| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4914) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .02.2023 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın hazırun, ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, önemli bir yasal düzenlemeyi konuşuyoruz. Türkiye'nin kanayan yaralarından biri. Emeklilik sistemimizin kendi zaten çok problemli, çok sorun üreten bir sistem. Neden? Çünkü gerçek anlamda hakkaniyetli bir sistemden bahsetmemiz mümkün değil. Geçmişteki bazı olumsuz düzenlemelerin, aslında bugünümüzü ve geleceğimizi de etkilediğini görüyoruz. Bu anlamıyla, EYT meselesinde yapacağımız düzenlemenin bundan sonraki süreçleri de etkileyeceği bir gerçek. O nedenle, çok iyi tartışıp gerçekten olabilecek en iyi yasayı çıkarmak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, ben de bir EYT'liyim, bunu daha önce de söylemiştim. Ben 98 işe girişliyim ve birdenbire 99'da yasa çıktı, biz neye uğradığımızı şaşırdık. Normalde işe girerken yirmi yıl üzerinden girmiştik kadınlar açısından ama birden dediler ki: "Hayır, siz artık bu kadar yıl çalışacaksınız, yaş haddi geldi." Şimdi, tamam, bu düzeltiliyor kısmen ama şöyle bir mağduriyet giderilmiyor Sayın Elitaş: Örneğin, ben 97 mezunuyum ama 97 mezunu olduğum için sağlık meslek lisesine haftanın üç günü, örneğin son sınıfta staja gidiyordum ve bir servis hemşiresinin yaptığı her işi de yapıyordum. Ama benim şu andaki stajım çalışma süreme sayılmıyor ya da sigortalılığımın başlangıcına sayılmıyor. Oysaki bu doğru bir uygulama değil. Onu bırakın, biz yaz stajı yaptık, çok kesintisiz bir şekilde yaz stajları yaptık, bizim ne sigorta girişimiz var ne bize o dönem ücret ödendi ne de herhangi bir hakkımız verildi. Oysaki biz kamu işi üretiyorduk. Yani bir hemşire servisi bana bırakıp gidiyordu, nöbet de tutuyorduk, pansumanını da yapıyorduk, bütün iş ve işlemleri de yapıyorduk. Çoğu zaman burada hayati sonuçlar ortaya çıkarabilecek sonuçlar da yaşıyorduk. Örneğin, sağlık gibi riskli bir alanda bizim yaşadığımız sağlık riskleri vardı. Biz tetanos olabilirdik, biz hepatit C olabilirdik, biz birçok bulaşıcı hastalığa ya da kan yoluyla geçen hastalığa maruz kaldık. Örneğin, birçok arkadaşımızın staj döneminde aslında onkoloji bölümlerinde çalıştıklarını biliyoruz ve bu onkoloji bölümünde çalışmanın yarattığı sağlık risklerinin her birini yaşadılar. Ama bugün baktığımızda, hiçbir hemşire arkadaşımızın o dönem açısından yaptıkları stajın primin başlangıcı olarak ele alınmadığını görüyoruz. Bu da stajyerlik ve çıraklık açısından büyük bir sorundur.
Burada şunu açık ve net söylememiz gerekiyor: Devlet burada emek sömürüsü yapmıştır. Devlet çalıştırmıştır 13, 14, 15 yaşında insanları, emeğinin karşılığını vermemiştir, sigorta girişini yapmamıştır ve daha da önemlisi, onları sağlık riskine açık hâle getirmiştir. Bunun, bugün en azından, burada giderilmesi gerekiyor.
Diğer bir şey, yani Çalışma Bakanı da çok açık söyledi, şimdi Habertürkte programı var, orada da dinledim, birçok yerde de programı var. Şu soru çok açık ve net soruluyor Sayın Bakana, diyorlar ki: "Siz 99 öncesindeki koşulları mı esas alacaksınız yani 5000 prim gününü mü?" "Evet, biz o dönemki çalışma koşullarını, o dönemki yasayı esas alacağız." diyor. Ama sonra, o dönemden bugüne geçen sürede, aradaki dönemde siz yeni bir uygulama getirdiniz ve 5000 günü 5950 güne çektiniz. Bakın, neredeyse 1000 gün arttırdınız Sayın Elitaş, 1000 gün. 1000 gün az bir gün mü yani? Yıla vurduğunuzda ne yapıyor? Yaklaşık üç yıla yakın zaman yapıyor. Şimdi, siz 5000 gün üzerinden emekliliği bekleyen bütün insanları sukutuhayale uğrattınız. Hepsi şimdi dizini dövüyor "Ama öyle olmayacaktı. Ama öyle olmayacaktı." diye. Şimdi, biz sizin Bakanınızın yaptığı açıklamayı mı esas alalım, bugün getirdiğinizi mi esas alalım, sizin topluma verdiğiniz umudu mu esas alalım, neyi esas alalım; bu soruyu gerçekten sormak istiyorum. Yani kendi çevremizden tutun, toplumun her yerine kadar şu anda insanların gözü kulağı bu Mecliste. Gerçekten, yol yakınken, burada, hakkaniyetli, vicdana uygun, bütün bu yılların mağduriyetini giderecek bir düzenleme yapılmasını istiyorlar. Herkesin amacı üzüm yemek, kimse bağcıyı dövmek istemiyor. Ben burada "Yirmi yıldır siz niye bu yasayı getirmediniz de, şöyle oldu da, böyle oldu da." demek istemiyorum. Ben diyorum ki hazır yasayı getirmişsiniz, iyi de yaptınız; bu, EYT'lilerin mücadelesiyle olabilir; bu, muhalefetin baskısıyla olabilir; bu, sizin seçim dönemi olan tasarımlarınızla ilgili olabilir, neye bağlı olursa olsun, sonuçta sonuca bakmamız gerekiyor. Bugün, en geniş kesimi kapsayacak bir şekilde bu düzenlemeyi gelin ele alalım ve insanların mağduriyetini giderelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Yoksa, aksi takdirde, yeni mağduriyetlerin, yeni bir sürüncemenin eseri olacaksınız. Bir iyi düzenleme yapıyorsunuz, yani normal koşullarda şöyledir, yani bu düzenlemeyle tarihe geçebilirsiniz ama bu hâliyle geçemezsiniz Sayın Elitaş, bu hâliyle geçemezsiniz, çok açık ve net. Yeni bir mağduriyetin, yeni platformların, yeni derneklerin kuruluşuna imza atarsınız ve şu anda biz hani mahkûm ediyoruz ya, o, 99'da yasayı getiren hükûmetleri eleştiriyoruz ya, insanlar depremde cenazeleri çıkarırken burada yasa yaptılar, toplum karşıtı, halk karşıtı bir yasa yaptılar diye.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, tamamlarsanız sevinirim, sürenizi epeyce aştınız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Aynı şey sizin için de olacak, dönüp şunu diyeceğiz: "Ya, AKP bir yasa yaptı seçim öncesi ama onu da yarım yamalak yaptı, yeni insanların ahını aldı." Gelin, bunu böyle yapmayın diyorum, teşekkür ediyorum.