| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | ENERJİ BİR-SEN, ESM Sendikası ve TÜRK ENERJİ-SEN temsilcilerinin yaptıkları sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 01 .02.2023 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, Sayın Başkan, Amasra'da ve TTK'de sendikanıza üye kaç memur veya sözleşmeli memur var? Bunun bilgisini sizden isteyeceğim.
Diğer taraftan bu "risk ve sorumluluk ödemesi" diye bir başlıktan bahsettiniz, bunun ben de çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Çünkü özellikle maden, kömür işletmeciliğinin yapılmasında mühendislerin ve memurların doğrudan birbirine zincirleme hem hiyerarşisi hem hem bağı hem de işin sağlıklı yapılabilmesi için de ortaya konulması gereken bir iş-akış süreci var. Ama özellikle mühendislerden başlayarak hiç de aslında aldıkları risk ve taşıdıkları sorumlulukla uygun olmayan bir maaş aldıklarını görüyoruz. Özellikle çok tehlikeli iş sınıfındaki mühendislerin durumu daha da vahim. O yüzden bu haklarının, maaşlarının mutlaka taşıdıkları sorumluluk, aldıkları riskle uygun, uyumlu hâle gelmesi gerekli. Kaldı ki diğer türlü hiyerarşik düzeni de yapıyı da etkileyecek derecede, otorite kurmalarını da etkileyecek derecede sıkıntılı bir maaş alıyorlar şu anda. O yüzden yani bugün yaptığımız toplantıdan çıkan sonuçların birinin de başta mühendisler olmak üzere işte çeşitli memur yani yer üstünde de görev alan, memur ve sözleşmeli memurların maaşlarının ve haklarının mutlaka yükseltilmesi gerekli. Ayrıca, çok tehlikeli iş sınıfında oldukları için de ayrıca bir ödemenin de kendilerine yapılması gerektiğinin şart olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü yer altına inildiğinde en ufak bir detayın, gözden kaçan bir detayın veya birkaç detay konunun bir araya gelmesiyle birlikte bu tip facialar olabiliyorsa demek ki yerin altına inen mühendisin de bu kadronun da yine görev yapan memurların da bu çalışma süresinin içinde zihinlerinin açık, bir geçim kaygısı duymadan, hissetmeden, kendilerini herhangi bir sendikaya bile yakın hissetmek zorunda belki de kalmadan, özgürce görevlerini yapıp sendika tercihlerini bile ona göre yaptıkları bir refahı bu maden ocaklarında sağlamamız şart.
Bu sendika sunumundan sonra tekrar bir konuşma alacak mıyız, yoksa tamamlayayım mı?
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Tamamlayın.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O zaman tamamlayayım.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, şöyle, birkaç tane konu; bunlardan bir tanesi -ben TTK'den istiyorum- o da şu: 320 galerisi, patlamanın yaşandığı galerideki galeriye gelen tali vantilatörlerin fantüp hatlarını istiyorum. Daha önce bunu verdiniz, havalandırma planının içinde görüyorum ama orada nerede pantolon yapıyor, nerede yapmıyor onu ayırt edemiyoruz; onları sizden istiyorum. Bunların aynı zamanda çapları 60 santim olmalı; bunun da bilgisini sizden istiyorum. Yani bozulan tali vantilatörün hangi fantüpe bağlı olduğunu takip ederek görmek istiyorum. İster bunları teker teker, ayrı ayrı çizin, ister süperpoze yapın, üst üste koyun; o şekilde bunları istiyorum.
Diğer taraftan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından biz denetim raporlarını istemiştik ama Amasra ve Kozlu Müesseselerinin dışındakilerin 2022 yılı denetim raporları gelmedi. Kozlu'nun denetim raporunda da eksikler var. O nedenle bunları tekrar istiyorum.
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Henüz o raporlar çıkmamış, çıktığı zaman bekliyoruz biz de.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öyle mi? Yani 2022 yılı bitti ama...
OTURUM BAŞKANI MUHAMMET BALTA - Bitti ama raporları çıkmamış, bekliyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani bu karşılaştırma yapmamız için önemli bir parametre.
Bir diğer konu şu: Şimdi, hayatını kaybeden barutçunun otopsi raporunda maden ocağında meydana gelen patlamaya bağlı karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu meydana gelmiş olduğuna dair sonuç ifadesi var burada; sonuç. Şimdi, buna karşı şöyle bir tez öne sürülmeye çalışıldığını da gözlemliyorum alttan altta. Bunu rapor yazım ekibine özellikle söylemek istiyorum. İşte, grizunun patladığı yerdeki en yakın kişi en az etkilenir gibi böyle, bilimsellikten uzak, kendi kendine böyle dar bir masanın üzerinde iki tane küçük deney yapıp da böyle büyük bir grizu patlamasına ona atfedip bir kaynak oluşturmaya çalışmak gibi yaklaşımların -lütfen bilimsellik temelinde olacak- bu raporda olmamasını söylüyorum çünkü tek bir ifadeyle söyleyeceğim: Metan, grizu patladığı anda ortaya çıkan enerji, ısı 1.800 ile 2.300 derecenin arasında. Yani bu, şöyle ifade edeyim: Demir bağlar vardır hani, demir bağ olsa bağı eritir. Dolayısıyla grizu patlamasına en yakın olan kişinin böyle, çok az bir yanık veya şöyle, sadece onu sıyırmıştır, etmiştir değil aksine böyle çok ciddi, yakıcı, yıkıcı boğucu bir etkiye maruz kalması gerekirdi; barutçu o durumda değil.
Şimdi, TTK'nin ifade ettiği, böyle verdiği, işte karbonmonoksit değerlerinin arasında böyle yükselip indiği, daha sonra tekrar yükseldiğiyle ilgili grafikler vardı. Daha sonra, bunların -ilginç bir şekilde- biz iddianameye de girdiğini gördük. İddianamede de var -ilginç bir şekilde- bu ifadeler. Bakın, burada, iddianamede de var. Bunlardan -ki kaldı ki bu iddianameye burada giren 7 tane buna benzer bir tespit yapılmış. Patlama anını içermiyor tespit, önceki yakın günleri içeriyor- bu 7 taneden 6 tanesi bu 320 kotunda patlatma yapan barutçunun vardiyası bile değil bu arada. Yani o barutçuyla ilgili zaten neredeyse ortada bir şey yok ama bu patlatmalar bakın, şuna işaret ediyor. Size yine iddianameden okuyacağım bunu. Biraz önce size şunu ifade etmiştim; bakın, şurası patlatmanın olduğu yer, burada bir barutçu var, hayatını kaybeden barutçu patlatmayı yapıyor; ilerliyor metan gazı, bu sensörde 1,5'u aşıyor, 1,69'a kadar geliyor. Bir de buraya yani şu nefeslik bölgesine buradaki arından daha yakın bir başka patlatma yapılan galeri daha var. Bakın, nefeslikten hemen aşağıya iniyorsunuz, şurada "350 hazırlık galerisi" diye. Dolayısıyla burada yapılan patlatmaların metan gazı nereye gidiyor? Kirli havanın izlediği tek bir yol var; -TTK'nin havalandırma planı- o da nefeslikten yukarı 320 galerisinin içine. Şimdi, 320 galerisinin içinde bakın. Sayın Mehmet Torun biraz önce ifade etti, dedi ki: "Barutçular yaklaşık olarak aynı anda inerler, patlatmaya hazırlanırlar, patlatma yaparlar." Bakın, iddianameden size şimdi okuyorum. Merkezi Gaz İzleme Servisindeki operatör Mehmet Özdemir diyor ki: "Saat 17.45 sıralarında patlamanın olduğu yer olarak düşünülen eksi 300 sağ kalın damarda barutçu Ömer Yıldız'ın lağım atacağına dair telsizle bilgi verdi." Saat kaç? 17.45. Sonra bakın, aynı dakikalarda bu kez tanık Onur Erol barutçu, bu patlatmasını yapıp giden- diyor ki: "Saat 17.50 sıralarında lağımı atıp Gaz İzleme Merkezini aradığını, eksi 300 kotu 2'nci rekup, lağımı attığını..." Beş dakika fark var aralarında. Bir diğeri de Ercan Saraç için de diğer onun yanındaki bir yardımcı işçi yine o süreler, yaklaşık o sürelerde yine lağım attığını ifade ediyor. Sonra bir parti daha kapsül barut almak için giderken bu patlama gerçekleşince arkadaşı vefat ediyor, barutçu, kendisi kurtuluyor. Demek istediğim yani bütün bu galerilerde, patlatma yapılan yerlerde barutçular 5-10-15 dakika arayla patlatma yapıyor. Şu 27 numaralı karbonmonoksit sensörü yani şurada bulunan sensör aynı zamanda hem 320'deki patlatmanın karbonmonoksitini ölçen hem de şu nefeslikten aşağı inince 350 hazırlık galerisindeki patlatmanın karbonmonoksitini ölçen tek sensör. Dolayısıyla şurada bize TTK'nin verdiği... Bakın, burada yükseliyor karbonmonoksit; bu ya 320 ya 350'deki lağım atıldığı için yükselen kısım. Sonra da diğer galerideki patlatma yapılıyor. Aynı yoldan, aynı sensörün üzerinden geçtikleri için dolayısıyla bu kez de onunkisi yükseliyor. Yani bu 320'deki sensör, 320'deki barutçunun iki kez patlatma yapmasından değil o sensör üzerinden iki tane galeride yapılan patlatmanın karbonmonoksit gazı ve metan gazının sadece oradan gidiyor olmasından kaynaklanıyor. Şimdi, sorulardan bir tanesi şu, yanıt verilmesi gereken soru; bunu da TTK'ye soralım. 350 hazırlık galerisinde, patlatma yapılan yerde neden bir metan gazı sensörü yok, neden bir karbonmonoksit sensörü yok, niye koymadınız? Çok, çok tehlikeli bir durum, mutlaka olmalıydı, burada yok; dolayısıyla ikinci bir konu buydu.
Son konuyu söyleyeceğim, o da şu: Şimdi, bu elimde gördüğünüz 320 kotundaki patlamanın yaşandığı galerinin, arının görüntüsü; bunu TTK verdi, burada. Bakın, bu arının görüntüsünü nereden TTK aldı, verdi? Onu hemen gösterelim -yine denetimle bize gelen ve sorduğumuz sorulara gelen yanıtlardan- bakın, burada çalışan madenciler, yetkilisi geliyor buraya ve o arını çiziyor eliyle; teknik olarak yapılan bir uygulama. Bakın, burada bir fay var, fayı görüyor, şurada da küçük bir fay var. Burada gördüğünüz gibi imzalı, resmî; bakın faylar var şurada. Şimdi, TTK de bunu almış, simüle etmiş ve çizmiş; bakın, şöyle. Burada gördüğünüz şu hat, damar olduğu gibi aynen devam eder normalde ama özellikle bizim madenlerde böyle fay kırıkları olur; dolayısıyla, bakın, damar kaymış. Dolayısıyla burada da ne var? Burada da bir boşluk var veya damardan farklı bir yapı var. Bu, böyle çatlak bir betonun arasından su sızması gibi bir şey aslında. Yani dolayısıyla burada, aslında çizimlerde de görüldüğü gibi daha önce arında bir fay kırığının olduğu -çok acayip bir şey değil, olur bu zaten- yani olabilir, böyle tespit edilir, buna göre sondaj yapılır, tespit edilir.
Şimdi, buradaki konulardan bir tanesi şu: Burada sadece birinci patlatmayı yapmış olsa bile barutçu, arkasından bu fay kırığının içinden de bir metan gazı 320 kotunu doldurmaya devam etmiş olabilir yani burada ikinci bir patlatmaya gerek yok. Zaten elektrik kesilmemiş, zaten konveyörün motorlarındaki elektrik hâli devam ediyor. Aynı zamanda da bu elektrik motorları da M2 grup olduğu için elektriği metan gaz seviyesi yüzde 1,5'u geçtiğinde zaten kesmiş olması lazım, ona göre motoru. Yüzde 1,5'tan sonra elektrik enerjisi devam ediyorsa zaten artık o bir patlayıcı kaynağı demektir. Yani bu o yüzden "ATEX var, yok" falan onun karmaşasının içinde bırakılacak bir konu değil; burada hata var demektir.
Buradaki bir konu da şu: Şimdi, burada fay var, bu fay nereye gidiyor? Konulardan bir tanesi bu. Bu fay aynı zamanda 236, 297 diye... Yani ben şöyle göstereceğim, bakın, burada bize verilen şu planın içinde bir şey yok; bakın, bir şey yok, olmayan. Burada aslında olan ama planda o bize verilmeyen... O da bu 220 kotunun üst hattından 33 metre, sadece 33 metre mesafede topuk bırakılmış olan bir galeri daha var. 236, 297 kotunda bir galeri var orada ve galeri bir metan gazı deposu durumunda. Sadece 33 metre yani siz, delerek 25 metrelik sondaj yaptığınızda o galeriye çıkabilecek durumdasınız. Bununla ilgili hiçbir bilgi yok, tekrar istedik sizden, TTK yetkililerinden; dedik ki: "Bize bunu verin." Ama bu bilgiyi hâlâ ulaştırmadınız, niye ulaştırmıyorsunuz? Gönderin, bunu sizden talep ediyoruz. Bakın, sorduk; dedik ki: "-320 kalın damar hazırlık galerisi üzerinde yani patlamanın olduğu yerde daha önce çalışılmış üretim panosu var mıdır? Varsa kaç metre üzerindedir?" Bakın, gelen yanıt: "Hazırlık galerisinin üzerinde -297, -236 tavan damar panosu çalışılmıştır, 33 metre topuk mesafesi bulunmaktadır." Yani burayla ilgili gizlediğiniz, sakladığınız bir şey yoksa bunların da planını bize ulaştırın. Aynı zamanda, her sensörün seri numarasını da sizden istiyoruz.
Evet, bugün yapılan, bu sendikaların geldiği toplantıda Enerji BİR-SEN yetkilileri gitti ve hâlâ gelmediler. Bu toplantı bitmeden önce mutlaka gelmeleri gerektiğinin, Meclise saygı açısından gelmeleri gerektiğinin altını tekrar çiziyorum. Bunun şu ana kadar faydalı olduğunu düşünüyorum ancak Enerji Bakanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının da mutlaka Komisyona gelerek bilgilerini ve görüşlerini Komisyonla paylaşmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bakın, bu felakette neden siyasi sorumluluk var? O yönü itibarıyla onu çok kısa ifade edeyim: Enerji Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hem denetimleri hem de Bakanlığın genel görüşleri arasında ATEX konusuyla ilgili... Hani buradaki patlama ATEX'ten de bağımsız, enerji kesilmediği için zaten ATEX'li, ATEX'siz de olsa ürün M2 sınıfına, kategorisine girdiği için zaten yüzde 1,5'un üzerinde çalıştığı an ateş kaynağı ama onun dışında burada bir belirsizlik var, bir çatışma var iki Bakanlık arasında. Çalışma Bakanlığı "Usulsüzlük var, mevzuata uygun değil." diye ceza kesiyor, Enerji Bakanlığı TTK'yle birlikte bu sorunu tamamen görmezden gelerek aynı şekilde çalıştırmaya devam ediyor. Bu yönü itibarıyla Enerji Bakanının kendisi en yetkili isim olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının kendisi en yetkili kişi olarak bu sorunu ortaya koyup görüşlerini söylemezlerse, bu sorun çözülmezse... Karadon'da aynı nedenle patlama oldu, 30 maden işçisi hayatını kaybetti; Amasra'da da 42 maden işçisi hayatını kaybetti. Biz burada bir rapor hazırlarız, savcılık bir iddianame hazırlar ama gerçekler açığa çıkmaz, sorunlar çözülmez ve tehlike aynen devam eder. Kaldı ki şu anda bu konuyla ilgili Enerji Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasındaki bu görüş farklılığı hem can almaya devam ediyor hem de Amasra'nın dışındaki 4 tane maden ocağında şu anda Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin kestiği cezalar var; şu anda fiilî olarak bu durum devam ediyor ve Enerji Bakanlığı da "Cezası neyse öderiz." diye bakıyor, yeni bir felakete giden yolun taşlarını döşemiş oluyor.
Teşekkür ediyorum.