KOMİSYON KONUŞMASI

MAHİR POLAT (İzmir) - Merhabalar Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyesi milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar.

Tabii, yaklaşık beş yıldır bir aradayız; güzel çalışmalar, çatışmasız, uyumlu bir komisyon süreci götürdük. Bu süreçte sanırım bu 4'üncü bir araya gelmemiz. Bundan önceki 3 toplantıda da aynı şeyi tekrarlamışım, şimdi birazdan yine aynı şeyi tekrarlayacağım.

Değerli arkadaşlar, biz bu Komisyonda görev alan milletvekilleri olarak geleceğimiz için yani bizden sonraki nesiller için bir şeyler yapmak zorundayız. Yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız ya da iyi yapamadıklarımızla tarih bizi bir yerlere not edecektir. Örneğin, ben 15/11/2018'de ilk defa bu Komisyonda bir konuşma yapmışım, orada da bu gemilerin bizim kara sularımızı kirletmesiyle ilgili Çevre Kanunu'nda uygulanacak cezaların yeterli olmadığını anlatmışım. Yine, müsilajla ilgili bir toplantıda 9/6/2021'de aynı konuşmayı, yine 26/5/2022'de benzer konuşmaları yapmışım.

Bizim denizlerimiz bizim açımızdan çok kıymetli ve gelecek nesillere temiz bir şekilde teslim etmemiz gereken denizler fakat biz buradaki uygulamayla yabancı gemilerin ya da yerli gemilerin denizlerimizi kirletmesine bir şekilde çanak tutar hâle gelmişiz. Bununla ilgili maalesef iyi yasalar yapmamışız, yapmıyoruz da yapmamaya devam ediyoruz. Hatta grostonu örnek göstererek ya da "zararsız ya da haksızlık" diyerek belli cezaları düşürmeye çalışıyoruz, bu kabul edilebilir bir şey değil.

Ben 2018'de bir denklem kurdum. Hafta sonu birisi gelip gri suyunu ya da kirli sintinesini ya da çöpünü bizim liman işletmelerimize bıraksa ödeyeceği işletme gideri ile açık denizlerimizde boşaltması durumunda uygulanacak ceza arasında bir kıyas yaptım dolayısıyla caydırıcı bir ceza yok. Adam gidip yakalanırsa bir ceza ödeyecek, işletme giderinden daha düşük maliyetlerle bir ceza ödemiş olacak, bu kabul edilebilir bir şey değil. Bizim denizlerimiz bizim için önemli.

Denizlerin yine olağanüstü... Yani dünya bilişim ve uzayla her yeriyle takip edilebilirken bizim denizlerimiz maalesef takipsiz. Mesela, biz, 2018'de -bu konuşmayı yaptıktan kısa bir süre sonra- Foça'da bir gemiden kaynaklı çevre felaketiyle karşılaştık. Günlerce, hatta bir haftayı geçen bir sürede temizleyemedik ve kimin bunu kirlettiğini bulamadık. Oysa uzaydan ya da belli teknolojiler kullanarak denizler ya da kara sularımızın tamamı takip edilebilir hâldeydi, maalesef takip edilemiyor. Size bir örnek daha vereyim: Şu an Türk kara sularında gemiler belli koordinatları verilen yerlere belli kargoları da bırakmak suretiyle ne yaptıkları belli olmayan işler de yapar durumdalar. Dolayısıyla hem kirletene verilen ceza hem de kıyılarımızın sahipsiz bırakılması, gözetlenmiyor olması açısından çok ciddi zaafların oluştuğunu görüyoruz.

Yine, yapmamız gereken belli işler varken biz burada yapamadık. Mesela, gemi sökümleriyle ilgili işlerde denizleri kirleten ana kirleticilerden bir tanesi. Evet, gemi sökümü bir sanayi midir? Sanayidir. Burada çalışan, ekmek kazanan insanlar var mı? Var. Dünya gemi sökümü yapmalı mı? Yapmalı. Bunlar sonuçta bir kaynak, bu kaynakların atılmaması gerekiyor fakat dünyanın kirliliği tescillenmiş gemilerinin Türkiye'ye getirilmeye cesaret edilmesi bile bu anlamda bizim ne kadar kötü bir kanuna ya da yönetmeliklere sahip olduğumuzu gösteriyor. Bu anlamda da ciddi eksiklerimiz var.

Çevreyi kirletici unsurlar devam ediyor. Mesela, gelen atık çöplerle ilgili Çevre Bakanlığının denetmenleri gidip bakıyorlar ve "Evet, yurda girebilir belgeleriyle uyumlu." deyip geçiş izni verebiliyorlar. Fakat bunların Türkiye'ye girişiyle ilgili herhangi bir analiz kolay kolay yapılmıyor, bunları düzenlemek zorundayız.

Yine, denizlerimizin ya da sularımızın, akarsularımızın yatakları on binlerce yıla varan bir süreçten geçerek oluşuyor. Karadenizli bir ihtiyar amcayla sohbet ettiğimde "Bizim denizlerimiz engindir, bizim suyumuz engindir, gelir yatağını bulur." demişti. Siz ne kadar denizi doldurursanız doldurun ya da akarsuyun yatağını değiştirmeye çalışırsanız çalışın, bir gün gelip kendi yatağını denizler ve akarsular bulacak ve bulduğu zaman da maalesef insanlarımız açısından orayı böyle bir ucuz rant olarak görmeye devam edersek hoş olmayan şeylerle karşı karşıya kalacağız.

Maalesef, köylerimizle ilgili köy tüzel kişiliklerimiz sizin iktidarınız döneminde kaldırıldı. Köylere, köylülere, onların atalarının biriktirmiş olduğu, köylülerin ortak malları var; onlar da belediyelere devredildi, onlar da bir şekilde köylülerin elinden alınıp gidildi. Buna da bir son vermek gerekiyor, en azından belli anlamda ticarileşmemiş ya da turizmde adı "köy" ama farklı cennetler hâline gelmemiş yerler açısından köy tüzel kişiliklerinin tekrar döndürülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bir de bu İklim Değişikliği Bakanlığının alacağı kadroyla ilgili bir yetki veriliyor. Bu yetki de soyut bir kavram, kimin ne şekilde görevlendirileceğine dair insanlar görev beklerken, atama beklerken böyle bir yetkinin veriliyor olması da kabul edilebilir bir şey değil diyorum.

Teşekkür ediyorum.