| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4914) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .02.2023 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, değerli davetliler, dernek başkanları; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Tabii önemli bir düzenleme yapıyoruz. Yirmi sene önce, yirmi küsur sene önce çıkan, yirmi beş seneye yaklaşan bir yasayla çok sayıda insan mağdur oldu. Yasayı çıkaranlar hain filan değildi, onlar da bir kamusal endişeden hareketle bu yasayı çıkarmışlardı. Eleştirilebilir bir tercihtir, o şekilde bir tercihte bulundular. Bu tercihin cevabını da bunu yapan her 3 parti de o seçimde baraj altı kalarak halka ödediler. Dolayısıyla "o haklı" "bu doğru" "bu hain" noktasında değiliz değerli arkadaşlarım. Ancak şunu açıkça ifade edelim, eleştirimiz: Adalet ve Kalkınma Partisi bugüne kadar ciddi bir şekilde, yüksek bir perdeden bu yasaya karşıydı. Sayın Cumhurbaşkanı daha 16 Kasım 2019'da: "Tutturmuş bir EYT, erken emeklilik, gidiyorlar. İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. SGK sisteminin çökmesini istemelerinin tek sebebi kaos ortamından kendilerine siyasi rant devşirmek, biz bunu yapmayacağız, milletimizin aleyhine olan bir şeyi asla yapmayız, seçim kaybetsek de yapmayız. Bütün dünya bizim sistemimizi kendisine uydurmaya çalışıyor. Bizim böyle, bu köhne zihniyetle işimiz yok." Bu da bir siyasi tercih, şimdi seçime yakın böyle bir şey yapılması da bir siyasi tercih ama bu siyasi tercih değerli arkadaşlarım, sizin uzaklaşmakta olduğunuz önemli bir kavramın ne kadar önemli olduğunu bir daha gösteriyor, o da demokrasi. Bakın, demokrasi sizi buraya getirdi, bunu kabul edin, böyle bir şey yoktu kafanızda. Demokrasi, halkın örgütlenmesi, sürekli şekilde ifade özgürlüğünü kullanması, haklarını kullanması, meydanlara inmesi, muhalefetin onları desteklemesi sizi buraya getirdi, iyi ki getirdi. Ama getirmiş olduğunuz yasa...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İleri demokrasi bu işte.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İleri demokrasi...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, sıra geldiğinde fikrinizi ifade edersiniz, rica ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama getirmiş olduğunuz yasa yine millete arkadan dolanarak zarar veriyor, bir puanlık iş.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dün "tek adam" diyordunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nedir bu şey? Şimdi deniliyor ki: "Sayın Bakan, efendim, böyle bir açıklama yapmadı." Yaptı, şöyle bir açıklama yaptı, çok açık tutanaklarda: "8/9/1999 öncesindeki şartları değiştirmiyoruz." dedi. Değerli arkadaşlarım, yasaları filan okuyorsanız bu arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu teklifin hangi yasalarda ne gibi değişiklik yapıyorsa bunu da araştırmışsınızdır. Dikkat ederseniz 8/9/1999'da yürürlüğe giren yasa şeyi ortadan kaldırıyor. Daha sonra, birkaç ay sonra "Yanlış yaptık." diye düşünüyor o zamanki Hükûmet ve şunu ekliyor: "Emeklilik hizmeti sürelerini doldurmaya iki yıldan az olan iştirakçilerden kadın ise 38, erkek ise 43 yaşında emekli olabilir." diyor. Ama esas değişiklik gene aynı Hükûmet tarafından 2002 yılında 4759 sayılı Yasa'yla yapılıyor. Şimdi "kademeli geçiş" dediğimiz şey bu yasadadır. O zamanın Hükûmeti, o zaman haksızlık yaptığını düşünerek "Ya bu 99 öncesi işe girenlere bir kademeli emeklilik sistemi getirelim." diyor, aynen bizim yaptığımız gibi bir kolaylaştırma yapmak amacıyla bu düzenlemeyi getirdi. Siz bu düzenlemeleri ortadan kaldıracak yerde... Yani 99 öncesi işe girenler o zaman geçerli olan koşullarda emekli olurlar. Nedir o? Yaşı kaldırdık. Ne kaldı? Hizmet yılı ve prim sayısı. O da 5000'dir SSK'liler için. Çok açık, net. Şimdi, efendim "Bizde de yoktu, öyle de yoktu." Bu bir tercih, siyasi tercih.
EYT'li arkadaşlarım, geldiniz, burada teşekkür ettiniz ya; teşekkür eden beyaz dernekçiler de vardı, hani sarı dernekçilerde de vardı. Bakın, Hükûmet yani MHP ve Adalet ve Kalkınma Partisi böyle bir tercihte bulunuyor; bu, açık, net. Değerli arkadaşlarım, bu yanlış bir şeydir; bunu düzeltebiliriz. Biz bu konuyu düzelten önergeler verdik, başka talepleri de telafi eden önergeler verdik; bu önergeleri destekleyin değerli arkadaşlarım
Şimdi, iyi niyetle şöyle bir şey yapılıyor: Bu düzenleme büyük bir para gerektirecek; sadece devlete de değil, işverenlere de. Dolayısıyla "İşverenlere bir kıyak yapalım, insanların da hemen emekli olmasını caydırırız." Ee? "Destekleme priminde 5 puanlık bir indirim yapalım." Değerli arkadaşlarım, niye her şeyde halkın cebine el uzatıyoruz? Bu işverenler, bu kadar insanın geç emekli olması, emekli olmaması dolayısıyla onları çalıştırdılar; onlar ürettiler, bu üretimden pay aldılar. Bakın, değerli arkadaşlarım, sadece pandemi döneminde yüzde 700 kâr eden şirketler var; müthiş şeyler var. Sadece o dönemde bile, iki, üç sene içinde millî gelirden pay alma oranı 10 puana yakın puan çalışanların puanından düştü. Şimdi, biz, yine "Efendim, işverenleri destekleyelim." E, zaten başka bir şey yapmıyoruz. Neyle tehdit ediyorlar bizi? "Aa, işverenleri desteklemezsek işverenler batar -burada işveren temsilcisi öyle söyledi- işsiz kalırsınız, açlıktan ölürsünüz." Bizi açlıkla tehdit ediyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu çalışanlar olmasa sizin işverenliğiniz ne işe yarar? Bu paraları nereden topluyorsunuz siz, yüzde 700 payları nereden topluyorsunuz? Herkesin bankası var. Bu yapılan haksızlıktır, bu paranın kamuya, hazineye yüklenmesi büyük bir haksızlıktır değerli arkadaşlarım; böyle bir şey yapmayın.
Bakın, 80 öncesi bu kanun çıkmadan önce -siz daha sonra çıkardınız bu kanunu ama- emeklilikte aylık bağlanma oranı 70'lerdeydi. Şimdi, ne kadar aylık bağlıyorsunuz? Büyük bir haksızlıktır bu değerli arkadaşlarım. Yaşam çok zor yani marketlere falan gidiyorsun... Ne kadar para alıyoruz biz değerli arkadaşlarım? Ama bir işçiyi düşünün, 5-10 bin lira; emekliyi düşünün, en düşük emekli maaşını 5.500 liraya bağladınız. Dolayısıyla bu aylık bağlama oranı çok düşük; bu yanlış bir şeydir, bunu düzeltmemiz lazım. Eğer katkı sağlayacaksak geniş yığınlara katkı sağlayalım. "Sosyal devlet..." falan dedi. Sayın Bakan Plan Bütçe Komisyonunda yapmış olduğu konuşmalarda "Bu işi yapacağız." derken "Sosyal devlet kimseyi ortada bırakmaz." Bir bakıyorum bu sosyal devlete, gözünü sevdiğimin sosyal devleti hep parası olanlara yakın düzenlemeler yapıyor. Geçen sefer burada, işte, ne kadara mal olacağını, etki değerlendirmeleri söyledik. Genel Kurula gelecek yakında af yasası, orada bir düzenleme yaptınız; kimse hiçbir şey anlamadı, ben anlatmaya çalıştım, kimse dinlemedi. Neydi? Şirket birleştirmelerinde, bakın, bir şirket geliyor, başka bir şirketi bu ülkede yeni bir şirket kurarak satın alıyor. Kanun, o şirkete finans giderlerini vergiden düşürme hakkı veriyor ama o satın aldığı şirketle sonra birleşiyor. İş yapan, büyük paralar kazanan şirkete de bu hakkı devredecek bir düzenleme yaptınız. Hangi şirket? Kaç milyarlık şirketi kim aldı, kim devrediyor, ne yapıyor? Bunları çok rahat bir şekilde yapıyorsunuz ama işçilere gelince bu düzenlemeleri, maalesef, pek yapmıyorsunuz.
Bakın, değerli arkadaşlarım, çıraklık var ya, çıraklık, Türkiye çalışma hayatının en temelidir. En ağır işlerde çalışırlar bu çocuklar; tamam, öğreniyorlar ama en ağır işlerde çalıştırılırlar bu insanlar. Ne yapıyor bizim düzenlememiz, nedir yasal düzenlemeler? İşe girdiği tarih işe başlama tarihi olarak kabul ediliyor ama 18 yaşına kadar çıraklık dolayısıyla eksik prim ödüyor, daha eksik ödüyor; 18 yaşına kadar iş, prim ödeme gün sayısından sayılmıyor. Bunlar hak mıdır değerli arkadaşlarım ya? Ya, bu gariban insanlardan, bu elleri nasırlaşmış, çoluk çocuğunu doyurmak için gayret eden bu insanlardan üç kuruş almak ve bunu gözü doymayanlara sürekli "Destek... Destek... Destek..." diye vermek, gerçekten adalet midir değerli arkadaşlarım? Yapmayın ya, Adalet ve Kalkınma Partisi, yapmayın.
Ondan sonra da gelmişler "EYT'ye gelince biz yaparız." Ne zaman yapıyorsunuz? Kaç EYT'li kaldı? On sene evvel EYT'yi yapsaydınız ne olacaktı, şimdi ne oluyor? Gerçekten böyle bir etki değerlendirmesi yapıyor musunuz bilemiyorum.
Bakın, değerli arkadaşlarım, biz bu konuları düzeltecek şeyler yaptık; bunları lütfen destekleyin. Bir şey söyleyeyim değerli arkadaşlarım, şimdi, dünya kadar da para topladınız. Ne? Askerlik borçlanması ve doğumla ilgili borçlanmalar. Ya, değerli arkadaşlarım, bu kadar destek veriyoruz -verelim tabii ama- çalışanlara da verelim. Acaba bu askerlik borçlanmalarını bir kereye mahsus olarak ücretsiz yapamaz mıyız? Acaba bunları prim gününden sayma... Doğum yapmış anne borçlanırken 200 bin liraya yakın para yatırıyor. Kardeşim, 200 bin lira parayı nasıl yatıracak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayın lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamamlıyorum.
Çok sayıda anne bundan dolayı borçlanamadı, bu işlemi yapamadı değerli arkadaşlarım.
Önerge verdim, daha önce çıkardığımız vergi affı yasasında da vermiştim, şimdi de verdim bu önergeyi; ya, lütfen bunları destekleyin. Yani bir şeyler yapın, göz boyamak için yapmayın.
Bakın, şu anda kaç işçi -burada dernekler tekrar konuşsun- üç buçuk sene daha beklemek zorunda kalacak sizin çıkardığınız bu yasadan dolayı? Yani 5.000 günü doldurmuş, eğer 5.000 günü de bağlasaydınız bugün emekli olacak bir arkadaş 5.975 günü doldurmak için kaç sene daha çalışacak değerli arkadaşlarım ya?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, bu kadar insafsızlık olmaz!
Vicdanımıza el basarak bu insanlara el atalım, bu şeyleri destekleyelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, teşekkür ediyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizi vicdana davet ediyoruz Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Destekliyorsun öyle mi?