KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Efendim, şimdi, diyorsunuz ki: "Doğum izninde olan 25 bin öğretmen var, başka sebeplerden dolayı da mazereti değişik şekillerde görevinin başında olamayan öğretmen var, bunların yerine ücretli öğretmen koyuyoruz." Biraz evvel -bir saat evvel de- Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı arkadaşımız da dedi ki: "Değişik sebeplerden dolayı izne ayrılan imamlar, kayyumlar var, onların yerine vekil tayin ediyoruz." Arkadaşlar, bakın, ya, bu, oyuncak filan değil, şaka değil, bu millet aptal değil ki biz de değiliz, siz de dünyanın en akıllıları değilsiniz; kelime oyunlarıyla iki tane aynı şeyi birbirinden ayırıyorsunuz. Yani tamam, imamlar alınsın, hatta biz daha evvel "Vekil imamlık yapanları da kadroya koyalım." diye önerge verdik, reddettiniz. Bilmiyorum, reddettiğinizin farkında mısınız? İktidar partisi milletvekilleri, reddettiniz. İmamlara... Yarın çıkacağım, ben basın toplantısı yapacağım, "Şunlar var ya, bu İbrahim Aydemir filan... Bunlar imamlara, dine imana filan zaten karşılar yeni karşı olanlar bunlar." filan diye söyleyeceğim. Neyse, onu, şaka, bırakıyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şuna bakar mısın ağabey ya!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, kelime oyunlarıyla aynı durumda olan iki gruba diyorsunuz ki: "Efendim, biri izne ayrıldı, gitti, onun yerine koyduk; öbürü de izne ayrıldı, gitti, onun yerine koyduk. Buna "ücretli öğretmen" dedik, öbürüne "vekil imam" dedik." Allah'tan korkun ya, böyle bir şey olur mu ya? Nerede böyle bir şey yazıyor? Yapmayın, gözünüzü seveyim ya! Çocuk mu avutuyorsun?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, eleştirinizi kayıtlara geçirdiniz.

Şimdi, maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum... Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başkanım, cevabı yok mudur bunların ya? Verilecek cevabı yok mudur?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, dine imana karşı...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey'e ismen bir atıfta bulundunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sürekli basın toplantısı yapıyor ya sürekli, onun için. Malzeme verdim ona, malzeme.