KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız 16 Kasım 2019 tarihinde demiş ki: "Biz böyle saçma şeyler yapmayız, seçimi kaybetsek de EYT'de yokuz."

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne zaman?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2019'da efendim. Şimdi vakti geldi yani.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi 2023.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir şey demiyoruz yani. O zaman seçimi kaybettikten sonra söylemiş. İstanbul gitti, Ankara gitti, ondan sonra söylemiş...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ona rağmen söylüyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Her neyse yani yapılır, seçim dolayısıyla da bazı işler yapılır; iyi ki yapıyorsunuz bazı şeyleri, millet istifade ediyor, şu kadar zamandır EYT mağdurları var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ama siz mutlu olmuyorsunuz, siz de mutlu olun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, vergi affı -hiç böyle kızmanıza, coşmanıza gerek yok- çıkarılır yani vergi affıdır. Efendim "Yapılandırma yapıyoruz, vergi barışı..." Ya, yapmayın arkadaşlar, vergi affı. Zaten Türkiye'de "af" kelimesi 1974'ten bu yana resmî olarak hiç kullanılmamış. En son 1974 Millî Selamet Partisi ve Ecevit'in, CHP'nin çıkarmış olduğu affın adı af. Diğerlerinin hepsi bir şekilde, infazda şöyle... Neyse, siz de af çıkarmıyorsunuz, vergi barışı yapıyorsunuz. Yapılır ama bir şeyi vardır yani işler iyi gitmiyor, problemli, kriz vardır, başka bir sıkıntılar vardır, pandemi vardır filan, çok sayıda vergi mükellefi mağdurdur, bunların çekilmesi -aileleri filan bir tarafa- ekonomimize ciddi zarar verecektir, bunları düzeltmek için vergi affı çıkar yani yapılır; vergi barışı, neyse, yapılandırma olur. Bazen de devlet yani böyle durumlarda çok şeydir, toplayamıyordur, vatandaş ödeyemiyordur; bir amaç da yani devletin gelirlerini artırmaktır, bu da normal yani. Bunlara "Niye böyle devletin gelirlerini artırdın?" diye kızacak falan değiliz, öfkenizi anlamıyorum ben. Bir defa iktidar partisi biraz sabırlı olur ya, muhalefeti dinler sabırla yani böyle olur. Niye, böyle hemen karayemişe atlıyorsunuz arkadaşlar? Ben anlamıyorum. Kızmayın, olabilir yani. Ha, bir de seçim dolayısıyla... Bugün yapılan af, en azından takvim ve zamanlama açısından çok açık belli ki seçim... Arkadaşlarımın söylediği çok da doğru; bu konuyla ilgili, mali aflarla ilgili, imar affıyla ilgili o kadar çok makale, o kadar çok yazı var ki değerli arkadaşlarım. Gerçekten toplumsal barışı bozuyor yani kısa vadede birtakım şeyler elde ediliyor, devletin geliri biraz artıyor, bir miktar para toplanıyor... Ki toplanan paralar da çok az yani SGK primleri falan çok az toplanmış, en son 2021'de yüzde 16'sı filan alınabilmiş. Toplanır yani bunlarla ilgili bir şey de demiyorum fakat değerli arkadaşlarım, bu olay, vergi affı, gerçekten toplumsal barışı, gelir dağılımını ciddi bir şekilde olumsuz etkiliyor. Hadi vergi ahlakını diyelim...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Olmasın mı?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, bir dakika kardeşim ya! Ne oldu sana ya? Arkadaşlar, götürün, biraz dışarıda dolaştırın, bir çay, kahve falan, benden olsun. Ne oldu bu Uğur arkadaşa ya?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ama çok yanlış bir tabir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bozuyor şeyimizi...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hatibe müsaade edelim lütfen.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, elbette bu şeyler olur, "Olmaz." diye, "Vergi şeyi olmayacak." diye kimse bir şey söylemiyor fakat değerli arkadaşlarım, gerçekten, sadece diyelim ki vergi ahlakı, toplumda, insanların bir kısmında -affedersiniz, kusura bakmayın- "Keriz miyiz biz?" yani falan... Ve bakın, şu arka arkaya gelen 13 tane af ve giderek yapılan tahsilattaki azalmalar çok açık, net bir şey gösteriyor ki gerçekten milletin faydasına bir şey yapmıyoruz yani borçlananların faydasına da bir şey yapmıyoruz değerli arkadaşlarım. Bu ciddi bir şekilde toplumsal...

Başka aflar da getiriyorsunuz; şimdi, trafikte af, iyi yani trafik... Kim? Ölümlü şeye sebebiyet vermeyen filan, bunları çıkarıyoruz. Peki, arkadaşlar, trafikte neler yaşanıyor, bunlar nasıl etkileyecek? Bunların değerlendirmesini yapmak lazım yani. Siz ki övünüyorsunuz, gelmiş geçmiş en büyük iktidarsınız "Türkiye'de toplumsal barışı kurduk. Şu kadar işte kalkınma yaptık. Şunları yaptık, bunları yaptık." filan diyen bir iktidar nasıl bunları hiç düşünmeden... Ha, niye yapıyorsunuz? Ben size söyleyeyim: Siz de şu anda "benden sonra tufan" ekonomisini uyguluyorsunuz. Ya, Uğur Bey'in falan kızmasının, işte, böyle bağırmasının çağırmasının altında bu var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, bağırmadım, yanlış anlamışsınız; benim konuşma tarzım öyle.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, bu Komisyonda birkaç kere söyledim, bir daha söylüyorum: Şevki Yılmaz; ilahiyatçıdır, siyasetçidir, dedi ki size, televizyona çıktı dedi ki: "Ya, ne yapıyorsunuz? Aptal mısınız siz? 700 ton altın var Merkez Bankasında." Nereden çıkardıysa 700 tonu! "Ya, bunu bozdurun, kime bırakacaksınız? Onlara mı bırakacaksınız?" diyor "Onlara" derken muhalefeti gösteriyor. Yani demek istiyor ki: "Alıp, götürün. Yunanlılar, birisi, düşmanlar gelecek işgal edecek onlara mı bırakacaksınız?" Yani Yunanlılar niye gelsin ki işgale? Benden sonra tufan...

Neler yapmadınız ki değerli arkadaşlarım yani yaptığınız şeyler... Bakın, burada var, TOKİ'yle ilgili sınırlı mı soracağım madde geldiği zaman. TOKİ bütünüyle korunmuş bir şirket, büyük bir devlet şirketi ve ekonomik operasyonların, siyasi operasyonların aracı hâline getirdiniz. Nitekim, sizin dar gelirlilere konut projeniz iflas etmiş olmasına rağmen çıktınız, dediniz ki 2019-2020'de, Cumhurbaşkanı çıktı, koca ülkenin Cumhurbaşkanı, Bakan çıktı, anlattı "Şu kadar yapacağız, ilk planda 50 bin, sonra 100 bin, şu kadar konut yapacağız, şu kadar para toplayacağız." Ya, şu anda binlerce, on binlerce insan mahkemelik oradan değerli arkadaşlar, hiçbir şey yapmadınız. Şimdi, çıktınız, 8 milyon, 7 milyon insanı umutlandırdınız. Burada bir şey getiriyorsunuz, tekrar TOKİ'ye bir muafiyet daha getiriyorsunuz, dünya kadar muafiyeti var, bir muafiyet daha getiriyorsunuz ama bu TOKİ, Emlak Konutun da en 1'inci ortağıdır, sahibidir ve Türkiye'nin en lüks konutlarını yapıyor, en büyük firmalarla rekabet eden bir şey. Bu nasıl bir ekonomi anlayışı? Bunu da ayrıca konuşmak, tartışmak gerekiyor yani yaptığınız işler...

Ha, bir de gerekçeler yazmışsınız, ya, kargalar güler arkadaşlar, kusura bakmayın yani. Her şeye "Efendim, Rusya ile Ukrayna'da savaş var. Emtia, enerji fiyatları şöyle oldu. Şoklar geldi, bilmem ne oldu, dünya yüzde 5 küçülürken biz böyle uçuyoruz." filan. Uçtuğunuz falan yok. Yani siz gerçekten bir iflasa doğru gidiyorsunuz, benden sonra gerçekten tufan... Ya, değerli arkadaşlar, görmüyor musunuz ülke ekonomisinin bu kadar bağırmanıza çağırmanıza, "yeni ekonomik modeller" demenize rağmen ne hâle geldiğini? Bir defa durgunluk var -konumuz o değil, vaktimiz de yok- çok belirgin bir şekilde durgunluk var; Sanayi Üretim Endeksi biliyorsunuz düştü, geçen seneye göre de düştü, geçen ayda da düştü; dış ticaret dengelerinde çok ciddi problem var. "İhracat..." Ya, bir tane de ithalattan söz edin arkadaşlar. Yani "254 milyar dolar ihracat oldu." filan; peki, 364,5 milyar dolar ithalat nedir arkadaşlar? Cumhuriyet tarihinin görülmemiş dış ticaret açığı 110 milyar dolar nedir değerli arkadaşlarım? Nasıl bir ekonomi tekrar dağıtacaksınız da yapacaksınız, edeceksiniz? Hayır, sizin uyguladığınız ekonomik model kesinlikle "benden sonra tufan ekonomisi" modelidir, başka da hiçbir şey değil. "İhracat" filan dediğiniz şeylerde de çok ciddi problemler var değerli arkadaşlarım, ciddi bir şekilde duraklamıştır, bunu çok iyi bilirsiniz aslında; en basit, elektrik üretimi ve talebinde ciddi bir düşüş var yani Türkiye'deki duraklamaya örnek olarak. Göz boyamak için bazı şeyler yapıyorsunuz ve TÜİK de bunları besliyor.

İşsizlik "Efendim, işsizliği tutuyoruz; 10,2 düzeyine inmiş işte, neredeyse tek haneli rakamlara..." filan... Ya, sizin rakamlarınızla, TÜİK'in rakamlarıyla 3 milyon 567 bin yurttaşımız işsiz; kadınlarda yüzde 13,1 -sizin rakamlarınız- gençlerde yüzde 26,6 değerli arkadaşlarım. Cari açık on bir ayda 41,8 yani 47-48 milyar dolarla kapanacak. Ya, nereden söz ediyorsunuz, hangi ekonomi uçuyor? Değerli arkadaşlarım, yok öyle bir şey. İşte "Asgari ücrete şu kadar verdik..." Kredi Garanti Fonu'na ne kadar vereceksiniz, ne yapacaksınız? Bakın, Şevki Hoca size şey dedi ya: "700 ton altın var." Ya, var olanları, hazinede olanları bitirdiniz, ihtiyat akçesini bile alıp kullandınız. Değerli arkadaşlar, şu anda doları neyle dengelemeye çalışıyorsunuz? Gerçek net rezerv eksi 46,5 milyar dolar. Siz, swapla, borçla, yüksek faizlerle aldığınız parayla her gün piyasaya dolar vererek doları dengelemeye çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, süreniz doldu, maddelerde açabilirsiniz.

Son bir cümle alayım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "128 milyar dolar" diye tarihe geçti yani belki de 200 milyar filan. Bunları harcamaya devam ediyorsunuz.

Özet olarak...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitirelim ya, bir dakika daha konuşalım, ne olur yani? Bütün maddelerde konuşmayacağım, söz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Söz veriyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Söz verdiniz, evet.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, bunlar, seçim sonucunda, ülkenin önüne... Kim iktidara gelirse gelsin, ki çok açık, çok net ki, bu yaptığınız düzenlemeler de gösteriyor ki siz... Çünkü "Herkese yaptık." filan diyorsunuz ama öyle değil gerçekten -maddeler gelince söyleyeceğim- yandaşa filan son kıyakları yapıyorsunuz; gideceğiniz belli. Ama kim iktidara gelirse gelsin ülkenin önünde çok ciddi ekonomik bir tablo var yani tarihinde görmediği, büyük bir ekonomik tablo var. Biz, bu ekonomiyi, gerçekten kamucu, hakkı, hukuku, adaleti öne çıkaran tedbirlerle inşallah düze çıkaracağız. Maddeler gelince de bu şeyin gerçekten sizin son af teklifiniz olduğunu... Ama bir şey daha söyleyeyim ben: Böyle bir af teklifi zaten bir daha gelmesin; bu aflar zararlı aflar, hiç kimseye bir faydası yok. Bu, narkoz etkisi, ağrı kesici sadece, hâlbuki enfeksiyon vücudu sarmış gidiyor; "sepsis" diyoruz, sepsis, kana geçmiş, hasta ölmek üzere, septik şoka girmiş, siz ağrı kesici veriyorsunuz; başka hiçbir şey değil bu.

Arz ederim efendim.