KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Öncelikle, bu Komisyonun kurulmasına neden olan olaydan başlamak istiyorum. 2020'de size başvuru olduğunu söylediniz, ondan sonra, 2021'de bilgi istemişsiniz dava sürecinde. Ben şunu merak ediyorum: Size bir vakıftan ve bu vakfın aslında yöneticisi olan birinin oradaki başka biriyle kendisini evlendirdiğini, zorla istismar ettiğini söyleyen bir genç kadın geliyor ve siz evet, bu dediğiniz şeyleri yapmış olabilirsiniz -işte, aşıydı, şuydu buydu, anlattığınız şeyleri, çocuğunu korumaya almak, okulu bitirmesini sağlamak- bu vakıfla ilgili ne yaptınız? Yani şunu hiç düşündünüz mü: Bu çocuk geldi ama başka çocuklar orada ne durumdalar? Bunun denetimini nasıl yapıyorsunuz?

Elimde bir haber var sevgievleriyle ilgili, Urfa'daki Sevgievi; "Çocuklara işkence, tehdit, dayak" diyor ve kamerasız odalarda... Çocuklar bayağı uzun anlatmışlar, baro suç duyurusunda bulunmuş, şu anda soruşturma açılmış ve Aile ve Sosyal Hizmetler Urfa İl Müdürlüğüyle bağlantı kurulduğunda konuya dair yeterli bilgi sahibi olmadıklarını ifade etmiş; mesela, bununla ilgili bilgi sahibi misiniz? Yani bu sevgievlerinde ne oluyor? Bu sadece bir örnek olabilir, ben hiçbirini bu yaptı, şu yaptı diye yargılamak için söylemiyorum.

Elimde şu kitapçık var, 2016 raporu. 2016'da Gülser Hanım benim karşımdaydı, diğer arkadaşları hatırlamıyorum ama burada yapılan, sizin çalışmalarınız, konuşmalarınız var. Mesela, siz bu raporla, İstismarın Önlenmesi Raporu'yla bir karşılaştırma yaptınız mı? O günden bugüne yapamadıklarımız neler? Burada yapılması istenen, yazılan şeylerde eksik kaldıklarımız neler; bunu yapabildiniz mi?

Vakıf, cemaat ve Diyanetten yapılan bazı açıklamalarla ilgili bir denetim var mı? "Küçük yaşta çocuklar..." "Büluğ çağında evlenilebilir." Şöyle olabilir, böyle olabilir gibi bazı dinî kesimlerden... Ki bunlar başka kesimler de olabilir yani illa dinî vakıflar veya cemaatler değil de başka birileri de -ne bileyim- "Şu yaşta ben çocuklara alkol veririm." der, başka bir şey söyler. Yani çocuk istismarıyla ilgili, bu tarz açıklamalarla ilgili aslında... Medya diye biraz bahsettiniz ama medyadan bahsetmiyorum, ben başka bir denetimden bahsediyorum.

Mesela, Lanzarote Sözleşmesi'ni nasıl uyguluyorsunuz? İstanbul Sözleşmesi'ni artık size sormayacağım, ben onu hâlâ bizim sözleşmemiz olarak kabul ediyorum ama Lanzarote Sözleşmesi'ni nasıl uyguluyorsunuz mesela?

En önemli şey, bir çocuğun "Hayır." diyebilmesi ve kendini güvende hissetmesi. Gerçekten, çocukları güçlendirmek için hangi çalışmaları yapıyorsunuz?

Tabii ki sizler Bakanlık çalışanları, bürokratlarısınız ama bu kadar da şey olmayalım. Nasıl diyeyim? Bazı cümlelerin dışına çıkabilmeliyiz. Bize gelinip sunum yapıldığında, biraz daha, kurulu olan cümleler de o bakanlıklarda yapılanların anlatılması dışında bir şeyler ifade edebilmeli yani biz bir istişare edebilmeliyiz. Soru-cevap buna biraz hizmet edecek şimdi ama neyse ki siz şey yaptınız, daha uzun olabilirdi sunumlar. Bunu sizler için söylemiyorum, kusura bakmayın ama hep böyle oluyor yani en azından, bu Komisyonda gerçekten bunu yapmayalım bundan sonrasında.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Bu konuda bir tavzihe ihtiyaç duyuyorum. Siyasetçi ile bürokrat arasında şöyle bir fark var: Siyaset, parlamento -adı üstünde- konuşmayla ilgili, konuşmayı çok severiz. Bürokrat bizim söylediklerimizi yazılı hâle getirip yasal metin olarak algılar; yazılı hâle getirip yasallaştıramazsa zihninde o işin yapılabilirliği yoktur, yeni bir yasamayı gerektirir. Arkadaşlarımız sunum yaparken kendi faaliyetlerini anlattılar, burada sizin sorduğunuz bazı soruların cevabı verildi orada istatistiklerle, rakamlarla, şunu yaptık, bunu yaptık diye, çocuklarla ilgili falan...

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Çok genelgeçer verildi.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Tabii ki genelgeçer ama bürokrat öyle verir.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Hangi denetimin cevabı verildi Sayın Başkan? Ben denetimleri özellikle sordum, hangi denetimlerin cevabı verildi?

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Hayır, onları nasıl yaptıklarını anlattılar, onlar teferruattır, onlar ayrıca çalışılır, verilir; demek istediğim başka bir şey. Siyasetçi ağaca bakar, devlet bakış açısı ormana bakmaktır.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bu sizin bakış açınız olabilir ama ben konuşmayı sevdiğim için konuşmuyorum, yıllardır bu alanda mücadele ettiğim için konuşuyorum ve gerçekten, karşılıklı olarak da birbirimizi biliyoruz farklı dönemlerden, sadece AK PARTİ döneminden değil yani.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Ben herhangi bir şekilde sizinle ilgili konuşmuyorum. Ben bürokratlık da yaptım, oradan geliyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Evet, biliyorum.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Dolayısıyla, bizim aramızdaki fark odur diyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Olabilir.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Sizin sorduğunuz soruya yani o münhasıran, spesifik soruya bürokratın cevabı konuyu tespit edip inceledikten sonra olur, onun hazır cevabı yoktur çünkü devlet adamının, bürokratın ağzından her çıkan şey belgedir, siyasetinki öyle değildir.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Devlet kadını da var.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Onun için, burada arkadaşlarımız sorularımızın bir kısmını alırlar, yazılı olarak Komisyonumuza cevap verebilirler.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Ona kendileri karar versinler Sayın Başkan, belki şu anda söyleyecekleri vardır.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Ben onlardan istirham ediyorum, şu anda onlarla ilgili bilgi varsa verirler, yoksa sizin sorularınızı alıp yazılı olarak cevap verirler.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Tamam, iki sorum daha var.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Evet, buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Burada "Ergen profili araştırmasını 2013'te tekrarladık." diye anlattığınız bir 2016 anketiniz var. Bu anketle ilgili sormuşuz o zaman: "'Gerçekten, aslında derinlemesine yapılması gerekiyor.' diyorsunuz, bunu neden yapmıyorsunuz?" Yani "Gerçekten derinlemesine ölçmek istiyorsanız ekstra sorular sorarsınız." diye siz de cevap vermişsiniz; kurumsal olarak siz diyorum. Demişsiniz ki: "Böyle bir çalışma değil bu, oralarda 50 soru sormamız lazım, psikolojik test de yaptırılabiliyor ama Türkiye geneli yapılamıyor çünkü çok masraflı, devasa bir bütçe ve zaman ayrılması gerekiyor." Aradan geçen zamanda doğru analizler yapmak için daha kapsamlı araştırma yaptınız mı, buna bütçe ayırdınız mı? Çünkü ben konuşulanlar içerisinde duyamadım, bunun cevabını rica edeceğim.

ÇİM'ler hakkında Adalet Bakanlığıyla bir iş birliğiniz oldu mu? Çünkü size son bir soru önergesi vermiştim Erzurum'daki olayla ilgili. Cevap verdi Bakanlığınız; gerçekten, ÇİM'de alınan ifadenin aslında mahkemede tekrar alınmasının yanlış olduğunu ifade etti. Adalet Bakanlığından henüz böyle bir cevap gelmedi ama ÇİM'lerdeki uygulamanın Adalet Bakanlığıyla - özellikle çocuk istismarı olaylarında- nasıl uygulanması gerektiği konusunda, doğru olan uygulama konusunda bir istişareniz var mı? Bunun cevabını daha sonra Adalet Bakanlığından da zaten almak isterim. Çünkü hakikaten zaten bunun için de kuruldu ÇİM'ler; çocuklar tekrar örselenmesin, tekrar ifadeleri alınmasın diye ama istinafta Erzurum'daki olayda bozuldu, o yüzden çocukların tekrar -işte zorla getirmeyle hatta- ifadesini almak istiyorlar.

Son olarak da Diyanetin 7 bakanlıktan fazla bütçesi var. Kur'an kursu için neden Diyanete para veriyorsunuz? 4-6 yaş arası çocukların Kur'an kursuna gitmesiyle ilgili ayrıca pedagoglardan hiç görüş aldınız mı? 4-6 yaş arasındaki çocuk kendi iradesini ifade edebilecek bir çocuk mudur? Bununla ilgili pedagogların farklı görüşleri var. Diyanet yapacaksa da neden kendi bütçesinden karşılamıyor ki ben 4-6 yaş arası çocuğun kendi oyun ve işte bildiğimiz bazı eğitimler dışında ama oyunla olan eğitim dışında herhangi bir şey zaten yapmasına karşıyım ama...

ARZU AYDIN (Bolu) - "Kreşe gitmek istemiyorum." derse o zaman gitmesin mi?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Efendim?

ARZU AYDIN (Bolu) - "Kreşe gitmek istemiyorum, okula gitmek istemiyorum." derse de gitmesin gibi bir netice çıkar.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Temel eğitime başlamasın çünkü daha kavrayamıyor, öyle mi?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Temel eğitim ile Kur'an kursunun aynı olduğunu düşünmüyorum.

ARZU AYDIN (Bolu) - Yok, yok, hayır, çocuğun iradesiyle olacaksa anlamında söylüyorum.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Şimdi, arkadaşlar, lütfen, Filiz Hanım bitirsin.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Tabii ki bir çocuk zaten zorla kreşe götürülmez; o da var. Yani çocukların gerçekten sıralara oturtulması ilkokulda dahi benim karşı çıktığım bir şey, hani bunu tartışacaksak çok uzun tartışabiliriz.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Filiz Hanım, lütfen, sorunuzu sorun.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Bu derin bir tartışma.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Arkadaşlar, lütfen...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Ama 4-6 yaş arasına ya da Diyanete neden bunun için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı para veriyor?

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Biz cevap verelim mi?

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Filiz Hanım, sorunuzu sorun lütfen.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Biz ayırıyoruz o bütçeyi, bürokrat arkadaşlar değil, bize sorun, biz cevap verelim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Verin o zaman.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Yani buna bürokratlar karar vermiyor.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Abdulkadir Bey...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Niye bu kadar fazla bütçe ayırıyorsunuz o zaman?

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Sorusunu bitirsin, sonra biz cevaplarız.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Bu soruları bize sorun, onların cevaplarını iktidar olarak biz vereceğiz bürokrat değil, bürokrat onu tatbik eder.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Çoğunluk olunca kullanırız diyorsunuz yani çoğunluk olunca istediğimiz gibi kullanırız diyorsunuz.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Hayır, efendim, sorarsınız, cevabını alırsınız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Soruyoruz zaten.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Evet, ne yapayım ben? Sıkıyönetim mi ilan edeyim arkadaşlar?

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Benim yerime cevaplıyorsunuz, ben daha cevap vermedim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yok, ben olan bir gerçekliği söylüyorum şu anda.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Filiz Hanım, siz buyurun, sorularınızı bitirin lütfen.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Hayır, Başkanım, teknik olarak bürokrat arkadaşlara...

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Sorusunu bitirsin, sonra söz alır, cevap verirsiniz.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Bütçe hakkını siyasiler kullanır, o anlamda diyorum ben.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Şu anda, bu, bütçe ayrıldıktan sonra, bütçe bittikten sonra açıklanan bir şey, yeni bir açıklama bu. O yüzden, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri de burada olduğu için ona sordum.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Filiz Hanım, lütfen, sorunuzu bitirin siz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yani kime sorayım, Cemil Bey'e mi sorayım yani?

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Son sorunun muhatabı onlar değil.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Abdülkadir Bey, lütfen...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Allah Allah! Bakanlık olarak burada değiller mi ya?

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Buna siz mi karar vereceksiniz, siz mi karar vereceksiniz?

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Evet, evet.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - O zaman size soracağız...

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Abdülkadir Bey, lütfen...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Niye? Siz ayırmadınız bütçeyi, bütçe bitti, Mecliste bütçe görüşmeleri bittikten sonra...

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Filiz Hanım, bitirin siz.

Abdülkadir Bey, lütfen, burada her şey sorulur, cevap ayrıca verilir.

Buyurun Filiz Hanım, siz sorun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bütçe ayrılır, Bakanlık da o bütçeyi nerede kullanacağına karar verir. Ben de diyorum ki: Niye buna karar verdiniz? Bütçe bittikten sonra bunu açıkladınız, niye buna karar verdiniz? Kusura bakmayın size sormadım, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına sordum. Artık bu kadar da şey değil yani olabildiğince saygıyla kendi görüşlerimi ifade etmeye çalışıyorum.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Özür dilerim, teknik bir izahat yaptım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Benim soracaklarım bu kadar.

Bir de bu Manisa Çocuk Yuvasından kaçan çocukların pavyonlarda çalıştırıldığı iddiası vardı; bununla ilgili de sormuştuk, bundaki soru önergesi de aslında yanıtsız kaldı. Şimdi, gazeteciyle ilgili soruşturma başlatmışlar, Hale Gönültaş'la ilgili, hatta dün evlerine 2 polis gelmiş ve "Siz polislere iftira atmışsınız." demişler. Mesela, bu gazeteciyle de bağlantı kurup "Gerçekten nedir? Ne olmuş? Size ne bilgiler geldi?" diye Bakanlık olarak acaba bir bağlantı kurmayı ve "Manisa'da, çocuk yuvasında durumlar nedir? diye araştırmayı düşündünüz mü? Herhangi bir araştırma yaptınız mı? Çünkü ben artık olanlarla değil, olmaması gerekenlerle ilgilenmek istiyorum, önlemeyle ilgilenmek istiyorum ve bakanlıkların gerçekten bu anlamda ne yaptığını her şeyden daha fazla merak ediyorum.

Teşekkür ediyorum.