| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ile 203 Milletvekilinin; Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .03.2023 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle, depremde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza ve Komisyon üyemiz olan değerli Yakup Taş Milletvekilimizin yakınlarına başsağlığı, kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü de kutluyoruz.
Elbette bugün burada bir Tarım Komisyonu şeklinde toplandık; bu beşinci sene. Beş senede bu 3'üncü kanun teklifi herhâlde. Yine, her zamanki gibi bir yasa teklifi hazırlanıyor. İşte, ne acıdır ki tarım, stratejik bir alanla ilgili çok önemli olan bu kanunlar hiçbir kuruma, hiçbir meslek örgütüne, üniversitelere veya odalara, STK'lere sorulmadan hazırlanıyor. Dolayısıyla, aslında bugünkü görüşmede deprem bölgesinin tamamının tarım bölgesi olması vesilesiyle deprem bölgesini de ilgilendiren çok önemli hususların olmasını arzu ederdik çünkü deprem bölgesi yaklaşık 11 ili oluşturuyor. Bu iller ülke ticari faaliyetlerinin yüzde 12'sini, tarımsal alanda da yüzde 16'sını oluşturan bir bölge yani yaklaşık 300 bin civarında çiftçiyi etkiliyor. Bu bölgeyi gezdik değerli arkadaşlar, çok acı, çok vahim ve üzücü tabloyla karşı karşıya kaldık. Şunu unutmamamız lazım: Bizi tarım iyileştirecek o bölgede, bizi yine hayata bağlayacak olan tarım. O bölgede maalesef şu anda -burada Tarım Komisyonuyuz, çoğu da meslektaşlarımız- ekim dikim sezonu başladı. Şu anda üreticiler orada tohumunu toprağa atacak ama tohumunu toprağa gömmesi için traktörleri, hayvanları, ilaçları, gübreleri, tohumları hepsi enkaz altında, göçük altında kalmış, çaresiz bir şekilde bekliyorlar. Ancak şöyle de bir şey var: Tarım maalesef durmaz; ne savaş dinler ne Covid dinler ne deprem dinler. Tarımı etkileyen faktörler nedir? Tarımsal afetlerdir; işte, kuraklıktı, dondu, doluydu, aşırı yağışlardı. Çiftçilik de öyle bir meslek ki bir taraftan tarlaya gidip tohumunu ekecek ama diğer taraftan da cenazesini defnediyor, acısını yaşayamadan tarlasına gidip ekim yapması lazım ama görünen o ki o bölgelerde -tarımsal ürünlerin deposu bölgelerde- şu anda orada ekim dikim yapılamıyor, üreticiler çok perişan. Bu bizim için, önümüzdeki süreçte, dönemde o bölgede eğer üretim yapılmazsa bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabiliriz ya da orada üretim yapılmadığı için arz talep dengesini bozacak bir şekilde önümüzdeki süreçte bu ürünleri daha pahalıya tüketici olarak tüketme durumu olacak. Yani pahalıya tüketmek istemiyoruz tabii ki elbette ama maalesef orada bir şekilde bir destekleme gerekiyor. Şimdi, burada Bakanlık yetkilileri ya da sizler şunu diyebilirsiniz: "Ya, gerekli destekleme yapılıyor." Gerekli destekleme yapılmıyor Sayın Başkanım, öyle bir şey yok. Yani şimdi -biraz önce hayvancılıktan arkadaşlar bahsetti- çok sembolik yemler ya da sembolik rakamlar var ama şu anda ilaçla, tohumla, gübreyle, traktörle yani ekmek teknesi olan traktörüyle ilgili çiftçinin herhangi bir çözüm noktası yok yani ne yapacaklarını bilmiyorlar; tohumu tarlaya atacaklar, mısır ekecekler, pamuk ekecekler, şu anda çaresizlik içerisinde kıvranıyorlar. Şöyle, 2021 yılında bu sektör, tarım sektörü 402 milyar gayrisafi yurt içi hasıla elde etmiş, yaklaşık 57-58 milyarını bu bölgeden elde etmiş. Dolayısıyla bu bölge çok ciddi bir bölge; buraya -yetkililer burada, sizler buradasınız- acilen el atmak lazım, çiftçisinden ziraat mühendisine, zirai ilaç bayisinden tohum bayisine kadar orada olan bu sektörün içerisindeki tüm paydaşların çözümüne çare olmak lazım. Çiftçi gidiyor, tohum alacak, gübre alacak belki, gerekli desteği görmeyince şehre gidiyor, açık dükkân yok yani zirai ilacını, tohumunu temin edecek bir işletme yok, depremden dolayı yıkılmış; yeni bir yer arıyor, sağlam bir yer yok; konteyner arıyor -konteyner içerisinde iş yapacak- bunu da elde edemiyor; burası çok önemli, bunu buradan bildirmek istiyorum.
Yine, genel anlamda, bugünkü konuyla ilgili şunları söylemek isterim: Dediğimiz gibi, bu kanun elbette önemli. Bir süre önce basına sızdırılan ama hiçbir kurum ve kuruluşun da görüşü alınmadan buraya alelacele getirilen bir kanun. Vallahi duygulandım, gözlerim yaşardı, Tarım Komisyonu olarak beş senede 3'üncü defa Tarım Komisyonu olduğumuzu hatırlıyoruz.
BAŞKAN YUNUS KILIÇ - 9'uncu toplantımız.
AYHAN BARUT (Adana) - Tali olarak toplanmış olabiliriz ya da belirli aralıklarla bir araya gelmişiz ama esastan görüştüğümüz bu 3'üncü kanun teklifi.
Sizin iktidarınız, AKP iktidarında olduğu gibi bir gelenek hâline geldi torba yasa; içerisine ne bulunuyorsa konuluyor, tıkıştırılıyor, tarımla ilgili bölümler de oralarda oluyor. Yani tabii ki oradan da tarımla ilgili geçiyor ama eğer bir ihtisas komisyonuysa burası, uzman bir komisyonsa tarımı ilgilendiren konuların buradan geçmesi lazım, bizlerin değerlendirmesi lazım, eksiğini gediğini burada tamamlamamız lazım, bizim bu Komisyon olarak konuşup ondan sonra Genel Kurula götürmemiz lazım. Ülke de bizim tarım da bizim çiftçi de bizim, sorunlar hepimizi ilgilendiriyor ama gördüğümüz bu teklifte çok sakıncalı, yanlış şeyler de var, eksik işler de var. Geneli doğru olmakla birlikte içerisinde çok eksik olan, yanlış olan, olmaması gereken, çıkarılması gereken maddeler var. Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım diyorum, yine bir yanlışa imza atmayalım, hepimizi derinden sarsan büyük yanlışlarla dolu bir yasal sorunlama bu sorunları biraz daha derinleştirir. Biz çözüm istiyoruz, çiftçi çözüm istiyor, ortak uzlaşı, ortak akıl paydasında toplanırsak bu işi çözebileceğimizi düşünüyorum.
Bir de yine, deprem yaralarını sarmak için bir taraftan uğraşırken -şimdi, bugün de burada biraz önce de söylediğim gibi- Tarım ve Orman Bakanlığı kimseye sormadan bir kanun teklifi getiriyor, bir torba yasayla değişiklik yapmak istiyor. Bu teklifin içerisinde sözleşmeli üretim, zorunlu üretim ve buna bağlı denetimler öngörülüyor. Bunların eleştirilecek yönlerini bir kenara bırakalım, biraz sonra maddelerde konuşacağız. Madem böyle bir adım atılıyor, o zaman Bakanlık bir açıklama yapıyor, 1.200 kişilik komik bir kadro sayısı da ne oluyor yani? Şimdi, biraz sonra ürün planlama, sözleşmeli üretim, izin alma... Hangi kadroyla planlama yapacaksınız? Yani teknik anlamda kadro hangi bakanlığın yapısıyla, düzeniyle, hâkimiyetiyle... Dolayısıyla bu kadar alanda tarımda atama bekleyen on binlerce ziraat mühendisi var, gıda mühendisi var, su ürünleri mühendisi var, balıkçılık teknoloji mühendisi var, orman mühendisi var, veteriner hekimler, teknikerler, teknisyenler varken, bunlar "müjde" diye bir karar beklerken yani bu tarımda yeterli sayı mıdır Sayın Başkanım? Bakan Yardımcısı da burada. Dolayısıyla bunları değerlendirmek lazım. Yani ben şunu söylemek istiyorum: Çiftçiyi dinleyin, çiftçi örgütlerini dinleyin, ziraat odalarını dinleyin, Ziraat Mühendisleri Odasını dinleyin yani üniversitelerimizi dinleyelim. Bu konuyla ilgili alelade yani gazetelerde okuduğumuz dışında bir bilgiye sahip olmadan geçen hafta, üç beş gün önce gördük ve şimdi buraya geldi. İşte, üç beş günlük çalışmalarla, biz kendimiz odalarla, çiftçilerle yaptığımız konuşmalarla elde ettiğimiz dokümanlarla konuşuyoruz; bu doğru bir yöntem değil, bunun hiç değilse bundan sonraki süreçte -inşallah önümüzdeki dönemde iktidara biz geliyoruz- böyle olmadığını biz göstereceğiz, anlatacağız, nasıl yönetilir, nasıl...
BAŞKAN YUNUS KILIÇ - İnşallah dememi çok bekliyorsun ama...
AYHAN BARUT (Adana) - Yok, kesin, kesin. Yani buradaki telaşı da anlıyorum yani biraz da onun etkileri var herhâlde biraz önceki tartışmada da.
Özetle, Sayın Başkanım...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan Yardımcısı gülüyor yalnız, çok hoşuna gitti.
AYHAN BARUT (Adana) - Gülsün yani gülme komşuna, gelir başına. Yani o biliyor, gerçeği biliyor o, neyin ne olacağını biliyor; ondan dolayı gülsün.
Dolayısıyla bunları göz ardı etmezsek iyi olur diye düşünüyorum. Diğer konuşmalarımda, maddelerde çekincelerimizi, önerilerimizi, tavsiyelerimizi yapacağız diyorum.
Teşekkür ediyorum.