KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; çok değerli bürokrat arkadaşlarım ve saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu tartışmaları duymaktan da her gün elem duyuyorum. Ben de şikâyetçiydim, o bakanların, o valilerin, o kaymakamların açıklamasından ben de şikâyetçiyim ama şimdikinden değil öncekilerden. "Öcalan bizim fikirlerimizi söylüyor." diyenlerden, askere jandarmaya, emniyete yetki vermeyip karakola hapseden valilerden ben de şikâyetçiyim. Varsa bir şeyiniz burası Bütçe Komisyonu, gidin Hükûmetle, kimle görüşecekseniz, Sayın Yıldırım'a da size de söylüyorum Sayın Bakan...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Bana söyleyemezsiniz Mehmet Bey, siz sadece kendi konuşma içeriğinizden sorumlusunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, hayır, burada bütçe...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Benim ne konuşacağımı siz belirleyemezsiniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kardeşim, sen demin ne söyledin, sözünü alır bir daha konuşursun, ben müdahale ettim mi sana?

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ben sizin hiçbir zaman konuşmak istediğinde...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dinleyeceksin, dinleyeceksin, dinleyeceksin!

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ne konuşacağıma siz karar veremezsiniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sen de benimkine karar veremezsin.

BAŞKAN - Sayın...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dinleyeceksin, dinleyeceksin...

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, müdahale etmeyin, Sayın Yıldırım...

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Ahmet Bey, siz de susacaksınız...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ben istediğimi konuşabilirim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dinleyeceksin, ben de konuşurum.

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, müdahale etmeyin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dakika...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, herkes geçsin yerine...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Geçin şöyle...

Herkes dinleyecek...

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sen de dinleyeceksin...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Siz benim konuşmamın içeriğini belirleyemezsiniz...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sen de belirleyemezsin, sana ne...

AHMET YILDIRIM (Muş) - İstediğinizi konuşun ama bana sataşmayın...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sana ne, sana niye sataşıyorum, sen niye alınıyorsun? Ben alınmıyorum...

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Ara verelim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, ara verecek bir şey yok canım, Allah Allah!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ara verilecek bir şey yok, herkes söyleyecek.

BAŞKAN - Sayın Günal, siz konuşmanıza devam edin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Herkes söyleyecek, oturun ya!

BAŞKAN - Tamam, arkadaşlar, siz müdahale etmeyin, Sayın Günal ne yapacağını bilir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu ne ya! Ya, her gün konuşuyorlar hiçbirinizin sesi çıkmıyor be! Ne yani böyle kulağımıza her gün aynı şeyi söyleyeceksiniz, burada bütçe konuşuyoruz be! Gidin nerede konuşacaksanız, Dolmabahçe'de mi pazarlık yapacaksınız, Kobani'ye "29 Ekimde asker götürüp gönderdik." diye mi soyunacaksınız neyse... Kalkıp burada söylemeyin arkadaşlar, biz bunu söylerken hepiniz bakıyordunuz, kusura bakmayın. Biz bunları burada kaç senedir söylerken "Aman, susun." diyordunuz ya, kusura bakmayın yani böyle şey olmaz. Her gün her gün aynı şey ya. Yahu neyse orada olan gelin siz de anlatın Sayın Bakan. Ben bıktım yani bunları dinlemekten kusura bakmayın yani.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Türkiye'nin sorunu bu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Burada bütçe konuşuyoruz, aşağıda gideceksiniz neyiniz varsa, valiyle, emniyet müdürüyle, bakanla gidin konuşun. Ya, her gün aynı şeyleri dinlemekten bıktım ya! Ne oluyor yani kaç senedir orada olurken kimsenin çıtı çıkmıyor? Dolmabahçe'si, Oslo'su, Habur'u, bilmem nesi olurken güllük gülistanlık, bizim söylediğimiz haklı çıktı. Şimdi orada var. Ne olmuş? "Şu olmuş, bu olmuş." Neden olmuş? Kim kazdı hendekleri de? Asker mi kazdı, kaymakam mı kazdı? Ya, bunları artık varsa bir pazarlığınız gidin yapın yoksa da emniyet güçleri görevini yapsın.

BAŞKAN - Sayın Günal, sesinize ihtiyacımız var, daha bir hafta, on gün var yani şey yapmayın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sorun yok, benim seste sorunum olmaz.

BAŞKAN - Tamam.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onun için burada her gün aynı şeyleri dinlemeyelim. Varsa bir şeyi sokmayanı, sokanı, orada her biri kamerada var, MOBESE'si de var, bilmem nesi de var, gelin anlatın biz de öğrenelim, onlar da öğrensin, neyse yapacağınız pazarlık, anlaşma, bizi burada bunlarla yormayın.

Şimdi, Sayın Kuşoğlu Sayıştayla ilgili söyledi ama vallahi baktım, Sayıştayı gene tebrik ediyorum böyle diğer Tıbbi İlaç Kurumu, Hudut Sahiller, tertemiz, bir sayfa bile bir şey yok yani sadece bir satır "uygundur." Bravo, vallahi nasıl denetliyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum. Şimdi, ben sadece buradaki iddiaları söylesem üç saatten aşağı bitiremem. Merak ediyorum yani Sayın Bakanım, Hudut ve Sahillerin ne kadarlık bütçesi var, neler alıyor, neler satıyor, hangi konularda alışveriş yapıyor? Bir söyleyin bize de, ya hiç incelenmedi mi, anlamadım? Bilgi mi verilmedi, belge mi verilmedi, belge mi verilmedi? Sadece Sağlık Bakanlığıyla ilgili birkaç şey var, onları söyleyeceğim.

BAŞKAN - Kamu Hastaneleri Birliğiyle ilgili var.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani o ayrı, Kamu Hastaneleri Birliğinde de yine sadece performans ve denetim yok, işte stratejik plan, onları söylüyor. Bu birlik bütün kamu harcamalarıyla ilgili şeyleri yapan bir yer ama en fazla ne yazmış: Sağlık Bakanlığında da iki üç tane bulgu var Sayın Bakan. Onun bir iki tanesini Sayın Kuşoğlu söyledi ama burada önemli olan kısmı 112 acille ilgili faturalandırmada genel sağlık sigortası kapsamında olmayanlarla ilgili de birtakım hizmet alıcısı olarak SGK'nın olduğu yerler ve vakalara göre faturalandırmayla ilgili eleştiriler var. Bunlar neden önemli? Farklı gelir kaydı yapıldığı için önemli, özetini söylüyorum, arkadaşlar biliyor, Sayıştay da bize bilgi verebilir. Artı, iskonto ve terkinler var, bulgu 2, 3 ve 4'te. Özetini söylüyorum yani bunların hepsinin özeti şu: "Siz gelir kaydetmemeniz gereken şeyleri gelir kaydediyorsunuz, SGK'yla anlaşmalı fiyatlardan kaydetmiyorsunuz, netice itibarıyla döner sermayenizi fiktif olarak şişiriyorsunuz." diyor. Tamam, Sayıştayın söylediğinin özeti bu, doğruluğu yanlışlığı ayrı. Onlarla oturup konuşacaksınız, burada 239-240 milyondan bahsediyor. Eğer gelir değilse oraya gelir yazıp bunun üzerinden döner sermaye dağıtıyorsanız orada bir usulsüzlük var demektir, özetini söylüyorum. Yani siz cevabınızı vermişsiniz ama onlar da ısrar ediyorlar, demek ki burada bir arıza var. Ona ilişkin olarak da zaten döner sermayenin ayrı bir şekilde işletilmesi gerektiğini, ayrı bir statüde olması gerektiğini onlar da söylemişler.

Şimdi, bunu geçtim. Arada sizin konuşmanızda geçen birkaç şey var: Akılcı ilaç kullanımıyla ilgili söylemişsiniz, bununla ilgili sonuç var mı, ne oldu, 2014'ten itibaren başlayan şeylerde ilaç kullanımına bir etki analizi yapıldı mı, azalma var mı? Siz sadece bize hızlı hızlı bazı grafikler gösterdiniz ama bir çalışma var mı? Ki bazı konularda etki analizi yapılması gerektiğini, Sayıştay da yine performans denetimine ilişkin hususları da belirtmiş.

İlaç ve tıbbi cihaz üretimi, sağlık AR-GE'si, sağlık turizmi tam siz konuşmayı bitirirken vakit az kaldığı için birer başlık hâlinde söylediniz ama en önemli hususlardır diye düşünüyorum çünkü burada öncelikli sektörlerden birisi olarak bu sektör belirlenmiş durumdaydı, daha önce de yapılan çalışmalar var, bizim de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sektör öncelikli sektörlerden birisi olarak bakalım. Yine, ilaç sektörünün üç dört yıl önce hazırladığı "Vizyon 2023" vardı, sizin de bizim de yaptığımız şeylerde. Orada birtakım uluslararası karşılaştırmalar var yani bu sektörün biraz rekabete açık şekilde ama devletin desteğiyle yeni alınacak önlemlerle ilaç ve tıbbi cihaz üretimi alanında biraz daha hızlanmamız gerektiğini düşünüyoruz. Evet, temenni olarak söylüyorsunuz, geçen yıl da vardı, önceki yıl da vardı. Bakın, ben 2011'deki çalışmalardan bahsediyorum yani üretim anlamında ve uluslararası rekabet anlamında çok geride olduğumuz görünüyor. Burayı biraz daha evet, politikaları anlatıyorsunuz ama ben de istiyorum ki şu alanda şunu yapmamız lazım: "Şu kadar kaynak lazım, şu eksiğimizi şu şekilde tamamlayacağız, ilaç sektörüne, tıbbi cihaz sektörüne yapılacak teşviklerle ilgili şu çalışmalar var, Bakanlar Kuruluna şu tarihte sunacağım, bunların yasasını da size getireceğiz." demenizi bekliyoruz. Çünkü sağlık AR-GE'si de yine bunlardan bir tanesi, normal laboratuvarda yapılanın ötesinde daha farklı bir şey yapmak lazım. Siz bunu Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağladınız ama biz onun yapısının yanlış olduğunu çıkarırken de size söylemiştik çünkü Sağlık Bakanlığı üniversitesine...

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) - TÜSEB'e bağlı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yok, yani biz hepsini biliyoruz, burada tartıştık, şimdi uzun uzadıya konuşmayalım diye söylüyorum. Hani orada "Araştırma yapabiliriz." dediniz ama o şekliyle sadece üniversite ortamında araştırma olmuyor. Şimdi yeni araştırma merkezleriyle ilgili Kanun daha önce çıkmıştı, değişik üniversiteler ve özel sektör arasında, kamu kurumları arasında iş birliği yapılabiliyor artık yani eksiği var ama aşağıda da yine başka bir AR-GE kanunu şu anda Genel Kurulda görüşülüyor. Biraz daha eksikleri varsa bunları da tamamlayarak, özel sektörün dinamizmini de katarak, sadece yönlendirici olarak kamunun bir koordinasyon görevi olması lazım. Bu konularda hem çalışmaları desteklemek hem de o üretime dönüştürmek aynı zamanda -dün başka Bakanlıkta da konuştuk, tamam yani patentini alıp lisansını almak ayrı bir şey- bu teknolojiyi üretime dönüştürme kısmını da düşünerek bir entegre yapı kurulması lazım. İnşallah Sağlık Bilimleri Üniversitesi de buna bir lokomotif olabilir, projelerde öncü olabilir. Her ne kadar doğumunda sıkıntılı olduysa, yapısında sıkıntı bizim eleştirilerimiz olsa da kurulan kurumun en azından amaca uygun işlemesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.

Bu kapsamda, siz burada çok fazla değinemediniz, daha doğrusu sadece verip geçtiniz. Kamu harcamalarını söylediniz ama sağlık harcamalarını söylediniz "azaldı" diyorsunuz yani ama şehir hastaneleri yine fenomen olarak burada duruyor. Defalarca tartıştık, Kanun'u çıkarken konuştuk, 34 projenin, Mersin, Yozgat açılıyor, 5 proje ihale aşamasında, 11 projenin ihalesi başlayacak. Şimdi, 16 tane daha henüz kesinleşmeyen şey var. Ben diyorum ki yol yakınken bunları bari durdurun. Defalarca söyledik, önce mevcutların sonuçlarını görelim. Enteresan bir şey söylemişsiniz yani diyorsunuz ki: "Şehir hastaneleri dünyada bu ölçekteki ilk ve tek proje." Aslında itiraf ediyorsunuz yani sanki Türkiye'den başka bu işin önemini hiç bilen yok. Acaba neden, neden tekiz dünyada? Defalarca konuştuk, Kanada örneğini, İrlanda örneğini, Avustralya örneğini, bunlardan geri dönüş olduğunu, şehir hastanelerinin zamanla daha pahalı olduğunu. Siz şimdi kendiniz, ilaç harcamaları, SGK sağlık harcamalarıyla ilgili birtakım önlemlerden bahsediyorsunuz ama öbür taraftan bunlar, sağlık harcamalarında birtakım sigortaya ilişkin bizim iktisat teorisinde bazı şeyler vardır, şimdi uzun sürer ama burada birtakım caydırıcı önlemler almadığınız zaman şu anda da doktorların tespitleri var, doğrudan kamu hastanelerine gitmekten o zaman imtina ediyor, sevk zinciri olmadan doğrudan gidiyorsunuz, tak tak, şu tetkikleri yapalım ya, bir dakika diyorum ya, annem 78-79 yaşında, bunların hepsini niye yapıyorsunuz kardeşim, bir durun demesem hemen giriyor yani. Şimdi, o zaman bizim değişik şekillerde söylediğimiz sigortayı ödedikten sonra veya garanti olursa cebinden bir şey çıkmazsa buraya gidiyor. O zaman tıp fakültelerinin de biraz daha sanki sağlık etiği derslerinin artırılması mı gerekiyor, özel hastaneleri daha sıkı mı denetlememiz mi gerekiyor derken ama bir de bakıyoruz SGK'yla Sağlık Bakanlığı kurumları arasında bile faturalandırma sorunları yaşanıyor. Sigorta kapsamında olan, olmayan -ayrıntıya girmiyorum siz ne dediğimi bildiğiniz için- dolayısıyla bu kapsamda bizim geleceğe ilişkin şu anda sağlık harcamalarımızı düşük diyorsunuz ama merak ediyorum, önümüzdeki yirmi beş yıl eğer bunlarla gerçekleşirse, nakit akışına göre şehir hastanelerine ne kadar kira ödeyeceğiz, bunun bütçede bir yeri var mı? Yok, ödedikçe göreceğiz. Hani düşüyor mu, artıyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum, buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani bu garabetten bence hiç olmazsa mevcutların bir kısmını işletin, görün ondan sonra devam edin demiştik. Bu kadar parayı bu şekliyle önümüzdeki yirmi yirmi beş seneyi ipotek altına almak doğru değil demiştim. Sağlık yatırımları programında da zaten normal kamu eliyle yapılan hastanelerin şu anda ihtiyacı karşılayacak durumda olduğunu, sadece yatak sınıfının diyelim yani otel sınıfı gibi bir derece yükseltilmesi için bu kadar şeye katlanmamız gerektiğini, öncelikli harcamalarımız var, bunlar olur ama onlar bittikten sonra ihtiyaca göre yeni açılacak tesislerin daha yüksek standartta olabileceğini söylemiştim. Tekraren size uyarımı yapmış olayım, aksi takdirde bu kaynaklar heba olacak ve maalesef bu şeyleri sonra göreceğiz yani ödedikçe o faturanın ne kadar yükseldiğini şimdi bazı şeyleri yaptıkça görüyoruz.

Yani, artı sezaryenle ilgili de burada bir şeyler söylediniz ama merak ettim, acaba SGK bu şey kapsamında ne ödüyor yani sırf sezaryen için ödenen şeydeki artış nedir? Siz demin yarısına yakınının doğumların böyle olduğunu söylediniz. Tabii, onun annelik açısından, sağlık açısından şeyi ayrı, doğum oranı açısından ama ben bir de işin mali boyutunu düşünüyorum, gerekli mi, değil mi, sağlıklı mı, nasıl oluyor, oraya artış gözüküyor mu, gözükmüyor mu, o konuda da bilgi verebilirseniz sevinirim.

Sağlık turizmiyle ilgili de yani biriminiz var ama bir koordinasyon bir dağınıklık var gibi görünüyor. Her ne kadar o başkanlık olsa da her kafadan bir ses çıkıyor. Turizmciler ayrı söylüyor, hastaneciler ayrı söylüyor: Burada kamunun, Sağlık Bakanlığının, bir politika yapıcı olarak daha biraz aktif olması gerektiğini, bir öncelik belirlemesi gerektiğini, sektör müdür, alan mıdır, coğrafi bölge midir, belli yerler midir, yoksa onun içerisinde yaşlılarla ilgili olan kısmı ayrı, normal tedaviyle ilgili kısmı ayrı, bir süre şeyler var. Okuyorum, dinliyorum, konuşuyorum ama çok farklı şeyler çıkıyor, biraz daha somutlaştırarak sanki sizin inisiyatif almanız gerektiğini düşünüyorum. Yani sanki böyle gelir getirecek bir şey gibi, turizm gibi düşünülüyor, işin sağlık boyutu biraz ihmal ediliyor gibi geliyor. Biraz da hızlanması açısından önemli görüyorum. Bu kapsamda söylenecek çok şeyler var ama diğer arkadaşlarımız hekimlik tarafını, biz biraz daha bütçe tarafına bakıyoruz yani önümüzdeki sene nereye, ne harcayacağız, ne olacak, bunlarla ilgili geçen yıldan gelen performansımız nedir, biraz daha bunlarla ilgili bilgi olursa seviniriz.

Teşekkür ediyorum.