HASAN SUBAŞI (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Konum polemik yaratmak değil, tümüyle yanlış anladığını belirtmek istiyorum. Ben, orada Özlem Hanım'ın bir ifadesi üzerine "Bizi anlamak istemediler o yıl." demişti, ben de onun doğru olduğunu, bu başörtüsü konusunda generallerin hatta birçok egemenin televizyonlara çıkarak "Başörtüsü nedir?"i tarif ettiklerini ve Anayasa Mahkemesinin de 1989'da kendisine göre bir tanım yaparak bunun on on beş yıllık bir travmaya neden olduğunu açıklamış, ondan sonra da "Keşke eğitim hakkı elinden alınan o genç kızları dinleyebilselerdi, Türkiye, sorunu olan kişileri, toplumun o kesimini dinler hâle gelseydi; hatta Hrant Dink'i anlamaya çalışsalardı, hatta Alevileri anlamaya çalışsalardı, hatta Kürt yurttaşları anlamaya çalışsak yani sorunu olan kesimleri kendilerinden dinleyip anlasak, saygı duysak ve bu Meclis çatısı altında bunları tartışabilsek her şeyi çözeriz." diye bağlamıştım; tam da sizin düşündüğünüzün, anladığınızın aksini savunmama rağmen niyet okuma gibi anlamanızı doğrusu yadırgamış bulunuyorum.

İkinci olarak şunu da cevaplamak istiyorum: "Hep yasalara şunu koyarak, bunu koyarak..." demiştiniz, ben onu da cevapladım. Bugün yasalara ne koymuşsak uyulmadığını da ifade ettim hem de Anayasa'ya uymayanlar, yargı kararlarına uymayanların terfi eder hâle geldiği böyle bir vesayet sistemiyle karşı karşıya olduğumuzun tehlikesine de işaret etmiştim.

OTURUM BAŞKANI ALİ ÖZKAYA - Sayın Subaşı, üstadım...

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI ALİ ÖZKAYA - Teşekkür ederim, sağ olun.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Sayın Başkanım, hâlâ biz sorunlu olarak görülüyoruz; bu, yanlış, biz sorunlu değiliz. O dönemde sorunlu olan biz değildik, sorunlu olan karşı taraftı.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - O gün sizi dinlemediler, gerçek sorunlu kişiyi dinlemediler demek istiyorum, niyet okumayla ilgisi yok.