KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Geneli üzerine söz almadım, bence yeterince değerlendirme yapıldı. Ben kısa birkaç şeyi söyleyeceğim, birincisi şu: Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsünün kurulması süreci de şimdi bir vakfa ilişkin yasa teklifi de alandan ciddi eleştiriler aldı, bunun altını çizmek isterim yani akademisyenlerin bu sürece dair ciddi eleştirileri var; uzun uzun okumak istemiyorum. Hatta bu eleştirilere daha sonra enstitü temmuz ayında resmî bir yanıt vermiş ama bence ona bir yanıt olmaktan çok "demagoji" demek daha doğru olur çünkü çok ciddi eleştiriler var, Mehmet Özdoğan'ın ve sanırım Fikri Bey'in buna ilişkin eleştirileri var. Ayrıca Arkeoloji Derneğinin de enstitünün kuruluşu aşamasından bugüne eleştirileri var. Ben bu eleştirilerin ne enstitünün kuruluş süreci ne de şimdi bu vakıf süreciyle giderildiği kanaatindeyim. Bir arkeoloji enstitüsü kurulması meselesi kırk yıldır yürüyen bir tartışma ve buna dair tartışmaları yürütenler en azından şu anda kurulan enstitünün kırk yıldır tartışılan arkeoloji enstitüsüyle bir ilgisi olmadığını söylüyorlar.

Vakıf meselesine gelince... Ayrıca bu enstitünün kendisi bir kamu tüzel kişiliği olarak kendisini tarif etmiyor "Biz bir sivil toplum örgütüyüz." diyor. Şimdi Bakanlığın ve belediyenin içerisinde yer alacağı bir sivil toplum örgütü gibi çalışacak.

Antep'e dair şunu söylemek isterim: Yani eğer bu ulusal çapta bir çalışma yürütecekse, yerel yönetimi katmak istiyorsa teklif sahipleri Antep Belediyesi yerine en azından Belediyeler Birliğini katabilirler. Şu anda Antep Belediye Başkanı bildiğim kadarıyla Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı aynı zamanda. Yani bir kentin belediye başkanı yerine Türkiye Belediyeler Birliğinin katılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum eğer illa yerel yönetimler içerisinde yer alacaksa. Çünkü bu daha çok bir ulusal vakıf olmaktan çok bir kente dair vakıf görüntüsü çizecek, bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Genel Kurula geldiğinde buna dair ayrıntılı eleştirilerimi sunacağım.

Bu şey meselesine gelince, şimdi 2 tane siyasi parti var, biri Cumhur İttifakı'nın ortağı, biri de Millet İttifakı'nın ortağı; yemin içmişler "Hepimizi etnik olarak Türk yapacağız." diye, böyle konuşmalar yapıyorlar. Çok açık söyleyelim yani bizim bir etnik kimlikle herhangi bir sorunumuz yok yani, HDP'li herhangi biri ne Türklükten rahatsız ne İslam'la herhangi bir sorunu olabilir ama farklı kimliklerin temsil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz, farklı kimliklerin tanınması gerektiğini düşünüyoruz. Şimdi bu kadar çok Türklük vurgusu yapıldığı zaman, gerçekten etnik olarak Türk olmayan insanları veya bu kadar çok İslam vurgusu yapıldığında kendisini İslam tanımı içerisinde görmeyenleri en azından kapsamadığını düşünüyor bu ülkenin yurttaşları; böyle bir sorun var. Bunun yerine başka kavramların kullanılmasının daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bu yasa üzerinden bu tartışmaya gelince, elbette Türk tarihi araştırılmalıdır, elbette etnik olarak Türklüğün arkeolojik değerleri ortaya çıkarılmalıdır, elbette İslam'ın arkeolojik tarihi araştırılmalıdır ve buna dair eserler ortaya çıkarılmalıdır; buna hiç kuşku yok ama bu topraklarda tek tanrılı dinlerden önce de dinler vardı, medeniyetler vardı; İslam'dan önce de başka inançlara ait eserler var bu topraklarda, yaşadığımız coğrafyada. Yani yaşadığımız coğrafya sadece Türk ve sadece İslam değil, on bin yıllık, on iki bin yıllık bir geçmişi var bu toprakların. Dolayısıyla, bunların hepsini, bence bu topraklarda yaşayan insanlar olarak hangi medeniyete ait olursa olsun, hangi inanca ait olursa olsun bunun mirasçısı olarak kendimizi kabul etmemiz gerekir, bir bütün olarak bunun aydınlığa çıkarılması için ve insanlığa kazandırılması için bir çaba içerisinde olmak gerekir. Ben bu bunun daha çok evrensel olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında da araştırılması, ortaya çıkarılması gereken konular olduğunu düşünüyorum. Bir daha söylüyorum yani şöyle bir tartışma olamaz: 2023 yılına gelmişiz yani hâlâ Türkiye'de etnik olarak kendisini Türk olarak görülmeyen kişilere zorla bir Türklük andı ettirilmeye çalışılmasını doğru bulmuyoruz. Yani, Kürt çocukları her sabah kalkıp, Kürt çocuklarına her sabah yalan söyletilmesini doğru bulmuyoruz. Israrla, bunun peşinde bu kadar çok koşulmasını doğru bulmuyoruz. Buna yönelik eleştirinin de birleştirici olduğunu düşünüyoruz yani biz bunu eleştirirken birleştirici bir eleştiri yapıyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin -hangi kökenden olursa olsun- kendini bu ülkeye ait olmasını istiyoruz, bu ülkeye ait hissetmesini istiyoruz elbette. Bunda bir kuşku yok ama bir Kürt'e her sabah kalkıp Türk'üm diye yemin ettirmemelisiniz. Bunun insani bir tarafı yok, doğru bir tarafı yok ve bunu ben toplumun büyük bir kesiminin önemli oranda artık kabul ettiğini ve bu tartışmanın sona erdiğini düşünüyorum. Tekrar tekrar bu tartışmanın bir biçimiyle gündeme getirilmesini de doğru bulmuyorum Başkanım.