KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle gündemimizde olan emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bu düzenleme için emeği geçenlere -eksiğiyle gediğiyle- teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu kanun teklifine 207 milletvekili arkadaşımız imza koymuş. Neden bu kadar çok, ben onu hâlâ anlayabilmiş değilim. Eğer kanun teklifine imza veren sayısı ne kadar çoksa imza veren arkadaşlarımızın mensubu olduğu partilerin desteği o kadar çok gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyorsa pek doğru değil. 286 AK PARTİ milletvekili var, 48 MHP milletvekili, 1 de Büyük Birlik Partisi milletvekili var, 335 milletvekili var; kalanlar destek vermiyor gibi de bir algı oluşur. Kanımca bu kadar imzaya gerek yok. Bir partinin ilgili milletvekilleri 2-3 milletvekili, hadi 5-10 milletvekili... Yani kâğıt israfı oluyor değerli arkadaşlar. Gerçekten bu arkadaşlarımız teklife imza koyarak teklifi hazırlamış gibi görünseler de sadece destek mahiyetinde bir imza olduğu için vermeyenler de desteklemiyor algısı yaratır, o nedenle dikkatinizi çekmek isterim.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Dilekçe vererek katılabilirsiniz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum. Ben eksik bulduğum bir teklife imza vermiyorum Sayın Kalaycı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bir söz var, hepiniz gayet iyi biliyorsunuz: "Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür." Bu sözün kime ait olduğunu biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim, atalarımızdan birisi: Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci imparatoru Orhan Gazi'nin sözü. Şimdi, geç gelen adaleti zulüm olarak ifade eden çok doğru, çok da güzel bir söz; atalarımıza, atasözlerimize saygıyla bunu da ifade edeyim. Peki, bu kanunu eksiğiyle gediğiyle bugüne kadar niye getirmediniz? Bakın, 24 Ekim 2018'de İYİ Parti bir EYT önergesi vermişti -biz de verdik zamanında, kanun teklifleri verdik, önergeler verdik- bu, Meclis Genel Kuruluna gelen parti önergesiydi görüşmeler esnasında. Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve HDP milletvekillerinin tamamının oyuyla, 145'e 135 milletvekilinin oyuyla İYİ Partinin verdiği bu önerge kabul edildi. Sonradan bir anda Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerimiz Sayın Genel Başkanlarının herhâlde takdirleriyle, talepleriyle komisyon kurulması oylamasında geri çektiler ve EYT'yle ilgili belki beş yıl önce yapılacak düzenleme, 2018'de yapılabilecek düzenleme beş yıl gecikti. Sadece bu önerge sonrasını söylüyorum, verilen bir sürü kanun teklifi var. Bazı partilerimizin, biz dâhil, diğer partilerimiz dâhil, bugün Cumhur İttifakı'nın ittifak üyesi olan partilerimizden de var... Bu EYT'lilerin sorunu yıllarca gündeme getiriliyor da biliniyor da niye bugün geliyor? Allah aşkına bunun açıklamasını ben bekliyorum teklif veren arkadaşlardan. Niye bugün? Niye seçimin üç beş gün arifesinde? Rakamlar ifade edilirken 2,5 milyon, 4 milyon, 5 milyon... Sayın Akbaşoğlu öyle bir ifade etti ki sanki böyle bir lütuf sunuyoruz bu kadar milyon insanımıza. Ya yazıktır, günahtır; bu kadar insan demek ki bu kadar yıl mağdur oldu; bu kadar yıl çocuklarının, analarının, babalarının kursağından alacakları üç kuruş emekli maaşıyla geçecek lokmadan mahrum ettiniz. Bu adaleti geç tecelli ettirdiniz ve zulmettiniz bu insanlara.

Sözlerimin başında bu teklife teşekkür ederek başladım, eksiğiyle gediğiyle teşekkür ederek başladım ama bu kadar zaman sonra bunu buraya getirmiş olmanızı asla kabul etmediğimi, kabul etmediğimizi belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, kaldı ki o süreçte Sayın Erhan Usta olsun, Sayın Cemal Enginyurt olsun partilerinden ayrıldılar. Ayrılma nedenlerini bir şekilde kendileri takdir ederler, ben o konuya girmeyeceğim.

Sayın Erdoğan 2018 yılında EYT'liler için "Biz ekonomide kurtuluş savaşı verdiğimiz dönemde böyle bir yükü ülkemizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı diye soruyorum. Bir tarafta stokçular, fırsatçılar türedi, diğer tarafta bunlar türedi." dedi, bakın "bunlar türedi." Kim bunlar? EYT'liler. "Ne olacak? Emekli olacak, diğer taraftan başka işte çalışmaya devam edecek yani çift dikiş... Böyle bir şey olamaz, buna hak, adalet denemez." Keşke o zaman ikna edebilseydik de Sayın Erdoğan'ı "bunlar" değil "bu vatandaşlarımız" diyebilseydi ve buna da çift dikiş değil de "Bu bir haktır, bu hakkı en kısa zamanda verelim." diyebilseydi. Neden demedi? Emeklilik hakkını bir yük olarak gördünüz çünkü bugüne kadar ve "türedi" diyerek EYT'lileri sanki bu ülkenin yurttaşı değil de yaratıklarıymış gibi ifade ettiniz. Bunları siz söylediniz, ben söylemiyorum, uydurmuyorum da kayıtlardan söylüyorum.

Bakın, burada tartışıyoruz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Bilgin emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili "Yok, bu prim konusunda şöyle demedi, böyle demedi..." Sayın Elitaş burada az önce "Tutanaklardan okudum." dedi. Bakın Sayın Bakan Bilgin'in sözleri, TRT Haber sitesinde var bu, isteyene verebilirim sayfasını. "EYT konusunda çok açık söyledim. Bugün 1,5 milyon civarında dediğim rakam haziranda aldığımız veri. Bu rakam yıl sonu itibarıyla değişir çünkü orada neye bakıyoruz? Prim gün sayısına. Bazı milletvekillerince 'prime takılanlar' gibi bir şeyin oluşacağı söylendi. Prime takılanlar olmayacak. Neden olmayacak? Çünkü 8 Eylül 1999 öncesi prim gün şartını değiştirmiyoruz, 5000 ve 5400. Bu kötü senaryoları kafanızdan silin, öyle bir şey yok. Bugün bu arkadaşlar, yıl sonu itibarıyla emekli olabilecek olanlar bu düzenlemeyi yaptığımızda emekli olacak da geriye kalan yaklaşık 4 milyon insan ne olacak? İki şartı kaldırmıyoruz: Prim gün sayısı ve yıl sayısı. Kadınlar için yirmi, erkekler için yirmi beş yıl şartını yerine getirdikleri zaman onlar da bundan istifa edecekler. Yani yaptığımız bu düzenleme herkesi kapsayan bir düzenleme, sınır koyan bir düzenleme değil. Zannedersem bu açıklamalarım yeterli olmuştur." diyen Sayın Bakan ve TRT Haber yani devletin haber kanalı olmasına rağmen iktidara yakın olan bir basın-yayın kuruluşu.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, buradan anlaşılıyor ki Sayın Bakanın bu sözü yerini bulmadı. 5000 ila 5975, artı 975 prim gün talebiyle... Yani neden bu kademelendirmeyi, prim artışını getiriyorsunuz? Öyle anlaşılıyor ki bu kanun yasalaştıktan sonra kademeli prim gün sayısı getirdiğiniz için... EYT derneklerinden, federasyonlardan arkadaşlar zannediyorum buradalar. Bazı EYT dernekleri herhâlde bu kanun çıktıktan sonra -iktidara yakın olanlar için söylüyorum, yakın olduklarını ifade etmediler ama sözleriyle bunu algıladık- derneklerini kapatacaklar ama bence kapatmasınlar, adını değiştirsinler "emeklilikte yaşa takılanlar" değil de "emeklilikte prime takılanlar derneği" olarak mağduriyetlerini ifade etmeye devam etsinler. Durum, görünen o.

Değerli arkadaşlar, tabii, birkaç konudan daha bahsederek sözlerimi bitirmek istiyorum, süreme de sadık kalmaya çalışıyorum. Bakın, çıraklık ve staj mağdurları... Şimdi, Sayın Bakan staj yapanlar için bir ara şöyle dedi: "Staj yapanlar iş yerinde çalışma ilişkisi kurmuyor, iş akdi gerçekleşmiyor dolayısıyla işveren onlar için prim ödemiyor yani onlar için geçerli bir durum değil." Yani işverenler prim ödemediği için çalışanlar için yani o staj yapanlar, çıraklık yapanlar için geçerli değil. Ya, emeğini sömürüyorsun, ona bu hakkı vermiyorsun. Bakın, hadi, staj yapanları bir kenara koyuyorum, eğitimin bir parçası, unsuru olarak onların da bu mağduriyetini de ifade ederek ama tamirhanede çalışan bir çırağı düşünelim, haftanın beş günü sabahtan dükkân açıyor, araba altına yatıyor, eli kesiliyor, yaralanıyor, uzun lafın kısası o iş yerinin bir elemanı olarak çalışıyor. Çırağımız haftalık ücretini alıyor, evinin ihtiyacını karşılıyor, ekonomiye, aile bütçesine katkıda bulunuyor. Peki, mesela, 30 yaşında bir işçiyle bu çırağın arasında iş açısından ne fark var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayalım lütfen.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Çırağın tamirhanede iş akdi var, haftanın beş günü çalışıp sadece bir günü çıraklık okuluna gidiyor. Şimdi, bu çırak işçi değilse kim işçi? İşveren olan patron, çırağı çıraklık okuluna yollayarak uzun vadeli sigorta priminden kurtuluyor, ucuz iş gücü sağlanıyor; olan çırağa oluyor. Emeklilik hakkı elinden gidiyor. Neden birinin çalışması emekliliğe başlangıç sayılırken diğeri bu haktan mahrum edilir?" diyor çıraklar, Staj Sigortası Mağdurları Yardımlaşma Derneği.

Esnafımızın da birkaç sorununu da sadece bir başlıkla ifade etmek istiyorum. Esnafımız geriye dönük hizmet borçlanmasıyla ilgili bir mağduriyet yaşıyor, birincisi bu. Kısmi ihya imkânı getirilmesini istiyor. Örneğin BAĞ-KUR'lunun ihyada 2000 günü bulunmasına rağmen, emekli olabilmesi için 300 güne ihtiyacı varsa "İlla 2000 günü dolduracaksın." deniyor. O hâlbuki 300 günle emeklilik hakkına sahip olabilecekken öyle bir kısmi ihya beklentisi var.

Yaş nedeniyle emekli olamayıp faaliyetine devam edenler için prim uygulaması yani bu, güncel asgari ücret rakamları üzerinden esnafımızın aylık 4B prim ödemesi 3.476 TL'ye yükseltilmiş, vergi kaydının devam etmesi nedeniyle 4B BAĞ-KUR kaydını kapattıramayan esnafımız prim gün sayısını doldurmuş olsa da emekli olacağı yaşa kadar tüm primi ödemek zorunda kalmakta ancak günümüz şartlarında prim borcunu ödemekte zorlanmakta, hatta ödeyememektedir.

Askerlik ve doğum borçlanması eşitsizliği var. "Özellikle doğum borçlanmasında sigortalılık girişi şartı kaldırılması ve tıpkı askerlik borçlanmasındaki gibi borçlandığın süre kadar sigorta giriş süresinin öne çekilmesi sağlanmalıdır." deniyor. Kadınımız eğer ki sigorta girişi doğum öncesi olduysa bundan yararlanamıyor, doğum sonrası olduysa yararlanabiliyor.

EYT'de yaş şartı ve 9000 prim. Esnafımız 9000 prim ödemesini diğerleri arasında, SGK bünyesindeki tüm diğer bu kanundan yararlananlar arasında yine haksız, eşitsiz bir durum olarak ifade ediyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu duygu ve düşüncelerle, kanunun her ne kadar getirilmiş olması memnuniyet verici olsa da daha birçok eksiğiyle, gediğiyle düzenlenmesi, düzeltilmesi, mağduriyetin ortadan kaldırılması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.