaz varken tahlisiye ekibi aşağıdakileri niye tahliye etmedi?" diye bize sordu bu kişi. "Vardiya amirinden şikâyetçiyim." dedi "Kurtarmada 19:15'te kaza yerindeydim, hiçbir güvenlik önlemi alınmamıştı." dedi. "10:00-10:30 gibi kurtarmaya gidildi, göz göre göre bizim çocuklarımız ölüme gitti." diyor. Neden iki hafta sonra tutuklama olduğunu soruyor bu aile. TTK Genel Müdürüne kadar "İhmal ve sorumluluk var." diyor. "Bunun aydınlatılmayacağından, bunda ihmal ve sorumluluğu bulunanların aydınlatılıp ceza almayacağından büyük bir endişe duyduğunu." Yaşamını yitiren işçinin babası ayrıca iki gün önce beni arayarak tekrar bunu söyledi. Bu kişi "Sendikaların taziyeye de gelmediğini" söyledi. Yine bu bir başka yakın, gaz kokusundan şikâyet etti. Ocakta çatlaklar olduğunu söylemişti. "Başım kalkmıyor." diyordu. Eldivenleri parça parçaydı. "Yoksullukla büyüttüm." dedi. "Zekiydiler, üniversite okutamadım, ocakta çalışmak zorundaydılar." dedi. Benim görüştüğüm ve kısa notlar alarak size taşımak istediğim notlar bunlar.
Tabii, görüşemediğimiz daha çok kişi var, onlarla da telefonla görüşerek ve Amasra madenine inmek üzere yapacağımız gezide de eksik kalan diğer ailelerle de yüz yüze görüşerek bu araştırmayı tamamlamak gerektiğini söylüyorum. Yani bir an önce aslında bilgi ve belgeye dayalı olarak ve maddi gerçekliğe ulaşmak için ciddi, samimi bir çalışma yapmamız gerektiğini, burada âdeta havanda su döver tarzda bir çalışma içerisinde olduğumuzun artık giderek böyle bir çalışma içerisinde olduğumuzun farkında olmamız gerektiğini, bu masanın etrafında Amasra maden katliamını araştırmakla yükümlü olan bu Komisyonun neredeyse çalışma arkadaşı olan Amasra Maden ve TTK sorumlularının ve yetkililerinin aslında sorgulanması araştırılması gereken kişilerin de burada, bizimle birlikte, bizi yönlendirmeye çalışmalarından da son derece rahatsız olduğumu da söylemek istiyorum.
Sonuçta Enerji Bakanlığının, Çalışma Bakanlığının, TTK Genel Müdürlüğünün, TTK Müessesesinin aşağıya doğru silsileli bir şekilde yetkilileri, sorumluları bu facianın sorumlularıdır. Bir şekilde buraya doğru giden bir çalışmaya ihtiyacımız var. O nedenle çalışmaları sahaya taşımak ve bizim bir an önce yapmamız gereken Komisyonun çalışma süresini uzatmak çünkü komisyon tüzüksel süresinin sonuna doğru yaklaşıyoruz, o süreyi gerekiyorsa uzatmak, Amasra madenindeki yangının -aslında zaten sönmüş- güvenliğini almak yani oksijenle temas ederek tekrar yanmaların oluşmasının önüne geçecek tedbirleri almak, ki bu tedbirleri almak zaten teknik olarak öyle zor konular olmaması gerekir. Bir an önce o teknik önlemleri almak ve bu Komisyon üyelerinin olay yerine facianın yaşandığı yere inerek ve elinde gerekli bilgi ve belgelerin tamamı olmak kaydıyla bu araştırmasını özgür bir şekilde yapması gerekiyor. Burada uzmanlardan gerekli destekleri de almamız için gerekli imkânların, olanakların yaratılması gerekiyor. Benim altını önemle çizdiğim, çizmek istediğim şey bu, bizim saha gezimiz değil; yarım kalmıştır, tamamlamamız gerekiyor. Bu konuda başta Komisyon Başkanımız olmak üzere, Komisyonun üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım.
Teşekkürler.