KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Süleyman Bey, o et mevzusu doğru değil, yalanlandı, annesi yalanladı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, o kadar et alamayan aile var ki İbrahim, boş ver sen onu.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - A Haber'se yanlıştır o, baskı yapmıştır muhtemelen.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne baskısı ya?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, Mehmet Bey'e söz verdim, müsaade ederseniz...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Süremi yeniden...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yeniden başlatıyorum sürenizi.

Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, teklif sahibi arkadaşımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum, bürokratları da tabii.

Şimdi, elbette vatandaşın konut ihtiyacını gidermek için devletin taşın altına eline koyması takdir edilecek bir şeydir, doğrudur değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, en önemli sıkıntılardan biri. Şimdi, sosyal konutlarla ilgili İlk Evim, İlk İş Yerim şeyleri yapıldı, şimdi de orta gelire bu destekler verileceği söyleniyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, burası bir hukuk devleti yani yapacağı her şey hukukla sınırlıdır, kayıtlıdır ve gelecekte oluşturacağı problemleri de dikkate almak mecburiyetindedir yasama görevi yapan bizler, işte, bu konuda adım atmak isteyen hükûmetler. Anayasa'mız çok açık, net yazıyor; birçok konusunu, yerini eleştirebilirsiniz ama Anayasa'nın 7'nci, 8'inci ve 9'uncu maddesi o kadar açık ki. İşte, 7'nci maddesi yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 8'inci maddesi yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılması, yasama yetkisi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisi de elbette Anayasa yargısı denetimine tabidir, uygun mudur, değil midir, bunlara dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Anayasa'yla ilgili tartışmayı oy çokluğuyla, parmakla geçirdik. Şimdi, Sayın Başkan da elbette çoğunluk şeyini yapacaktır yani sanki çoğunluk yapmayacak söyleyen birisi varmış gibi, birileri varmış gibi çoğunluk yapacaktır. Hayır, biz bütün ayrıntılarıyla ne konuşuyoruz, ne tartışıyoruz ortaya çıksın, belki çoğunluk milletvekilleri de buna "hayır" diyeceklerdir dolayısıyla bizim itiraz etmemiz, konuşmamız, netice itibarıyla yapılacak oylamayı kabul etmeyeceğiz, reddedeceğiz anlamında değildir ama şunu da söylüyoruz: Burada ortaya çıkacak sonuçlardan maddi ve manevi manevi olarak, yasal olarak her konuda da Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri elbette sorumludurlar. Hiç olmazsa siyasi sorumlulukları var, vicdani sorumlulukları var, bunu söylemeye çalışıyoruz. Buna kızmaya, bunu örtmeye çalışmaya gerek yok. Hele hele Meclisi, Bütçe Komisyonunu yöneten Başkanın bu konularda tavır koyması asla ve asla kabul edilmez ve etmiyoruz.

Değerli arkadaşlar, usul tartışmasında da ifade ettim, çok yakın zamanda bu konuyla ilgili yani bütçe kanunu dışında ödenek koyma, böyle bir yetki hiçbir şekilde devredilecek bir yetki değildir. Ya, bütçe hakkına ters bir durumdur, bu hak asla paylaşılamaz; Cumhurbaşkanı, bakan, her herhangi birisiyle paylaşılamaz, böyle bir şey söz konusu bile değildir. Nereden biliyoruz bunu? Anayasa maddelerinden biliyoruz. Başka nereden biliyoruz? Başka da elbette, Anayasa Mahkemesinin çok yakın zamanda 13/10/2022 tarihinde vermiş olduğu kararla. Yine, siz arkadaşlar, gözümüzün içine bakarak "Anayasaya aykırıdır." diye uyarılarımıza rağmen "Anayasa Mahkemesinden dönerse dönsün." diye bu yasaya el kaldırdınız ve ne demiştiniz? "19/12/2020 tarihli 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda yer alan genel bütçe gelir tahmini üzerinden gerçekleşen gelir kadar, genel bütçe kapsamında kamu idareleri ile özel bütçe idarelerinin bütçelerinden ödenek eklemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir." "Yetkili değildir." dedi, Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Aynı şeyi yapıyorsunuz, bunu söylüyoruz; bundan dolayı kızmanıza gerek yok. "Anayasa bizi ilgilendirmez, biz çoğunluğuz." Olmaz... Bu, çadır devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde olan bir şeydir; meclisler göstermeliktir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öyle bir şey söyleyen olmadı Mehmet Bey.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben hatırlatıyorum, söyleyen oldu demiyorum ki. Ya "Biz yetkiliyiz." diyor işte, ısrarla el kaldırıyorsa... Anayasa Mahkemesi reddetmiş altı ay evvel yaptığınız bu değişikliği, üç ay evvel reddetmiş; onu söylüyorum size; "Olsun, reddetsin, biz yerine çıkarırız." diyorsunuz; o zaman söyleyecek bir şey yok yani yapacak bir şey yok, bize söylemek düşüyor.

Değerli arkadaşlarım, bu kanunun içeriğiyle ilgili çok ciddi problemler var. Üç tane problem... Bir defa, şöyle bir durum var: Hani geçenlerde meşhur Şevki Yılmaz, Rizeli hemşehrim size "Ne bekliyorsunuz? Duydum ki Merkez Bankasında 700 ton altın var, bozdurup harcayın, verin, kazanın bu seçimi; bunlara mı bırakacaksınız, onlara mı bırakacaksınız o parayı?" dedi ya. "Onlar" dediği muhalefet şeyler yani Yunanistan'dan gelmişler, bilmem nereden burayı işgal... "Onlara mı bırakacaksınız?" Anlaşılan o ki sevgili arkadaşlarım, 700 ton gitti, işte, ihtiyat akçeleri gitti, gitti; şimdi, hayal üzerinden şey yapıyorsunuz; finans literatüründe "hayalî finans" diye bir durum var, şimdi, bununla ilgili... Ama bu hayalî finans ülkelere çok büyük sıkıntılar açmıştır, problemler çıkarmıştır. Özellikle de Amerika'daki "mortgage" krizini hatırlayacaksınız, çok sıkıntılar oluşturmuştur. Amerika ya da gelişmiş ülkeler bu sıkıntıları kaldırabilir ama biz bu sıkıntıları kaldıracak bir ülke değiliz değerli arkadaşlarım.

Şimdi, diyorsunuz ki: "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gerçek kişilerin konut finansmanı taksit ödemelerini kolaylaştırmak amacıyla bankalar tarafından sağlanan konut finansmanı taksitlerine katkı sağlanmasına yönelik olarak Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek bir kamu bankası aracılığıyla 5411 sayılı Kanun kapsamında faaliyet gösteren bankalara nakit kaynak aktarılır. Nakit kaynak aktarımı için Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinde mevcut ya da yeni açılacak tertiplere ödenecek eklemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu madde kapsamında bir yıl içerisinde üçüncü fıkranın (a) bendindeki katkının sağlanabileceği konut finansmanının toplam anapara..." Bu şekilde devam ediyor. Peki, bu para nereden gelecek, Hazinede böyle paralar var mı arkadaşlar? Yok aslında böyle bir para. Ya borçlanacaksınız, değil mi -nereden gelir- ya da vergilerden, bir yerden gelecek. Vergilerle ilgili şeyi ortaya koymuşuz, bakmayın geçtiğimiz sene enflasyon muhasebesi yapmadığınızdan dolayı gelirlerin artmasına, işte "Şu kadar fazla verdik, şu kadar öngörülenden az açık verdik." falan demeye bakmayın; 2023'te çok ciddi problemler olduğunu hepiniz biliyorsunuz, siz de biliyorsunuz. Böyle bir kaynak yok; bu, borçlanma yetkisi değil; bu, ek ödenek koyma yetkisidir. Peki, nasıl olacak? Onu da 6'ncı fıkrasından öğreniyoruz, diyor ki: "Hazine ve Maliye Bakanlığınca bu madde kapsamında sağlanan finansmanın menkul kıymetleştirilmesi amacıyla bu Kanunun 2 nci maddesinde sayılan kuruluşlar ve bunların kuracağı fonlara ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri ihraç etmeye ve/veya anılan kuruluş ve fonlar tarafından çıkarılacak varlığa dayalı menkul kıymetlerin alınması karşılığında özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri ve kira sertifikaları ihraç etmeye ve ihraç edilecek senetlerin ve kira sertifikalarının vade, faiz/getiri ve diğer şartlarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir." Nedir bu değerli arkadaşlarım, gerçekten bunu okudunuz mu arkadaşlar? Bu, şudur: "Biz insanları konut edindirme şeklinde borçlandıracağız ve bu borçları kâğıda çevireceğiz." Değerli arkadaşlar, bu, aynen sizin köy gibi bir şey. Yani beni borçlandıracaksınız, ben gelecekte çalışacağım, belki benim ömrüm yetmeyecek, çocuğum, eşim neyse çalışacak ve kazandığı paralarla bunları ve faizlerini de ödeyecek. Ha, faiz derken bir şey daha söyleyeyim: Bu düzenleme sadece Anayasa'ya aykırı değildir değerli arkadaşlarım, nassa da aykırıdır yani onu da hatırlatmak isterim. "Ya, bizi çok fazla ilgilendirmiyor, biz nas meselesini seçmene selam verirken kullanıyoruz, yoksa pratiklerde nasla bir ilgimiz yoktur." Bunu kabul edin, millete yalan söylemeyin; bunu kabul edin; durum budur.

Şimdi, nedir? Şimdi, bu borç alacaklarına karşılık kâğıt basılacak; bunu ya Hazine Bakanlığı basacak "özel tertip iç borçlanma senedi" adı altında ya da bu şeyde aracılık yapacak olan bankalar basacak ama Hazine üzerinden yani bir şekilde Hazinenin de garantisi alınacak, ondan sonra Hazine bu kâğıtları bankalara verecek, bankalar da gidip bunu Merkez Bankasında kırdıracaklar değerli arkadaşlarım. Bu bir hatır senedidir, devlet hatır senedi çıkarıyor. Böyle bir para yok, hayaldir bu; "hayalî finansman" dediğimiz şey budur. Siz, nas faize karşı olduğu için faiz işinden kaçıyorsunuz öyle mi? Hayır. Siz faizin faizinin, tefeciliğin tefeciliğinin içindesiniz. Bu sistem var ya bu sistem, bu "vıdımık"lar, efendim, senetler, türev ürünler -"kirlenmiş ürünler" de deniliyor bunlara dünya literatüründe- bu ürünler faizin faizidir değerli arkadaşlarım. Nitekim, siz bunun içine giriyorsunuz. Öyle, basit, seçim kazanmak için falan da bir şey yapmıyorsunuz siz. Siz her gün küfrettiğiniz dünya neoliberal sistemiyle yani kapitalizmin bugünkü vahşi hâliyle iş birliği yapıyorsunuz. O nedenle, bu sistemi getiriyorsunuz; zorluyorlar sizi buna. Bir taraftan bağırıp çağıracaksınız "Amerika, sen terörü destekledin, sen bunu yaptın, sen şunu yaptın." diyeceksiniz ama para babalarının icat etmiş olduğu bu sistemi harfiyen buraya getirip uygulayacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlarsanız... Süreniz bitti.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunu tamamlıyorum değerli arkadaşlarım.

Fakat bir teklifim var Sayın Başkanım, maddeler üzerindeki konuşmayı -3 maddeyi- birleştirin, bize on beş dakika söz verin yani rahat bir şekilde konuşalım eğer arkadaşlar da kabul ederse.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çok makul bir öneri.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rahat bir şekilde konuşalım yani maddeleri ayrı ayrı oylamayalım.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Olur Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ederiz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, o zaman devam edeceğim.

Teşekkür ediyorum.