| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Komisyona sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesine, Komisyon çalışmalarının değerlendirilerek Komisyon raporuna ilişkin önerilerin alınmasına ve Komisyonun bir aylık ek çalışma süresi talep etmesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 18 .01.2023 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bürokratlar, uzmanlar, bilim insanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, biraz sonra belgeleriyle ve verileriyle yapacağım açıklama aslında Amasra Komisyonunun da seyrini değiştirecek; TTK'nin yaptığı, ortaya koyduğu varsayımı bir ölçüde ortadan kaldıran, aynı zamanda yeni verilen 196 sayfalık fezlekenin de aslında eksiğini ortaya koyan ve patlamanın neden, nerede ve hangi ateşleyiciyle gerçekleştiğini de ortaya koyan bir ispat olacak.
Şimdi, öncelikle, bugüne kadar Türkiye Taşkömürü Kurumunun bizim Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin imza atarak verdiği yaklaşık 100 soruya gönderdiği cevapların bu kadar geç gelmesi ve Komisyonun da süresini neredeyse tamamlamak üzereyken gelmesi, Komisyonun yasal olan bir aylık uzatma süresini kullanmasını doğal olarak zorunlu hâle getiriyor. Aynı zamanda, yine geçen hafta içinde Türkiye Taşkömürü Kurumunun yanıtları bize geldi, geçtiğimiz birkaç gün içinde de savcılığın fezlekesi yayınlandı. 196 sayfalık bir fezleke; içinde çeşitli ifadeler var, tespitler var, dolayısıyla bu noktadan da tüm bunların incelenmesi, birbirleriyle olan bağının ve ilişkisinin analiz edilmesi için de yine bir aylık sürenin kullanılması gerekiyor. Diğer taraftan, bu fezlekeyi, 196 sayfalık fezlekeyi henüz rapor yazım ekibinin okumadan, TTK'nin sorularımıza verdiği yazılı yanıtları incelemeden bir rapor hazırlamasıysa olacak iş değil; dolayısıyla bu bakımdan sürenin uzatılması gerekiyor.
Şimdi, konunun içeriğine gelelim. Şöyle, TTK'nin bizim verdiğimiz sorulara gönderdiği yanıtlarda... Bakın, burada ölçekli olarak çıkardığımız -bu "kot haritası" diyelim- etkilenme alanlarını belirledik yani bunlar hayatını kaybeden madencilerin ve o süreçte çalışan maden işçilerinin bulunduğu kartiyeler. Bunlar nereler? 320'i kotu var yani patlamanın gerçekleştiği, üzerinde durduğumuz kısım; 350 kotu var; yine 310 ve 350 kotu arasındaki diğer patlatmanın yapıldığı kısım. Ve etkilenme alanları da yine 301'inci rekup yani 300 lağım kısmına çıkıyor, aynı zamanda da yine 350'de bulunan kısım ve burada da bir tahribat alanı var yani asıl yıkıcı, yanıcı ve boğucu etkinin toplandığı kısım var. "Bu kısım da neresi?" dersek, yine 320 kotunun içindeki galerinin bir bölümünü içine alıyor, 300 ve 350 kotlarının lağım kısımlarını içine alan kısımda oldukça yıkıcı bir etki var. Diğer taraftan, yine gelen yanıtlarda konveyörlerin yerlerini ve hangi numaradaki konveyörün yine nerede olduğunu -çünkü direkt ATEX konusuyla da ilgili bu konveyörler- bakın, onları yine burada yerleştirdik, burada var.
Evet, şimdi, konuya biraz daha yaklaşalım. Şimdi, Türkiye Taşkömürü Kurumu bize sensörlerin bulunduğu haritayı gönderdi, bizim talebimiz üzerine gönderdi. Şimdi, bu sensörlerle ilgili gönderilen harita, Türkiye Taşkömürü Kurumunun daha önce Meclis Araştırması Komisyonuna sunduğu, sensör bilgilerinin verildiği bu haritayla aynı değil, bir kere farklı. Bakın, bu farklılık bile şu anda bu Komisyonun bir aylık yasal uzatma süresini kullanmasını başlı başına zorunlu kılıyor, bu bile. Şimdi bakalım, ne gibi bir farklılık var: Burada 320 kotunda CH-27 metan gazı sensörü arından 60-70 metre uzaktayken TTK'nin sorularımıza verdiği yanıtta -resmî olarak gönderdiği- bu ölçekli çıkardığımız haritadaysa arına 15-20 metre mesafede. Ya, bu nasıl bir hata, bunu açıklamanız gerekiyor, neden farklı olduğunu açıklamanız gerekiyor. Kaldı ki yine farklılıklar bununla da sınırlı değil, aynı zamanda 350 kotundaki 32 numaralı ve 25 numaralı metan gazı sensörlerinin de yeri bize daha önce sunduğunuz sensörlerin yerleriyle oldukça farklı.
Şimdi, diğer taraftan, bakın, yine yanıltıcı bilgilerden hareket edelim. Şimdi, burada patlamanın gerçekleştiği 320 kotunu görüyoruz, bu kotun da 4 tane pervaneyle beslendiğini biliyoruz; bu bize verilen kot haritasında bakın, 3 tane -hemen 320 kotunun başında yani konumunu söylüyorum- pervane var, 2 tane de 350 kotunda pervane var. Dolayısıyla, Komisyon üyeleri hâliyle, 320 kotunun girişindeki pervanelerin 2'sinden havasını alıyor, 2 tane 350'den diye düşünüyor. Hâlbuki durum oldukça farklı, gerçek bambaşka. Gerçek şu... Bakın, bu da havalandırma planı, gelen yanıtlarda. Şimdi, öncelikle şunu ifade edeyim: Şu tablo o kadar eksik bir tablo ki bakın, şurada görmediğiniz yani burada TTK'nin bize vermediği şu kısımda çalışan 11 madenci var; bakın, 11. 10'u kurtuluyor, maskelerini takıyorlar, merkez gaz izlemeyle sabit bir ocak içi hattan telefon trafiği oluyor, ayağı boşaltıyorlar, 1 kişi de, Yener Saygın zehirlenerek hayatını kaybediyor; o kısmı burada göremiyoruz. Bu, çok kritik bir eksiklik; şimdi birazdan nedenini açıklayacağım. Aynı zamanda, bakın, bu hattın üstünü de göremiyoruz hatta -birazdan detayını anlatacağım ama- burada gördüğünüz 320 kalın damar ile 310 tavan damar arasında yani yine hemen onun üstüne denk gelen ama şu planda görmediğimiz, daha önce çalışılmış bir pano var, üretim ayağı var; hemen bunun üstünde. Üstündeki bu ayağın 320 kotuna olan mesafesi 30 metre; bununla ilgili bilgi de yine bize verilen yanıtta mevcut. Sorduğumuz sorulara gelen yanıt, size hemen okuyayım, diyoruz ki: "320 kalın damar hazırlık galerisi üzerinde daha önce çalışılmış üretim panosu var mıdır, varsa kaç metre üzerindedir?" Ne kadar yakın, o kadar tehlikeli. Düşünün ki sondaj deliğini bile 25 metre açıyorsunuz; öyle bir durum. Gelen yanıtta "Hazırlık galerisinin üzerinde -297, -236 tavan damar panosu çalışılmıştır..." Daha önce çalışılmış. "...33 metre topuk mesafesi bulunmaktadır." diyor; 33 metre. Ve burası bir gaz deposu, yapılan sondajla bu galeriden 320 galerisine bir metan gazı sızması, birikmesi olması mümkün.
Şimdi, bakın, devam edelim, havalandırmayla ilgili kısma gelelim. Şöyle göstereyim: Gördüğünüz 320 kalın damar yani patlamanın gerçekleştiği kısım şurası olarak kabul ediliyor. Bakın, 2 tane vantilatör hemen 320 kotundaki bu çalışılan yani patlamanın olduğu galerinin hemen başında zaten ve o başındaki 2 tane vantilatör 350'ye gönderiyor, bakın kırmızı hatta, 350'nin... Pardon, bunlar zaten 350'deler. Şu kırmızı hatla birlikte arının arka tarafına nefeslikten vantüple birlikte havayı gönderiyor. Diğeri, bakın, biraz önce size gösterdim, Komisyona sunulan kot harita planında görünmeyen kısımda da 2 vantüp var; onlar da yine 300 kotundan temiz havayı arına veriyor. 4 tane tali vantilatör var. 350 kotundaki, şurada görülenden bir tanesi ise arızalanıyor. Yani demek istediğim şey şu: Havalandırma planında, bize teslim ettiğiniz, verdiğiniz planın üzerinde görünen ve 320 kalın damara yakın olan vantilatörler aslında orada değil, onlar 350 kotunda, arızalı olan da orada. Dolayısıyla, planda bir hata, aslında hata değil de bir yanıltma var, böyle bir durum var. Bu hatalı ama bununla da sınırlı kalmıyor; şimdi, havalandırma planının üzerinden kritik kısımlardan bir tanesine gelelim, şöyle size göstereyim: TTK'nin verdiği ölçekli, resmî rapora göre bu 320 kalın damarın yani bakın şuradaki, patlamanın olduğu düşünülen şu kısmın önündeki hemen 350-300 arasındaki nefeslik hattının altında daha önce çalışılmış kör bir galeri var; bu, 350 kotundaki kalın damar. Bu galeri tabii gaz deposu durumunda, çalışılan bir alan değil. Dolayısıyla bu alanda biriken bir gaz var. Bakalım bu galerinin önünde bir hava kapısı var mı 320'deki patlamanın olduğu yer ile buranın arasını kesen? Komisyona sunulan TTK'nin şemasına göre -bakıyorum- 2 tane hava kapısı var, yeri de belli; daha doğrusu, kapı var da hava kapısı mı, o da meçhul. Şimdi, bakın, 2 tane burada var. Geliyorum, TTK'nin bize verdiği ölçekli plana göre hava kapılarının yeri, bize verilen plandaki gibi değil, farklı. Bize verilen plandaki hava kapısının bulunduğu yer 320 kalın damara doğrudan gazın boşalabileceği ve akabileceği şekilde iken bize verilen yeni plandaysa yine 2 tane hava kapısı görünüyor ama o 350 kör galerinin önü kapatılmış durumda.
Şimdi, bununla da kalmıyor, bir de üçüncü bir bilgi daha var. Bu üçüncü bilgiye göre ise bilirkişi raporu var. Bakın, bilirkişi raporu da burada. Bilirkişi raporunda ise 3 tane hava kapısı var. TTK'nin Komisyona sunduğu hava kapısı 2 tane; TTK'nin Komisyonun sorduğu sorulara verdiği yanıtlardaki 2 hava kapısının yeri farklı ve bu, çok şeyi değiştirir; bilirkişi raporuna esas teşkil eden bir başka planda 3 hava kapısı var. Evet, şimdi, neden böyle bir durum var, bu hava kapılarıyla ilgili nasıl bir soru işareti var, hemen onu size açıklayayım.
Evet, sorduğumuz sorulara göre "İşletmede nerelerde, kaç adet hava kapısı vardır, bu hava kapıları nasıl yönetilmektedir?" Okuyorum yanıtını: "+40 kotunda 2 adet, -100 kotunda 3 adet, -236 kotunda 2 adet, -175/-275 desandresinde 2 adet, -300/236 nefeslikte 2 adet, -300/236 2. rekup tavan ön nefeslikte 2 adet -şimdi geldik bizim aradığımız yere- -350/-320 ön nefeslik baş yukarıda," -kaç adet olduğu belirtilmiyor yanıtta, hep belirterek giderken orada belirtilmiyor- "-300 1. rekup lağım üzerinde hareketli kapılar bulunmaktadır." Şimdi, biz Sayıştay raporlarını incelerken denetçinin yazdığı cümlenin akışındaki olağandışılığı bir ipucu olarak görür, peşinden gideriz. Adetler belirtilirken burada bize verilen yanıtta bu nefeslikte bulunan hava kapısının adedi belirtilmiyor. Şimdi, burada hava kapıları var mı, varsa nerede, neden bu kadar birbiriyle çelişkili planlar yayınladınız, bugüne kadar tespit ettiniz? Bunların adı hava kapısı mıdır, hareketli kapı mıdır, sensörlü kapı mıdır? Yani ben olmadığını biliyorum ama yine de resmî olarak soruyorum. Kaldı ki bu kör 350 kalın damarın önündeki kapı, bizim yaptığımız araştırmalara göre bir hava kapısı değil, bir tel, "fens" yani gaz geçişine imkân veren ama maden işçisinin geçişine imkân vermeyen bir kapı. Açıkçası bu konuyla ilgili bizim ulaştığımız bilgiler var yani tanık isterseniz tanık da var, onu demek istiyorum; o yüzden "Hayır, böyle bir şey yoktur." falan demeye kalkacaksanız sonradan bunun, sizin ifadenizin doğru olmadığını söyleyebilecek kişiler olduğunu şimdiden bilmenizi istiyorum.
Evet, bir diğer konu -şimdi özüne doğru yaklaşıyorum aslında- elektrik planı, burada müessesenin elektrik planı var. İşte, devre kesiciler var, yol kesiciler var ve bunlar neyle ilgili? İşte, sensörler belirli bir seviyeyi geçince ne yapıyor? Yüzde 1,5'u geçince devre kesiciyi harekete geçiriyor. Devre kesici ne yapıyor? O, ilgili bölgedeki konveyörlerin de bağlı olduğu hattaki elektriği kesiyor. Ama ne yapıyor? Temiz havayı kesmiyor. Şimdi, TTK'nin de aslında savcılığın hazırladığı fezlekenin de dayandığı bir nokta var yani aslında varsayım şuna dayanıyor, diyor ki: "Burada 320 kalın damarda patlatmalar yapıldı, metan gazı seviyesi yükseldi, 1,5 seviyesine geldi; bunu 27 numaralı sensör algıladı, merkez gaz izleme servisinde de bu durum tespit edildi ve devre kesici kesti, elektrik kesildi ve sonrasında bu 320 kalın damardaki 2'nci patlatmayla birlikte de metan gazı seviyesi yükselince arın bölgesinde patlama oldu." Yani tez bu. Şimdi, 196 sayfalık fezleke öyle bir fezleke, öyle bir fezleke ki güya bin seksener yıl hapis cezası isteniyor gibi görünüyor ama son kısımdaki kusurlar kısmında Emniyet fezlekesinde yer alan bu 2'nci patlatmanın barutçular tarafından usulsüz, mevzuata aykırı usullerle yapıldığıyla ilgili bu kısım gerekçe gösterilerek sorumluluk doğrudan barutçunun üzerine bırakılıyor. Yani fezleke anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor, "Genel olarak şu tip hatalar var." diyor, "Genel olarak bu hatalar var." diyor ama kusurun arasına öyle bir madde yerleştirmiş ki patlamanın sebebinin mevzuata aykırı yapılan 2'nci patlatma olduğu sebebiyle barutçunun üzerine bırakacağı bir noktaya getirmiş. Artık buradaki tutukluların, şüphelilerin avukatları da oradan alacak, götürecek ve netice itibariyle patlamanın temel sebebi barutçu olacak.
Şimdi, teori nedir, ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: "1,5 seviyesini sensör geçtikten sonra bu bölgede bulunan elektriği kesti." değil mi? Kesmedi, patlama olduğu ana kadar bu bölgedeki elektrik kesilmedi. Bakın neden kesilmedi? Bir elektrik mühendisi olarak söylüyorum, TTK'ye sorduğumuz sorulardan bir tanesi "Hangi sensörler, hangi devre kesicilerine bağlıdır?" sorusuydu ve "Bu devre kesiciler neredeki hangi elektrik ekipmanlarının enerjisini kesmektedir?" diye sorduk. Gelen yanıt, ek 3, bakın ne diyor? Diyor ki: "Sensörün adresi, sensör numarası ve tarih yani güncel. Bizim 1,69 seviyesine metan oranının çıktığını tespit ettiğimiz sensör 27 numaralı sensör." Yani şu, arına en yakın olan sensör; bu, 1,69'a çıkıyor, 27 numaralı sensör. Bakın, verilen yanıtta ek 3 diyor ki: "24, 36, 27, 26, 80 numaralı sensörler eksi 300 2'nci rekup istasyonuna adreslenmiş." Neresi eksi 300 2'nci rekup, bakın, şuradan göstereyim: Hani, bu bize verilen kot haritasında görünmeyen şu kısım var ya, 11 işçinin çalıştığı; o bölge. Yani, CH27 sensörü 1,69'a çıktığında, evet, devre kesici devreye girdi ama nerenin elektriğini kesen devre kesici devreye girdi? Eksi 300 2'nci rekup bölgesinin enerjisini kesti yani eksi 320 kotundaki konveyörleri besleyen hattaki enerji kesilmedi, devam etti.
Şimdi, bunu aynı zamanda tek hat şemalarıyla da bakın, gösterelim. Burada, bakın, bu ilgili eksi 300 2'nci rekuptaki devre kesiciye bağlı olan CH27 sensörünün tek hattı; bu, tek hat şeması. Bakın, sensör bağlı bir devre kesiciye; enerjisini buradan, trafo hattından alıyor, aynı zamanda -bakın, "yol vericiler" diyor- bu yol vericilerle birlikte, bu eksi 300 rekuptaki, 2'nci rekuptaki, oradaki konveyörlere vesairelere, onlara enerjisini veriyor sensör.
Bir hat daha var; bakın, o hat doğrudan sensörle ilgili olarak değil, onun devreyi kesemeyeceği bir hat, o hat üzerinden de normal havayla ilgili üniteler besleniyor. Sensörün kestiği devre kesici ise doğrudan bu konveyörlerin ve elektrikli ekipmanların enerjisini kesen kısım; burada.
Şimdi, ilginçlik nerede? Devam edelim, bakın, ilginçlik şurada: Şimdi, bir de burada CH37 sensörü var yani galerinin daha içinde olan sensör yani 27 numaralı sensör 1,69'u gösterdiğinde, 37 numaralı sensör de 1,2 civarlarında bir veri veriyor. Şimdi, bu sensörse bir başka devre kesiciye bağlı. Bakın, onun bağlı olduğu devre kesici ise -hemen resmî yanıttan bakıyoruz- "20, 28, 37, 34, 25, 78, 22, 23, 32, 21, 23, 22 numaralı sensörler" eksi 300 vinç dibi, burada bulunan devre kesiciye bağlı. Orada enerjiyi kesiyor. "Orası neresi?" derseniz, orası da şurası: Bakın, eksi 350'nin de bağlı olduğu, aynı zamanda 300 kotunun daha sağ üst tarafının da yine, bağlı olduğu alandaki konveyörlerin ve elektrikli ekipmanların enerjisini kesiyor yani özetle 320 kotundaki 1,69'u, metanı gördüğümüz sensörün kestiği devre kesici kendi bulunduğu kattaki konveyörlerin enerjisini kesmiyor. Neye göre? TTK'nin verdiği resmî bilgiye göre. Aynı zamanda neye göre? Tek hat şemalarına göre. Elektrik mühendisi olduğum için bunu, bu dili okuyabiliyorum. Dolayısıyla da burada görünen o ki metan gazı galeride yükselirken 1,5 seviyesine geldiğinde ve 1,69 seviyesini geçtiği o noktaya geldiği anda dahi 320 kotunda elektrik var, elektrik kesilmemiş durumda. Eğer CH37 sensörü yani arın tarafında değil, daha içte bulunan sensörde metan gazı seviyesi yükselmiş olsaydı 1,5'u geçtiği an, evet, 320 kotundaki elektriği keserdi ama diğer sensörün bağlandığı devre kesici 320 kotundaki elektriksel ekipmanların enerjisini kesmedi.
Şimdi, buradan hareketle bir başka noktaya hemen gelelim, o da şu: Hava kapılarının bulunduğu nefeslik kısım. Bu, aslında bize, patlamanın da nerede gerçekleştiğini zaten veriyor. Bakın, şöyle göstereyim: Bakın, burada hayatını kaybeden madencilerin hayatını kaybetme nedenlerine göre ve yine TTK'nin verdiği şemaya da belirli bir ölçüde riayet eden bir sonuç çıkıyor. Bu "boğucu alan" dediğimiz kısım arına yakın olan, barutçunun da bulunduğu ve onunla birlikte yine yakınlarında bulunan maden işçilerinin hayatını kaybettiği kısım, burası zehirlendikleri alan; daha ileride yakıcı ve boğucu alan var yani hem yanıklar oluşmuş, aynı zamanda da zehirlenmişler; biraz daha ilerisinde yani galerinin girişine yakın olan kısımsa yakıcı, yıkıcı, boğucu yani en fazla hasarın olduğu yerden bahsediyoruz. Dolayısıyla 2 tane sensör de; burada daha önce verilen sensörün yeri tarafınızdan değiştirilip arına daha yakın hâle getirildiği için 2 sensör arasındaki mesafe artmış durumda, dolayısıyla da nefeslikte eksi 350 kotundaki kör damarın önünde tel fensli yani gerçek bir hava kapısı olmadığı için oradan gelen gaz ve aynı zamanda alt kottan gelen kirli hava çünkü bir temiz hava dönüşü yok orada; bunu da havalandırma planınızdan hareketle söylüyorum. Buradan gelen kirli hava birleştiği anda arında yapılan birinci patlatma sonrasında gelen metan gazı ve 1,69'a çıkan metan gazı o sensörü geçip ikinci sensöre ulaşmadan tam kavşak noktasında nefeslikten gelen gazla birlikte doluyor, birleşiyor ve kesilmeyen elektrik nedeniyle konveyörden gelen ateşlemeyle birlikte de grizu patlamasına sebep oluyor. Dolayısıyla burada özellikle savcılık fezlekesinin de kaçındığı, neredeyse elinden gelse tek kelime yazmayacağı, aynı zamanda da genel olarak başından beri görmezden gelinmeye çalışılan ATEX konusu bir kez daha ortaya çıkıyor. Patlama anında elektrik enerjisi kesilmedi, konveyörler çalışır ve enerjili durumdaydı, aynı zamanda da bu bölgede bulunan ATEX sertifikalı olması gereken konveyör hatlarının, motor vesaire çeşitli ekipmanında bir ATEX problemi var, ya ATEX özelliğini kaybetti ya da ATEX'li değildi, buradaki durum bu.
Şimdi, aynı zamanda bunu destekler nitelikte bir konu da şu, şuradan size söyleyeyim, o kadar çok... Çoklu doğrulama yapmak için çok noktada konu var. Şimdi şöyle, bakın, bir tarafı şu, bu yangının yani buradaki patlamanın odaklandığı ve en şiddetli olduğu yer 320'de nerede? Hem bunlar ifadelerde var hem de belgeli olarak var. Bakın, okuyorum, diyor ki: "Açık alevli yangın..." TTK'nin verdiği yanıt. Yani daha doğrusu bizim sorumuz şu: Facia sonrası ocakta açık alevli yangın oluşmuş mudur? Oluşmuş ise nerede, hangi uzunlukta ve hangi galeride oluşmuştur? Yanıt şu: "Açık alevli yangın sadece eksi 320 sağ kalın damar, üst taban yolu, desandre bölgesinde olduğu..." Ne demek? 300 kotu, birinci rekuptan yukarıya doğru tırmanış dönüşü var ya orası işte desandre kısmı, "Orada olduğu..." diyor yani ne diyor? Yani yakıcı, yıkıcı ve boğucu bu alanda olduğunu söylüyor, açık alevli yangının sadece burada olduğunu söylüyor. Yani dolayısıyla grizu patlamasının olduğu yer de aslında hemen gözümüzün önünde duruyor, en yıkıcı olduğu yer zaten patlamanın olduğu yer, durum bu.
Diğer taraftan, diğer ifadelere de bakıldığında mevcut elektrikçi Rıdvan Acet'in neredeyse yani olayın... Bir buçukta elektrik kesilmiş, işte "Dur, ben devre kesiciye bir bakayım, yol vericiyle ilgileneyim." gibi hiçbir eğilimi yok zaten. Yürüyerek eksi 350 kotuna doğru giderken 301'inci rekup ayrımına yakın yani patlamanın olduğu yakın bir yerde maruz kaldığı için de çok ciddi bir zarar görüyor ve hayatını kaybediyor. Şimdi, burada, üzerinde durmamız gereken... Yani dolayısıyla, tüm bu açıklamalarla birlikte bugüne kadarki zorlama yapılan açıklamaların teknik dayanağı zaten sorunluydu, teknik dayanağını neredeyse bütünüyle kaybetmiş durumda ve özellikle sürekli sorulan "Grizu birikti ama neyle patladı, ateşleyici neydi?" sorusunun yanıtı böylece ortaya çıkmış oldu. O nedenle, savcılığın da fezlekesini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
Şimdi, diğer tarafta, bilirkişi raporunda patlamanın diyor ki: "Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Taşkömürü işletmesi müessesesinde 14 Ekim 2022 saat 18.00'de meydana gelen patlama, grizu patlaması..." Bilirkişi raporu. Şimdi, savcılığın yayımladığı fezleke. Fezlekede diyor ki: "Amasra Taşkömürü işletme müessesesi uhdesinde bulunan yer altı kömür ocağında 14/10/2022 günü saat 18.15 sıralarında." Ya, ne oldu da 18.00'deki patlama 18.15 sıralarında oldu? Yani bir saniyede patlamadan kaynaklanan alevin 800 metre ilerlediği bir yerde bu nasıl bir hata payı ve neden? Bu neyin alt yapısını hazırlıyor? Bu da önemli bir konu.
Diğer taraftan, soruyorum: Eksi 297, eksi 236 taban damar panosu çalışıldığı hâlde sizin yayımladığınız hiçbir raporda ve haritada kot bilgisi bir şekilde neden verilmiyor, neden yok, neden bu pano yok? Bu çalışılmış pano yok.
Diğer bir konu, işçi sayısı, işçi konusu. Yani gerçekten savcılık fezlekesi de işçi sayısındaki eksiklikten öyle güzel "Nasıl bahsetmem acaba" diye bakmış ki aynı ATEX'te olduğu gibi bunda da problem var. Şimdi, probleme bakalım, problem nedir, ona bir bakalım. Normalde hazırlık galerilerinde 1 ustayla birlikte 2-3 yedek işçi çalışır. Şimdi, yedek kavramına yardımcı işçi diyelim biz 1 usta 2-3 yardımcı çalışacak değil mi? Peki, burada bakalım ne çalışıyor? 1'inci kartiyede daha doğrusu şöyle, hazırlık galerisi eksi 320 kotu yani patlamanın olduğu yerde 1 usta 2-3 yardımcı işçi çalışması gereken yer, aralarında böyle bu oran olması lazım. 1 usta var 12 de yardımcı işçi var, 1 usta 12 yardımcı. Geçmiş olsun demek isterdim ama maalesef bu cümlenin sonunda Allah rahmet eylesin demek zorunda kalıyoruz, hepsi hayatını kaybetti. Şimdi, burada 1 usta, devam edelim 350 kotunda değil mi? Ne olması gerekli? 1 usta 2 de yardımcısı olacak değil mi? Evet, 2 de yardımcısı olacak. Ne diyor: "3 usta 14 yardımcı." Bu, ne bu? Yani dilim varmıyor söylemeye ama bu cinayete teşebbüs.
Şimdi, bu konunun üstünde neden durulmuyor ona bir gelelim. Ben size, TTK kurumu yetkililerine daha ilk toplantıda bir soru sordum, bir türlü bunun belgesi gelmedi. Ya, diyorum ki: Amasra Müessesesinde bir işçi açığı var, teknik personel açığı var bu size bildirildi mi, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğüne bildirildi mi, yönetim kuruluna bildirildi mi? Bildirildiyse bana belgesini verin. Belge ya, altında imzalı, kaşeli belge istiyorum; belge melge verilmiyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğüne soruyorum diyorum ki: Enerji Bakanlığına eksik işçiyle ilgili açığın kapatılması için başvuru yaptınız mı dilekçe verdiniz mi? Verdiyseniz belgesini verin, altında imzalı, kaşeli belgelileri verin." diyorum. Belge yok, vermiyorsunuz. Ya, versenize! Ne var? Kim saklanıyor? Kim korunmaya, kim adaletten kaçırılmaya çalışılıyor? Var mı, yok mu? Soruyorum size, var mı, talep ettiniz mi Genel Müdürlük olarak? Evet mi, hayır mı?
TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MUHARREM KİRAZ - Sayın Vekilim, belli periyotlarla dönem dönem...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O zaman taleplerin belgesini istiyorum. Ya, verin şu belgeyi! Arayın lütfen, şimdi ara verilecekse Kurumun Genel Müdürlüğünü arayın, göndersinler size ve şu Komisyon devam ederken verin. Ben peşini bırakmayacağım bu işçi sayısındaki eksikliğin nereye kadar iletilip, çözülüp nereye kadar çözülmediğini. Cinayet bu! 1 usta ile 12 yardımcı çalışıyor. Eksi 320 kotunda, grizu patlamasının olduğu yerde hepsi hayatını kaybetti. Maskelerini takamadı diğer kottakilerin çoğu. Hayatını kaybeden 42 madencinin 30'u üç yıllık tecrübeli, üç yıl; tecrübeli değil yani. Diğerlerini de kimse usta zannetmesin, diğerlerinin de 4'ü barutçu, birçoğu nezaretçi. Dolayısıyla işçilerle birlikte orada sabit bulunan toplam 4 usta var, 42 işçide, 42 çalışanda 4 usta var; çok acı bir durum.
Diğer taraftan, şu soruların cevabını da almamız gerekiyor: En az 2 elektrikçi olması gerekiyor maden ocağında, 1 kişi var. Neden, kim izin verdi ikinciye? İzin gerekçesi ne? Bakın, merkez gaz izleme servisi metan gazı yükselince, diğer, yer üstünde -biri yer üstünde olacak, biri yer altında olacak elektrikçilerin- bulunan elektrikçinin bulunması gereken yeri arıyor, telefonu açan yok. Ne diyelim? "Geçmiş olsun." mu diyeceğiz? Allah rahmet eylesin. Nerede ikinci? Kim izin verdi? Mazereti neydi?
Geliyorum, devam ediyorum. 2 gaz izleme operatörünün olması lazım, yok gaz izleme operatörünün ikincisi. O da en az 2 kişi olması gerekiyor. Karadon'da yaşanmış bir tecrübe var, ikinci gaz izleme operatörü yok. Şimdi, tesadüfen mi yok? Hayır, tesadüfen falan filan değil, bilerek, isteyerek, ısrar ederek orada ikinci operatörün olması engellenmiş durumda. 10 Temmuz 2020 yılında dilekçe veriyor gaz izleme operatörlerinden biri, diyor ki: "Bakın, tek çalışmak zorunda kalıyorum. Bu hayati bir tehlike. İhtiyaçlarımı gidermek için ayrılsam, metan gazı yükselse grızu patlaması olabilir." Oldu zaten Karadon'da daha önce. "Bir şey olursa mahkemede beni suçlamayın, ben şimdiden yazıyorum." diye dilekçesini, resmî dilekçesini veriyor, sayı numarası var. Bakın, o kadar ifade okuduk, ifadelerde hep şu söylendi: "Uygun olmayan talimatlar verildi birçok yerde ama biz bunu sözlü olarak ifade ettik, yazılı olarak bildirmedik." Şimdi o kişilerin bir kısmı hapiste biliyor musunuz, yazılı olarak bildirmediği için. Yazılı olarak bildirene ne oldu? Ya, dilekçe işleme konulmadı yani işleme konulmadı değil, alındı diye, sayı numarası da var ama gereği yapılmadı. Şimdi ben bunu sorarım burada neden ikinci gaz izleme operatörü yok?" diye sorarım. Şimdi soracağım ama aynı zamanda nedenini de size açıklayacağım.
Bakın, açıklayalım, sebebi şu: Şimdi bir dilekçe verdik Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bakın burada dilekçe; bugün verdim, bugün. Verdiğim dilekçede diyorum ki ENERJİ BİR-SEN sendikasının yetkilileri bu Komisyona gelecek, KESK'in gelecek -ilgili bağlı sendikasının yetkilileri- TÜRKİYE KAMU-SEN'in; bu 3'ünün de üyeleri var Amasra Müessesesinde yani üyeleri olanları baz aldım. Şimdi niye bunu söylüyorum, onu anlatayım: Buranın ENERJİ BİR-SEN temsilcisi, Başkanı kim? Mevlüt Kavak diye birisi; güvenlik görevlisi kendisi. Yardımcısı kim? İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi; tutuklu. Birçok ifadeye bakarsanız, mühendisinden tutun nezaretçisine, nezaretçisinden işçisine "Selçuk Ekmekçi'den aldık talimatları." diyen birçok kişiyi göreceksiniz. İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi ENERJİ BİR-SEN'in temsilcisi. Böyle iş olur mu? İşletme Müdürü seviyesinde sendika temsilcisi olunur mu? İşçi orada özgür iradesiyle istediği sendikayı nasıl seçecek? Kendi sendikana üye olanı belirli bir göreve gönder, daha rahat görevlere gönder, yer altından parasını alsın yer üstüne çıkar, yer üstünde daha rahat göreve getir, onları yap, et ve bu iddiaların olmasına zemin hazırla. Böyle iş olur mu? Soracağız bunları ENERJİ BİR-SEN'e, bunları soracağız. Diğer taraftan Şeref Odabaşı var; yine ENERJİ BİR-SEN'in temsilcisi, memur. ENERJİ BİR-SEN'in temsilcisi Mehmet Kuzeyi var, maden teknikeri. Bu kişinin normal koşullarda nerede çalışıyor olması gerekiyor biliyor musunuz? 10 Temmuz 2020 tarihinde gaz izleme operatörünün yaptığı resmî başvuru ve şikâyetin içinde aynı zamanda Mehmet Kuzeyi'nin gaz izleme servisinde görevli olduğu hâlde oradan alındığı yazıyor. Alınıp daha rahat bir göreve kendisi aktarılıyor. Niye? Çünkü Mehmet Kuzeyi ENERJİ BİR-SEN'in temsilcisi durumunda, istediği yere geçiş yapabilir. Ne oldu? Ama Armutçuk Müessesesinden Cüneyt Yamudi geldi, değil mi? Müessese Müdür Vekili olarak geldi, facia gerçekleştikten sonra orada bir dönem çalıştı, sonra Komisyonun da bir kısım ilgisini çeken bir durum yaşandı; Amasra Müessesesindeki maden işçileri Cüneyt Yamudi oradan alınınca bir eylem yaptı. İlginç bir durum değil mi? Yani amir, bir mühendis, müessese müdür vekili geliyor, gidiyor diye eylem yaptılar "Hayır, gitmesin. Biz liyakati savunuyoruz, istiyoruz." diye değil mi? Araştırdım. Bu Mehmet Kuzey'i faciadan sonra Cüneyt Yamudi alıyor, tekrar gaz izleme servisine veriyor. Bakın, tekrar veriyor. Doğru. Çok geç kalınmış. Veriyor, sonra ne oluyor biliyor musunuz? Cüneyt Yamudi buradan gittikten, gönderildikten sonra Mehmet Kuzeyi tekrar gaz izleme servisinden alınıyor. Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Ya, biz burada boşuna mı toplantı yapıyoruz! Yazıklar olsun ya! Siz, TTK Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı olarak, yönetim kurulu üyeleri olarak buna müdahale edemiyor musunuz? Böyle bir şey olamaz ya! Patlama olmuş, merkez gaz izleme servisinde eksik personel var. Merkez gaz izleme servisindeki kişi, sizin bu tedbiri almamanız yüzünden -10 kişinin eksi 300 kotunun ikinci rekubunda hayatını kurtaran bu gaz izleme operatörü var ya- belki de hapse girecek ya! "Bir yandan ocak içi hattan bir yeri aradı, telsizden ötekini aradı, o sırada birine bağırdı, dur, birini aradı, o telefon çaldı, açan olmadı 'Sonra şunu arayayım.' dedi de aynı zamanda 5 telefonla, telsizle bir yerleri daha aramadı" diye, o, tek ve yalnız bıraktığınız adam belki de hapse girecek, 10 kişinin hayatını kurtaran adam hapse girecek ya belki de. Ne yaptınız? Bu adamı, Mehmet Kuzeyi'İ ne yaptınız? Ya, bu adamı niye alıyorsunuz oradan? İnatla, patlama olduktan sonra bile birileri bir şeyi doğru yapmaya çalışmış, oraya gelmiş, ENERJİ BİR-SEN temsilcisi diye adamı almışlar, gene merkez gaz izleme servisinden alınıyor. Yok ya, olmuyor. Yani ben, sakin sakin, teknik gerekçeleriyle konuyu anlatmaya çalışıyorum, şurası artık bardağı taşırıyor ya. Alın ya şu adamı, koyun merkez gaz izleme servisine. Ya, illa Cumhurbaşkanı mı yazacak? Bizim Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp grup toplantısında mı söyleyecek "Şu isimdeki kişiyi şuraya koyun." diye? Yapın ya artık! Ya korkun, korkun biraz ya. Böyle bir durum. Düzeltilmedi.
Şimdi, diğer taraftan, konuları... Dört vantilatörle beslenen bir yer. Normalde burada bu hatta kontrol sondajları yapılıyor, kontrol sondajı da 25 metre olarak yapılıyor. 25 metre deliyorsunuz bir şeyle ve neticede 10 metre ilerleyince o 15 metreyi arkada topuk, güvenli hat olarak bırakıyorsunuz, tekrar 25 metre deliyorsunuz. 10 metre ilerliyorsunuz, 25 metre deliyorsunuz, sistem böyle. Böyle 25 metre 25 metre gidiyor, Amasra Müessesesi de müesseselerin içinde en fazla metan gazı oranı olan müessese, böyle bir durum var.
Şimdi, bu benim anlayamadığım kısım şu: Bakın, burada yine bizim sorduğumuz sorulara TTK'nin verdiği yanıtlar var, TTK'de bulunan sondaj makinelerinin listesi var burada. Bakın listede, Amasra'da yani Türkiye Taşkömürü Kurumunda, TTK'de böyle 100 metre delen sondaj makinası da var 400 metre delen sondaj makinesi de var. Hadi onları getiremediniz, gelmedi; hani metan drenajıyla ilgili bilirkişinin raporu vardı, konuşuyorduk aramızda "Ya, işte o nasıl delinecek? Nasıl edilecek, yapılacak?" diye. TTK'nin kendi elinde zaten sondaj makineleri var.
Şimdi, bakın, diyor ki: "Amasra Müessesesinde 100 metre ilerleme yapabilen sondaj makinesi var." 100 metre ilerleme yapıyor. Ya, ne yapacağız? Bunu kim kullanacak? Ben anlamadım. Yani Amasra Müessesesinde bu kullanılmıyor, belli. Ya, kim kullanacak bunu? Sokakta yürüyen, normal, sade vatandaş mı kullanacak? Yani bakıyoruz, bir hafta önce metan gazı seviyesi yükselmiş, on beş gün önce yükselmiş, sinyal veriliyor. Bir de TTK 2 tane usulsüz patlama yapıldığını barutçuların böyle, o kadar garip ifadelerine dayandırıyor ki garip yani bir barutçunun öyle bir ifade vermesi de mümkün değil de; hani vermiş. Hadi diyelim bizde... Uzun yazıların altındaki tutanaklar da doğrudan imzalatılır, vatandaşımız da çalışanımız da herkes devletine güvenir, kurumlarına güvenir yani bir ifade de verse detayına bakmadan etmeden, o anki sağlanan güven ortamı dolayısıyla altına imza bile atar. Kaldı ki burada sizin isnat ettiğiniz varsayıma göre, barutçular önce göbekte bir patlatma yapacak, içinde barutlu delikler hâlâ orada bulunacak, onları patlatacak yani bu intihar gibi bir şey, intihardan öte sabotaj. Ya, bunu hangi barutçu yapar?
Dolayısıyla da burada barutçuların sizin aldığınız ama resmî olmayan -yani mesela şimdi bu Komisyon huzurunda o ifadeleri verseler onun bile ne kadar resmiyet kazanabileceği tartışma konusu- ancak bu şekilde alınmış kurum içi ifadelerin -veya sorgulama diyelim- de gerçeği yansıtmayabileceği apaçık ortada duruyor. Kaldı ki zannediyorum bu ifadesi geçen ilgili barutçunun suç duyurusunda bulunacağını duyduk ve diğer 2 barutçuyla ilgili de zaten "Onlar destekler nitelikli ifade vermiştir." diye bir ifade geldi.
Yani bugün şu toplantıda sizin bu karbonmonoksit değerinin yükselip, sonra inip bir daha yükselmesiyle ilgili ortaya koyduğunuz, aslında belki patarla ilgili olabilecek ama sizin "ikinci büyük patlatma" diye böyle anlattığınız kısımla ilgili de çok belgeli, bilgili konuşmak istiyorum ama konuşmanın süresi oldukça uzun olduğu için o konuyu şu dakikada değil, bu konuda ısrarınız devam ettiği takdirde o konuyla ilgili de detaylardan hareket ederek yine konuşmamız gerekiyor.
Diğer taraftan, sürekli bekleyen tahlisiyeci yok. Niye, elinizde tahlisiyeci mi yok? Niye yok sürekli bekleyen? Ya, niye yok? Bu maden ocağı 3 vardiya, yirmi dört saat çalışmıyor mu? Çalışıyor. Niye yok? Ben söyleyeyim: Çünkü elinizde işçi yok ve bunu da şu Komisyonda bile rahat rahat, böyle elinizi sıka sıka bir türlü söyleyemiyorsunuz. Yer altında doktor yok. Ne oldu, Türkiye'de doktor mu bitti? Niye doktor yok, niye yok? Büyük bir problem.
Evet, diğer bir konu -toparlıyorum yani eksik kalanları bir kez daha söz alarak söyleyebilirim- yine, bakın, Hidayet Gökdere, burada Hazırlık Mühendisi, bir ifadesinde, eksi 320 kodunda degaj sondaj çalışması yapılması gerekirken yapılmadığını anladığını, zira İşletmede bu durumun sürekli bu şekilde, İşletme Müdürünün talimatıyla yürüdüğünü söylüyor. Geçmiş olsun, "Geçmiş olsun." hafif kalıyor yani çok üzgünüm.
Diğer taraftan, Salih Atmaca, Üretim Müdür Yardımcısı, değil mi? Bir yerde üretim müdür yardımcısını görevden aldığınızda, görevini değiştirdiğinizde, bir şey yaptığınızda ne yaparsınız? Yani Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessesesinin görevi ne? Kömür üretmek, değil mi? Oraya yeni bir üretim müdür yardımcısı atamanız lazım. Niye atamıyorsunuz ya? Niye a-tan-mı-yor? Niye atanmıyor? Neticede İdari İşler Müdürüne bağlanıyor yani böyle bir şey olur mu? Bir gün değil, iki gün değil, ne kadar süre bağlandı? Teknik bir alan, üretim alanı; bakın, birçok bulgusunu, konusunu aktarıyoruz. Ya, İdari İşler Müdürüne, İdari Müdüre nasıl bağlanıyor? Yani bunu anlamak mümkün değil. Yani muhasebeciye mi bağladınız? Daha anlaşılır, vatandaşımızın bakışında daha anlaşılır hâle getirmek için söylüyorum; olacak iş değil yani, olacak iş değil.
Ve diğer taraftan da bütün bu olan bitenin içinde savcılık fezlekesi de çok yetersiz, çok yetersiz. Yani ATEX'lerin neredeyse konusu edilmemiş, işçi sayısındaki eksiklik neredeyse konusu edilmemiş, teknik personel sayısındaki eksiklik detaylı anlatılmamış. Hangi personel? Vardiyada elektrikçi eksik, gaz izleme operatörleri eksik, doktor yok, sürekli bekleyen tahlisiyeciler yok, üretim müdürü bile atayamıyorsunuz; o bile yok.
Onun dışında, şu kadar yıllık tecrübeli olup da şu görevi alması gerekenler yerine üç, dört, beş yıllık tecrübesi olanlara bazı görevler verilmiş, niye verildiği soru işareti. ENERJİ BİR-SEN temsilcilerinden birisi İşletme Müdürü, zaten kurumda 4 tane var. Birisi İşletme Müdürü, şu anda tutuklu; birisinin gaz izleme servisinde çalışması gerekiyor, oradan sürekli kaçırılıyor. Ne torpilmiş, ne torpilmiş? Amasra'daki toplantıda açıkladım, isim de verdim, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki toplantıda isim verdim, şu anda isim veriyorum. Ya, bu arkadaş ne torpilliymiş ya! Gaz izleme servisine bu adam dönemiyor ya! Ne torpilmiş, kimden bunun torpili, ben anlamıyorum. Bana şimdi şöyle bir yanıtla da gelmesin: "İşte, 9 operatör vardı, facia gerçekleştikten sonra, şu an itibarıyla, işte, biz onu 12 yaptık. İşte, şu yaptık..." Hayır, bu arkadaş o gaz izleme servisine gidecek, bunu da herkes, bütün maden işçileri de orada görecek ve "Bizim maden ocağımıza disiplin geldi." diyecek. Burada, oradaki sendikal etkiyi yok edeceğiz. Oradaki sendikal etkiyi hep birlikte ortadan kaldırmak zorundayız. Bilimsel kural, çerçeve neyse onun gerçekleşmesi gerekiyor.
Evet ilerleyen aşamada tekrar söz alacağım.
Ve altyazı olarak da geçiyorum: Patlama gerçekleştiği anda, eksi 320 galerisinde elektrik kesilmemiş durumda.